GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: İtiraza ve eleştiriye kapalı demokrasi
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Sosyoloji > İtiraza ve eleştiriye kapalı demokrasi
Sosyoloji

İtiraza ve eleştiriye kapalı demokrasi

Yazar: GazeteBilim Yayın Tarihi: 8 Nisan 2025 10 Dakikalık Okuma
Paylaş
devlet, demokrasi
Toplumun iradesini temsil eden devletin kendisine itiraz edenleri bastırmak zorunda olduğu salık veriliyor. (Görse: Pexels)

Sonsuza değin gücü elinde tutma arzusundakilerin amacı eleştiriye ve itiraza kapalı bir demokrasi inşa etmektir.

İçindekiler
Demokrasiye yeniden şekil verme ihtiyacıİtiraz edenleri bastırmak hukuksuzluk değil Sonsuza değin gücü elinde tutma arzusundakilerin amacıSeçimler yapılıyordur ama seçimler aracılığıyla insanların gücü değiştirme şansı yokturKurumların gücün hâkimiyetinin sürekliliği amacıyla işlemesiDaha iyi bir yaşamı talep etmek nankörlük olarak nitelenirYeni bir feodal ekonomi mantığıİrrasyonelliğin yükselişi keyfiyetle kol kola yürürKitleler sarhoşluktan ayılacaklar Yeni Muhafazakârlığın son şansı

Prof. Dr. İbrahim Kaya

Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü

Demokrasiye yeniden şekil verme ihtiyacı

Sonsuza değin iktidarda kalma arzusuyla yanıp tutuşan liderlerin sayısında artış yaşanıyor. Bu arzuyu gerçekleştirmek için, alenen demokrasiyi ortadan kaldırmaya girişmek çağın koşullarına pek uygun görünmüyor. Bu nedenle, sözü edilen arzunun gerçekleşmesi için farklı bir demokrasi vizyonuna ihtiyaç duyuluyor. Bu ihtiyacın karşılanması doğrultusunda, demokrasiye yeni bir şekil verme işlemi tercih ediliyor. Demokrasiye yeni şekil verme işlemi işe devletin yeniden tanımlanması gerektiği iddiasıyla başlıyor.

İtiraz edenleri bastırmak hukuksuzluk değil

Devlet, yaklaşık 200 yıl önceki yani 19. Yüzyıldaki, bazı işlevselci-uzlaşmacı sosyal bilimcilerin anlayışına benzer şekilde sosyal düzenin normlarını ve kurallarını temsil eden ve bütünsel olarak toplumun çıkarlarını koruyan bir örgütlenme olarak tanımlanıyor. Bu nedenle, devletle özdeş görülen hükümetin birtakım uygulamalarına karşı yükselen itirazların toplumun bütününe yönelmiş bir düşmanlık olarak anlaşılması gerektiğine hükmediliyor. Toplumun iradesini temsil eden devletin kendisine itiraz edenleri bastırmak zorunda olduğu salık veriliyor. Bu anlayışta, itiraz edenleri bastırmak bir hukuksuzluk değil, çünkü devletin kendisi bizzat toplum tarafından meşrulaştırıldığından, devlet ek bir hukuksallığa ihtiyaç duymuyor.

Sonsuza değin gücü elinde tutma arzusundakilerin amacı

Burada sözünü ettiğimiz olgu; kamu düzenine meydan okuyan, şiddete başvuran bir ayaklanmanın bastırılması değil elbette. O anlamdaki ayaklanma karşısında bütün demokratik rejimler kendilerini korumak için kolluk kuvvetlerini elbette harekete geçirirler. Burada kastettiğimiz şey daha ziyade şu: Mevcut gücün olağan yollardan eleştirisinin yapılmasının gittikçe zorlaştığı ve ona itiraz etmenin yargısal hamlelerle engellendiği durumlarda sokağa çıkarak muhalefet etmek bir haktır ama demokrasiye yeni şekil verme çabasındakilerin anlayışında bu muhalif eylem de devlet tarafından bastırılmalıdır. Demek ki güçte kalıcı olmak isteyen liderler veya partiler bir çoğunluk fikrine sahiptirler ve çoğunluğun meşruiyet verdiği hükümetin itiraz edenlere karşı güç kullanmasını olağan görmektedirler. Dolayısıyla, sonsuza değin gücü elinde tutma arzusundakilerin amacı eleştiriye ve itiraza kapalı bir demokrasi inşa etmektir.

Mevcut gücün olağan yollardan eleştirisinin yapılmasının gittikçe zorlaştığı ve ona itiraz etmenin yargısal hamlelerle engellendiği durumlarda sokağa çıkarak muhalefet etmek bir haktır ama demokrasiye yeni şekil verme çabasındakilerin anlayışında bu muhalif eylem de devlet tarafından bastırılmalıdır.

Seçimler yapılıyordur ama seçimler aracılığıyla insanların gücü değiştirme şansı yoktur

Demokrasinin gerçekten eleştiriye ve itiraza kapalı bir versiyonu olabilir mi? Demokrasiyi halkın yöneticileri oy kullanarak belirlediği bir siyasal rejim olarak tanımladığımızda; birden çok partinin var olma şartı, güce karşı itirazı ve eleştiriyi olağan kılar. Yani muhalefetsiz demokrasi inşası pek olası görünmüyor. Ancak, bu sözü edilen “gerçeklik” yüzeydeki görüntüden ibaret olabilir. Salt yüzeyde görünene odaklanarak gerçeğin bilgisine ulaşmak her zaman mümkün olmaz. Üstelik gerçeklik eleştiriden muaf değildir. Eleştirel ve geniş bir perspektiften baktığımızda, aslında itirazın ve eleştirinin saf dışı bırakıldığı demokrasilerden bahsetmek mümkün olabilir. Bazı “demokrasilerde” seçimler yapılıyordur ama seçimler aracılığıyla insanların gücü değiştirme şansı yoktur. Bu durum esaslı olarak muhalefetin olmadığı bir demokrasiye işaret eder.

Kurumların gücün hâkimiyetinin sürekliliği amacıyla işlemesi

Muhalefetsiz demokrasinin hayata geçirilmesi görünürde tüm toplum adına işleyen kurumların varlığını gerektirir. Hukuk kurumu güç için ama bütün toplum adına gereğini bir şekilde yapıyordur; eğitim kurumu ona keza… Din kurumu ise özellikle işlevseldir. Kurumların toplumun işlemesi amacıyla değil, gücün hâkimiyetinin sürekliliği amacıyla işlemesi muhakkak içlerinin boşaltılmasını gerektirir. Son zamanlarda dünyanın muhtelif yerlerinde tanık olunduğu gibi, bu durum kurumların özerkliklerine yönelik müdahaleleri gerektirdiğinden, kamu çalışanlarının büyük bölümünün yerinin değiştirilmesi, bir bölümünün emekli edilmesi, bir bölümünün işine son verilmesi gerekebilir. Muhalefeti işlevsiz kılan bir yönetim, görünürde seçimlere yer verdiğinden, hâlâ demokrasi olarak tanımlanmak istenebilir.

Daha iyi bir yaşamı talep etmek nankörlük olarak nitelenir

Eleştiriye ve itiraza kapalı bir demokrasinin inşa süreci toplumsal olarak çok daha derin süreçlerin işlemesini gerektirir. Öncelikle, toplumda ortalama olanın öne çıkmasının sağlanmasına ihtiyaç duyulur. Liyakatin ve niteliğin dışlanması, ortalamanın öne çıkarılması için zorunlu bir işlemdir. Ortalama olana, vasata prim verilmesi bu sürecin merkezi yönlerindendir. Liyakate, eşitliğe ve niteliğe önem verenlerin seçkinci olarak damgalanması ve halkın değerlerine düşman olarak etiketlenmesi sürecin vazgeçilmez parçasını oluşturur. Çok zaman önce ortalamanın zaferi olarak tanımladığım bu süreç esasında iyi yaşamın standartlarının aşağıya çekilmesi işlevini görmektedir. Daha iyi bir yaşamı talep etmek bir tür nankörlük olarak nitelenir. Orta sınıf meslek sahiplerinin maaşları asgari ücrete doğru düşen bir ivme kazanır. Çalışanların maaşları aşağıda bir yerde kesişme yönünde hareket eder. Çalışanların gittikçe büyüyen çoğunluğunun yaşam koşulları kötüleşme eğilimine girer. İtiraz edenlerin ellerindeki “mis gibi” mesleklerini kaybetmeleri küçük bir ihtimal değildir. Ortalamaya evet demek; esasında eleştiriden ve itirazdan feragat etmek demektir. Böylece sessizlik sağlanır. Toplumun makul çoğunluğunun rıza gösterdiği yaygarası buradan koparılır.

Liyakate, eşitliğe ve niteliğe önem verenlerin seçkinci olarak damgalanması ve halkın değerlerine düşman olarak etiketlenmesi sürecin vazgeçilmez parçasını oluşturur.

Yeni bir feodal ekonomi mantığı

İkinci olarak, ekonomik işleyişin gittikçe kuralsızlaşmasına ihtiyaç duyulur. Sınır tanımayan kapitalizmin demokrasiyi hırpalaması yetmiyormuş gibi, çarpık piyasaya yeni bir feodal ekonomi mantığı eklemlenir. Piyasanın kendine içkin kuralları olduğu “ilkesi” bir tarafa atılır; güçlü olan “ağalar” istedikleri istikamette ekonomiyi yönlendirir. Yeni palazlanan sermeyeler de kurala uymaktansa “kuraldışı” oluşumlarla iş birliğine giderler. Siyasal ve ekonomik gücün kontrolündeki bankalar ve borsalar birtakım aileleri zenginleştirmek ve kalabalık kitleleri yoksullaştırmak rolleriyle öne atılırlar. Kısa yoldan zengin olmanın hayaline sımsıkı sarılır dünyanın muhtelif yerlerindeki kalabalıklar ve durmadan hüsrana uğrarlar. Ancak, bir kere daha denemek dışında şanslarının olmadığına kalpten inanırlar. Artık bir toplumdan, sınıftan hatta gruptan söz etmek pek olası değildir. Olsa olsa kitlelerden söz edilebilir ve kitlelerin bir bölümü gücün kendileri için bir gurur kaynağı olduğunu düşünmeye meyleder.

İrrasyonelliğin yükselişi keyfiyetle kol kola yürür

İtiraza ve eleştiriye kapalı demokrasi, modernliğe meydan okuma sürecinin verdiği sonuçlar üzerine inşa edilir. Demek ki muhalefetsiz demokrasi, modernliğe meydan okuyan bir sürecin yaşanmasıyla hayata geçirilebilir. Eşitlik, özgürlük, rasyonalite, kamusal hayat, tartışma, konuşma özgürlüğü, kurumların özerkliği, güçler ayrılığı vd. bütün modern değerler topluma yabancı “tuhaflıklar” olarak işaret edilip değersizleştirilir. Modernlik; önemli ölçüde, gündelik toplumsal işleyişin rasyonelleşmesine dayandığına göre, modernliğe meydan okuyanlar irrasyonel bir hayat inşa etmeyi yani tahmin edilebilir, hesaplanabilir, öngörülebilir olmaktan uzaklaşan bir hayat inşa etmeyi hedeflerler. İrrasyonelliğin yükselişi muhakkak keyfiyetle kol kola yürür yani keyfi bir yönetim olmadan rasyonel gündelik yaşamın tersyüz edilmesi mümkün değildir. Bilimselliğe, sekülerliğe, ilerleme fikrine, sanatın özerkliği ilkesine meydan okuyan güç nihayetinde eleştiriyi ve itirazı içermeyen bir demokrasiyi kurma özlemiyle yanar tutuşur hale gelir.

İtiraza ve eleştiriye kapalı demokrasi, modernliğe meydan okuma sürecinin verdiği sonuçlar üzerine inşa edilir. Demek ki muhalefetsiz demokrasi, modernliğe meydan okuyan bir sürecin yaşanmasıyla hayata geçirilebilir.

Kitleler sarhoşluktan ayılacaklar

Bu özlemle yanıp tutuşan liderlere dünyanın muhtelif yerlerinde son zamanlarda daha sık rastlanmaktadır. Bu liderlerin itiraza ve eleştiriye yer vermeyen ama seçimlerin yapıldığı ve görünürde bir hukuk kurumunun yaşamını sürdürdüğü bir demokrasiyi inşa etme yönünde adımlar attıkları gözlemlenmektedir. Bu süreçte eğitim, din, aile kurumlarının “kusursuz” işlediği kanısının toplumda yaygınlaşması ve tutması için hummalı çalışmaların yapıldığına tanık olunmaktadır. Bilim ve sanat kurumlarının toplumun öz değerlerine uygun hareket ettikleri ve bilimciler ile sanatçıların “işlerinin başında” oldukları algısının kalabalık kitlelere benimsetilmesi için de çok çaba harcandığı gözlemlenmektedir. Sonsuza değin iktidarda kalma arzusunun sahiplerinin güçlü liderler olarak dünya basınında boy göstermeleri, kitlelerin bir bölümünün gururdan sarhoş olmasına yol açabilir, ama sarhoşluktan da muhakkak ayılacaklardır… Son olarak bu duruma nasıl gelindiğini birkaç cümleyle özetleyerek yazıyı bitirelim.

Sonsuza değin iktidarda kalma arzusunun sahiplerinin güçlü liderler olarak dünya basınında boy göstermeleri, kitlelerin bir bölümünün gururdan sarhoş olmasına yol açabilir, ama sarhoşluktan da muhakkak ayılacaklardır…

Yeni Muhafazakârlığın son şansı

Amerika ve İngiltere’de 1970’lerin sonlarından itibaren güç kazanan, palazlanan ve sonra dünya üzerinde hakimiyet kuran Yeni Muhafazakârlık en başından beri itiraza ve eleştiriye kapalı demokrasi kurma eğiliminde oldu. Reagan ve Thatcher öncülüğünde kurulan Yeni Muhafazakâr iktidarlar ekonomide özelleştirmeye ve serbestleşmeye kucak açan ve kamuculuğa düşmanlık eden yeni liberal, kültürel sahada ise yeni muhafazakâr anlayışın güç kazanmasına odaklanan hükümetler oldu. Dikkat edileceği üzere “güçlü liderler” hareketin ve yeni dünya düzeninin aktörleri olarak yerlerini almıştı. Ancak son dönemlerde, bu Yeni Muhafazakâr grupların inşa ettiği dünya düzeni sınırlarına ulaştığından, demokrasinin yeniden tanımlanması ve itiraza ve eleştiriye kapalı bir versiyonunun kurulması asli hedef olarak belirlenmiş görünüyor. Bu hedefe uygun sonsuza değin iktidarda kalma arzusuyla tutuşan liderlerin varlığı Yeni Muhafazakârlığın son şansı ve insanlığın da büyük kaybı olabilir.

Etiketler: demokrasi, devlet, eleştiri
GazeteBilim 8 Nisan 2025
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Önceki Yazı Özgürlüğün bir eyleme formu olarak politika
Sonraki Yazı Dünyanın en küçük, vücutta eriyebilen kalp pili!

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Yapay zekâyla aşk: Dijital kumalık

AI destekli sesli asistanıyla duygusal bir bağ kurmaya başlayan Chris, günün birinde yapay zekâya, “Benimle evlenir misin?” sorusunu yöneltti. Ve…

SosyolojiTeknoloji
31 Temmuz 2025

Yeni bir proleterleşme mi yoksa statü krizi mi?

İstanbul Planlama Ajansı’nın raporuna göre, beyaz yakalıların gelirinde önemli bir erime yaşanmaktadır.

Sosyoloji
1 Temmuz 2025

Çaresizliğin sayısal yüzü: İntihar oranlarına sosyolojik bir bakış

2001 yılında yüz binde 3,97 olan kaba intihar hızı 2024 yılında yüz binde 5,22 olarak gerçekleşmiş ve tarihinin en tepe…

Sosyoloji
24 Haziran 2025

Meal kanunu: “İslamcılaşan devletin dogmatik refleksi”

Bu yasa, biçim ve kapsam olarak İslamcılaşan bir devletin dogmatik refleksini daha çok yansıtmaktadır.

Röportaj
30 Mayıs 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?