Aşk, insan davranışını derinden etkileyen güçlü bir biyolojik ve psikolojik fenomendir. Bu yazı da, aşkın beyin üzerindeki etkilerini, ilgili nörotransmitterleri ve sinirsel devreleri konuşacağız. Güncel nörobilim araştırmaları, aşkın beyinde dopamin, oksitosin, serotonin ve diğer nörokimyasal süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu göstermektedir.
Yazan: Beyza Aydoğdu
Aşk, insan davranışını derinden etkileyen güçlü bir biyolojik ve psikolojik fenomendir. Bu yazı da, aşkın beyin üzerindeki etkilerini, ilgili nörotransmitterleri ve sinirsel devreleri konuşacağız. Güncel nörobilim araştırmaları, aşkın beyinde dopamin, oksitosin, serotonin ve diğer nörokimyasal süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu göstermektedir.
Aşık olunca beyinde neler oluyor?
Aşk, limbik sistemin çeşitli bölgelerini aktive eden karmaşık bir süreçtir. Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) çalışmaları, romantik aşkın beyin üzerindeki etkilerini inceleyerek, ödül merkezi olarak bilinen ventral tegmental alan (VTA) ve kaudat çekirdek gibi bölgelerin aktif hale geldiğini göstermiştir (Aron et al., 2005).
Nörotransmitterlerin rolü
Dopamin: Beynin ödül sistemiyle ilişkilidir ve romantik aşkta yüksek seviyelerde salgılanır. Dopamin artışı, mutluluk, motivasyon ve ödüllendirme hissini güçlendirir (Fisher et al., 2016).
Oksitosin: “Bağlanma hormonu” olarak bilinen oksitosin, güven ve sosyal bağlanmayı artırır. Sarılma ve fiziksel temas gibi etkileşimler oksitosin salınımını artırır (Fieher et al.,2016)
Serotonin: Aşık bireylerde serotonin seviyelerinin düştüğü görülmüştür. Bu durum, obsesif düşüncelerin ve takıntılı davranışların nedenini açıklayabilir (Marazziti et al., 1999).
Norepinefrin: Kalp atışlarını hızlandırarak “heyecan” hissini artırır. Bu kimyasal, aynı zamanda artan dikkat ve enerji seviyeleri ile ilişkilidir.
Beyindeki sinirsel devreler ve aşkın evreleri
Romantik aşk, genellikle üç temel aşamada incelenir:
Arzu (Lust): Testosteron ve östrojen hormonlarının etkisiyle cinsel çekim artar.
Çekim (Attraction): Dopamin, norepinefrin ve düşük serotonin seviyeleri ile karakterizedir. Beyindeki ödül sisteminin aşırı aktif hale gelmesiyle bireyler yoğun bir şekilde âşık hisseder.
Bağlılık (Attachment): Oksitosin ve vazopressin salınımı artar ve uzun vadeli bağlanma süreçleri başlar (Fisher et al., 2002).
Sonuç
Aşk, biyolojik ve kimyasal süreçlerin karmaşık bir etkileşimiyle ortaya çıkan güçlü bir duygudur. Nörobilim araştırmaları, aşkın beyin üzerindeki etkilerini anlamamıza yardımcı olmakta ve romantik ilişkilerin nörolojik temellerini açıklamaktadır. Gelecekteki çalışmalar, aşkın uzun vadeli etkilerini ve bireyler arasındaki farklılıkları daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.
Kaynaklar
- Aron, A., Fisher, H., Mashek, D. J., Strong, G., Li, H., & Brown, L. L. (2005). Reward, motivation, and emotion systems associated with early-stage intense romantic love. Journal of Neurophysiology, 94(1), 327-337. (PubMed)
- Fisher, H. E., Aron, A., & Brown, L. L. (2016). Romantic love: A mammalian brain system for mate choice. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences, 371(1684), 20150080.
- Marazziti, D., Akiskal, H. S., Rossi, A., & Cassano, G. B. (1999). Alteration of the platelet serotonin transporter in romantic love. Psychological Medicine, 29(3), 741-745.

