İntihar hakkında açıkça konuşmak birinin hayatına son vermesine yol açmaz. Kişiye başka seçenekler hakkında veya kararını yeniden düşünmesi için zaman verebilir, böylece intiharı önleyebilir.
Uzm. Dr. Irmak Polat
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı
Uzm. Dr. Selin Tanyeri Kayahan
Yalvaç Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniği, Isparta
Dünyada özellikle 15-29 yaş arasında ölümün en sık üçüncü nedeni olan intihar, en basit tanımıyla kişinin ölmeyi isteyerek kendi hayatına son vermesi anlamına gelir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre her yıl neredeyse bir milyon kişinin intihar nedeniyle öldüğü, intihar girişiminde bulunanların ise bu sayının yaklaşık 20 katı olduğu biliniyor. Dünya genelinde intihara bağlı ölümlerin büyük bir kısmı, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı düşük veya orta gelir düzeyli ülkelerde gerçekleşiyor.
TÜİK verileri bize ne söylüyor?
İçinde bulunduğumuz haziran ayında yayımlanan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2024 yılında 4,460 kişi intihar nedeniyle yaşamını yitirdi; son on yıldır artış eğiliminde olan intihar hızı 2024 yılında bu zamana kadarki verilerin en yüksek oranına çıkarak, yüz binde 5,22 olarak raporlandı. Bu olguların dörtte üçünü erkek bireyler oluştururken büyük bir kısmı genç yaşlardaki kişilerden oluşuyor (üçte ikisi 15-44 yaş arasında). Raporda belirtilen intihar nedenleri arasında ilk sırada hastalıklar (%25), ikinci sırada ise geçim zorluğu (%10) yer alırken, belirlenebilen diğer nedenler arasında aile içi geçimsizlik ve ilişkilerdeki sorunlar gelmekte. Ayrıca çok sayıda vakanın intihar nedenlerinin “bilinmiyor” olarak kayıtlara geçtiği dikkat çekiyor.
İntihar için risk oluşturan etkenler çok yönlü ve karmaşıktır
İntihar davranışı her zaman birden fazla nedenin etkileşimi sonucu ortaya çıkar ve tek bir durumun bir kişinin kendi hayatına son vermesine yol açtığını söylemek doğru değildir. Tespit edilebilmiş sebepler, kişinin hayatının o dönemindeki koşullarını etkileyen önemli etkenler olsa da, her intihar karmaşık ve benzersiz bir dizi koşul içinde gerçekleşir ve çok yönlü olarak değerlendirilmelidir.
İntihar davranışı her zaman birden fazla nedenin etkileşimi sonucu ortaya çıkar ve tek bir durumun bir kişinin kendi hayatına son vermesine yol açtığını söylemek doğru değildir.
Bireysel etkenler arasında başta depresyon olmak üzere psikiyatrik hastalıklar, daha önce intihar girişiminde bulunma veya ailede intihar öyküsü, genetik yatkınlık, alkol ve madde kullanımı, kronik ağrı gibi durumlar ile iş kaybı ya da ekonomik kayıplar sayılabilir.
İlişki sorunları, ayrılık, yalnızlık, aile desteğinin bulunmaması gibi durumlar ilişkisel faktörlerdir ve intihar için tetikleyici olabilir. Nitekim TÜİK verilerine göre belirlenebilen intihar nedenleri arasında ailede geçimsizlik ve kişilerarası ilişki sorunlarının yer aldığını görüyoruz.
Yaşanan çevreyle ilgili faktörlerde başta cinsel ve fiziksel olmak üzere her türde istismar ve travmatik yaşantılar, birçok nedene bağlı olabilecek ayrımcılık ve damgalanma ile afetler, savaş, göç gibi zorlayıcı yaşam olayları sayılabilir.
İntihar bir toplum sağlığı sorunudur
Yazının başında da değindiğimiz gibi özellikle genç nüfusun ölüm nedenlerinde ilk sıralarda yer alan intihar, sayı ve yüzde olarak büyüklüğünün yanı sıra, gerçekleştikten sonra yalnızca hayatına son veren kişiyi etkileyen bir durum değildir. Başta kişinin ailesi ve yakın çevresi olmak üzere, bir intihar davranışının yaratacağı olumsuz etkiler toplumun geneline hem psikolojik hem sosyal hem de ekonomik boyutuyla yayılır.
Kişileri intihara sürükleyen nedenlerin toplumsal boyutuna da değinmeliyiz. Başlıca risk etkenleri arasında intihar araçlarına erişimin kolay olması, sağlık hizmetlerine ulaşmada yaşanabilen zorluklar ve medyada intihar haberlerinin uygun olmayan şekilde verilmesi sayılabilir. TÜİK verilerini incelediğimizde de intihar davranışı ile ilgili tanımlanmış, bahsi geçen bu risk faktörlerinin etkilerini görebiliyoruz.

Belirlenebilen nedenler arasında bildirilen en sık ikinci etken geçim zorluğu olmuştur. İşsizlik ve zorlu ekonomik koşullar intihar riskini pek çok yönden artırır. İşsizlik nedeniyle bireyler gelir kaynaklarını kaybederler. Ekonomik sıkıntılar kişilerin yaşam koşullarını zorlaştırır ve güvenliklerini tehdit eder. İş kaybı sonucu yaşanan sosyal etkileşimde azalma, yalnızlık ve umutsuzluk hislerini artırabilir. Mali zorluklar kişilerin aile ilişkilerini olumsuz yönde etkileyerek çatışmayı tetikleyebilir. Yine ekonomik kriz dönemlerinde bireyler gerek yaşamsal gereksinimlerini gerekse sağlık ve tedavi masraflarını karşılamakta zorlanabilirler. Tüm bu faktörler değişik kombinasyonlarla bir araya gelerek her kişi için farklı bir risk profili oluşturur.
İntiharı önlemek mümkün!
İntihar önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur ve bu açıdan kişisel, toplumsal ve ruhsal olarak pek çok şey yapılabilir. Güncel araştırmalar intiharın önlenmesinin, çocuklar ve gençlerin gelişimi için mümkün olan en iyi koşulların sağlanmasından, ruh sağlığı ile ilgili etkenlerin doğru ve zamanında değerlendirilmesine ve bunların etkili bir şekilde yönetilmesine, intihar araçlarının kısıtlanmasına kadar uzanan bir dizi faaliyeti içerdiğini gösteriyor. Önlemeye yönelik erken ve uygun müdahalelerin ilk basamağı, yukarıda da belirtilen risk etmenlerinin tanımlanması olacaktır.
İntiharı önleme eylem planlarında 4 ana başlık öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki intihar araçlarına erişimi kısıtlamaktır. İntihar davranışında sık kullanılan ateşli silah ve kimyasal maddelere erişimin devlet kontrolünde gerçekleştirilmesi ülkemizde uygulanan önleyici yöntemler arasındadır. İkinci başlık özellikle ergenlik döneminde sosyal ve duygusal yaşam becerilerinin geliştirilmesidir. Üçüncü olarak intihar davranışlarından etkilenen herkesi erkenden tespit ederek değerlendirmenin, gerekli durumlarda uygun tıbbi tedaviye yönlendirmenin ve yakın izlemin önemi vurgulanmaktadır. Bu açıdan da birinci basamak sağlık hizmetlerinde yapılabilecek taramalar büyük önem taşır. Son olarak da bu haberlerin çok çeşitli basın-yayın organlarında sorumlu habercilik anlayışıyla yapılması için medyayla iş birliği sağlanmasına değinilmektedir.
Çok yönlü yaklaşım
Önleme açısından toplumda farkındalık yaratma çalışmaları, doğru bilgilerin halk arasında uygun şekilde yaygınlaştırılması ve kaynakların ulaşılabilir olması temel unsurlardır. Tabii tüm bu çalışmalarda kültürel, yerel, yaşa, cinsiyete bağlı sorunların dikkate alınması ve sağlık, eğitim, hukuk ve medya dahil olmak üzere birçok sektör arasında koordinasyon ve iş birliği gereklidir.

Neler yapılabilir?
Ülkemizde gerek Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı kapsamında, gerekse çeşitli illerde il sağlık müdürlükleri bünyesindeki koordinasyon kurulları tarafından ruh sağlığını koruma ve güçlendirme çalışmaları düzenleniyor olsa da yetersiz olduğu ne yazık ki verilere yansıyor. Uygun önleme ve müdahale planlarının geliştirilip birçok sektöre yayılarak devam etmesi gereklidir.
Ne yazık ki ruhsal sorunlar yaşama ve destek ihtiyacı toplumda bir ayrımcılık ve damgalanma nedeni olarak yer buluyor. Özellikle ruhsal hastalıklar ve intiharla ilgili damgalanma, kendi hayatına son vermeyi düşünen veya intihar girişiminde bulunan birçok kişinin yardım aramaması, dolayısıyla ihtiyaç duyduğu desteği alamamasıyla sonuçlanıyor. Pek çok kişi çevresi tarafından “güçsüzsün, yetersizsin, değersizsin” gibi olumsuz tepkiler almaktan çekindiği için çaresizliklerini dile getiremiyor ve yardıma ulaşmakta ciddi engellerle karşılaşıyor.
Medyada yalnızca intihar ile hayatını kaybeden kişilerin sayısı ve hangi yöntemle yaptıklarına odaklı haberciliğin sürdüğünü görüyoruz. Oysa ki krizlerin ardından zorluklar ile mücadele eden ve yardım arayan insanların hikâyelerinin sunulması, alınabilecek yardımlar ve bu yardımların olumlu etkilerinin de görünürlüğü için faydalı olacaktır.
İntiharın konuşulabilmesi, risklerin tanımlanması ve yardıma ulaşmanın kolaylaştırılması için son derece önemlidir.
Zorlanıyor olabilirsiniz, yardım istemekten çekinmeyin!
Yaygın bilinen yanlışlardan biri “intihar hakkında konuşmanın kötü bir fikir olduğu ve kişinin hayatına son vermesi fikrini pekiştirebileceğidir”. Oysaki tam tersine, intihar hakkında açıkça konuşmak birinin hayatına son vermesine yol açmaz. Kişiye başka seçenekler hakkında veya kararını yeniden düşünmesi için zaman verebilir, böylece intiharı önleyebilir. İntiharın konuşulabilmesi, risklerin tanımlanması ve yardıma ulaşmanın kolaylaştırılması için son derece önemlidir.
Ruhsal açıdan zorlandığınızı hissediyorsanız, yoğun bir umutsuzlukla baş etmeye çalışıyorsanız, bir süredir devam eden ve düzelmeyen sorunlar – belirtiler yaşıyorsanız (ya da yakın çevreniz tarafından bu durum fark ediliyorsa), özellikle de yaşamınıza son verme düşünceniz ya da girişimleriniz olduğunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurabileceğinizi, psikososyal destek ve/veya ruhsal tedavi alabileceğinizi unutmayın.

