Dikkat eksikliği, dikkatin yeterli olmaması, odaklanmada zorlanma, özellikle çevreden gelen uyaranlarla sık sık dikkatin dağılması anlamındadır.
Prof. Dr. Devran Tan
Psikiyatrist, Psikoterapist, Sanat Terapisti
Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk döneminde başlar. Sadece bir kısmı yetişkinlik döneminde de devam eder ve görülür. Sıklığı %4 oranında olan bir bozukluktur. Çocukluk döneminde ya 7 yaş itibarıyla ya da 12 yaş civarında belirtilerin görülmesini bekleriz. DEHB’nin seyri için şu formülü kullanabiliriz: Çocukluk döneminde başlayan DEHB’nin üçte biri yetişkinliğe geçer ve yetişkin DEHB’si olarak adlandırılır. Üçte biri eşik altı dediğimiz, daha silik hale gelmiş birkaç belirti ile seyreder. Diğer üçte biri gelişimsel dönemde kendiliğinden toparlanıp kaybolur. Genetik yatkınlık gösterir, yani kişinin diğer aile birelerinde de görülme olasılığı yüksektir. Beynimizde dikkat, motivasyon, organizasyon, planlama, odaklanma gibi önemli işlevlerin gerçekleşmesini sağlayan “norepineprin ve dopamin’’ kimyasal habercilerinin çalışmasıyla ilgili problemlerden kaynaklanıyor diyebiliriz. Yani, biyolojik nedenli bir bozukluktur.
Üç tipten bahsedebiliriz: Dikkat eksikliği ön planda, Hiperaktivite/Dürtüsellik ön planda veya her ikisi de birlikte görülebilir. DEHB sürekliliği olan bir problemdir. Yani, günler aylar içinde değişkenlik göstermez. Kişinin hayatında devamlı olarak şikâyet ettiği veya yakınları tarafından şikâyet edildiği durumlar söz konusudur. Bu da kişinin hayatını oldukça olumsuz etkiler. Kadınlarda dikkat problemleri, erkeklerde ise hiperaktiviteye ve dürtüselliğe bağlı belirtiler daha sık görülür.
Tanı koyabilmek için en önemli araç, kişiden aldığımız hikâyedir. Bunun için de kişinin tanı konulması için geliştirilmiş kriterleri karşılaması gerekir. Sadece, tek başına iyi bir sorgulama ile kişinin çocukluktan bugüne uzanan gelişimsel ve yaşamsal hikâyesinin öğrenilmesi tanı için yeterlidir. Bu alanda yapılan testler ise, destekleyicidir, bazen de tedaviyi cevabı değerlendirmek için kullanılır.
Dikkat eksikliği aslında birşeyin eksik olması anlamında kullanılmaz. Dikkat eksikliği, dikkatin yeterli olmaması, odaklanmada zorlanma, özellikle çevreden gelen uyaranlarla sık sık dikkatin dağılması anlamındadır. Ayrıca, DEHB’li birey tek birşeye konsantrasyon olmakta zorlanır; çok sık hatalar yapar, sorumluluk almada zorlanır, eşyaları unutma gibi unutkanlıklar gösterir, birşeyleri devamlı ertelemeyi sever, görevleri tamamlamakta zorlanır, konuşmaları dinlemekte zorlanır.
Hiperaktivite/Dürtüsellik ise yerinde durmakta zorlanma, sürekli hareket etme ihtiyacı, kıpır kıpır olma dediğimiz otururken bile yerinde rahat duramama halini işaret eder. Diğer bazı özelliklerine örnekler verirsem, risk almayı severler, beklemeye tahammülleri yoktur, ani öfke patlamaları gösterirler, düşünmeden hareket ederler, ani kararlar verirler veya sık karar değiştirirler.
Uzun yıllardır yetişkin DEHB’si çalışan bir psikiyatri uzmanı olarak sizlere sık gördüğümüz durumlardan bahsedeceğim.

Yetişkin bireyde DEHB nasıl görünür?
Yetişkinlere tanı koyabilmek her zaman kolay olmayabilir. Yetişkin döneme geldiğinde yukarıda saydığımız belirtiler farklı görünümlerde karşımıza çıkar. Hatta, DEHB belirtileri yıllar içinde kişinin kendisiyle o kadar özdeşleşmiştir ki, sanki kişiliği gibi algılanır.
Tüm yaş grubu yetişkinlerde
Özellikle gençlerin üniversite sınavı döneminde sık ve acil olarak başvurularını görürüz. Çocukluk döneminde farkedilmemiş olsa da, üniversite dönemi gencin aynı anda birçok dersi, programı yönetip sorumluluk alması gereken bir dönemdir. DEHB’li gençler organize olma ve planlama becerilerinde güçlükler yaşadıkları için belki o ana kadar farkına varılmayan durumla bir anda yüzleşmek durumunda kalır. Hem DEHB’li genç hem de ailesinde panikleme ve yoğun endişe başlar. Ders çalışmakta, masanın başına oturmakta zorlanma veya sürekli masadan kalkma, dersleri takip etmekte zorlanma, sık dikkat hataları yapma, paragrafı ya da soruları eksik-yanlış okuma, cevap anahtarında kaydırma veya yanlış işaretleme, süreye göre çalışamama veya sınavı yetiştirememe, unutmalar, ya da çok hareketli olduğundan dikkatini ders dışında birçok aktiviteye yönlendirme görülebilir. Tüm bunlar DEHB’li gençte özgüven problemlerini, endişe durumlarını başlatabilir.
Lise son dönemlerinde veya üniversitede olsun dersteyken dersleri dinlemek yerine karalama-çizim yapmak, başka şeylerle ilgilenmek, çok konuşma, başkalarının dikkatinin dağıtma, çevresiyle sık sık tartışma yaşaması, inatçılık, odasının çok dağınık olması, uyanmakta zorlanma, sabırsızlık, derslere devamsızlıkların artması, erken yaşta sigara, madde deneyimlerinin olması yine gençlerde sık gördüğümüz durumlardır.
Yetişkinlere geldiğimizde ise, DEHB’li kişilerin şikâyet ettiği durumlar şunlardır:
Çevresi tarafından çabuk sinirlenen, öfkeli veya kavgalara karışan biri olarak bilinmesi, istediği terfiyi veya başarıyı bir türlü alamıyor olması, başkasının yaptığı işi yapmak için çok daha fazla çaba göstermesi ve zaman harcaması, maymun iştahlılık, işten kaytarma, sevdiği işleri yapma, sevmediği şeylerle ilgilenmeme, çabuk sıkılma, başladığı bir işi sürdürmeyip başka işlerle dağılması, planladığı işleri bitirememesi, işsiz kalma, çok para harcama veya para hesabını tutmakta zorlanma, krediler çekerek borçlanma, gereğinden fazla alışveriş yapma, kararsızlık kadar ani ve riskli kararlar alıp maddi-manevi kayıplar yaşaması, romantik ilişkilerde bağlanma problemi, ilişkilerde tutarsızlık, hatalarının sorumluluğunu almakta zorlanma, yalan söyleme, sorumluluklardan kaçınma, uyku sorunları yaşanması, duygu halinde değişkenliklerin sık olması, unutkanlıklar. Bu kişilerde olgunlaşma süreci tamamlanmamış olduğundan bazı davranışlar çocuksu ve ergence kalabilir, bu nedenle de problem çözme becerilerinde yetersizlikler ile yaşamda karşılaştıkları zorluklarla baş etmede zorlanmalar ve uyum problemleri sık yaşayabilirler. Özgüvenleri düşük, içe kapanık hale gelip sosyal kaygıları artabilir, kimi tembel olarak da bilinir. Tam tersi olarak, Hiperaktivite/Dürtüsellik özellikleri ön planda olan DEHB’li kişiler risk almayı sevdikleri, yerlerinde durmakta zorlandıkları, sürekli hareket gerektiren işleri yaptıkları, ani kararlar verdikleri, konuşmayı çok sevdikleri için popüler ve özgüvenleri yüksek olarak bilinebilirler. DEHB’li birey aynı anda birçok işte birçok yerde olabilir. Haz veren şeylerin peşinden gitmeyi sevebilirler. Eğer sevdiği bir işe yönelmişse bu durum üretkenliğine olumlu yansır. Doğru bir meslek seçimi yapmamışsa çalışma hayatında zorluklar yaşar. Bazen de, işi yapıyor görünse de, aslında ya tamamlamakta zorlanır ya da hep bir eksik bırakır.
İnatçılık yine sık görülür. Sınır koymakta zorlanabilir. Kendine dönük bencil biri de olabilir. Sürekli tek birşeye odaklanıp diğer işlerini veya sorumluluklarını aksatabilir: örn. işkolik olma veya play-station gibi oyun oynamaya dalıp yerinden kalkamama. Erken yaşta alkol-madde kullanım problemleri başlayabilir. Zorbalık yapan ya da zorbalanan da olabilir.
DEHB’li kişilerin ailelerinde DEHB’yi yüksek oranda görürüz. DEHB çok sık olarak, %80-90 oranında diğer psikiyatrik durumlarla birliktelik gösterir. Kaygı bozuklukları, depresyon, yeme ve uyku bozuklukları, bipolar bozukluk, sosyal kaygı sorunları, alkol-madde kullanım bozukluğu veya bağımlılık sık olarak eşlik eden diğer psikiyatrik durumlardır.
DEHB çok sık olarak, %80-90 oranında diğer psikiyatrik durumlarla birliktelik gösterir.
DEHB’li bireyin yakınlarının yaşadığı zorluklar
DEHB’li bireylerin birçoğu aileleri tarafından yardım almaya ikna edilerek getirilirler. Romantik ilişkilerde veya evliliklerde evle veya çocukla ilgili sorumluluk almada sorun yaşama, iletişim kurmakta zorluklar, dağınık olma, çabuk sinirlenme, sık tartışma, ilişkilerde bağlanmada güçlükler, para kayıpları gibi durumlar DEHB’li bireyin ailesini, annesini veya babasını, eşini veya partnerini yorgun, yalnız, anlaşılmıyor ve duyulmuyor hissettirebilir. Sonuç olarak, yakınlarında depresyon, tükenmişlik durumları, kaygı problemleri, güven kaybı, boşanma gibi durumlar görebiliyoruz. Bundan dolayı, yakınları ile tedavi ve terapi sürecinde birlikte çalışmak önemlidir. DEHB’nin ailedeki diğer bireylerde de olma ihtimali olacağı için bazen de, öğrenilmiş davranışları kırmak kolay olmaz. Aileyi bütünsel olarak ele almak gerekir.
DEHB tedavisi
DEHB tedavisi tanı doğru ise hemen olumlu bir yanıt verir. Tedavide ilaç tedavisinin yeri çok öenmlidi. Bazen ilaç kullanımı uzun süreli bazen de dönemsel olabilir. Unutulmamalıdır ki, herşey ilaçla değişmez. Kişinin alışageldiği ve benimsediği özelliklerin sadece ilaç tedavisi ile toparlanmasını beklemeyiz. Bu noktada terapi desteğinin yeri büyüktür. Hem kişinin davranışsal olarak iyileşmesine yönelik terapi hem de ailesiyle, eşiyle, ilişkisiyle, çevresiyle yaşadığı durumlara yönelik çalışmalar yapmamız gerekebilir. Yetişkinlerde DEHB tanısı konduktan sonra gerekli müdahalelerin yapılması ile hızlı bir şekilde toparlanma olduğu için hem kişinin hayatında hem de çevresiyle, ailesiyle olan ilişkilerinde çok olumlu ve yüz güldürücü sonuçlar yaşarız. Ben DEHB’li bireyin tanı konmasıyla birlikte tedavi sürecini şuna benzetirim: Beynimizi birçok kablonun çalıştığı bir ağ olarak düşünürsek, bazı kablolaların yeterli çalışmaması veya bağlantı kopukluğu DEHB’yi ortaya çıkarır. Tedavi ile doğru bağlantılar yaratılır, bağlantılar güçlendirilir, yeni bağlantılar kurulur. Yani, kişinin yaşadığı dünyada bir anda karanlık bir odanın aydınlanması gibi DEHB’li birey daha farklı görmeye, duymaya, düşünmeye ve etkileşim kurmaya başlar. Hem kendinin hem de çevresinin yaşam kalitesi artar.

