GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: Felsefeci ile filozof (Kavramsal bir çözümleme)
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Felsefe > Felsefeci ile filozof (Kavramsal bir çözümleme)
Felsefe

Felsefeci ile filozof (Kavramsal bir çözümleme)

Yazar: Remzi Demir Yayın Tarihi: 23 Ekim 2023 5 Dakikalık Okuma
Paylaş
felsefeci, filozof
Kavramları doğru tanımladığımızda, zihnimiz açılacaktır! (Pixabay)

Biliyorum, şimdi birçok meslektaşım, “Felsefeci de filozof olabilir” veya “Filozof da felsefeci olabilir” diyecek ve savını güçlendirmek için muhtelif örnekler verecektir.

“Bizde neden filozof yok?” sorusu öteden beri vakit vakit soruldu ve muhtelif yanıtlama girişimlerinde bulunuldu.

Mesela bu soruyu gündeme taşıyanlardan Mehmet Emin Erişirgil, “Bizde Filozof Niye Yetişmedi?” (Dergâh, 1923) adlı makalesinde,

“Bence son yüzyıllarda felsefî düşünüşte hiçbir kabiliyet gösteremeyişimizin en önemli sebebi hoşgörü (tolérance) meziyetini kaybetmiş olmamızdır.”

demişti.

Meslektaşı Mehmet İzzet ise “Fikir Hayatındaki Durgunluk Neden?” (Hayat, 1927) adlı makalesinde siyasal koşullara dikkat çekmiş ve şunları söylemişti:

“Bana kalırsa gerek güzel sanatlarda gerek felsefede yeteneklerin memleketimizde şimdilik nadir belirmesinin esaslı sebebini maddî ve iktisadî şartlarda değil toplumsal, daha doğrusu siyasal şartlarda aramalıdır.

Toplumsal-siyasal şartlardan maksadım memleketimizin geçirmiş olduğu inkılaptır. Gerçi birçok iyi niyet sahibi ve vatanperver kimseler bu inkılap ile mütenasip bir edebiyatın, bir felsefenin, sanatsal eserlerin hemen ortaya çıkmasını beklemektedir. Bu mahsullerin gecikmesi onlara gayr-ı tabiî gözüküyor. Ben ise aksi bir değerlendirmede bulunmanın tamamen yanlış olamayacağını zannediyorum.

Her mefkûre gibi siyasî mefkûreler de kıskançtırlar: Kendilerine bağladıkları yetenekleri kolay kolay serbest bırakmazlar. Bundan dolayıdır ki siyasî mefkûrelerin halkı tamamen heyecana getirdiği anlarda güzellik veya hakikat araştırmaları için hevesler zayıflar. Ziya Gökalp, İttihad ve Terakki Fırkası’nda vatanî işlere vaktinin mühim bir kısmını ayırmamış olsaydı, şüphe yok ki bize daha kıymetli şiirler ve felsefî eserler miras bırakmış olurdu.”[1]

Bu yanıtlarda bir doğruluk payı vardı, ama ikisi de tarihsel bakıştan yoksun oldukları için eksikti. Felsefe, Tanzimat Dönemi öncesindeki yegâne eğitim kurumu olan medreseler tarafından dışlanmış ve felsefe ile uğraşanlara iyi gözle bakılmamıştı. Yanıtı, öncelikle müderrisler arasında yaygın olan bu yaklaşımın etkisinde aramak gerekiyordu.

Tanzimat Dönemi’nde bu yaklaşım, yeni açılan mekteplerin etkisiyle giderek zayıflamış ve Batı Felsefesi bir yere kadar ülkemizde temsil edilme imkânı bulmuştu; ancak yine de “geleneksel paradigma”yı tehdit eden pozitivizm, materyalizm ve evolüsyonizm gibi felsefî öğretiler yüzünden âlimler ve muhafazakârlar felsefeden kuşku duymayı sürdürmüştü.

Cumhuriyet Dönemi’nde söz konusu olumlu yaklaşım giderek güçlendi ve özellikle de Hasan Âli Yücel’in Millî Eğitim Bakanlığı Dönemi’nde başlatılan çeviri etkinliği sonrasında felsefe, aydınlar arasında en çok iltifat edilen alanlardan biri haline geldi.

Ancak, her nedense, felsefe ile amatörce veya profesyonelce ilgilenenler, “felsefeci” ile “filozof” kavramları üzerinde tam olarak uzlaşmayı başaramadılar. Felsefe Bölümlerinde görev yapan akademisyenlerin bazıları filozof bazıları da felsefeci olarak adlandırıldılar. Denilebilir ki

“Sonuçta her ikisi de felsefe ile uğraşmaktadır veya felsefe yapmaktadır, o nedenle ha felsefeci olarak adlandırılsınlar ha filozof olarak fark etmez…”

Bu yaklaşım doğru değildir; çünkü bu iki kesimin üretmiş oldukları bilgiler veya görüşler, birbirlerinden farklı niteliklere sahiptir.

Felsefeci, filozofların üretmiş oldukları felsefi öğretiler üzerine, gerek felsefe tarihi disiplininin, gerekse sistematik felsefe disiplininin yöntemine uygun olarak araştırmalar yapan bir bilim insanıdır. Bu açıdan bakıldığında üniversitelerimizin Felsefe Bölümlerinde görevli akademisyenlerin ekserisi felsefecidir.

Filozof ise, daha önceki felsefî faaliyetlerden esinlenerek, felsefenin muhtelif alanlarında veya muhtelif sorunları için yeni felsefî görüşler ve öğretiler üreten bir düşünürdür; yani filozof, felsefe üzerine araştırmalar yapan bir “bilim-insanı” değil, doğrudan doğruya felsefe yapan bir “felsefe-insanı”dır.

Biliyorum, şimdi birçok meslektaşım, “Felsefeci de filozof olabilir” veya “Filozof da felsefeci olabilir” diyecek ve savını güçlendirmek için muhtelif örnekler verecektir.

Ben buna karşı çıkmıyorum ki…

Elbette, böyle birçok örnek bulunabilir, ama bu durum, bilim ile felsefeyi karıştırmak gibi vahim bir hataya cevaz vermez.

Kavramları doğru tanımladığımızda, zihnimiz açılacaktır!

Şimdi “Bizde neden filozof yok?” sorusuna daha soğukkanlı bir yanıt üretilebilir. Doğal olarak önce felsefenin ne olduğunu öğrenmek gerekiyordu ve bunu sağlayacak olan şahıslar, Felsefe Bölümlerindeki akademisyenlerdi. Onlar, asırların biriktirmiş olduğu önyargıları da aşarak, felsefe tarihi ve sistematik felsefe dersleriyle felsefe konusunda bir alt yapı oluşturacak ve sonra gelenler bundan yaralanarak “felsefe yapma denemeleri”ne girişeceklerdi.

Nitekim öyle de olmuştur.

Bu denemeler, süreç içinde yoğunlaşacak ve yavaş yavaş uluslararası felsefe faaliyetlerini de yönlendiren filozoflar çıkacaktır.

Süreç, kanaatime göre olması gerektiği gibi ilerlemektedir.


[1] Bu tartışma hakkında daha ayrıntılı malumat için şu derlemeye bkz., Remzi Demir ve İnan Kalaycıoğulları, Felsefe Ne İmiş?, Devrimler Çağında Felsefe Antolojisi (1908-1938), Ankara 2022. 

Etiketler: felsefeci, filozof
Remzi Demir 23 Ekim 2023
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Yazar: Remzi Demir
Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Bilim Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı
Önceki Yazı yapay zeka, patlamalı büyüme, ekonomi Yapay Zekâ için patlamalı bir büyüme mi öngörülüyor?
Sonraki Yazı Beyin bağırsak ilişkisi üzerine: İddia edilen, elde olan ve ümit edilen….

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Karl Marx, ulusların özgür halklar olarak kuruluşu ve insanlığın kurtuluşu

Modern dünyada insanlık ulusları ortaya çıkarmış; bu, insanlığın nihai kurtuluşu yolunda zorunlu bir adımdır; fakat egemen devletler olarak örgütlenmiş uluslar…

Felsefe
19 Temmuz 2025

Açlıkla büyüyen estetik

Dayatılan toplumsal güzellik normları sağlıklı bir kadın bedenini değil; metalaştırılmış, hem ruhsal hem fiziksel olarak tüketilmiş bir kadın bedenini vurguluyor.

FelsefePsikiyatriPsikoloji
2 Temmuz 2025

Teolojik tarihten modern zamanların tarihine: İnsan özgürlüğü ve kurtuluşu

Özgürleşmek, tarihi anlamak ve inşa etmek için ilk koşulsa, bu önce özgürleşmenin şartlarını ve tanımını yapmayı gerektirecektir.

Felsefe
2 Temmuz 2025

Etik ve etkili: Hayvansız laboratuvarlar gerçek oluyor!

2022 yılında, ABD Kongresi araştırmalarda hayvan kullanımından uzaklaşmayı destekleyen bir yasa kabul etti. Bu yasa, insanlarda kullanılacak ilaçların önce hayvanlarda…

BiyolojiEtikTıp
27 Haziran 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?