Her yıl 21-26 Mart arasında kutlanan Orman Haftası, ormanların önemine dikkat çekmek ve toplumun bu konuda bilinçlenmesine katkı sağlamak amacıyla düzenlenir. Prof. Dr. Murat Türkeş’in bu haftanın anlam ve önemine ithafen verdiği bilgiler için kendisine çok teşekkür ederiz.
Prof. Dr. Murat Türkeş
Boğaziçi Üniversitesi, İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama Merkezi
Röportaj: Sedef Çakır
Ormanlar dünyanın kara yüzeyinin yaklaşık %30’unu kaplar. Ormanlar geliştikçe ormanı oluşturan ağaç ve çalılar fotosentez yoluyla havadan karbondioksiti alır ve bunu odun, çeşitli bitki maddesi şeklinde ve toprağın altında depolar. Ormanlar ve topraklar olmasaydı, insan kaynaklı karbonun çoğu atmosferde iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya yol açan en önemli sera gazı olan karbondioksit (CO2) şeklinde kalırdı.
Ormanlar, aynı zamanda yerküredeki canlıların çoğuna yaşam alanı sunan ve yaklaşık bir milyar insana geçim kaynağı sağlayan kritik ekosistemlerdir. Sağlıklı ormanlar, doğal karbon döngüsündeki işlevlerine ek olarak, yılda milyarlarca ton insan kaynaklı CO2 emerek karbon emici görevi görür ve kuvvetlenen sera etkisini ve insan kaynaklı iklim değişikliğini hafifletmede önemli bir rol oynar. Ancak ormanlar, ormansızlaşma ve arazi bozulması nedeniyle tehdit altındadır.
Sağlıklı ormanlar, doğal karbon döngüsündeki işlevlerine ek olarak, yılda milyarlarca ton insan kaynaklı CO2 emerek karbon emici görevi görür ve kuvvetlenen sera etkisini ve insan kaynaklı iklim değişikliğini hafifletmede önemli bir rol oynar. Ancak ormanlar, ormansızlaşma ve arazi bozulması nedeniyle tehdit altındadır.
Geçmişte orman ve iklim ilişkisi tartışıldığında, doğal ormanların ve kent ağaçlandırmaları, yeşillendirme ya da ormanlaştırma çalışmalarının asıl olarak bölge ya da yerel iklim üstündeki düzenleyici ve ılımanlaştırıcı etkileri, erozyonu önlemedeki katkıları, genel olarak da sıcak mevsimde kentlerin serinleşmesindeki rolü ele alınırdı. Günümüzdeyse, bu özelliklerinin yanı sıra, bitki örtüsünün (orman, çalı, otlak ve meraların vb.) bir karbon yutağı olarak iklim değişikliği mücadelesindeki kapasitesi ve rolü hem ulusal hem de uluslararası düzeyde (örneğin Birleşmiş Miller İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS), BMİDÇS Kyoto Protokolü ve Paris Antlaşması kapsamında) ciddi bir biçimde ele alınıyor ve tartışılıyor. Bu makalede konunun bu yönü ormanların iklim sisteminin korunması ve genel iklim değişikliği mücadelesindeki rolüne odaklanarak popüler bilim kapsamında kısaca ele alındı.
Ormanları insan refahı, küresel iklim hedeflerine ulaşılması ve yerkürenin sürekliliği için bu kadar önemli kılan nedir?
Ormanlar, Dünya karalarının neredeyse üçte birini kaplar ve bu da Brezilya, Kanada, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) toplam alanına eşittir. Yaklaşık 4 milyar hektarı kaplayan ormanlar sadece geniş yeşillik alanları değildir, biyosferdeki (yerkürenin yaşam küresi) yaşamın hemen her yönünün yaşamsal bir bileşenini oluşturmaktadır.
Ormanlar, zengin biyolojik çeşitliliğin geliştiği ekosistemlerdir ve biyosferdeki 60,000 farklı ağaç türüne, amfibi türlerinin (iki yaşamlılar) %80’ine, kuş türlerinin %75’ine ve memeli türlerinin %68’ine ev sahipliği yapar. Küresel nemlilik ve yağış koşullarını ve desenlerini düzenlemeye, su kaynaklarını korumaya, taşkınları, kütle hareketlerini, toprak erozyonunu ve çölleşmeyi önlemeye yardımcı olmak gibi muazzam sosyoekonomik yarar ve ekosistem hizmetleri sağlamaktadır.
Ayrıca ormanlar, Dünyadaki birçok toplum, özellikle yaşam ve kültürleri doğaya çok yakından bağlı olan yerli halklar için ekonomik, ekolojik ve sosyokültürel refahın sağlayıcılarından biridir.
Ayrıca ormanlar, Dünyadaki birçok toplum, özellikle yaşam ve kültürleri doğaya çok yakından bağlı olan yerli halklar için ekonomik, ekolojik ve sosyokültürel refahın sağlayıcılarından biridir. Geçim kaynakları için ormanlara bağımlı olan yaklaşık 1 milyar insan için ormanlar temiz suya, yiyeceğe ve ilaca erişim sağlar ve seller, taşkınlar, kütle hareketleri ve sıcak hava dalgaları vb. gibi şiddetli hava ve iklim olayları ve felaketlerinin riskini azaltır. Dahası, sağlıklı ormanlar insanlar ve yaban yaşamı arasında tampon görevi görür ve zoonotik bulaşıcı hastalıkların yayılmasını sınırlar. Aynı zamanda, 70 milyon yerli halk ormanları evleri olarak kabul eder ve birincil bakıcıları ve koruyucuları olarak görürler. Yerli halklar için ormanların sağlığı ve sürdürülebilirliği özünde bir hayatta kalma meselesidir. Bu yüzden ormanların korunmasını, sürdürülebilir yönetimini ve restorasyonunu sağlamanın insan toplumları ve Dünya için çok büyük yararları olduğuna kuşku yoktur.
Ancak, diğerlerinin yanı sıra, örneğin BMİDÇS Paris Antlaşması kapsamındaki orman temelli iklim çözümlerine yönelik finansal destek yetersizdir ve mevcut finansman, anlamlı ilerleme kaydetmek için gerekenin çok gerisinde kalmaktadır. Bu kapsamda, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) gibi Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşları, ülkeleri sürdürülebilir orman yönetimine teşvik etmekte, yenilikçi finans mekanizmaları uygulama ve koruma çabalarını ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı ormanların iklim direngenliğini artıracak politikalar tasarlama konusunda desteklemektedir.
Ormanlar iklim değişikliğiyle mücadelede neden kritik öneme sahiptir?
Sağlıklı, korunan ve/ya da iyi yönetilen ormanlar, güçlü karbon tutuculardır, yani CO2’yi emer ve biriktirir. Bazı bilimsel çalışmalar, 2001-2019 yılları arasında küresel olarak ormanların yaydıklarından iki kat daha fazla karbon emdiğini, yılda 7.6 milyar ton CO2 emdiğini göstermektedir. Bu nedenle ormanlar atmosferden sera gazlarını uzaklaştırmak ve iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmamıza yardımcı olmak için önemli bir kapasiteye sahiptir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) bulgularına göre, tarım, ormancılık ve diğer arazi kullanımı (AFOLU) sektörü, küresel ısınmayı 2°C ile sınırlamak için (Paris Antlaşmasının 1.5°C küresel ısınma eşiği 2024 yılında aşılmıştı, o yüzden geriye 2°C hedefi kaldı) gereken sera gazı salımları azaltımının yüzde 30’una kadarını görece düşük bir maliyetle sağlayabilir.
En etkili doğa temelli çözümlerden biri olarak ormanlar, doğal iyileşme ve uyumun başlıca örnekleridir. Ancak direngenlikleri, ormanları arazi kullanım değişikliği, ormansızlaşma, tarımsal genişleme ve kentleşme gibi antropojen stres faktörlerinden korumaz.
Ormanların yok olması ya da ormansızlaşma ve orman bozulmasından kaynaklanan salımlar şu anda küresel sera gazı salımlarının beşte birini oluşturmaktadır. Daha da kötüsü, küresel sıcaklıklar artmaya devam ettikçe ormanlar kuraklığa, orman yangınlarına, zararlılara ve hastalıklara karşı giderek daha hassas hale gelmektedir. Ormanlar yok oldukça, büyük karbon depolama kapasiteleri kaybolur ve salınan karbondioksit sera etkisini daha da kuvvetlendirir.
Ormanları korumak ve sürdürülebilir bir şekilde yönetmek için bütünsel bir yaklaşım benimsemek, iklim sistemini koruma ve iklim değişikliğiyle etkili bir şekilde mücadele etmenin anahtarıdır.
Ormanları korumak ve sürdürülebilir bir şekilde yönetmek için bütünsel bir yaklaşım benimsemek, iklim sistemini koruma ve iklim değişikliğiyle etkili bir şekilde mücadele etmenin anahtarıdır. Ormansızlaşma ve orman bozulmasından kaynaklanan salımları durdurarak ya da ortadan kaldırarak ve ormanların yeniden büyümesini ve arazi restorasyonunu kolaylaştırarak, küresel net sera gazı salımlarını önemli ölçüde azaltmak mümkün olabilir.
Eğer gerçekten kritik 2°C küresel ısınma eşiğini aşmaktan kaçınmak istiyorsak, fosil yakıtların kullanımından hızla uzaklaşılması ve rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerjilerin birincil enerji arzı içindeki payının hızla artırılması vb. iklim politikaları öncelikli olmak üzere, bu hedefe ulaşmada paha biçilmez bir rol oynadıklarını kabul ederek, ormanları topluca korumalı, restore etmeli ve sürdürülebilir bir şekilde yönetmeliyiz.

Küresel iklim sisteminin korunması ve iklim değişikliği savaşımına karşı bir çözüm olarak ormanlar hakkında neler söylemek istersiniz?
2000 yılından bu yana her yıl ormanların atmosferden ortalama 2 milyar ton karbonu uzaklaştırdığı tahmin ediliyor. Ormanların bu “karbon emici işlevi”, asıl olarak fosil yakıt yakılmasından kaynaklanan CO2‘nin atmosferde birikme hızını azaltarak iklim değişikliğini yavaşlatıyor. Bu nedenle çok disiplinli, çok sektörlü ve çok paydaşlı, bilimin ışığında kamucu bir anlayışla yürütülen bir orman yönetimi, gelecekte iklim değişikliğiyle başa çıkmaya yardımcı olmak için önemli bir stratejik politika olabilir.
Sağlıklı ve üretken ormanlar ayrıca bitki ve hayvanlar (biyoçeşitlilik) için temiz sudan yaşam alanına kadar bir dizi başka faydayı da sağlamaktadır. Geçtiğimiz 8,000 yıl boyunca, insanlar gezegenimizdeki ormanların yarısını, çoğunlukla “arazi kullanımı, arazi kullanımı değişikliği ve ormansızlaşma” yoluyla tarıma yer açmak için ortadan kaldırdı. Ormanları kesmek ya da yakmak, biyoçeşitliliğe ve su kaynaklarına verdiği zararlara ek olarak, orman ağaçlarında ve toprağında depolanan karbonu serbest bırakır ve gelecekte ormanların daha fazla CO2 emmelerini önler. 1850’den beri, tüm CO2salımlarının yaklaşık %30’u ormansızlaşmadan kaynaklanmıştır. Ormansızlaşmanın daha fazla yerel iklim etkisi de olabilir. Ağaçlar hem gölge hem de çevresindeki havayı soğutan nem saldığından (bu nemin yani su buharının buharlaşması sırasında ortamdan alınan enerjiden yani buharlaşma gizli ısısından kaynaklanan soğuma etkisi), bilim insanları ormansızlaşmanın Kuzey Amerika ve Avrasya’daki sıcak hava dalgalarının daha şiddetli etkilere neden olduğunu buldular.
Ormansızlaşma ve orman bozulmasının yol açtığı kayıpları tersine çevirmenin üç yolu vardır: ağaçlandırma (ormanlaştırma), yeniden ağaçlandırma (yeniden ormanlaştırma) ve orman ekosistemlerinin doğal yenilenmesinin sağlanması.
Ormansızlaşma ve orman bozulmasının yol açtığı kayıpları tersine çevirmenin üç yolu vardır: ağaçlandırma (ormanlaştırma), yeniden ağaçlandırma (yeniden ormanlaştırma) ve orman ekosistemlerinin doğal yenilenmesinin sağlanması. Ağaçlandırma, daha önce hiç orman olmayan yerlere ya da ormanların uzun süredir -50 yıl veya daha fazla- eksik olduğu yerlerde orman oluşturmak anlamına gelir. Yeniden ormanlaştırma, ormanların yakın zamanda açıldığı, kesildiği yerlere ağaç dikmek anlamına gelir. Öte yandan doğal yenilenme, ağaç dikmeyi içermez. Bunun yerine, orman yöneticileri ağaçların doğal olarak yeniden tohumlanmasına izin vererek, ağaçların yeni sürgünlerin büyümesi için kütüklere kadar kesildiği teknikler kullanarak ve ekosistem yaklaşımıyla koruma yoluyla hasarlı ormanların yeniden büyümesine yardımcı olur.
Yukarıda çok kısaca açıkladığımız bu stratejilerin atmosferden CO2‘yi uzaklaştırmaya yardımcı olabileceğine kuşku yok, ancak etkilerini ölçmek zordur. Dünyanın geri kalanının toplamından daha fazla ağaçlandırma ve yeniden ağaçlandırma yapan Çin için bile, bu projelerin ne kadar karbon depoladığı konusunda hala büyük belirsizlikler var. Çin’e bakıldığında, büyük ölçekli ağaçlandırma projelerinin bazı beklenmeyen sonuçları da ortaya çıkıyor. Örneğin, ülkenin kurak kuzey bölümünde, insanlar çöl genişlemesine karşı savaşmak için ağaç diktiler. Ancak dikilen ağaç türleri kurak iklime uygun olmadığından, yani ağaçlandırmada su tüketimi yüksek nemli iklim türleri kullanıldığından, bu çaba su kaynaklarını tüketti ve toprakları bozdu. Çin’in güneyinde, tek kültürlü ormancılık (yalnızca bir ağaç türünün kullanıldığı monokültür) biyolojik çeşitliliğin kaybolmasına yol açtı.
Öte yandan, ormanların doğal yenilenmesinin çok az istenmeyen sonucu ve önümüzdeki on yıllarda karbon depolamak için büyük potansiyeli vardır. Dünya çapında yapılırsa, ormanların doğal yenilenmesi, 2050’ye kadar bitkilerde ve topraklarda 70 milyar tona kadar karbon tutabilir. Bu tutar, günümüzde yaklaşık yedi yıllık bir sanayi salımına eşittir. Doğal yenilenmeyi iyi tasarlanmış ormanlaştırma ve yeniden ormanlaştırma ile birleştirmek, küresel iklim sisteminin korunması ve iklim değişikliğiyle savaşım için önemli bir seçenektir.

Doğal ekosistemleri korumak ve ormanları sürdürülebilir bir şekilde yönetmek ve yeniden kurmak, atmosferdeki karbondioksiti uzaklaştırarak/yutarak sera gazı salımlarını azaltmanın ve kısa vadede sıcaklık artışını yavaşlatmanın önemli yollarıdır. Aynı zamanda, fosil yakıtlardan (kömür, petrol ve gaz) kaynaklanan küresel sera gazı salım düzeylerini derinden ve hızlı bir şekilde azaltmalıyız. İkincisini değil, yalnızca birincisini yaparsak, iklim değişikliği ilerledikçe daha fazla karbon yutağımızı karbon kaynaklarına dönüştürme riskini alırız.
Sonuç olarak, ormanlarda karbon depolayarak asıl olarak fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan kuvvetlenen sera etkisini ve küresel ısınmayı dengelemek “tek başına” etkili bir politika uygulaması değildir.
Sonuç olarak, ormanlarda karbon depolayarak asıl olarak fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan kuvvetlenen sera etkisini ve küresel ısınmayı dengelemek “tek başına” etkili bir politika uygulaması değildir. Bunun nedeni, atmosfere fosil yakıt yakılmasından mevcut ormanların emebileceğinden çok daha fazla CO2 salınmasıdır. Aynı zamanda, iklim değişikliği ilerledikçe ormanlardaki karbon depoları ve diğer doğal karbon yutakları daha kararsız hale gelecektir. Kuraklık, tropikal ve orta enlem (kış) fırtınaları, sıcak hava dalgaları, hastalık ve zararlılar ve yangına elverişli hava (yangın havası) vb. koşulları, iklim değişikliği nedeniyle şiddet ve sıklık açısından artıyor. Bu olumsuzluklar orman kayıplarının artmasıyla sonuçlanabilecek ve atmosfere daha fazla CO2 salınmasına katkıda bulunabilir.
Bugünkü durumda olanaklı görülmemekle birlikte, Paris Antlaşması kapsamında sanayi öncesine göre küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2°C’nin oldukça altında tutarak riskler önemli ölçüde azaltılabilir, ancak bu olumsuzluklardan tümüyle kaçınılamaz.

Bir bütün halinde ormanların iklim üzerindeki etkileri, daha çok yeryüzünün herhangi bir yerindeki nemlilik/su ve iklim koşullarını düzenleme ve küresel iklim sisteminin önemli bir bileşeni olarak onun sürekliliğini sağlama şeklindedir. Buharlaşmanın azalması, zemine sızmanın hızlanması, toprakta depolanan suyun artması ve bazı bölgelerde yağış oluşumu koşullarının desteklenmesi ve yağışların artması, ormanların sağladığı katkıların başta gelenleridir. Bunlar, yalnız iklim ve su kaynakları açısından ortaya çıkan yararlar değildir. Bunlar, toprağın, su kaynaklarının ve iklimin korunması yanında, orman içinde ve yakınında yaşayan yerli toplumların, özellikle orman köylülerinin kalkınması ve refahının sürekliliği açısından da dolaylı bir katkı sağlar.
Kaynakça
https://iucn.org/resources/issues-brief/forests-and-climate-change#
https://gastroeko.com/2024/04/02/prof-dr-murat-turkesle-iklim-degisikligini-anlama-rehberi-karbon/
https://wwf.panda.org/discover/our_focus/forests_practice/forest_climate
IPCC. 2022. Climate Change 2022: Impacts, Adaptation and Vulnerability. Contribution of Working Group II to the Sixth Assessment Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change [H.-O. Pörtner, et val. (eds.)]. Cambridge University Press. Cambridge University Press, Cambridge, UK and New York, NY, USA, 3056 pp., doi:10.1017/9781009325844.
Osipova, E., Emslie-Smith, M., Osti, M., Murai, M., Åberg, U., Shadie, P. 2020. IUCN World Heritage Outlook 3. Gland, Switzerland: IUCN
Türkeş, M. 2021. Biyocoğrafya: Bir Paleocoğrafya ve Ekoloji Yaklaşımı. Güncellenmiş ve Gözden Geçirilmiş Üçüncü Basım, Kriter Yayınevi Fiziki Coğrafya Serisi No: 3, ISBN: 978-605-4613-87-8, xlvi + 462 sayfa. Kriter Yayınevi, İstanbul.
Türkeş, M. 2024. Küresel Çevre, İklim Değişikliği ve Gezegenin Sınırları. Cumhuriyetin 100. Yılında Çevre ve Toplum, Endişe de Var Umut da. (Editörler: A. E. Gülersoy, G. Kaya, A. Şeker), ISBN: 978-625-6658-76-9. 1. Baskı, Mayıs 2024, s.327-371, Eğitim Yayınevi: Konya.