Vücudunuzdaki kanser hücreleri de dahil her bir hücre kendi iç saatinin senkronizasyonu ile çalışır. Berlin’de bulunan Avrupa’nın en büyük Üniversite Hastanesi Charité’de yürütülen çalışmalara göre, kemoterapi tedavisini vücuttaki sirkadiyen döngülere göre planlamak tedavinin efektifliğini ciddi derecede artırabilir.
Carly Cassella
Çeviri: Sedef Çakır
Araştırmacılar, oldukça agresif ve tedavi edilmesi çok güç olan üçlü negatif meme kanseri hücrelerinin tedavisi ile ilgilenirken ilacın spesifik hücre hatlarına ne zaman uygulandığına bağlı olarak ilacın etkisinde %30 farklılık olduğunu gözlemlediler.
Cherité Kapsamlı Kanser Merkezi’nde (CCCC) hesaplamalı biyolog olarak görev alan Adrián Enrique Granada gözlem hakkında “Genel olarak bulgularımız, kişilerin kendi sirkadiyen ritimlerine dayalı kişiselleştirilmiş tedavi planlamalarının, uygulanan tedavinin efektifliğini artırdığı yönünde.” ifade kullandı.
Hücrenin iç saati, hücreyi vücutla uyum içerisinde tutan saat kontrollü genler ve protein döngülerinden oluşmaktadır. Saat genlerinin görevi tüm gün eksprese edilen ve hücresel metabolizmayı, çoğalmayı, bağışıklık tepkisini, DNA onarımını ve ölümünü kararlaştıran proteinleri kodlamaktır.
Hücrelerdeki bu saatler yer aldığı dokuya bağlı olarak farklılık gösterir. Örneğin, karaciğer hücrelerindeki sirkadiyen saat yemeklere duyarlı iken, beyindeki saat ise ışığa karşı duyarlıdır. Kanser hücreleri de iç saatlere sahiptir. Hücrelerin türüne göre gün içinde farklı saatlerde bölünüp sayılarını artırabilirler. Örneğin, 2022 yılında yürütülen bir araştırma insan meme kanseri hücrelerinin gece daha fazla bölündüğünü ortaya koydu. Bu çalışmaya ek olarak, yılın başında yayınlanan başka bir çalışma 24 saatlik sirkadiyen ritmin, tümör savunmalarının gücü ve ilaçların bu savunma mekanizmalarını aşma becerisi üzerinde etkili olabileceğini ortaya koydu.
Hücre saatlerinin hastalık ilerlemesi üzerindeki etkisini anlamak, gelişmekte olan bir araştırma alanıdır. CCCC’den hücre biyoloğu Carolin Ector ve Almanya ile Lüksemburg’daki meslektaşları konu hakkında, “Tedavi için en uygun zamanı belirlemek hala zorlu.” ifadelerini kullandı. Araştırmacılar birlikte, hücrelerin sirkadiyen ritimlerini, büyümelerini ve ilaca verdikleri tepkileri modellemek ve incelemek adına yeni bir yöntem buldular. Araştırma grubu, bu yöntemi “kronoterapötik indeks” olarak isimlendiriyor ve ilacın gün içinde hangi saatte uygulanacağını saptıyor.
Tarama süreci iyi huylu cilt kanseri hücreleri ve kötü huylu kemik kanseri hücrelerinin de içinde bulunduğu birçok hücre için fayda sağlıyor. Fakat araştırma ekibi, bu yöntemde üçlü negatif meme kanseri hücrelerini kullandı. Tarama yöntemleri, 5-florourasil, sisplatin ve doksorubisin gibi kemoterapötik ilaçların farklı kanser hücrelerine ne zaman uygulandığına bağlı olarak 80 farklı kanser hücresinin tepkisini saptadı.
Meme kanseri hücresine uygulanan kemoterapi hücre döngüsünün 10 ile 12. saatleri ve 18 ile 20. saatleri arasında en fazla yararı sağladı. Daha erken uygulanan tedavi ise çok efektif olmadı. Aynı hücre hattına uygulanan kemoterapi ilacı 5-FU, 8. ve 10. saatler arasında “belirli bir uygulama tercihi” oldu. Torin ve paklitaksel ise en fazla ve en az yarar sağladıkları zamanlarda daha çok değişkenlik gösterdi. Aksine, başka iki meme kanseri hücre hattı gün boyunca tedaviye en iyi tepkiyi gösterdi. Yani, tedavinin zamanı önemli olmadı.
Araştırmada sadece hücreler kullanıldı. Fakat, araştırmacılar yeni buldukları yöntemin gelecekteki kanser tedavileri üzerinde ciddi bir etkisi olmasını umuyorlar. Granada, “Sirkadiyen etkilerin ilaç hassasiyeti üzerindeki mekanizmalarını araştırmayı ve tedavi zamanlamalarını en iyi hale getirerek yeni terapötik hedefler tanımlamayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Yapılan araştırma, Nature Communications’da yayınlandı.
Kaynakça: https://www.sciencealert.com/timing-chemotherapy-with-cancer-cell-clocks-may-improve-treatments
Son Erişim Tarihi: 20/09/2024