Heidegger’in felsefeyi yıkma projesini gerçekleştirebilmek, her şeyi mitosa geri döndürebilmek için, her şeyden önce felsefe tarihinin yükünden kurtulması gerekir. Bunu nasıl yapacak?
Heidegger 1963 yılında Hermann Niemeyer’in 80. doğum günü vesilesiyle kaleme aldığı Fenomenolojiye Giden Yolum başlıklı makalesinde Nietzsche’yi tek bir kelimeyle anmaz. Bunun yerine birçok başkasının yanında Husserl’e ve onun Mantıksal İncelemeleri’ne, özellikle de bugün Felix Meiner Verlag tarafından toplam olarak 8 ciltten oluşan Toplu Yazıları’nın 4. cildi olarak yayınlanan, fakat 1913 yılında ikinci baskısında yer almayan “altıncı incelemeye” gönderme yapmaktadır. Heidegger açısından Bilgi Ediniminin Fenomenolojik Bir Aydınlatılmasının Yapı Taşları başlığını taşıyan bu inceleme fenomonolojik bakımdan en önemli incelemedir.
Buna karşın Holz, “Nietzsche’nin eseri Heidegger’de uzun bir yol boyunca İncil’in Hırıstiyan düşüncesinde oynadığı rolü üstlenir” der. Holz, Heidegger’in eserinde Nietzsche’nin oynamış olduğu bu rolün biçimi, neredeyse onun felsefesinin geçerliliğini temellendiren tüm önkoşullar için geçerlidir. Zira Heidegger’in felsefesinin geçerliliğini kabul etmek için, önce Nietzsche’nin felsefesinin geçerliliğini kabul etmek gerekmektedir. Diğer bir deyişle Heidegger’in felsefesi temellendirilmemiş önkoşullar üzerine kuruludur. Zira Nietzsche’nin felsefesinin kendinden geçer kabul edilmesi gerekmektedir. Holz, Heidegger’in geç felsefesine dair şöyle bir gözlemde bulunur:

“Benzer biçimde Heidegger’in tüm geç felsefesi önkoşullar üzerine inşa edilmiştir, eğer bu felsefe anlamlı olacaksa, bu önkoşulların inanç gibi kabul edilmesi gerekmektedir. Bu felsefe, gizli dinî, mistik bir şekilde ‘içselleştirilmiş’ bir mesajdır; ‘varlık’ bunun aşkınsal tözüdür ve ‘varlığ’ın düşünülmesi, ‘varlık’tan uzaklaşmış (Hıristiyanlıktaki günahın yerine geçer) bir durumda yaşayan insanın görevidir.”
Holz’un burada Heidegger’in felsefe yapma tarzına dair işaret ettiğine bir örnek vermek gerekirse, örneğin onun Felsefenin Sonu ve Düşünmenin Görevi başlıklı sunumuna bakabiliriz. Heidegger kısa bir girişten sonra gelen “Mevcut Çağda Felsefe Hangi Bakımdan Sonuna Girmiştir?” alt başlığının ilk cümlesi şöyle: “Felsefe metafiziktir.” Neden, felsefe neden metafiziktir? En azından felsefede Christian Wolff’un metafiziği ontoloji ve teoloji olarak birbirinden ayırıp, felsefeyi, Kant’ın sürekli vurguladığı gibi, dünya bilgeliği olarak tanımlayarak ontolojiyi ilk felsefe yapmasından sonra artık basit bir şekilde felsefe tekrar metafiziğe dönüştürülemez.
Zira Wolff’a göre, temel ve aynı zamanda temellendirici felsefi bir bilim olarak ontolojinin, dolayısıyla tüm alan felsefelerinin ve bilimlerinin masaldan, boş varlık ve bilgi iddialarından arındırılıp, böylelikle mitostan kurtulup logosa, gerçek anlamda bilimselliğe dayanabilmesi için felsefenin tüm kavramlarının ve varlık ve bilgi iddialarının hepsinin yeter neden ilkesinin öngördüğü koşulları yerine getirmesi gerekmektedir. Felsefe ve bilimler, Husserl’in tabiriyle ancak bu şekilde sıkı bir bilim olarak kurulabilir.
Fakat Heidegger’in felsefeyi yıkma projesini gerçekleştirebilmek, her şeyi mitosa geri döndürebilmek için, her şeyden önce felsefe tarihinin yükünden kurtulması gerekir. Bunu nasıl yapacak? Bunu, felsefe tarihini çarpıtamadığı yerlerde basit bir şekilde felsefe tarihini yok sayarak yapmaktadır.

