Türkiye’de 1985 yılından itibaren resmiyet kazanan ve orta öğretimde müfredata sokulan “Yaratılış Modeli”nin gerçek mimarları ICR’ın ideologlarıdır.
ICR’ın (Institute for Creation Research) yayın organı olan Acts and Facts dergisinin Aralık 1992 tarihli sayısında “İstanbul’da Tarihî Yaratılış Konferansı” adlı bir makale yayımlanmıştır. Bu makalede şu satırlara yer verilmiştir:
“1980’li yılların ortalarında bir gün Yaratılışı Araştırma Enstitüsü (ICR), Türk Millî Eğitim Bakanı Sayın Vehbi Dinçerler’den, davetsiz bir telefon aldı. Dini bütün bir Müslüman olarak Mr. Dinçerler yaratılışa inanıyordu [Yaratılışın Kuran’daki anlatımı İncil’deki ile hemen hemen aynıydı]. Türk Hükûmeti’nin bir üyesi olarak, tüm eğitim sistemine vakıf olduğu için okullarında baskın olan laik temelli salt evrim öğretimine son verip, bunun yerine yaratılış ve evrime eşit zaman ayrıldığı iki modelli bir sistemi getirmek istiyordu. Bunun sonucu olarak yaratılışın bilimsel [İncil’deki değil] kanıtlarını içeren ICR’ın çeşitli kitapları Türkçeye çevrildi ve Türkiye’de tüm okul öğretmenlerine dağıtıldı. Tüm okul öğretmenlerinin ve üniversite akademisyenlerinin çağrıldığı önemli bir çıkışın, bir konferansın zamanı gelmişti. Dr. Gish ve Dr. J. Morris, masraflar Türklere ait olmak üzere konferans vermek için çağrıldılar. Bu sıra dışı talep, kabul edilmeden önce dikkatlice tartıldı. İki dinin yaratılış doktrinleri arasında fazla bir fark olmamasına karşın, dinler arasındaki farklar gözardı edilemezdi… Halk konferansı sırasında İncil’e ve Hıristiyanlığa herhangi bir atıfta bulunulmaması özellikle istenmişti.”[1]
Pekiyi, Dinçerler kimdi? Hatırlayalım:
Mehmet Vehbi Dinçerler (1940), İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. 1963-1972 yılları arasında Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalıştı. Anavatan Partisi’nden üç dönem milletvekilliği ve Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı (14 Aralık 1983-13 Eylül 1985) ile Devlet Bakanlığı (13 Eylül 1985-21 Aralık 1987) yaptı.
İşte Dinçerler’in Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı olarak görev yaptığı esnada, Bakanlık tarafından Evrim Teorisi Hakkında Rapor Özeti (Ankara 1985) başlığını taşıyan bir broşür yayımlanmıştır. Bu broşürde yer verilen görüşler, tahmin edilebileceği üzere, ICR’ın kitaplarından derlenmiştir.
Rapor’un girişinde Dinçerler’in şu metnine yer verilmiştir:
“Sayın …
Bilindiği gibi;
Evolüsyon (evrim-gelişim) kavramı genel bir düşünce tarzıdır. Her alanda tatbikatı yapılagelmektedir. Lamarck (1744-1829) ve Darwin’in (1809-1882) ileri sürdüğü “Türlerin Menşei” nazariyesi de bu genel düşüncenin canlılara uygulanan gelişmiş bir tatbikidir. Ancak bu nazariye iki yüz yıl içinde bütün Dünya’da ve Türkiye’de geniş tartışmalara yol açmıştır. Şöyle ki;
A. Teorinin kanunlaşması bugüne kadar mümkün olamamıştır. (Meselâ, yerçekimi kanunu diyoruz, yerçekimi teorisi demiyoruz).
B. Teoriyi çürütmek için yapılan “red” çalışmaları ve münakaşalar, teoriyi ispat gayretlerini aşmıştır.
C. Mukabil teori geliştirme çalışmaları ve münakaşaları devam etmektedir.
Türkiye’de bu münakaşaların yeri fiilen ortaöğretim, hatta ilköğretim ve bununla ilgili yan veya üst kuruluşlar ile ortaöğretimde çocukları okuyan veliler olmuştur. Müşahedeler gösteriyor ki; bu teorinin bu seviyede münakaşası ayırıcı, kırıcı, şaşırtıcı, ilme güveni sarsıcı hatta ilimle dinî görüşlerin çatışması fikrini îmâ edici sonuçları doğurmuştur. Bu yönleriyle bu tartışmalar en azından kimseye fayda getirmemiştir.
Kaldı ki; “120 senedir kanunlaşmamış bir teorinin” karşısındaki görüşlerin de ders kitaplarında okutulmamasının objektif ve ilmî olamayacağı da bizzat sade vatandaşımızın bile hassasiyetle üzerinde durduğu bir husus olmuştur.
Ekteki rapor, bu teorinin eksikliklerini ve karşı görüşlerin de okullarda okutulmasını savunmaktadır. Raporun tetkiki ile lehte ve aleyhteki her türlü görüşünüzü Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’na bildirmenizi rica ederim.”
Rapor’un içerdiği kısımlar ise şöyledir:
1. Evrim Teorisinin Tarihi Gelişimi
2. Evrim Teorisinin Kritiği
3. Evrimin Dayandığı Deliller
4. Fosillerle İlgili Genel Bir Değerlendirme
5. Evrim Teorisi Niçin Israrla Müdafaa Edilmektedir?
6. Sonuç
Rapor, şu Sonuç cümleleriyle bitiyordu:
“Günümüzdeki binlerce canlı çeşidinin geçmişini açıklamak maksadıyla ortaya atılmış olan Evrim Teorisi, T. Dobzhansky ve G. S. Simpson gibi dünya çapında meşhur evrimci biyologların kendi itiraflarından da görüleceği gibi, canlıların geçmişini açıklayamamakta ve günümüzde yaşayan çeşitli türlerle geçmiş nesiller arasında bir bağın varlığını kesin olarak ortaya koyamamaktadır. Dolayısıyla bu teori, sadece şahsi yorum ve tahminlere dayalı kalmıştır.
İşin en üzücü yanı, bu teorinin, bazı spekülâsyonlarla materyalist ve dinsiz felsefeye âlet edilmiş olmasıdır. Bunda ilim adamlarının çoğu müttefiktir. Hattâ evrimcilerin kendi itirafları da bu yöndedir.
150 yıldır tartışılan ve materyalist felsefeye âlet edilen böyle bir teorinin ders kitaplarımızda bir kanun gibi takdim edilmesi, en azından gençlerimizin tarafsız ilmî muhakeme ve düşünceden yoksun, tek yönlü ve şartlandırılmış olarak yetişmelerine sebep olmaktadır. Bu sözlerimiz kuru bir iddia olarak değerlendirilmemelidir.”[2]
Rapor’u kim yazmıştı?
Rapor’u hazırlayan belli değildir; ancak Kaynaklar kısmında yer alan bazı notlardan bu şahsın Âdem Tatlı olabileceği veya Tatlı’nın çevirilerinden yararlanılarak hazırlandığı anlaşılmaktadır. Aynı yıl içinde Bakanlık tarafından çevirtilmiş ve basılmış olan kitaplarda da Âdem Tatlı’nın ismi çevirmen olarak yer almıştır:
Henry M. Morris, Yaratılış Modeli, Çevirenler: Âdem Tatlı, E. Edip Keha, Cafer Marangoz, Kemal Solak ve İsmet Hasenekoğlu, Ankara 1985.
Duane T. Gish ve Sharon Begley, Yaratılış, Evrim ve Halk Eğitimi, Bilimle Darwin Karşı Karşıya, Çevirenler: Âdem Tatlı ve Edip Keha, Ankara Tarihsiz.
Şu halde, söz konusu kitapların yazarları olarak görülen Morris ve Gish kimdir?
Yaratılış Modeli adlı kitabın başında yer alan “Kitabı Hazırlayanlar” bahsinde bu sorunun yanıtı yer almıştır:
“Yaratılış Modeli kitabı, Yaratılışı Araştırma Enstitüsü (Institute for Creation Research) bilim üyeleri, Enstitü’nün teknik danışmanları ve çeşitli yönlerden yardımları olan diğer birçok bilim adamı ve öğretmenlerin birlikte çalışması sonunda ortaya çıkan bir eserdir.
Kitaba esas olan müsvedde, Enstitü Müdürü Dr. Henry M. Morris tarafından hazırlanmış ve daha sonra Müdür Yardımcısı Dr. Duane Gish, Profesör Narold Slusher ve Profesör Stuart Nevins tarafından gözden geçirilmiştir.”
Malum olduğu üzere, “Modern Yaratılışçılığın Babası” olarak anılan Henry Madison Morris (1918-2006), Creation Research Society ve Institute for Creation Research’ün kurucularından biridir ve bu içerikte çok sayıda kitaba imza atmıştır.
Morris, öyle anlaşılmaktadır ki birkaç defa Türkiye’ye de gelmiş ve konferanslar vermiştir. Bunlardan birisini Harun Yahya’nın Evrim Aldatmacası adlı kitabından (!) öğreniyoruz: Bilim Araştırma Vakfı’nın düzenlediği “Evrim Teorisinin Çöküşü: Yaratılış Gerçeği” (5 Temmuz 1998) başlıklı uluslararası konferanslar dizisinin ikincisine John Morris de katılmış ve bir bildiri (!) sunmuştur.[3]
Morris, öyle anlaşılmaktadır ki birkaç defa Türkiye’ye de gelmiş ve konferanslar vermiştir. Bunlardan birisini Harun Yahya’nın Evrim Aldatmacası adlı kitabından (!) öğreniyoruz.
Bu durumda, şu sonuç ortaya çıkmaktadır ki Türkiye’de 1985 yılından itibaren resmiyet kazanan ve orta öğretimde müfredata sokulan “Yaratılış Modeli”nin gerçek mimarları ICR’ın ideologlarıdır. Model, Anavatan Partisi Dönemi’nde kendisi de biyolog (!) olan Âdem Tatlı tarafından yeniden keşfedilmiş ve kendisi ile birlikte çevresindeki birkaç kişi tarafından Türkiye’de servis edilmiştir.
Sonuç
Müslüman Teologlar, İbn Sina Metafiziği’ni üç meseleden ötürü red ve iptal etmişlerdi: Evren’in ezelî-ebedî oluşu; Allah’ın tikelleri değil, tümelleri bilmesi ve bedenin dirilmeyeceği ve bu nedenle ödül veya cezanın ruha ait olacağı. Şimdi de, bilim-düşmanlığını sürdürmekte olan bazı çevreler “Bilim”i biyolojideki Evrim Kuramı üzerinden red ve iptale soyunmuşlardır.
Ancak bu defa başarılı olmaları ve bilim tarihimizin akışını değiştirmeleri olanaksızdır; çünkü karşılarına aldıkları “episteme” (bilgi), artık Felsefe’nin “Metafizik” sahası değil, ondan çok daha güçlü olan Bilim’in “Biyoloji” sahasıdır.
Bu defa başarılı olmaları ve bilim tarihimizin akışını değiştirmeleri olanaksızdır; çünkü karşılarına aldıkları “episteme” (bilgi), artık Felsefe’nin “Metafizik” sahası değil, ondan çok daha güçlü olan Bilim’in “Biyoloji” sahasıdır.
Fakat şunu da itiraf etmek gerekir ki, Anavatan Partisi Dönemi’nde resmiyete dökülmüş “Din-Bilim Çatışması”, Türkiye’ye çok vakit kaybettirmiştir.
Akademi’deki “Gerçek Bilginler”in, bu durumu görmeleri ve görev yapmış oldukları kurumlarda “bilimsellik kisvesi” altında gerçekleştirilen bu tür faaliyetlere karşı duyarlı olmaları gerekmektedir.
[1] Aykut Kence, “Biyoloji Eğitiminde Evrim ve Yaratılışçılık”, Biyoloji Eğitiminde Evrim, Editörler: A. Nihat Bozcuk, Murat Özmen ve Battal Çıplak, Malatya 2007, s. 218-219.
[2] Evrim Teorisi Hakkında Rapor Özeti, Ankara 1985, s. 38.
[3] Harun Yahya, Evrim Aldatmacası, Evrim Teorisi’nin Bilimsel Çöküşü ve Teorinin İdeolojik Arka Planı, İstanbul 1999, s. 135.