Uyku ilk çağlardan beri insanlar tarafından merak edilen ve hakkında ilginç teoriler üretilen bir konu olmuştur. Uykuya dair bilgi ve inanışların, mitolojik inanışlardan antik döneme ve bilimin ilk adımlarından modern çağa değin tüm aşamalarda geçirdiği değişim ve gelişim hayranlık uyandırıcıdır.
Prof. Dr. Gülçin Benbir Şenel
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, Klinik Nörofizyoloji Bilim Dalı, Uyku ve Bozuklukları Birimi
Uyku ilk çağlardan beri insanlar tarafından merak edilen ve hakkında ilginç teoriler üretilen bir konu olmuştur. Uykuya dair bilgi ve inanışların, mitolojik inanışlardan antik döneme ve bilimin ilk adımlarından modern çağa değin tüm aşamalarda geçirdiği değişim ve gelişim hayranlık uyandırıcıdır. Antik Yunan mitolojisinde, çok sayıda tanrının uyku ile ilişkilendirilmesi uykuya verilen önemi yansıtmaktadır. Uyku tanrısı Hypnos, yer altında güneş veya ay ışığı almayan karanlık bir mağarada yaşar. Bu atıf, sirkadiyen uyku ritminin antik dönemde de dikkatleri çektiğini gösterebilir. İçinden Lethe adı verilen unutkanlık nehri geçen mağarada ölüm tanrısı olan ikiz kardeşi Thanaboon ile birlikte yaşar. Bu atıf, uyku esnasındaki bilinç kaybı ile ilişkilendirilebilir. Hypnos ve Thanatos, gece tanrısı olan Nyx ile karanlık tanrısı olan Erebus’un oğullarıdır. Hypnos’un eşi gevşeme, meditasyon, halüsinasyonlar ve diğer tüm değiştirilmiş bilinç durumlarının tanrısı Pasithea’dır. Rüyalar anlamına gelen ve Oneiroi adı verilen çok sayıda oğulları vardır; Morpheus rüyalardaki insan şekillerinden, Phobetor hayvan şekillerinden ve Phantasos nesnel şekillerden sorumlu tanrılardır. Burada en dikkat çekici özellik, uyku tanrısının, ölüm tanrısı ile ikiz kardeş olarak tanımlanmasıdır. Bu atıf, ölümün bu dünyadan diğerine geçiş dönemi olan bir uyku olarak değerlendirildiği şeklinde yorumlanabilir.
Burada en dikkat çekici özellik, uyku tanrısının, ölüm tanrısı ile ikiz kardeş olarak tanımlanmasıdır. Bu atıf, ölümün bu dünyadan diğerine geçiş dönemi olan bir uyku olarak değerlendirildiği şeklinde yorumlanabilir.
Mezopotamya ve eski Mısır medeniyetlerinde de eski Yunan medeniyetlerinin etkisi altında rüyalar ile tanrılar arasında bir bağ kurulmuş, Tanrıların ölümlüler ile bağlantı kurmak istediklerinde kullandıkları bir yöntem olduğu düşünülmüştür. Bu inancın en iyi örneğine, M.Ö. 800-600 dönemlerinde Homer tarafından yazılan epik Yunan şiiri Odyssey’de rastlanılmaktadır. Rüyaların Tanrısal bir kaynağa sahip olduğu görüşü Romalılar dönemine değin etkisini sürdürmüştür. Bu dönemlerde, rüya kâhinleri uyumaya ve kehanette bulunmaya zorlanırlardı. Hatta bazı örneklerde, eski Yunan mitolojisinde sağlık tanrısı olan Asclepius tarafından gönderildiğine inanılan rüyaların medikal tedavide kullanıldığından bahsedilmektedir.
Aristo (M.Ö. 350), şuurun merkezinin kalp olduğunu ve uykunun yemek sonrasında mideden oluşan ısı buharları sonucunda ortaya çıktığını düşünmüştür.
En eski yazılı uyku teorisi, muhtemelen M.Ö. 500-450 yılları arasında, filozof ve hekim Alcmaeon tarafından ileri sürmüştür. Uykunun, kanın vücudun yüzeyindeki damarlardan içeri doğru akması sonucu ortaya çıkan bir şuur kaybı olduğunu tarif etmiş, kanın tamamen çekilmesi sonucunda ise ölümün gerçekleştiğini belirtmiştir. Daha sonraki dönemlerde Hipokrat ve Aristo gibi filozofların da bu fikirden hareketle kendi görüşlerini oluşturdukları gözlenmektedir. Aristo (M.Ö. 350), şuurun merkezinin kalp olduğunu ve uykunun yemek sonrasında mideden oluşan ısı buharları sonucunda ortaya çıktığını düşünmüştür. Rüyaların ise, izlenimlerin kan akımında yol alarak kalbe ulaşması ve kalpteki algıları uyarması sonucunda ortaya çıktığını öne sürmüştür. İlk atomist filozoflardan olan Demokritos ise, evrenin çok sayıda farklı atomlardan oluştuğunu, çevredeki imajlara ait atomların vücuttaki kanallardan ruha ulaştığını ve rüyadan sorumlu olduğunu öne sürmüştür.
Epikür, büyük oranda Demokritos’un etkisi altında, vücudun yüzeyinden iç duysal organlara doğru giden akımların zihne ulaşarak uyanıklıktan uykuya geçişi sağladığı hipotezini öne sürmüştür.
Helenistik dönemde, Tanrısal rolün büyük oranda reddedildiği ve metafizik teorilerin ön plana çıktığı görülmektedir. Epikür, büyük oranda Demokritos’un etkisi altında, vücudun yüzeyinden iç duysal organlara doğru giden akımların zihne ulaşarak uyanıklıktan uykuya geçişi sağladığı hipotezini öne sürmüştür. Lukretos, vücudun içinde yaygın bir şekilde bulunan ruh atomlarının, dışarıdan ve solunum hareketleri ile içeriden gelen hava bombardımanlarına maruz kalması sonucunda uykunun oluştuğunu söylemiştir. Epikürcü anlayışın etkisini sürdürdüğü bu dönemde, Romalı bir filozof olan Cicero da uyku ve rüyalar üzerindeki Tanrısal etkilere karşı görüş sergilemiştir. Kehanetlerin sadece birer tesadüften ibaret olduklarını belirtmiş ve rüyaların psikolojik bileşenlerinden bahsederek psikofizyolojik bir yaklaşım sunmuştur.
Milattan sonraki dönemde Galen (M.S. 162), batı tıp geleneğinin oluşmasında oldukça önemli bir rol oynamıştır. Deneysel olarak beyni inceleyen ilk hekim olan Galen, Aristo’nun aksine, şuurun kalpta değil de beyinde bulunduğunu söylemiştir. Ancak daha sonra, yaklaşık 1600 yıl boyunca uykunun doğası üzerine büyük bir sessizlik hâkimiyet olmuştur. Bu dönemdeki genel görüş, uykunun bir takım vücut fonksiyonlarının kapatılması ya da kanın çekilmesi sonucu oluşan bir arındırma süreci olduğu şeklindedir. Her ne kadar bu teoriler, modern çağlardaki okuyucular için “basit” ve hatta “saf” yaklaşımlar gibi görünse de oldukça saygın fikirler olarak uzun yıllar kabul görmüşlerdir.
Hayvanlarda ve insanlarda yaptığı kesi çalışmaları sonucunda Willis, beyin üzerine yapılan ilk yazılı eser olan “Beynin Anatomisi” (1664) adlı kitabını yayınlamıştır.
Nöroloji’nin doğuşu olarak kabul edilen 1650 yılında İngiliz hekim Thomas Willis, çalışma arkadaşları Richard Lower ve Christopher Wren ile birlikte şuurun merkezini beyin olarak tanımlamışlardır. Hayvanlarda ve insanlarda yaptığı kesi çalışmaları sonucunda Willis, beyin üzerine yapılan ilk yazılı eser olan “Beynin Anatomisi” (1664) adlı kitabını yayınlamıştır. Kitabında, zihinsel fonksiyonları özgün beyin merkezlerine atfederek nörolojide oldukça çığır açıcı olmuştur. İtalyan hekim Luigi Galvani, 1792 yılında yayınladığı kitabında, sinir sisteminde doğal elektriksel aktivitenin var olduğunu keşfetmiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısında devam eden uyku ve rüyalar ile ilişkili yoğun çalışmalar, rüya dönemi esnasındaki davranışların ve göz hareketlerinin tanımlanması ile birlikte, uykunun pasif bir süreç olmadığı, tersine aktif bir süreç olduğu anlaşılmıştır. Ancak rüyaların görüldüğü ve hızlı göz hareketlerinin (rapid eye movements, REM) eşlik ettiği uyku evresinin tanımlanması 1953 yılından önce olmamıştır.
Modern uyku çalışmalarının babası olarak atfedilen Moldovya kökenli Amerikan fizyolog Nathaniel Kleitman, dünyadaki ilk uyku laboratuvarını 1925 yılında Chicago Üniversitesi’nde açmış, uyku-uyanıklık düzenlenmesi, uyku yoksunluğu ve sirkadiyen ritimler üzerine çok sayıda bilimsel çalışmalar yapmıştır. Alman psikiyatrist Hans Berger’in 1929 yılında elektroensefalografi (EEG) ile ilgili çalışmalarını yayınlaması sonrasında ise uyanıklıkta ve uykuda farklılık gösteren beyin dalgalarının kaydı mümkün olmuş ve bu keşif ile uyku yapısı daha detaylı bir şekilde incelenebilmiştir. 1937 yılında, Amerikalı bilim adamı Alfred Lee Loomis ve arkadaşları, ilk tüm gece EEG kaydını gerçekleştirmişler ve uyku esnasındaki beyin aktivitesinin sabit olmadığını, uykunun beş farklı evreden oluştuğunu göstermişlerdir. 1953 yılında Nathaniel Kleitman ile birlikte öğrencisi Rus bilim adamı Eugene Aserinsky’nin REM uyku evresini keşfetmeleri ise uyku tıbbının gelişimine çok önemli katkılar sağlamıştır. Kleitman’ın bir öğrencisi olan Amerikan uyku bilimci William C. Dement, 1954 yılında uykunun siklik bir yapısı olduğunu ve belirli evrelere ayrıldığını göstermiştir. Uykunun yapısı ve evreleri ile ilgili bilgilerin çoğalması ile birlikte uluslararası skorlama kurallarına ihtiyaç duyulmuş, 1968 yılında Allan Rechtschaffen ve Anthony Kales tarafından ilk kılavuz yayınlanmıştır. Bu kılavuz 2007 yılında Amerikan Uyku Tıbbı Akademisi tarafından revizyonu yapılıncaya kadar kullanılmıştır. Yeni skorlama kuralları ile uykunun evreleri NREM (non-REM, hızlı göz hareketlerinin eşlik etmediği) 1,2,3 ve REM uyku evresi olmak üzere dört bölüm olarak tanımlanmıştır; uyku ve ilişkili olayların skorlama kuralları halen yaklaşık her yıl revizyonu yapılarak kullanılmaktadır.
Ülkemizde uyku tıbbi derneğinin temelleri, 1992 yılında Prof. Dr. İsmet Karacan’ın önderliğinde gerçekleşmiştir. İlk olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde “Uyku Araştırmaları Derneği” adı ile oluşturulan ve kısa sürede ulusal bir kimlik kazanan derneğimiz, halen “Türk Uyku Tıbbı Derneği” adı ile faaliyetlerini başarı ile sürdürmektedir.
Gerek EEG ile beyin aktivitesi kaydının mümkün olması gerekse uyku esnasında farklı dönemlerin olduğunun gösterilmesi ve uyku evrelerinin keşfi, uyku çalışmalarına büyük bir ivme kazandırmıştır. İlk uyku merkezi, Stanford Üniversitesi’nde modern uyku çalışmalarının babası Kleitman’ın öğrencisi Dement tarafından kurulmuştur. “Uyku Bozuklukları Merkezleri Birliği” (The Association of Sleep Disorders Center, ASDC), 1975 yılında uluslararası bir akreditasyon birliği olarak kurulmuş ve bir bilim dalı olarak uyku tıbbının gelişmesine önemli katkılar sunmuştur. Nitekim birkaç yıl sonra, uyku tıbbının Amerika’da ayrı bir bilim dalı olarak tanınmasını takiben, günümüzde de bilindiği adı ile “Amerikan Uyku Tıbbi Akademisi” (The American Academy of Sleep Medicine, AASM) adını almıştır. Avrupa’da ise, 1972 yılında İsviçreli fizyolog Werner Koella tarafından ilk uyku tıbbi birliğinin tohumları atılmış, bugünkü adı ile “Avrupa Uyku Araştırmaları Derneği” (The European Sleep Research Society, ESRS) kurulmuştur. “Asya Uyku Araştırmaları Derneği” (Asian Sleep Research Society, ASRS) ise 1992 yılında kurulmuştur. Ülkemizde uyku tıbbi derneğinin temelleri, 1992 yılında Prof. Dr. İsmet Karacan’ın önderliğinde gerçekleşmiştir. İlk olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde “Uyku Araştırmaları Derneği” adı ile oluşturulan ve kısa sürede ulusal bir kimlik kazanan derneğimiz, halen “Türk Uyku Tıbbı Derneği” adı ile faaliyetlerini başarı ile sürdürmektedir.
Kaynakça
Benbir Şenel G. Uykunun Tarihçesi. UYKU Nörofizyolojisi ve Hastalıkları Editör: Gülçin Benbir Şenel. Bayçınar Tıbbi Yayıncılık. Ankara, 2022:3-10 (ISBN:978-605-69205-8-5).
Andriopoulos, DZ. Alcmeon’s and Hippocrates’s Concept of Aetia. Nicolacopoulos, Pantelis (ed.). Greek studies in phylosophy and history of science. Dordrecht: Kluwer; 1990.
Aserinsky E, Kleitman N. Regularly occurring periods of eye motility, and concomitant phenomena, during sleep. 1953. J Neuropsychiatry Clin Neurosci. 2003;15(4):454-455.
Berger H. Über das elektroenkephalogramm des menschen. Arch Psychiatr Nervenkr. 1929;87(1):527-570.
Berry RB, Quan SF, Abreu AR, et al.; for the American Academy of Sleep Medicine. The AASM Manual for the Scoring of Sleep and Associated Events: Rules, Terminology and Technical Specifications. Version 2.6. Darien, IL: American Academy of Sleep Medicine; 2020.
Cicero MT. On divination. In: Younge CD, editor. The nature of the Gods and on divination. Amherst: Prometheus Books; 1997; pp., 141-263.
Dement W, Kleitman N. Cyclic variations in EEG during sleep and their relation to eye movements, body motility, and dreaming. Electroencephalography and Clinical Neurophysiology: Supplement. 1957;9(4):673-690.
Homer. The Odyssey of Homer [Lattimore R, Trans.]. New York: Harper and Row; 1975.
http://healthysleep.med.harvard.edu/interactive/timeline
Hughes JD. Dream interpretation in ancient civilizations. Dreaming. 2000;10(1):7-18.
Kleitman, father of sleep research. The University of Chicago Chronicle. 1999;19(1).
Littleton SC. Gods, Goddesses, and Mythology, Volume 4. Marshall Cavendish/Tarrytown, New York (US) 2005; pp., 474-476.
Loomis AL, Harvey EN, Hobart G. Cerebral states during sleep, as studied by human brain potentials. J Exp Psychol. 1937;21:127-144.
Oberhelman SM. Galen, on diagnosis from dreams. J. Hist. Med. Allied Sci. 1983;38:36-47.
Oppenheim L. The interpretation of dreams in the Ancient Near East, with a translation of an Assyrian dream-book. Transaction of the American Philosophical Society. New Ser. 1956;46(3):179-373.
Rechtschaffen A, Kales A. A manual of standardized terminology, techniques and scoring system of sleep stages in human subjects. Los Angeles: Brain Information Service/Brain Research Institute, University of California; 1968.
Taylor CCW. The atomists Leucippus and Democritus. Fragments: a text and translation with a commentary. Toronto: University of Toronto Press; 1999.