Kimsenin görmediği ‘kibrat erbetti’ de fantastik yaratıkların, büyük ağaçların, uzak ve bilinmez diyarların olduğu efsanevi bir dünyayı gözler önüne seren ‘mappa mundi’ bu açıdan yarı efsanevi bir haritadır.
Serpil Erzincanlı (Sumerolog ve bağımsız araştırmacı)
Deniz Ilgaz (Sumerolog ve bağımsız araştırmacı)
3. bin yılın başlarından Geç Babil dönemine kadar süren[1] Mezopotamya harita geleneği, yönlendirme ya da yön bulma amacından çok; kanalların, yolların, tarlaların, şehirlerin ve tapınakların şematik olarak sunulduğu,[2] bilinen dünya ve bilinmeyen dünya arasındaki sınırların belirlendiği birer ‘güç’ simülasyonu olarak tasavvur edilmiştir. Ancak bu tasavvurlar nadiren plan ve çizimi içermektedir ve 18.yy’dan 7.yy’a kadar haritalar edebi olarak tarif edilmişlerdir. BM 92687 ya da yaygın adıyla Babil’in Dünya Haritası (mappa mundi) olarak bilinen ve dünyaya kuş bakışı bakan Babil haritasında ise siyasi mekân ile hayali mekân, çizim ve metin birleşmiştir. Kimsenin görmediği ‘kibrat erbetti’ de fantastik yaratıkların, büyük ağaçların, uzak ve bilinmez diyarların olduğu efsanevi bir dünyayı gözler önüne seren ‘mappa mundi’ bu açıdan yarı efsanevi bir haritadır. Hazırsanız bu harita üzerinde Babil’e doğru fantastik bir maceraya başlayalım.
BM 92687’ye dair
‘Babil’in Dünya Haritası’ ya da ‘mappa mundi’ olarak anılan tabletin coğrafi içeriğinin tespiti ilk kez F.E.Peiser tarafından yapılmıştır.[3][4] Tabletin ikinci kopyası R.C.Thompson tarafından 1906 yılında CT 22 48 içinde yayımlanmıştır. Bu kopya E.Weidner[5], E.Unger[6] ve W.Horowitz’in[7] sonraki çalışmalarının temelini teşkil etmiştir. I.Finkel önyüze ait bir joini haritayla birleştirerek 1995’te yayımlamıştır.[8] Bu tablete dair en son bulgudur.
Tabletin tarihlendirilmesi
Harita üzerinde Bit Yakın ve Urartu bölgeleri belirtilmiştir. Bu nedenle tabletin düzenlenme tarihi 9.yy’dan öncesine ait olamaz. Tabletin I.bin yıl civarında düzenlenmiş olduğuna dair ikinci kanıt ise harita üzerinde gösterilen ‘denizler’ kısmında ‘marratu/okyanus’ kelimesinin kullanılmış olmasıdır.[9] Harita Borsippa’dan gelmektedir çünkü tabletin kolofonunda tableti düzenleyen kişi olarak Ea-bēl-ilī adı geçmektedir ve Ea bēl ilī adına bir ekonomik metinde (TuM II/IIII 220:12-13) ‘Borsippa’lı Ea bēl ilī ‘nin soyundan gelen’ olarak değinilmiştir.[10]
Tabletin içeriği
BM 92687’nin üzerindeki haritaya dair ilk yayını yapan Peiser’e göre önyüzün üst kısmında yer alan metin mitolojik içerikli olup, Babil’i ve belli bir dönemde burada yaşayan hayvanları konu edinmiştir.[11] İkinci yayımı yapan Unger ise haritanın Babil kozmosunun metinsel tanımı olduğunu ve bu evrenin keskin bir nehirle -dünyevi bir okyanusla- çevrelendiğini öne sürmüştür. Unger’e göre bu haritada ‘dünyevi okyanus’un sınırından başlayan eşit üçgenlerle ve eşit mesafelerle yerleştirilmiş ‘Yedi Ada’ (nagu) bulunmaktadır. Bu ada formları, ‘göksel okyanus’a köprü olan ve 18’i farklı hayvan adlarıyla isimlendirilen takımyıldızlardır.[12] Horowitz’e göre ise haritada (BM 92687 Önyüz çizim) marratu terimi, tâmtu’dan farklı olarak genellikle nehirler ve kanallar için kullanılan İD2 belirleyicisiyle yazılmıştır. Bu, marratu’nun sınırsız kozmik bir denizden ziyade nispeten dar bir su kütlesi olduğunun düşünüldüğünü göstermektedir ve belirtilen bölge Fırat’tan çok da geniş değildir. Ayrıca Fırat nehrinin kıyılarının marratu’ya değmesi Mezopotamyalıların Fırat’ın kozmik denizle başladığını düşündükleri anlamına gelmemektedir.[13] Finkel’e göre ise tablet üç ayrı bölümden oluşmaktadır: Dünyanın Babil tanrısı Marduk tarafından yaratılışıyla ilgili on iki satırlık bir açıklama; harita çiziminin kendisi ve haritada gösterilen belirli coğrafi özellikleri açıklayan kolofon hariç yirmi yedi satırlık açıklama. İlk on iki satırdaki birçok kelimenin Sümer ideogramlarıyla yazılışı açısından arka taraftaki metinden farklı olmasından ve metnin en altında tabletin genişliği boyunca uzanan çift çizgiden yazarın kendisinin de bu bölümü haritadan ve açıklamasından farklı olarak gördüğü sonucunu çıkarmıştır.[14]
BM 92687- Önyüz açıklamalar
1. ve 9. Satırlar arası
1.ve 2. satırlarda geçen ‘abtūtu’ sıfatı Marduk ile ilişkilendirildiğinde Marduk’a yenilen tanrıları temsil etmektedir.[15] Ayrıca sıfatın mekânsal kullanımdaki anlamı ‘yıkık, antik binalardır’.
Bu kısmın yıkık bölgeleri tanımlayan eski metinlerden derlenmiş olduğu ya da giriş kısmında Enūma eliš’te Tiamat’ın savaş için topladığı Marduk’a yenilen yaratıklara gönderme yapılmış olduğu düşünülmektedir.[16] Ancak Unger’in bulgularına göre 5-6 ve 7. satırlarda adı anılan yaratıklar benzer şekilde Gudea A Silindiri’nde de geçmektedir. Bu, alıntılanan hayvanların daha eski bir metin grubuna dayandığını akla getirmektedir. Diğer bir yorum ise metinde sayılan hayvanların Anitta Kitabesi’nde anılan (hayvanat bahçesine getirilen hayvanlar) hayvan isimleri ile benzerliğidir.[17] Bu da akla anılan hayvan adlarının eski bir Hitit metninden derlenmiş olabileceğini getirmektedir.
10. satır
10. satırda Utnapištim, Sargon ve Nur-Dagan’ın adları anılır. Horowitz’e göre Utnapištim adı Gılgameš Destanı ile bağlantılı olarak Utnapištim’in yerleştiği nehirlerin kaynağının çıktığı uzak bölgeye(Gilg. XI.tablet) ya da Sumer Sel kıssasındaki adıyla Ziusudra’nın yerleştiği Dilmun’a atfen kullanılmıştır.[18] Çünkü hem Utnapištim’in evi hem de Dilmun (Bahreyn Körfezi) nagu’lar gibi denizin karşısında yer almaktadır.[19] A.R.George’a göre ise Utnapištim kelimesi Eski Babil’den gelen Sargon efsanesinde[20] Sargon’un varış yerlerinden birine atfen u2-ta-ra-pa-aš2-tim[21] olarak kullanılmıştır.[22] Utnapištim adı 10. Satırda UD-Zİ-tim olarak geçmektedir. Ancak hem Horowitz’in Šar Tamhari göndermesi[23] hem de A.R.George’ın Sargon’un varış noktası olan Uta-rapaštim ile metinde adları anılan Sargon ve Nur Dagan’ın kesinlikle birbirleriyle bağlantılı olduğunu belirtmesi[24], haritada geçen bu isimlerin birbirinden farklı efsanevi metinlerden derlenip ‘uzaklarda olan atalar ve efsanevi uzak yerler’ olarak bir araya getirilmiş olduğunu akla getirmektedir.
Harita üzerindeki yerleşim
Harita üzerindeki yerleşim İç Kara, İç Kara’yı çevreyelen marratum(deniz) ve marratum’un ilerisine uzanan nagu’lar (bölge) olarak üç kısma ayrılır. İç Kara içinde işaretlenen yerler saat yönünde verilmiştir. [25]
šadû (dağ)
Bu tasnife göre ilk işaretlenen yer adı belirtilmemiş bir şehrin ilerisinde uzanan šadû’(dağ)dır. Horowitz’e göre deniz ayrımındaki paralel çizgiler Fırat nehrinin kıyılarını temsil eder ve šadû nehrin kaynağındaki dağ olarak III. Šalmanesser’in gittiği Türkiye’nin güneyindeki dağlara işaret etmektedir.[26]
Urartu
Urartu bölgesi (u2-ra-aš2-tim) dağ ve şehrin hemen altına yerleştirilmiştir. Horowitz Urartu adına dair en eski Uruatri formunun Orta Asur Kitabesi’nde göründüğünü bu nedenle haritanın sekizinci yüzyılın sonu ve dokuzuncu yüzyılın başına tarihlendirilebileceğini öne sürmüştür.[27] Delnero yorumuna göre Urartu’nun haritada Asur, Der, Susa ve Habban gibi yuvarlak içine alınmayışı bu bölgenin geniş bir kabile bölgesi olduğunu göstermektedir.[28]
Asur
Urartu’nun hemen altında Asur (kuraš-šurki) yer alır. KUR determinatifinden anlaşıldığı kadarıyla Asur bölgesi Zagros dağlarını da içine alacak şekilde tasarlanmıştır.
Der
Asur’un hemen altına DER (DER2 (BAD3.AN)ki) yerleştirilmiştir. DER eski bir tapı merkezidir. Ancak haritanın Babil’de düzenlendiği varsayıldığında Ešnunna gibi yaygın bir tapı merkezinin değil de DER’in seçilmiş olması ilginçtir. Grayson’a göre DER Sargon’un sefere çıktığı yerlerden biridir.[29] Ancak Westenholz’a göre Akadlı Sargon’u DER ile ilişkilendiren bir gelenek yoktur.[30]
bitqu ve apparu
Harita’nın alt orta bölgesinde bitqu(kanal) ve apparu (bataklık) yer almaktaktadır. bitqu diğer metinlerde su kanalı, suyun akışını tarlalara yönelten düzenek ve Uruk’a işaret eden coğrafi bir ad olarak belirir.[31] VAS 3 115:16’[32]daki değini de dikkate alınarak bitqu’nun ‘Savak kanalı olarak anılan Uruk bölgesine işaret ettiği düşünülebilir. Bataklık ya da sazlık yer anlamına gelen apparu ise Samsu-İluna Silindiri’nde Babil Duvarı’nı çevreleyen kamış bataklık olarak belirir.[33] Bu değini akla Samsu-İluna döneminde iskân edilmiş Babil Duvarı’nı getirmektedir.
Bit Yakın
Bit Yakın haritada tıpkı Urartu, Habban ve Asur gibi yuvarlak içine alınmamıştır. Delnero Urartu değinisindeki gibi bu bölgenin kabile bölgesi olarak işaretlendiğini belirtmiştir. Radner ise haritanın M.Ö. 600’de Ortadoğu’da hegemonya kuran Babil’in dünya görüşüne uygun olarak çizildiğini, bu nedenle Asur ve Bit-Yakın gibi rakiplerin yuvarlak içine alınmadığı şeklinde yorumlamıştır.[34]
Habban
Delnero haritayı yorumlayanların “Bīt(-) Habban” ile özdeşleştirdikleri Habban adının en az iki Kudurru’da geçtiğini Babil’in hemen batısında yer aldığını ve Zagros dağları yakınlarındaki Namar bölgesinde toprak sahibi olduğu anlaşılan bir aile ya da kabile ile bağlantılı olarak bahsedilen bir kabile bölgesi olduğunu ifade etmiştir.[35] Delnero’ya göre bu bölge Habban olsa bile, harita dışındaki metinsel referansların hiçbirinde Babil için kayda değer bir öneme sahip olduğuna dair bir işaret yoktur ve coğrafi ya da siyasi önemi açık olmayan küçük ve önemsiz bir yer gibi görünmektedir.[36]
TİN.TİRki
TİN.TİRki Babil’in ilimsel adıdır.[37] Peiser dikdörtgenle gösterilen Babil bölgesinin Fırat’ı ikiye böldüğünü dolayısıyla Fırat’ın her iki yakasında yer aldığı söylemiştir.[38] Radner’e göre ise Babil’in kara kütlesi tam olarak dünyanın merkezinde olmasa da haritadaki en belirgin simgesel yapıdır.[39]
marratu
Haritanın en karakteristik yeri marratu (okyanus)’tur. İç Kara’yı çevreleyen bu büyük su kütlesi harita üzerindeki nagu’lara uygun olarak saat yönünün tersinde ve İD2 ideogramı ile gösterilmiştir. Horowitz birinci binde marratu teriminin tâmtu’nun (deniz) sinonimi olduğunu ancak İD2 ideogramıyla yazılan marratu’nun sınırsız bir denizden çok daha dar bir su kütlesine, Fırat’a işaret ediyor olabileceğine ve marratu’nun dar bir nehir gibi resmedilmesinin çizimin kabalığından kaynaklanabileceğini öne sürmüştür. Delnero yorumunda ise [40]marratu İç Kara’ya konumlanan bölgelerin nasıl okunması gerektiğini belirtmek için saatin ters yönüne yerleştirilmiştir ve bu nedenle haritadaki bölgeler saatin ters yönünde sırayla Bīt-Yakin, Bitqu, Susa… olarak okunabilir. marratu kelimesinin KAH 2 100’de ‘…batıdaki Büyük Amurru Denizi’nden marratu dedikleri Kaldi Denizi’ne kadar’ [41]olarak geçmesi ve Amurru Denizi’nin haritanın arka yüz ündeki tâmtu’ya işaret etmesi akla marratu ile çevrilen bölgenin Kaldu bölgesi olduğunu getirmektedir.
nagû
Peiser’e göre önyüzün üst kısmında yer alan nagû’lar (bölgeler) mitolojik içerikli olup, Babil’i ve belli bir dönemde burada yaşayan hayvanları konu almaktadır.[42] Yeni Asur kraliyet yazıtlarında nagû genellikle idari bölgeleri veya eyaletleri ifade etmek için siyasi bir nüansla kullanılır. Ancak nagû’nun bu Asurca anlamı Dünya Haritası için çok da uygun değildir çünkü herhangi bir Mezopotamya kralının herhangi bir nagû’yu fethettiğine dair kanıt yoktur ve nagûlar siyasi birimlere bölünmemiştir. Geç Babil kraliyet yazıtlarında, nagû terimi uzak ve belirtilmemiş alanlar için kullanılır. Bu anlam ise Dünya Haritası için daha uygun görünmektedir. nagû terimi Geç Babil kraliyet yazıtlarında ise beş kez geçer ve bu yazıtlarda ‘deniz’ de[43] yer almaktadır. Bu da bu nagûların ada olduğunu düşündürmektedir. Finkel ise halkanın ötesindeki bu nagûları ‘dünyanın sınırının ötesinde, hayal edilemeyecek kadar uzakta bulunan dev dağlar’ olarak yorumlamış ve haritadaki sekiz nagû’yu temsil eden üçgenleri gökyüzüne doğru işaret eden “sekiz köşeli bir taca” benzetmiştir.[44] Rochberg’e göre ise daha az bilinen uzak yerleri temsil eden nagûlara 7 bēruluk bir seyehat ile ulaşılabilinir ancak burada bilinen dünyanın sıradan özellikleri abartılır veya bozulur.[45] En kuzeyde olan nagû ise BÀD.GU-LA ‘Büyük Duvar’, ‘ Güneşin görünmediği yer’ olarak belirtilmiştir. Açıkça nagû olarak belirtilmeyen tek üçgendir. Delnero’ya göre Kuzeyde yer alan bu üçgene açıkça nagû yazılmaması, bu nagû’’nun ilk olarak yazıldığını ve haritanın dış bölgelerine yapılan yolculuğun başlangıcına işaret ettiğini gösterir.[46] Bu bölgeyi tanımlarken kullanılan ‘Büyük Duvar’ ile tam olarak ne kastedildiği açık değildir. ‘Büyük Duvar’ tanımı kozmik bir duvara ya da nagû içindeki mecazi dağlardan oluşan duvara işaret ediyor olabilir. Yeni Babil kraliyet yazıtlarında yüksek şehir surları genellikle dağlarla karşılaştırılır, bu nedenle Babilliler aynı şekilde yüksek dağları bir duvar olarak düşünmüş olabilir.[47] ‘Büyük Duvar’ nedeniyle Güneş’in kuzey göklerine asla ulaşmadığını düşünmüş olabilecekleri için bu bölgeye ‘Güneşin görünmediği yer’ denilme olasılığı da bulunmaktadır.[48]
BM 92687- Arka yüz açıklamalar
Arka yüzde bulunan metin kolofon hariç 27 satırdan oluşmaktadır ve sekiz nagû tanımlamaktadır. Ancak, harita üzerinde günümüze ulaşan nagûları arka yüzde tarif edilenlerle ilişkilendirmek mümkün değildir ve hatta arka yüzde tarif edilen nagûların harita üzerinde çizilenlerle aynı olduğundan bile emin olunamaz.[49] Her bir nagû anlatılırken kalıplaşmış bir ‘’… nagû ašar tallaku 7 bēru ’’ 7 bēru gideceğin … bölgeye ifadesi kullanılır. Horowitz ‘7 bēru gitmek’ ifadesi ile haritadaki nagûların birbirlerine eşit uzaklıkta görülmediğini, nagûların hepsinin kıtanın kıyısından eşit uzaklıkta olduğunu, dolayısıyla “yedi bēru” nagûların arasındaki mesafeden ziyade marratu üzerinden nagûlara olan mesafe olabileceğini söylemiştir.[50] Harita üzerinde nagûlarla ilgili açıklamalara bakılacak olursa ‘6, 8 bēru ina birit’ ifadesi ile de nagûlar arası mesafenin 6 ve 8 bēru olduğu anlaşılmaktadır.
1-4 arası satırlar
Arka yüz 1-4.satır: İlk satırları neredeyse tamamen tahrip olmuş metinde kalan izlerden anlaşılan 2. satırdaki ‘harikalar’ ve 3. satırdaki ‘büyük deniz’ ifadelerinden marratu’ya atıfta bulunulduğu 4. satırda yer alan ‘ina erēbišu’ ‘girdiğinde’ ifadesi ile haritaya nasıl girileceğinin açıklandığı düşünülmektedir.[51]
5-6 arası satırlar
İkinci nagû’yu anlatan bu satırlar giriş cümlesi ‘ašar tallaku 7 bēru’ ifadesi haricinde oldukça hasarlı olduğu için bu nagû hakkında bir bilgiye ulaşamıyoruz.
7-8 arası satırlar
Bu satırlar 3.nagû’yu tanımlamaktadır ve ‘uçan kuşun yolculuğunu güvenle tamamlayamayacağı’ şeklinde açıklanmaktadır. Bu nagû uzak bir çöl veya dağlık bir bölge olabileceği düşünülmektedir. [52]
9-10 arası satırlar
Dördüncü nagû’nun anlatıldığı bu kısımda Finkel, ikinci satırda bulunan eksik sözcüğü kuddu ‘bir tahta ya da kamış parçası, bir kütük’ olarak tamamlamıştır. Bu kütük ‘bir parsiktu kabı kalınlığında’ olarak tanımlanmaktadır ki bu da Ark Tableti’ndeki dev gemi kaburgalarıyla ilgili ifadedir[53]. Finkel’e göre 4. nagû geminin dev antik kaburgalarını anlatmaktadır[54] ve buraya en rahat şekilde Urartu üzerinden doğrudan ilerleyerek ve marratu’yu geçerek ulaşılabilinir.[55]
11-18 Arası Satırlar
En fazla tanımlamanın yapıldığı beşinci nagû’nun çok yüksek ağaçlardan oluşan bir bölge olabileceği düşünülmektedir. Mİ.LU kelimesi mēlu ‘yükseklik’ olarak alınırsa a.y. 13. satırdaki Zİ.NU kelimesini de zinu ‘hurma yaprağı’ olarak kabul edebiliriz. 14. satırdaki damišu ‘onun kanı’ kelimesi ise ‘kan’ anlamının yanı sıra ağaç özsuyu olarak da[56] adlandırıldığından ağacın özsuyuna atıfta bulunabilir. İkinci bir ihtimal olarak; Mİ.LU milu ‘sel’ Zİ.NU zinu kelimesinin de ‘yağmur’ anlamı dikkate alındığında bu yerin çok yağış alan ve su baskınları yaşanan bir bölgeyi temsil ettiğini de düşünebiliriz. Ancak bu durumda damu’yu açıklamak mümkün değildir.[57] Finkel’e göre; beşinci nagû’nun anlatıldığı kısımlardan ortaya çıkan sonuç: bu nagû’nun ‘Büyük Duvar’ olarak anlatılan nagû olduğudur. Bu bölge, tablet normal okuma pozisyonunda tutulduğunda kuzeyi gösteren nagû’dur ve bu nagû, Atra-hasis’in her biri on nindan uzunluğunda (+/-60 metreye 50 cm.) olan tekne kaburgalarını nereden bulduğunun yanıtını da vermektedir. Çünkü haritada, beşinci nagû’da tam olarak istenen altmış metre uzunluğunda ağaçların yetiştiği belirtilmektedir.[58]
19-20 arası satırlar
Bu satırlar altıncı nagû’yu anlatmaktadır ancak kırık kısımların yoğunluğundan dolayı nagû ile ilgili bir bilgiye ulaşamıyoruz. Ancak onun da diğer nagûlar gibi iç bölgelerden 7 bēru uzakta olduğu söylenmektedir.
21-23 arası satırlar
Yedinci nagû’nun açıklamalarının verildiği bu bölüm hızlı hareket eden ve ulaşan boynuzlu sığırların olduğu bölgedir.
24-25 arası satırlar
Horowitz’e göre bu satırlarda anlatılan sekizinci nagû güneşin doğduğu yerde olabilir. Tiše’ru kelimesi anlamı bilinmemekle birlikte šêru ‘erken kalkmak’ fiilinin prez. 3.t.ş.feminen + subj. hali olabilir. Handuru ismi, dünya yüzeyinin doğu ucundaki bir gün doğumu kapısına veya böyle bir kapının bir kısmına atıfta bulunabilir.[59] Finkel ise bu kısmı ‘çok tüylü olan kapısından çıkıyor’ olarak çevirmiştir ve bunun kozmik kapıları koruduğuna inanılan bir karakter olduğunu söylemiştir.[60]
26-27 arası satırlar
kibrat erbetti ‘dünyanın dört bölgesi’ anlamına gelmektedir. Ancak kırıklar nedeniyle tam olarak anlaşılmamaktadır. 27. satırın tercümesi ise ‘.…kimsenin içini bilmediği…’ şeklindedir. Bir bütün olarak ele alırsa ve aynı zamanda harita ile de bağlantısını düşünürsek, dünyanın dört yönüne konumlanan (doğu, batı, kuzey, güney) bu nagû’lardan bahsetmiş olması olasıdır. Kimsenin içini bilmediği dünyanın dört bir yanındaki sekiz nagû. Horowitz’e göre metnin kapanış bölümü, dünya yüzeyinin Babil’in kuzeyine, güneyine, doğusuna ve batısına doğru anlaşılmaz bir mesafe boyunca uzandığını açıklanmıştır.[61]
28-29 arası satırlar
Kâtibin künyesinin yer aldığı bu satırlarda kâtip, bu metni eski bir örneğinden derlediğini belirtmiştir. Ea-bel-ili’nin soyundan gelen Işşūru’nun oğlu.


















[1] Rochberg 9-10
[2] Rochberg 11
[3] F.E. Peiser, 1889: 361
[4] W.Horowitz, 1998:20
[5] (BoSt 22 48)
[6] E.Unger , 1931 : 254-58
[7] W.Horowitz, 1988
[8] W.Horowitz, 1998,20
[9] W.Horowitz, 1998: 26
[10] W.Horowitz, 1998: 26
[11] E.Peiser, 1889: 361 vd.
[12] E.Unger, 1937: 4 ve ayrıca bknz: dipnot 16.
[13] W.Horowitz, 1998: 29-30
[14] I.Finkel, 2017: 265-266
[15] CAD a1/67 a) ve CAD a1/67 b)
[16] W.Horowitz, 1998: 34 ve bknz: Ee Chapter II: ‘Tiamat Assembled Her Creatures’: 27-28-29. Satırlar arası: ušziz‡ bašma mušḫušša (u) laḫāma, ugalla uridimma u girtablīla, ūmī dabrūti kulīla u kusarikka
https://www.ebl.lmu.de/corpus/L/1/2/SB/II, Son Erişim Tarihi : 03.09.2023
[17] E.Neu, 1974: 60-62 : “…. [(II UR.MAH LXX ŠAHHİ-A LX ŠAH GİŠşi )]
1 ME XX AZHI.A LU-U2 [(UG.TUR LU-U2 UR.MAHHİA LU.U2 DARA3.MAŠ)]
LU.U2 DARA3 U2.LU….”
S.Alp, 2001: 55: “60 Aynı gün iki arslan , yetmiş domuz, altmış yaban domuzu,
61 yüz yirmi yaban hayvanı??, ya leopar, ya arslanlar, ya geyikler,
62 ya dağ keçisi, ya da [ . . . . . . . . ]”
[18] Lambert-Milard, 1969: 144
258 u4-ba zi-u4-sud-ra2 lugal-am3
259-mu-nig2-ge18-ma numun-nam lu2-u uri3-ak
261: kur-bal kur-dilmun-na-ki dutu-e3-še3 mu-un-til2eš
[19] W. Horowitz, 1998: 36
[20] Bknz. : AO 6702
[21] J.G. Westenholz, 1997: 69 : AO 6702 : 57- it-ta-ah-ba-at šar-rum-ki-in
58-a-na ma-tim ša2 u2-ta-ra-pa-aš2-tim
[22] A.R.George, 2003: 152 ve ayrıca bknz a.g.e dipnot 79.
[23] W.Horowitz, 1998: 36: Epik’in Amarna versiyonu ( VS 12 193; EA 359)
[24] A.R.George, 2003: 152
[25] W.Horowitz, 1998: 21
[26] W.Horowitz, 1998: 27, 28
[27] W.Horowitz, 1998: 26 .
[28] P.Delnero, 2018:14
[29] A.K.Grayson, 1974: 61
KAV 92: 17- ultu Šur-bu adi Ib-rat māt Dērki
[30] J.G.Westenholz, 1997: 43 bknz. dipnot 1 vd.
[31] Bknz. CAD b/ 277 ve 278
[32] ‘URU Bit-qa ša X šīhu ša Belti ša Uruk.’
‘Uruk Hanım’ının bölgesi , X’in savak kanalı olarak adlandırılan Uruk köyü.’
bknz. CAD b/277
[33] YOS 9 35: 136 ve bknz. CAD a2/ 180 : ‘mili kaššam mê rabiūti kīma gipiš tiamtim ušalmiš ap-pa-ri-am
luštašhiršu’
‘Onu engin denize benzeyen devasa bir su ile çevreledim. Onu kamış
bataklık ile çevreledim.’
[34] K.Radner, 2020: 111
[35] P.Delnero, 2018: 12, 13
[36] P.Delnero, 2018: 13
[37] K.Radner, 2020: 111
[38] F.E.Peiser, 1889: 361
[39] Radner, 2020: 111
[40] P.Delnero, 2018: 14
[41] ‘issu tâmdi rabīti ša māt Amurri ša šulme šamši adi tâmdi ša māt Kaldi ša İD2 mar-ra-tu2 iqabbûšini’
‘…batıdaki Büyük Amurru Denizi’nden marratu dedikleri Kaldu Denizi’ne kadar..’
bknz: CAD m1 285
[42] F.E.Peiser, 1889: 368
[43] W.Horowitz, 1998: 30 : ‘ Nebukadnezar yazıtlarının üçünde nagu, ina qereb tamti ‘denizde’ yer almaktadır.’
[44] P.Delnero, 2018: 9
[45] F.Rochberg, 2012: 33
[46] P.Delnero, 2018: 15
[47] W.Horowitz, 1998: 32
[48] W.Horowitz,1998: 33
[49] W.Horowitz, 1998:30
[50] W.Horowitz, 1998:30
[51] W.Horowitz, 1998:37
[52] W.Horowitz, 1998: 37
[53] ‘Bir parsiktu kabı kalınlığında, on nindan uzunluğunda otuz kaburga yerleştirdim. ‘
I.Finkel, 2014: 270
[54] I.Finkel, 2014:271
[55] I.Finkel, 2014: 272
[56] Örneğin Summa-Alu’da kesilen bir hurma ağacı “kanını” döker.
[57] W.Horowitz, 2014: 38
[58] I.Finkel, 2014:271
[59] W.Horowitz, 1998:39
[60] I.Finkel, 2012: 272 Notlar-7.not
[61] W.Horowitz, 1998: 40

