Sadece tarihi ve kültürel çeşitliliği ile değil, aynı zamanda biyolojik zenginliği ile de öne çıkan Türkiye, özellikle de Anadolu, üç farklı biyocoğrafik bölgenin kesiştiği önemli bir sıcak noktadır [1]. Pek çok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan bu alan, doğal olarak amfibi ve sürüngen türleri için de uygun yaşam alanları sunmaktadır. Her ne kadar bu canlı grupları çok göz önünde olmasa da, ekosistem servislerinin sürdürülebilirliğinde kilit rol oynamaktadırlar.
Mehmet Kürşat Şahin
Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü
Türkiye’de bugüne kadar tanımlanan 13 kuyruksuz kurbağa, 20 semender, 11 kaplumbağa, 77 kertenkele ve 57 yılan türü bulunmaktadır [2–4]. Toplamda 178 tür sayısı ile Kıta Avrupası’nın (301 tür) [5] yaklaşık %60’ına ev sahipliği yapmakta, aynı zamanda Avrupa ile Orta Doğu ve Kafkaslar arası bir biyolojik köprü işlevi görmektedir. Bununla birlikte, dikkate değer sayıda endemik amfibi ve sürüngen türü dünya üzerinde yalnızca bu topraklarda yaşar. Örneğin, Anadolu’nun yalnızca Güneybatı Ege ve Akdeniz bölgelerinde sınırlı yayılım gösteren Likya semenderleri, bozkırda çiftçilerin kemirgenlerle mücadelesinde yardımcı olan yılanlar ve yüksek rakımlı vadilerde izole olmuş kertenkeleler bu çeşitliliğin örneklerindendir.
O yüzden her zaman her yerde dediğimiz gibi: TANI – SEV – KORU
Anadolu’nun coğrafi yapısı ve iklim çeşitliliği, bölgedeki biyolojik zenginliğin temelini oluşturur. Yüksek dağ silsileleri, kurak bozkırlar, nemli ormanlar, su havzaları gibi farklı habitat tipleri, birbirinden izole küçük popülasyonların oluşmasına ve zaman içinde farklılaşmasına neden olmuştur. Bu izolasyon, özellikle genetik olarak birbirine yakın ama ekolojik olarak farklılaşmış türlerin evrimini teşvik etmiştir.
Örneğin, bir canlının erkek olmadan yavru üretmesi mümkün mü? Bendimahi kertenkelesi bunun cevabını veriyor. Bendimahi Şelalesi (Van), dünyada karasal omurgalı hayvanlarda çok nadir gözlenen partenogenez (erkek birey olmadan yavru üretme) ile neslini devam ettiren ve adını da bu şelaleden alan Bendimahi kertenkelesine (Darevskia bendimahiensis) ev sahipliği yapar [6,7].
Pek çok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan bu alan, doğal olarak amfibi ve sürüngen türleri için de uygun yaşam alanları sunmaktadır.
Ancak bu doğal miras, günümüzde ciddi tehditlerle karşı karşıya. Bilhassa son 70 yılda artan HES, baraj, yol ve kentleşme vs. faaliyetlerin sebep olduğu hızlı çevresel değişim [8], pek çok türün habitatını ciddi ölçüde parçalamıştır. Örneğin, dünyada varlığı şu ana kadar yalnızca Yazıhan’dan (Malatya) bilinen Ilgaz kertenkelesi (Acanthodactylus ilgazi) [9], habitatının bulunduğu sulama göleti havzasında, göletin su toplama kapasitesinin artması ile ciddi risk altındadır.
Anadolu’nun coğrafi yapısı ve iklim çeşitliliği, bölgedeki biyolojik zenginliğin temelini oluşturur.
Öte yandan iklim değişikliği de antropojenik bu tehditleri daha da karmaşık hâle getirmektedir. Artan sıcaklıklar ve değişen yağış rejimleri, özellikle İç ve Doğu Anadolu’daki türlerin yaşam koşullarını önemli ölçüde etkiliyor. Kuraklık, kış mevsimi sıcaklık anomalileri, hayvanların fizyolojik döngülerini etkilemekte, zaman zaman da özellikle amfibiler için üreme döneminde hayati önem taşıyan geçici su birikintilerinin kaybolmasına yol açmaktadır. Ayrıca, senelik ortalama sıcaklıkların yükselmesi nedeniyle bazı türlerin dağılım alanlarını yüksek rakımlara doğru kaydırmaktadır. Bu ve benzer radikal değişiklikler, bazı popülasyonların yok olması kaçınılmaz bir risk hâline gelmesine sebep olmuştur.
Bununla birlikte, ekosistem servisindeki rollerine kısaca göz atacak olursak, amfibi canlıların çevresel değişikliklere olan hassasiyetleri, onları birer biyolojik gösterge olarak değerlendirmemize olanak tanır. Sürüngen türler ise besin zincirinde hem av hem de avcı olarak yer alması ile ekosistemin sağlıklı işleyişinde rol oynarlar. Ayrıca, daha önce de vurgulandığı üzere, Bozyürük (Dolichophis caspius), Sarı Yılan (Elaphe sauromates) gibi birçok tür, tarım zararlılarının kontrolünde doğal bir rol üstlenir.
Bu ve benzer radikal değişiklikler, bazı popülasyonların yok olması kaçınılmaz bir risk hâline gelmesine sebep olmuştur.
Ne var ki, koruma biyolojisi perspektifinden bakıldığında, Akdeniz kumsallarımızı üreme alanı olarak kullanan deniz kaplumbağaları (Chelonia mydas, Caretta caretta) üzerine yapılan çalışmalar dışında, özellikle karasal amfibi ve sürüngen türlerine yönelik çalışmaların hâlen daha yetersiz olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, özellikle Türkiye’nin doğu bölgelerinde hâlâ keşfedilmemiş ya da yeni tanımlanmakta olan pek çok tür olduğu düşünülüyor. Bunlardan biri olan Saliha kertenkelesinin (Darevskia salihae) [10] yayılış alanı, günümüzdeki bilgiler ışığında yalnızca 750 m²’dir. Bir omurgalı canlı türü için bu denli dar bir yaşam alanı, mevcut korunan alan sistemlerinin bu türlerin doğal habitatlarını çoğu zaman kapsamadığını işaret etmektedir. Dolayısıyla bu durum, koruma planlamasında mekânsal eksikliklerin olduğunu göstermektedir.
Bununla birlikte, özellikle Türkiye’nin doğu bölgelerinde hâlâ keşfedilmemiş ya da yeni tanımlanmakta olan pek çok tür olduğu düşünülüyor.
Tüm bunlarla birlikte, Trakya bölgesinden Kırmızılı kurbağa (Bombina bombina), Karadeniz bölgesinden Klark kertenkelesi (Darevskia clarkorum), Doğu Anadolu’dan Urartu sarı yılanı (Elaphe urartica), Güneydoğu Anadolu’dan Çöl varanı (Varanus griseus), Akdeniz ve Ege bölgesinden Anadolu kaya kertenkeleleri (Anatololacerta cinsi) ve İç Anadolu bölgesinden Yeşil kertenkele (Lacerta media) gibi canlılarla temsil edilen bu amfibi ve sürüngen çeşitliliği, yalnızca yerel değil, küresel ölçekte de son derece önemlidir. Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’nin altını çizdiği gibi, biyolojik çeşitliliğin korunması yalnızca uzmanların değil, toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğudur. Vatandaş bilimi uygulamalarıyla bireyler, gözlem verileri toplayarak ya da yerel türleri belgeleyerek doğa koruma süreçlerine aktif katkı sağlayabilir. Bu sebeple, bu türlerin tanınması, izlenmesi ve korunması, hem doğa koruma girişimlerinin hem de bilimsel çalışmaların öncelik göstermesi gereken konulardan biri olmalıdır. Herpetofauna üzerine yapılacak her yeni keşif, yalnızca bir türü değil, bir ekosistemin sağlığını anlamamıza da muazzam katkı sağlayacaktır. O yüzden her zaman her yerde dediğimiz gibi: TANI – SEV – KORU
Kaynakça
1. Ambarlı D, Zeydanlı US, Balkız Ö, Aslan S, Karaçetin E, Sözen M, et al. An overview of biodiversity and conservation status of steppes of the Anatolian Biogeographical Region. Biodivers Conserv. 2016;25(12):2491–519.
2. Baran İ, Avcı A, Kumlutaş Y, Olgun K, Ilgaz Ç. Türkiye Amfibi ve Sürüngenleri. Ankara: Palme Yayıncılık; 2021. 223 p.
3. Uetz P, Freed P, Hošek J. The Reptile Database [Internet]. 2025 [cited 2025 May 18]. Available from: http://www.reptile-database.org/
4. Yaşar Ç, Cicek K, Mulder J, Tok CV. The distribution and biogeography of amphibians and reptiles in Turkey. North-West J Zool. 2021;17(2):232–75.
5. Speybroeck J, Beukema W, Dufresnes C, Fritz U, Jablonski D, Lymberakis P, et al. Species list of the European herpetofauna–2020 update by the Taxonomic Committee of the Societas Europaea Herpetologica. Amphib-Reptil. 2020;1(aop):1–51.
6. Erdolu M, Şahin MK, Somel M, Yanchukov A. Single hybrid population but multiple parental individuals at the origin of parthenogenetic rock lizards Darevskia sapphirina and D. bendimahiensis Schmidtler, Eiselt & Darevsky (1994) endemic to the area of Lake Van in East Turkey. Mol Phylogenet Evol. 2023;107925.
7. Schmidtler JF, Eiselt J, Darevsky IS. Untersuchungen an Felseidechsen (Lacerta-saxicola-Gruppe) in der östlichen Türkei: 3. Zwei neue parthenogenetische Arten. Salamandra. 1994;30(1):55–70.
8. Şekercioğlu ÇH, Anderson S, Akçay E, Bilgin R, Can ÖE, Semiz G, et al. Turkey’s globally important biodiversity in crisis. Biol Conserv. 2011;144(12):2752–69.
9. Kurnaz M, Şahin MK. Contribution to the taxonomic knowledge of Acanthodactylus (Squamata, Lacertidae): Description of a new lacertid lizard species from Eastern Anatolia, Turkey. J Wildl Biodivers. 2021;5(3):100–19.
10. Kurnaz M, Şahin MK, Eroğlu Aİ. Hidden Diversity in a Narrow Valley: Description of New Endemic Palearctic Rock Lizard Darevskia (Squamata: Lacertidae) Species from Northeastern Turkey. Zool Stud. 2022;61(2022):44.

