Bilim insanları, okyanusun derinliklerinde yaşayan bakterilerin ürettiği doğal bir şeker bileşiğinin kanser hücrelerini dramatik bir şekilde yok ettiğini keşfetti. EPS3.9 adı verilen bu madde, sadece laboratuvar ortamında değil, karaciğer kanserine sahip farelerde de etkili oldu.
Haber: Wiley
Çeviri: Emre Çevik
Araştırma, bağışıklık sistemini devreye sokan piroptoz adlı “yangılı hücre ölümü” mekanizması sayesinde kanserle mücadelede çifte etki yaratıldığını ortaya koydu.
Kanser hücrelerinin “ölmeyi reddetmesi”, tedaviyi zorlaştıran temel etkenlerden biridir.
Bu yüzden modern kanser tedavilerinin önemli bir hedefi, hücre ölümünü yeniden başlatabilmektir.
Bu buluş, doğal karbonhidratlar yoluyla geliştirilecek yeni nesil kanser ilaçları için heyecan verici bir kapı aralıyor. Fakat bu habere başlamadan önce kanser nedir, ona bakalım.
Önce temel: Kanser nedir?
Kanser, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması ve yayılmasıyla oluşan bir hastalık grubudur. Normalde hücreler ihtiyaç dışı olduğunda ölürken, kanserli hücreler bu süreci durdurur ve çevre dokuya zarar verir. Kanser hücrelerinin “ölmeyi reddetmesi”, tedaviyi zorlaştıran temel etkenlerden biridir.
Bu yüzden modern kanser tedavilerinin önemli bir hedefi, hücre ölümünü yeniden başlatabilmektir. İşte burada haberimizin temel kaynağı olan piroptoz devreye giriyor.
Piroptoz, klasik hücre ölümü olan apoptozdan farklı olarak, hücrenin şişerek patladığı, etrafa inflamatuar sinyaller saçtığı dramatik bir ölüm şeklidir.
Kanser hücrelerine alevli ölüm: Piroptoz
Araştırmacılar, Spongiibacter nanhainus CSC3.9 adlı derin deniz bakterisinden saflaştırılan EPS3.9 isimli uzun zincirli bir polisakkaritin, kanser hücrelerinde “piroptoz” adı verilen özel bir hücre ölümünü tetiklediğini gösterdi.
Piroptoz nedir?
Piroptoz, klasik hücre ölümü olan apoptozdan farklı olarak, hücrenin şişerek patladığı, etrafa inflamatuar sinyaller saçtığı dramatik bir ölüm şeklidir. Bu süreç, bağışıklık sistemine tehlike sinyali gönderir ve onu tetikler.
Bağışıklık sistemi aktive oldu, vücut kendi savunmasını harekete geçirdi.
Piroptoz, başlangıçta enfeksiyonlara karşı doğal savunma mekanizması olarak keşfedilmişti. Ancak son yıllarda, kanser araştırmalarında önemli bir tedavi stratejisi olarak öne çıkıyor: Tümör hücrelerini sadece öldürmekle kalmaz, aynı zamanda bağışıklık sistemini tümöre yönlendirerek kalıcı savunma oluşturur.
EPS3.9: Derin deniz şekeri
Araştırmacılar, Spongiibacter nanhainus CSC3.9 adlı derin deniz bakterisinin ürettiği bir polisakkarit olan EPS3.9’u saflaştırdı. Bu molekül, mannoz ve glikoz isimli basit şekerlerden oluşmakla beraber, insan vücudundaki kanser hücrelerinin zarındaki bazı fosfolipidlere bağlanarak piroptozu tetikliyor.
Bu çalışmalardan elde edilen deneysel bulgular:
• Lösemi hücrelerinde EPS3.9, 5 farklı zar fosfolipidini hedef alarak hücreleri patlattı.
• Karaciğer kanserli farelerde tümör büyümesi durdu.
• Bağışıklık sistemi aktive oldu, vücut kendi savunmasını harekete geçirdi.
Sadece Tedavi Değil, Yeni Bir Yaklaşım
Araştırmanın baş yazarı, Çin Bilimler Akademisi’nden Dr. Chaomin Sun, şöyle diyor: “Bu sadece yeni bir kanser ilacı değil; aynı zamanda doğadaki mikroorganizmaların ne kadar güçlü tedavi potansiyeli taşıdığını gösteren bir işarettir. EPS3.9 gibi karbonhidratlara dayalı bileşikler, biyoteknolojik ilaç tasarımında önümüzdeki dönemde kilit rol oynayabilir.”
Tümör hücrelerini sadece öldürmekle kalmaz, aynı zamanda bağışıklık sistemini tümöre yönlendirerek kalıcı savunma oluşturur.
Dr. Sun’un vurguladığı gibi, bu tür doğal bileşikler hem düşük maliyetli hem de yan etkisiz alternatifler sunma potansiyeline sahip.
Neden önemli?
Doğal kaynaklı bir molekül olması sayesinde yan etkilerinin düşük olması bekleniyor.
Piroptoz, kemoterapiye dirençli tümörlerde bile etkili olabilecek alternatif bir yol sunuyor.
Deniz mikrobiyolojisi: Keşfedilmeyi bekleyen hazine
Denizler, henüz %90’ı keşfedilmemiş bir mikrobiyal dünyayı barındırıyor. Bu canlılar, insanlar için yeni antibiyotikler, antikanser bileşenler, hatta aşı adayı moleküller üretebiliyor.
EPS3.9 gibi karbonhidratlara dayalı bileşikler, biyoteknolojik ilaç tasarımında önümüzdeki dönemde kilit rol oynayabilir.
EPS3.9, bu potansiyelin yalnızca başlangıcı olabilir.
Sonuç
Okyanusun derinliklerinde yaşayan minik bakteriler, gelecekte kanserle mücadelede dev bir silaha dönüşebilir. EPS3.9 bileşiği, yalnızca kanser hücrelerini yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda vücudun doğal savunmasını da devreye sokuyor. Bu çığır açan keşif, doğadaki mikroorganizmaların hastalıklarla savaşta ne kadar değerli bir kaynak olabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Kaynakça
https://www.sciencedaily.com/releases/2025/07/250723045659.htm (Son erişim tarihi: 28/07/2025)