GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: Ebeveynliğe geçiş
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Bilim > Psikoloji > Düşe Kalka Ebeveynlik > Ebeveynliğe geçiş
Düşe Kalka Ebeveynlik

Ebeveynliğe geçiş

Yazar: GazeteBilim Yayın Tarihi: 26 Haziran 2025 12 Dakikalık Okuma
Paylaş
ebeveyn, anne
Ebeveynlik arzusu, bireyin gelişimsel yolculuğunda sıklıkla bağ kurma, anlam üretme ve kalıcılık arayışıyla ilişkilidir. (Görsel: Pexels)

Ebeveynlik sürecinde bireyler sıklıkla “hazır olmama” hissiyle karşılaşırlar. Oysa tümüyle hazır olmak zaten gerçekçi bir beklenti olmayabilir çünkü ebeveynlik Bion’un da söylediği gibi deneyimlerden öğrenerek, hatalardan ders çıkararak inşa edilir.

İçindekiler
Seçim mi, zorunluluk mu?Ebeveyn olma kararını değerlendirirken kadınlar Ebeveyn olma kararını değerlendirirken erkeklerEbeveynlik kararında kültürel faktörlerVedalaşmadan başlayamıyoruz – Çocuksuz hayata yas tutmakEbeveynliğe geçişte partner ilişkisine bakışEbeveynliğe hazır mıyım?

Uzm. Dr. Cemre Yaşöz – Uzm. Dr. Çiğdem Çelik Yaşar

İlk bölümümüzde ebeveynlikle ilgili ilk düşlemlerin çocuklukta kurulduğundan ve bunun tezahürlerini evcilik oyunlarında gördüğümüzden bahsetmiştik. Şimdi bu düşlemleri hayata geçirmeye ne zaman ve nasıl karar verdiğimizi ele alalım.

Seçim mi, zorunluluk mu?

Özgür bir seçim mi? Baskı altında bir karar mı?

Ebeveyn olma fikri pek çok insan için bir arzu, istek ya da baskı altında bir beklenti şeklinde deneyimlenebilir. Ebeveynlik arzusu, bireyin gelişimsel yolculuğunda sıklıkla bağ kurma, anlam üretme ve kalıcılık arayışıyla ilişkilidir. Bu arzu gerçekleştirildiğinde ise yaşamdaki en köklü değişimleri beraberinde getirir.  Karar vermeye çalışırken içsel süreçlerimizden önce, günlük hayatta yani gözümüzün önünde neler olduğuna bir bakmak faydalı olabilir.

Şimdi yeni evli bir çifti gözümüzün önüne getirelim, toplumumuzda en sık karşılaşacakları sorulardan biri de şüphesiz “Çocuk ne zaman?” olacaktır. Cevap ne olursa olsun -tabii eğer “Size ne?” değilse- hemen arkasından gelen öngörüler genelde ebeveynliğe dair ya büyük övgüler ya da felaket hikâyeleriyle doludur. Kimi zaman bir çocuğun büyüme sürecine eşlik etmenin tarifsiz hazzı ve duyulan karşılıklı sevginin, masum bir gülümsenin kıymeti coşkuyla anlatılırken, kimi zaman da hiç sonu gelmeyecekmiş gibi hissedilen uykusuz gecelerin, bebeği beslemenin zorluklarının, kirli bez takibinin ve hastalıklarda duyulan kaygıların yükü adeta üzerinize boca edilir. Tüm bunlardan sıyrılıp kendinize bakmanız, bu gürültünün arasında kendi sesinizi bulmanız öyle kolay olmayabilir.

Öngörüler genelde ebeveynliğe dair ya büyük övgüler ya da felaket hikâyeleriyle doludur.

Ebeveyn olma kararını değerlendirirken kadınlar 

Annelik fikri pek çok kadın için erken yaşlardan itibaren içselleştirilmiştir. Bu bir taraftan kendi annesiyle özdeşim kurmanın ve “iyi geçinmenin” bir yolu olurken, diğer taraftan da içindeki çocuğa “daha iyi” annelik yaparak kendisinde eksik kalanı onarma çabasının bir yansımasıdır. Tabii bunlara her zaman az ya da çok “yetememe”, “kendi annesiyle (ya da kendi hikâyesinde ona annelik eden diğer kişilerle) aynı yanlışları yapma” gibi kaygılar da eşlik eder. Bunlar genellikle günlük hayatta çok da bilinçli yaşamayan süreçlerdir. Bazen ipuçlarını takip etmek, içinde neler olduğunu anlaması için kişiye yol gösterebilir: sık tekrarlayan rüyalar, ısrarla kaçırılan doktor randevuları, dil sürçmeleri…

ebeveynlik fikri
Annelik fikri pek çok kadın için erken yaşlardan itibaren içselleştirilmiştir. Bu bir taraftan kendi annesiyle özdeşim kurmanın ve “iyi geçinmenin” bir yolu olurken, diğer taraftan da içindeki çocuğa “daha iyi” annelik yaparak kendisinde eksik kalanı onarma çabasının bir yansımasıdır. (Görsel: Pexels)

Diğer yandan çeşitli çalışmalarda kadınların dikkate aldığı gösterilmiş bazı dış gerçeklikler de mevcuttur. Şimdi kısaca bunlara göz atalım:

  • Yaş ve Diğer Biyolojik Faktörler: Kadınlarda çocuk sahibi olmanın ve bu süreci daha sağlıklı geçirebilmenin belli bir zaman aralığına bağlı olduğu biyolojik açıdan oldukça nettir. Bu sınırlılık, zamanı değerlendirme baskısı oluşturabilir.
  • Kariyer Planları: Eğitim düzeyi daha yüksek olan kadınların daha geç çocuk sahibi olduğu bilinmektedir. Kariyer planları ile ebeveynlik planlarını dengelemek kadınlar için ciddi bir uğraş haline gelmiştir.
  • İlişkinin Niteliği: Duygusal olarak güvende hissedilen ve açıkça iletişim kurulabilen bir ilişki içinde olmanın, karar sürecini olumlu etkilediği gösterilmiştir.
  • Sosyal Destek Algısı: Aile ve arkadaş çevresinden alınacak destek, karar üzerinde belirleyicidir.

Ebeveyn olma kararını değerlendirirken erkekler

Tıpkı kadınlar gibi babalık fikri de erkekler için kendi babalarını algılayışlarıyla bir bütünleşmenin yolu olsa da aynı zamanda “anne gibi bakım verme” ve anneye yaklaşmanın da bir yoludur. Erkek, babalık hayalini büyütürken farkında olmadan aynı zamanda kendi içindeki çocuğun eksiklerini gidermenin ve kendi babasıyla (ya da kendi hikâyesinde ona babalık eden diğer kişilerle) hesaplaşmanın hayalini de kurmaktadır. Babalık rolüne sıklıkla “koruyuculuk” özelliği atfedildiğinden erkek de özellikle maddi ve manevi olarak yetmek ve aileyi korumak ile ilgili kaygılarla meşgul olabilir.      

babalık hayali
Erkek, babalık hayalini büyütürken farkında olmadan aynı zamanda kendi içindeki çocuğun eksiklerini gidermenin ve kendi babasıyla (ya da kendi hikâyesinde ona babalık eden diğer kişilerle) hesaplaşmanın hayalini de kurmaktadır. (Görsel: Pexels)

Erkeklerin ebeveyn olma sürecinde dikkate aldığı diğer faktörlerse şöyle sıralanabilir: 

  • Ekonomik Hazırlık: Erkekler genellikle finansal güvence sağladıktan sonra çocuk sahibi olmayı düşünürler.
  • İlişkinin Niteliği: Partnerin çocuk istemesi erkekler üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir.
  • Yaş ve Diğer Biyolojik Faktörler: Erkeklerin baba olabilme konusunda net bir yaş sınırı bulunmasa da ileri yaş nedeni ile ilişkide oluşabilecek bağlanma sorunlarını ve yaşam ömrü açısından çocuğa eşlik edebilecekleri süreyi dikkate aldıkları bilinmektedir.  
  • Kariyer Planları: Erkeklerde kariyer planları kadınlar kadar belirleyici olmasa da özellikle taşınma gibi durumları içerebileceğinden belirleyici olabilir.

Ebeveynlik kararında kültürel faktörler

Özellikle kolektivist toplumlarda ebeveynlik, daha çok toplumsal bir görev olarak görülür. Örneğin Güney Asya, Ortadoğu ve bazı Afrika toplumlarında çocuk sahibi olmamak yargılanma ve dışlanmayı da beraberinde getirebilirken Batı Avrupa gibi bireyin ön planda tutulduğu toplumlarda çocuk sahibi olmak, kişisel anlam arayışı ve bireysel gelişimle ilişkilendirilir.

Kadının hem iş gücüne katılımının beklendiği hem de bakım yükünün eşit dağılmadığı toplumlarda ebeveynlik kararı daha derin çatışmaları beraberinde getirebilir. Gelişmiş sosyal destek sistemlerinin varlığı ebeveynliği teşvik eder. Sosyal devlet anlayışının güçlü olduğu ülkelerinde ebeveynlik daha istekli ve planlı şekilde yaşanır.

Dini inançlar, genellikle çocuk sahibi olmayı ahlâki bir sorumluluk olarak çerçeveler. Katolik ve İslami toplumlarda çocuk sahibi olmak kutsal bir görev olarak görülebilir.

Kadının hem iş gücüne katılımının beklendiği hem de bakım yükünün eşit dağılmadığı toplumlarda ebeveynlik kararı daha derin çatışmaları beraberinde getirebilir.

Ebeveynlik yaşı da kültürel etkinin ön planda olduğu konulardan biridir. Kimi toplumlarda 30 yaş sonrası annelik ideal kabul edilirken bazı toplumlarda geç kalmış bir yaş olarak algılanmaktadır.

Göçmenlik durumunda ise toplum hem köken kültürlerinden hem de yerleşik kültürden etkilendiğinden karmaşık bir ebeveynlik kararı süreci yaşar. Aynı zamanda göçmenliğin getirdiği yerleşme ve kök salma arzusu ebeveynlik kararına hizmet edebilir. 

Ebeveynlik kararını ele alırken kişiyi etkileyen bireysel ve kültürel faktörleri inceledikten sonra ebeveynliğe geçiş sürecinde bireyi nelerin beklediğine bakabiliriz. Uzun ve engebeli yolculuğun ilk adımları başlıyor.

Vedalaşmadan başlayamıyoruz – Çocuksuz hayata yas tutmak

Yas kavramı günlük hayatta genellikle ölüm nedeniyle kaybedilen birinin ardından yaşanan bir süreç olarak karşımıza çıksa da esasen yaşamın önemli dönemeçlerinde geride bıraktığımız kişilere, yerlere, rollere, duygulara dair kayıplarda da deneyimlediğimiz doğal bir tepkidir. Eski olanla vedalaşırken yeni olana yer açabilmeye yarar. Yas için verilecek en güzel örneklerden biri belki de uzun zamandır beklenen bir terfiyle pozisyon değiştirme sürecidir. Bu terfi bir taraftan kişinin emeklerinin karşılığı, başarının simgesi olarak mutluluk ve tatmin duyguları yaratırken, diğer taraftan eski yerini, iş arkadaşlarını geride bırakıyor olmanın burukluğunu da barındıracaktır.

Ebeveynliğe geçiş de bir taraftan dünyaya yeni katılacak bir hayatın coşkusunu barındırırken, bir taraftan da gerçek bir vedalaşmayı -anne baba olacak kişilerin eski hayatlarına vedalarını- da içerir. Bireyin yaşamına yeni ve son derece güçlü bir rolün eklenmesiyle diğer roller bir süreliğine gölgede kalabilir. Partnerlik, arkadaşlık rolleri, meslekî roller ya da bireysel ilgilerin bir süreliğine ikinci plana atılabilmesi sadece zamanı yönetmekle değil yeni bir kimliğin inşasına alan açabilmekle de ilgilidir. 

çocuk, eski hayat
Ebeveynliğe geçiş de bir taraftan dünyaya yeni katılacak bir hayatın coşkusunu barındırırken, bir taraftan da gerçek bir vedalaşmayı -anne baba olacak kişilerin eski hayatlarına vedalarını- da içerir. (Görsel: Pexels)

Hem kadın hem erkek için ebeveynlik rollerine geçiş bireyin özgürlüğünün azalması, spontane karar alma imkânlarının kısıtlanmasını içermektedir. O zamana kadar sadece yetişkinlere uygun olarak yapılan günlük planlar, yemek saat ve içerikleri, bütçe planlamaları, evdeki eşyaların yerleşimleri, yolculuklar, tatil planları artık bir bebeğin hayatta kalmasını, keyif almasını da hesaba katarak yapılmaya başlanır. Bu değişim başlarda hem acemilikten hem de duygusal olarak hazırlıksız yakalanmaktan dolayı zor gelebilir. Yaşanan rol çatışmaları, bireyin yetersizlik hislerini artırabilir. Bu noktada her kimliğe yeniden özenle alan açmak, “sadece ebeveyn” değil, “ebeveynliğin yanı sıra başka kimlikleri de olan bir insan” olabilmek ruhsal dengeyi destekler. Ebeveynlik rolünün yaşamın merkezi olmasının gerekmediğini, yaşamla birlikte şekillenmesi gereken bir kimlik olduğunu akılda tutmak yararlı olacaktır.

Benzer bir zorluk kariyer konusunda da geçerlidir; öncesinde kişinin kendi emek ve zaman planlaması ile ilerleyen kariyerinde artık dünyaya yeni gelmiş bir çift göz de hak sahibidir. Ve hatta bazen kariyerinizle rekabete girecektir, o “çok kişisel” hayatınız çeşitli kıskançlıklara ev sahipliği yapacaktır. Bu gerçekleri öngörmekse hem duygusal olarak hazırlıklı olmanızı sağlayabilir hem de destek sistemlerini daha iyi ve gerçekçi planlayarak sonrasında yaşayacağınız zorlukları daha kolay yönetmenize yardımcı olabilir.

Ebeveynliğe geçişte partner ilişkisine bakış

Ebeveynliğe geçiş, kişinin bireysel hayatındaki değişimler kadar partner ilişkisinde de köklü bir dönüşümü beraberinde getirir: İki yetişkinin ilişkisine artık bir bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanması, sorumlulukların dengeli bir şekilde paylaşılması gibi yeni dinamikler eklenmiştir ve zaman yönetiminin yeniden planlanması gerekir. Bu yeni denge arayışı ilişkiye birtakım zorlukları ve çatışmaları beraberinde getirse de bir çocuğun büyümesine birlikte eşlik etmek ilişkiyi de besleyen ve büyüten bir deneyimdir.

İki yetişkinin ilişkisine artık bir bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanması, sorumlulukların dengeli bir şekilde paylaşılması gibi yeni dinamikler eklenmiştir.

Ebeveynliğe hazır mıyım?

Tüm bu faktörler arka planda bizi etkilemeye devam ederken, hayatın doğal akışı içinde kendimizi “Peki ben ebeveynliğe şu an hazır mıyım?” sorusuna cevap ararken buluruz.

Bu süreçte bireyler sıklıkla “hazır olmama” hissiyle karşılaşırlar. Oysa tümüyle hazır olmak zaten gerçekçi bir beklenti olmayabilir çünkü ebeveynlik Bion’un da söylediği gibi deneyimlerden öğrenerek, hatalardan ders çıkararak inşa edilir. Karar verme sürecinde bireylerin yaşadığı duygusal çelişkiler, suçluluk, kaygı gibi duygular ya da “kararsızlık” halleri son derece insani ve yaygındır. Bu noktada, kararın tek bir andan ibaret olmadığı, süreç boyunca yeniden şekillenebileceği ve bu süreçte belirsizlikle baş etmenin de ruhsal bir beceri olduğu unutulmamalıdır.

Bu satırlarda yeniden buluştuysak muhtemelen siz de bu yolun başındasınız ya da bir köşesinde durup düşünüyorsunuz. Ebeveynliğe geçiş kolay, pürüzsüz bir yol değil, tüm olup bitene sakince bakmak ve bu gürültünün ortasında kendi iç sesinizi duymaya çalışmak kıymetli bir başlangıç olabilir.

Kendinize şunları sormayı deneyebilirsiniz:

  • “Ebeveyn olma fikri bende hangi duyguları uyandırıyor?”
  • “Kararım ne kadar bana ait?”
  • “Ebeveynlik hangi vedaları getiriyor?”
  • “Ebeveynliği hangi kaynaklarım daha kolay ve keyifli hale getirebilir?”

Ve unutma… Ebeveynlik yalnızca yeni bir rol değil, yeni bir denge arayışı. Bu yol düşe kalka yürünüyor, zamanla şekilleniyor ve seyri herkes için farklı…

Etiketler: anne, çocuk, ebeveyn, kadın
GazeteBilim 26 Haziran 2025
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Önceki Yazı Damarlı mini organlarla rejeneratif tıpta devrim!
Sonraki Yazı Yapay zekâ ruh sağlığında çare olabilir mi?

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Türkiye İş Bankası Resim ve Heykel Müzesindeki KADIN PORTRELERİ

Zihnimin eserlerle kuracağı ilişkiyi merak ediyordum.

Psikiyatri
24 Eylül 2025

Gebelik öncesinde ve gebelik sürecinde ebeveyn ruh sağlığı

Anne-baba adaylarının zorlayıcı duygularla baş edebilmek için kendilerine uygun yöntemler geliştirmeleri, birbirlerine destek olmaları ve gerektiğinde profesyonel yardım almaları bu…

Düşe Kalka Ebeveynlik
27 Ağustos 2025

Ölümle yaşamın arasına sıkışmış bir beyin

İran'ın Kafka'sı Sadık Hidayet,her romanında olduğu gibi Kör Baykuş'ta da tek mutluluk saydığı ölümü ve ona olan özlemini sayfalarca anlatmıştır.

İnsanlığın İncileriOkuyorumPsikiyatriPsikoloji
2 Ağustos 2025

Çocuk kozmetiği: Gizli tehlikeler ve sağlık riskleri

Bebek cildi biyolojik olarak yetişkin cildinden farklıdır: daha ince, daha emicidir ve hâlâ gelişmektedir. Belirli ürünlere maruz kalmak, tahriş veya…

Sağlık
31 Temmuz 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?