GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Çağdaş Epistemoloji Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • İnsan Felsefesi Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Kuantum Mekaniği ve Yorumları Dersleri
    • Marx Dersleri
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: “Yerli ve milli” yaklaşımının düşünsel ve tarihsel temelsizliği
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Çağdaş Epistemoloji Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • İnsan Felsefesi Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Kuantum Mekaniği ve Yorumları Dersleri
    • Marx Dersleri
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Felsefe > “Yerli ve milli” yaklaşımının düşünsel ve tarihsel temelsizliği
Felsefe

“Yerli ve milli” yaklaşımının düşünsel ve tarihsel temelsizliği

Yazar: Doğan Göçmen Yayın Tarihi: 25 Temmuz 2023 7 Dakikalık Okuma
Paylaş
Evrende varolan her şeyde ve insanın amaçladığı ve yapıp ettiği her şeyde, yani tikel olanda evrensel olan kapsanmıştır. (Pixabay)

Son yıllarda son derece seçkici ve indirgemeci bir yaklaşımla belirlenen ‘yerli’ ve ‘milli’ olan her şeye, resmî olarak özel önem atfediliyor. Negatif fenomenolojik bir bakış ile tikel olan mutlaklaştırılıyor; buna karşın evrensel olan tikelden dışlanıyor.

Son yıllarda son derece seçkici ve indirgemeci bir yaklaşımla belirlenen ‘yerli’ ve ‘milli’ olan her şeye, resmî olarak özel önem atfediliyor. Negatif fenomenolojik bir bakış ile tikel olan mutlaklaştırılıyor; buna karşın evrensel olan tikelden dışlanıyor, uzaklaştırılıyor, yok sayılıyor, görmezden geliniyor. Oysa evrende varolan her şeyde ve insanın amaçladığı ve yapıp ettiği her şeyde, yani tikel olanda evrensel olan kapsanmıştır.

Fakat insanlık dünyayı düşünmeye, dünyadaki şeyleri sembolleştirmeye, giderek sınıflandırıp kavramlaştırmaya, sonra kavramın bizzat kendisini düşünme konusu yapmaya başladığından beri hep tikel olan ile evrensel olanı beraber düşünmeye çalışmıştır. Bu, düşünmenin zorunlu koşulu olan bütünü kavrama çabasından kaynaklanır. Hegel, gerçek bütün olandır, demekle çok haklıdır. Düşünme ne bölük pörçük olabilir ne de yarım yamalak. Düşünme, gerçek olma koşulunu yerine getirebilmek için bütün ve tutarlı olmak zorundadır.

Evrensel ve tikel olanı beraber düşünme çabası, bazen evrensel olandan hareketle bazen de tikel olandan hareketle yapmaya çalışmıştır. Çok tanrılı inançlar tikel olanda evrenseli, tek tanrılı dinler evrensel olanda tikeli kavrama çabasının ürünüdür.

Hegel, Hıristiyanlığın gerçeğine onun İslamla beraber alınmasıyla ulaşabileceğini ve İslamın gerçeğine de onu Hıristiyanlıkla birlikte düşünülmesiyle ulaşabileceğini göstermiştir. Katolisizm olarak Hıristiyanlık tikel olanı mutlaklaştırırken, İslam Katolik Hıristiyanlığa karşı evrensel olanı mutlaklaştırmıştır. Buna karşın bugün pozitifleşmiş dinlerin herhangi bir kavram ve kavramlaştırma kaygısı bulunmamaktadır.

hegel
Hegel, gerçek bütün olandır, demekle çok haklıdır. Düşünme ne bölük pörçük olabilir ne de yarım yamalak.

Tarikatlar, insanların kötülüklerle dolu dünyada yaşadıkları vicdan problemini yapay önermeler ve ritüellerle ticarileştirmekten başka bir şey yapmamaktadır. Bugün tarikatlar, modern insanın yabancılaşmalarla dolu kapitalist dünyada yaşadığı vicdan azabını sömürmekten başka bir şey yapmamaktadır.

Modern felsefenin kurucuları ‘rasyonelist’ Descartes ve ‘empirist’ Hobbes, faklı biçimlerde de olsa tikel olanda evrensel olanı kavramlaştırmaya çalışır. Descartes’ın ‘ben’ odaklı özne teorisinde doğuştan gelen ide teorisi tikelde hâlihazırda kuruluşunda evrensel olanın olduğunu göstermeyi amaçlar aslında. Hegel, Descartes’ın ‘doğuştan gelen ideler’ kavramının ‘potansiyel olan’ anlamında alınması gerektiğini göstermiştir. Descartes’ta tanrı vücuda gelen insan bireyinde evrensel olanı temsil etmektedir. İnsan ise bedeniyle diğer tüm varolanlar gibi fiziki, yani maddi oldukları için maddenin yasalarına tabidirler. Madde evrenseldir. Varolanlar maddenin vücuda getirdiği tikeldir.

Bugün tarikatlar, modern insanın yabancılaşmalarla dolu kapitalist dünyada yaşadığı vicdan azabını sömürmekten başka bir şey yapmamaktadır.

Hobbes’un ve Locke’un empirizmi ve atomculuğu evrenseli reddetme üzerine kurulu değildir, evrensel olanın da maddi olduğunu göstermeyi amaçlar. Rasyonelizm ile empirizm arasındaki temel yöntemsel farklardan birisi, belki de en önemlisi budur. Bu nedenle Hobbes, devlet ve toplum teorisini hem Hıristiyan kültürün hem de diğer kültürlerin hâkim olduğu farklı dünyalarda uyarlanabilecek bir teori olarak kurgulamıştır. İnsanın adalet arayışı eski olduğu kadar evrenseldir de.

Spinoza, Yeniçağ felsefesinin Ortaçağ felsefesine karşı felsefeyi ilerletmek için zorunlu olarak giriştiği yıkımda önemli değerlerin de bir tarafa itildiğinden hareket ettiği için, tek taraflı bir şekilde yıkmak yerine diyalektik kapsayıp aşma çabasının ürünü olarak evrensel olanın (tanrı/doğa) kavramına geri döner. Buna göre evrensel olanın varlığı tikel olanın vücuda gelmesinin koşuludur.

Leibniz’in çok çevrilen, çok az okunan, neredeyse hiç anlaşılmayan ve nadiren öğretilen Monadolojisi, onun geç dönem metafiziğini temsil eder ve bir bakıma Spinoza’ya karşı evrenselin tikelde kavranmasının zorunluluğunu ontolojik olarak temellendirmeye çalışır. Monadlar evrenin aynasıdır, monadlar evrenin tikel temsilidir çünkü.

spinoza
Spinoza, Yeniçağ felsefesinin Ortaçağ felsefesine karşı felsefeyi ilerletmek için zorunlu olarak giriştiği yıkımda önemli değerlerin de bir tarafa itildiğinden hareket ettiği için, tek taraflı bir şekilde yıkmak yerine diyalektik kapsayıp aşma çabasının ürünü olarak evrensel olanın (tanrı/doğa) kavramına geri döner. (Pinterest)

Bu ilerleyen düşün mücadelesinin doruk noktasını Hegel’in sistemi oluşturur. Hegel, felsefi sistemini tüm felsefi sistemleri kapsayıp aşarak geliştirmiştir. Felsefi sistemi çerçevesinde, Hegel önce ontolojik bakımdan tikel olanda evrensel olanı kavramanın bir zorunluluk olduğunu göstermeye çalışır. Varlığın anlamı hareket ve dolayısıyla sürekli oluşum, yokolma ve yeniden oluşumdur. Evrensel oluşum (evrensel olan değil) tikeli vücuda getirir. Sonra Hegel tikel olanda evrensel olanın bir oluşum, varolma ve yokolma olarak kavranmasının ancak nesneler ve özneler arasılık olarak düşünülebileceğini göstermiştir ve bunu kavramların oluşumuna ve tarihsel ilişkilerine uyarlamıştır. Nesnelerin tikel olarak kavranması, onların ancak ilişkileri içinde düşünülmesi ile mümkündür. Aynı şekilde insanları kavramak, onları bağlamları ve ilişkileri içinde almakla mümkün olacaktır. Aynı şekilde kavramların ve kategorilerin kavranması, onların ilişkileri içinde bütüncül olarak alınmasıyla mümkündür.

Böylece Hegel tikelde evrenselin hem maddi dünyada, hakikatte tüm ilişkilerde hem de düşüncede kavramlar arası ilişkide ve yargıda kavranabileceğini göstermiştir. Marx’ın özgün katkısı tikelin özgürleştirilmesinin ve özgürleşmesinin olanağını göstermiş olmasında yatar- ki bu, tüm felsefeyi yeniden kurgulamayı, yani felsefede devrim yapmayı şart koşar.

Marx’ın özgün katkısı tikelin özgürleştirilmesinin ve özgürleşmesinin olanağını göstermiş olmasında yatar.

İnsanlık tarihinin düşüncede yöntemsel-bilimsel olarak ulaştığı doruk noktası budur. Düşünce ve felsefe tarihine dair bu kısa bakış bile evrenseli yok sayan ‘yerli ve milli’ olanı kuramlaştırma çabasının ne felsefede bilimsel olarak ne de mitolojik dinî düşüncede tarihsel olarak herhangi bir dayanağının olmadığını göstermektedir.

Bu çaba olsa olsa kısa erimli politik amaçların teorik temeli varmış gibi gösterilme çabasının bir ürünü olabilir. Bu da bilimsel olarak mümkün değildir. Politika teoriye dayanır. Önceden belirlenmiş politik amaçların kuramsallaştırılması mümkün değildir. Fakat yine de ısrar edilirse ortaya çıkan, kavramın negatif anlamında boş ideolojiden başka bir şey olamaz.

Bilimsel olarak her bakımdan yanlış olan bu yöntemde ısrar edilirse hakikate, hakikatin içerdiği her şeye, yanlışta ısrar edenin kendisine de kendisi tarafından, şiddet uygulamaktan başka bir şey yapılmamış olur. Siyaset, ereğin belirlenmesi, taktiklerin düşünülmesi de zorunlu olarak bilimsel olmak zorundadır. Bilim ve felsefe ise her tikel bağlamında evrenseldir.

Etiketler: descartes, düşünsel, evrensel, hegel, hıristiyanlık, hobbes, islamiyet, leibniz, locke, tarihsel, tikel, yerli ve milli
Doğan Göçmen 25 Temmuz 2023
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Yazar: Doğan Göçmen
Takip Et
Prof. Dr., Hamburg Üniversitesi’nde felsefe ve sosyal bilimler okudu. Dünyanın önde gelen üniversitelerinden olan Edinburg Üniversitesi’nde mülkiyet ve siyaset ilişkisini inceleyen bir yüksek lisans ve ahlak ve iktisat ilişkisini inceleyen bir doktora tezi yazdı. Türkçe, İngilizce, Almanca ve Rusça akademik yazıları yayınlanmış olan Doğan Göçmen’in Adam Smith üzerine bir İngilizce kitabının yanında “Modern Felsefe, Adam Smith, Hegel ve Karl Marx” adlı bir Türkçe kitabı yayınlanmıştır. Yakında yeni bir Türkçe kitabı daha yayınlanacak olan Göçmen evli ve iki çocuk babasıdır. Doğan Göçmen, 2012 yılından beri Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde felsefe dersleri vermektedir. Özellikle modern felsefe, pratik felsefe, Aristoteles, Adam Smith, Klasik Alman Felsefesi, Karl Marx, Husserl ve Wittgenstein çalışmaktadır.
Önceki Yazı Oppenheimer ve Pauli’nin övdüğü büyük Türk fizikçisi: Feza Gürsey
Sonraki Yazı İlaç keşfinde dönüşüm ve yapay zekânın gücü

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Bilim ve sansür

Egemen güçler ve bazen de erkek egemen toplumlar ciddi şekilde bilimsel düşünceye sansür uygulamaktadır.

Bilim Tarihi
30 Eylül 2025

Karl Marx, ulusların özgür halklar olarak kuruluşu ve insanlığın kurtuluşu

Modern dünyada insanlık ulusları ortaya çıkarmış; bu, insanlığın nihai kurtuluşu yolunda zorunlu bir adımdır; fakat egemen devletler olarak örgütlenmiş uluslar…

Felsefe
19 Temmuz 2025

Açlıkla büyüyen estetik

Dayatılan toplumsal güzellik normları sağlıklı bir kadın bedenini değil; metalaştırılmış, hem ruhsal hem fiziksel olarak tüketilmiş bir kadın bedenini vurguluyor.

FelsefePsikiyatriPsikoloji
2 Temmuz 2025

Teolojik tarihten modern zamanların tarihine: İnsan özgürlüğü ve kurtuluşu

Özgürleşmek, tarihi anlamak ve inşa etmek için ilk koşulsa, bu önce özgürleşmenin şartlarını ve tanımını yapmayı gerektirecektir.

Felsefe
2 Temmuz 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?