GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: İklim değişikliği dünyanın dönüş hızını azaltıyor!
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Bilim > Astrofizik > İklim değişikliği dünyanın dönüş hızını azaltıyor!
Astrofizikİklim DeğişikliğiRöportaj

İklim değişikliği dünyanın dönüş hızını azaltıyor!

Yazar: GazeteBilim Yayın Tarihi: 1 Şubat 2025 11 Dakikalık Okuma
Paylaş

Son zamanlarda iklim değişikliğinin Dünya’nın dönüş hızının azalmasına sebep olduğu konusu gündemde. Bu durum geleceğimiz için büyük önem taşıyor. Konu hakkında Prof. Dr. Sıtkı Çağdaş İnam ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Prof. Dr. Sıtkı Çağdaş İnam
Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi
Röportaj: Sedef Çakır, Amine Zeynep Çekiç

İklim değişikliğinin Dünya’nın dönüş hızının azalmasına sebep olmasıyla ilgili haberler hakkında fikirlerinize başvurmak istiyoruz. Konunun son yıllarda oldukça dikkat çektiği görülüyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

İnsanlık her dönem doğayla etkileşmiş ve çevresini dönüştürmüştür. İnsanlığın etkisi tarım devrimiyle daha hissedilir olmaya başlamışsa da sanırım buradaki dönüm noktası sanayi devrimi ve ardından gelen hızlı bilimsel ve teknolojik ilerlemelerdir. Dünya nüfusu, yaşanan büyük savaşlara rağmen, 20. yüzyıl genelinde büyük artış göstermiş, daha da önemlisi, kişi başına düşen kaynak tüketimi de hızlanarak artmaya devam etmiştir. Nüfus artışı 21. yüzyılda belki 20. yüzyıl kadar dramatik düzeyde olmayacak, hatta belki pek çok ülkenin nüfusu önümüzdeki yıllarda azalacak.

Nüfus artışı 21. yüzyılda belki 20. yüzyıl kadar dramatik düzeyde olmayacak, hatta belki pek çok ülkenin nüfusu önümüzdeki yıllarda azalacak.

Yine de harcanan enerji başta olmak üzere tüketilen kaynak miktarlarının kısa vadede azalmayacağı ve doğa üzerine baskı oluşturmaya devam edeceğini öngörebiliriz. Etkilerini giderek daha çok hissettiğimiz iklim değişikliğinin de bu bağlamda değerlendirilebileceğini ve “insan kaynaklı (antropojenik) iklim değişikliği” olarak ele alınabileceğini pek çok bilimsel bulgunun ışığında ortaya koyabiliriz. İklim değişikliğinin ana sebebi Dünya atmosferinin yapısını hızlıca dönüştürüyor olmamız. Özellikle atmosferdeki karbondioksit miktarı hızla artmaya devam ediyor ki karbondioksit bir sera gazı ve atmosferin daha fazla ısı tutmasına sebep oluyor (elbette sera etkisi gösteren metan gibi başka gazların da atmosferdeki konsantrasyonu yine insan etkenli sebeplerle artıyor).

Tutulan fazladan ısı (yani artan sera etkisi), Dünya genelinde ortalama sıcaklıkları arttırıyor. Sadece hava sıcaklıkları değil deniz suyu sıcaklıkları da sürekli yeni rekorlar kırıyor. Bu da başta kutuplardaki buzullar olmak üzere Dünya üzerindeki kar ve buzul örtüsü miktarını azaltıyor. Buzullar Güneş ışığını denizlere göre daha iyi yansıttığı için buzulların azalıyor olması -yansıtıcılığın azalmasına yol açarak- atmosferin ve denizlerin daha da fazla ısınmasına sebep oluyor.

Buzullar Güneş ışığını denizlere göre daha iyi yansıttığı için buzulların azalıyor olması -yansıtıcılığın azalmasına yol açarak- atmosferin ve denizlerin daha da fazla ısınmasına sebep oluyor.

Bu şekilde sürekli ısınmaya yol açan bir kapalı döngünün içine giriyoruz. Azalan buzullar ve artan deniz suyu kendi etrafında dönüş yapan ve o sebeple bir miktar kutuplarından basık, ekvatorundan şişkince olan Dünya’nın şeklini biraz daha basık ve şişik hale getiriyor. Yani Dünya’nın “eylemsizlik momenti” (başka bir deyişle dönüş hareketine karşı ataleti) şeklinin bozulmasıyla artıyor. Bu artış da Dünya’nın kendi etrafında dönüşünde ölçülebilir bir yavaşlamaya etkisinin oluşmasına sebep oluyor.

Dünya’nın dönüş hızındaki değişimler sadece son yüzyıllarda iklim değişikliği sebebiyle gerçekleşen bir olay mıdır yoksa daha öncesinde de Dünyanın dönüş hızı azalıyor muydu?

Esasında yüz milyonlarca hatta milyar yıl zaman ölçeklerinde baktığımızda Dünya’nın kendi etrafındaki dönüşünün kararlı bir şekilde yavaşladığını biliyoruz. Dünya’nın ilk dönemlerinden bu yana günlerin giderek uzamasına sebep olan ana neden Dünya ile Ay’ın gelgitsel etkileşimleri. Aslında Ay’ın bize her zaman tek yüzünü göstermesi (yani kendi etrafındaki dönüş periyodunun zaman içinde artarak Dünya etrafındaki dönüş periyoduyla eşitlenmesi) de bu etkileşimlerin başka bir sonucu. Ay da Dünya’nın kendi etrafındaki dönüş periyodunun artmasına (Dünya’nın yavaşlamasına) katkıda bulunuyor, ancak Dünya’nın Ay’dan çok daha büyük bir kütlesi olması Dünya’nın Ay’a tek bir yüzünü gösterecek kadar yavaşlamasına yetmiyor.

Ay da Dünya’nın kendi etrafındaki dönüş periyodunun artmasına (Dünya’nın yavaşlamasına) katkıda bulunuyor, ancak Dünya’nın Ay’dan çok daha büyük bir kütlesi olması Dünya’nın Ay’a tek bir yüzünü gösterecek kadar yavaşlamasına yetmiyor.

Buna benzer bir şekilde (etki daha küçük olsa da) Güneş ve Dünya arasındaki gelgitsel etkilerin de bu yavaşlamaya katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz. Dünya bu gelgitsel etkilerle sürekli ve kalıcı olarak yavaşlamasını sürdürüyor. Öyle ki yaklaşık 150 milyon yıl kadar önce bir gün yaklaşık 23 saat, yaklaşık 1,4 milyar yıl kadar önce ise 19 saatten kısaymış [1]. Bu değerleri yüzyıldaki ortalama yavaşlama değeri cinsinden ifade etmek istersek Dünya’mızın uzun dönemli yavaşlama oranının yüzyıl başına 1,2 ile 2,4 milisaniye arasında olduğu hesaplanabilir.

Öte yandan haberlerde çok net anlaşılmayan, bazı haber bültenlerinde de, eksik ya da yanlış yansıtılmış bir durum var: Güncel bilgilerimizi, Nature dergisinde 2024 yılında yayınlanan bir makaleye [2] bakarak tazelediğimizde Dünya’nın çekirdeğinde son 50 yılda gerçekleşen yavaşlamanın (Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüşüyle ilgili toplam açısal momentumun aşağı yukarı korunması sebebiyle), Dünya mantosunu önemli bir ölçüde hızlandırdığını ve bu hızlanmanın son 50 yılda günün toplam 2,5 milisaniye civarında kısalmasına yol açtığını belirtmeliyiz. İklim değişikliği ise bu dönemde günleri uzatmamış, günlerin bu kısa dönemli kısalma trendini zayıflatmış. Ancak yavaşlayan kabuk – hızlanan çekirdek durumu halen günleri kısaltıyor. Sadece bu kısalma oranı yavaşlama eğiliminde ve bu eğilim ölçülebilecek seviyede.

Dünya uzun dönemde her yüzyılda birkaç milisaniye yavaşlıyor, ancak kısa dönemde kabuk – çekirdek etkileşimleri sebebiyle hızlandığı dönemler de olabiliyor ve son 50 yılda da bu yaşanmış, ancak bu hızlanma oranı son yıllarda küresel iklim değişiklikleri sebebiyle önemli bir miktarda düşmüş.

Kısaca Dünya uzun dönemde her yüzyılda birkaç milisaniye yavaşlıyor, ancak kısa dönemde kabuk – çekirdek etkileşimleri sebebiyle hızlandığı dönemler de olabiliyor ve son 50 yılda da bu yaşanmış, ancak bu hızlanma oranı son yıllarda küresel iklim değişiklikleri sebebiyle önemli bir miktarda düşmüş. Elbette büyük depremler gibi başka etkiler de Dünya’nın kendi etrafındaki dönüş periyodunda kısa dönemli küçük değişikliklere sebep oluyor ama iklim değişikliğinin Dünyanın dönüşünün son dönemli hızlanma trendinin azalma eğilimi insan faaliyetlerinin net bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

Dünya’nın dönüş hızındaki değişimler belirttiğiniz gibi milisaniye ölçeğinde gerçekleşiyor. Bize küçük gelen bu zaman değişimi ne gibi sonuçlar doğurabilir? Özellikle atom saatleriyle senkronizasyon ve saat dilimleri değişimi nasıl olabilir?

Yüz milyonlarca yıllık zaman ölçekleri için yüzyılda birkaç milisaniye mertebelerinde değişimler söz konusu, gün uzun döneme bakıldığında hep uzamış. Daha önce de zaman zaman kısa dönemli yaşandığı gibi son 50 yılın trendi ise yüzyılda beş milisaniye civarlarına karşılık gelen bir hızlanma ki bu da son yıllarda bu trend de küresel iklim değişiklikleri sebebiyle zayıflamış. Açıkça söylemeliyim ki bu değişimlerin günlük hayatımıza ve genel anlamda ekolojiye hissedilir bir etkisi olması beklenmez. Ölçüm birimleri açısından bakıldığında da zaten bilimde ve teknolojide kullanılan zaman birimi saniye, 1950’lerden bu yana gün uzunluğu referans alınarak değil atom saatleri referans alınarak tanımlanıyor. Dolayısıyla bu değişimin zaman ölçümüne etkisi olmayacaktır, gerekli durumlarda güne artık saniye ekleme ya da günden artık saniye çıkarma gibi tedbirler alınarak gerekli ayarlamalar yapılabilmekte. Ayrıca bu değişimin GPS sistemindeki hesaplamalara etkisi gibi diğer faktörler de hesaplanabilir ve üstesinden gelinebilir etkilerdir. Esas ciddiye alınması gereken bu değişim değil, bu değişime katkı yapan iklim değişikliğidir.

İklim değişikliğinin Dünya üzerine başka ne gibi etkileri vardır? İklim değişikliğini engelleyebilmemiz olası mı?

Dünya’nın kendi etrafında dönüşüne etkisi, belki de iklim değişikliğinin en masum etkisi. Yine de iklim değişikliğinin küresel değişimlere sebep olabildiğine dair etkileyici bir örnek. İklim değişikliğine sebep olan atmosferdeki değişimler (özellikle karbondioksit miktarının artışı), çok daha önemli problemlere yol açacak (hatta yol açmaya başladı bile). Bu etkiler arasında, aşırı hava koşullarının (kuraklık, sel, sıcak dalgaları, kasırga vb.) sıklığının artması ilk akla gelen.

Ancak etkiler ne yazık ki bunlarla sınırlı değil: Okyanus akıntılarında çok büyük değişiklikler meydana gelmesi (örneğin Gulf Stream akıntısının zayıflaması ya da kesilmesi) ile ortaya çıkabilecek büyük iklim değişiklikleri, okyanusların daha asidik bir yapıya bürünmesinden ötürü mercan kayalıklarındaki şartların kötüleşmesi, ısınan deniz ve okyanuslarda toplu yok oluşların gerçekleşme potansiyeli ve bunun ekosisteme vereceği geri dönülemez etkiler. Tabii bütün bu değişimler, ormansızlaşmaya, çölleşmeye, büyük ve söndürülmesi zor şehir ve orman yangınlarına ve daha nice olumsuz gelişmeye sebep olmaya başladı bile.

Örneğin elektrikli araba sıfır karbondioksit salımı için öneriliyor olsa bile bu arabanın üretimi için ne kadar karbondioksit harcandığını, pili için ne ölçüde “vahşi” madencilik yapıldığını ve kullandığı enerjisini üretmek için ne ölçüde fosil yakıtların kullanıldığını dikkatlice ele almak gerekir.

İklim değişikliğini engellemek konusunda ise esas görev politika yapıcılara ve politika uygulayıcılara düşüyor. Kesinlikle karbondioksit salımlarının radikal bir şekilde azaltılması için önlemler alınmalı. Ancak her alınan önlemin, gerçekten sorunun çözümüne katkı sağlayıp sağlamadığı da mutlaka sorgulanmalı. Örneğin elektrikli araba sıfır karbondioksit salımı için öneriliyor olsa bile bu arabanın üretimi için ne kadar karbondioksit harcandığını, pili için ne ölçüde “vahşi” madencilik yapıldığını ve kullandığı enerjisini üretmek için ne ölçüde fosil yakıtların kullanıldığını dikkatlice ele almak gerekir. Sadece egzozundan gaz salmadığı için arabayı çevre dostu ilan etmek soruna yüzeysel bakmak demektir. “Planlı eskitme” gibi kâr odaklı anlayışları terk ettirecek düzenlemeler yapmak, “Karbon ayak izi” kavramının gerçekten içini doldurmak ve buna göre gereğini yapmak gerek. Yüzeysel önlemlerle ve günlük çözümlerle iklim değişikliği sorununu çözmek ne yazık ki mümkün değil.

Referanslar:
[1] https://tinyurl.com/4u HYPERLINK “https://tinyurl.com/4u8c7jzj”8 HYPERLINK “https://tinyurl.com/4u8c7jzj”c7jzj
[2] https://www.nature.com/articles/s41586-024-07170-0

Etiketler: dünyanın dönüş hızı, iklim değişikliği
GazeteBilim 1 Şubat 2025
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Önceki Yazı Dijital kolonizasyon: Amerikan kapitalizmi ve teknoloji devlerinin küresel hakimiyeti
Sonraki Yazı Eğitimcilerin, bilim tarihi üzerine yapmış oldukları tezler bize ne anlatıyor?

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Bu yıldızlar sonsuza kadar parlayabilir!

Parçacık astrofizikçileri "karanlık cüce" adı verilen yeni, yıldıza benzeyen ve biraz da tuhaf bir cismin varlığını öne sürdüler.

AstrofizikFizik
15 Temmuz 2025

Astronomlar X-ray ışını saçan bir gök cismi keşfetti!

Şu ana kadarki bilinen en tuhaf gök cismi çok daha tuhaflaştı. NASA'nın Chandra teleskobu bu cismin X-ray ışınları ve radyo…

AstrofizikUzay
2 Haziran 2025

Meal kanunu: “İslamcılaşan devletin dogmatik refleksi”

Bu yasa, biçim ve kapsam olarak İslamcılaşan bir devletin dogmatik refleksini daha çok yansıtmaktadır.

Röportaj
30 Mayıs 2025

Dünya’nın çekirdeği altın dolu!

Göttingen Üniversitesi’nde yapılan son araştırmalar ile Dünya’nın çekirdeğinin altınla dolu olduğu ortaya çıktı!

AstrofizikBilimHaberKimya
28 Mayıs 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?