GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: Akıl, mantık ve felsefe düşmanı bir edip: Necip F. Kısakürek
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Felsefe > Akıl, mantık ve felsefe düşmanı bir edip: Necip F. Kısakürek
Felsefe

Akıl, mantık ve felsefe düşmanı bir edip: Necip F. Kısakürek

Yazar: Hasan Aydın Yayın Tarihi: 4 Temmuz 2023 7 Dakikalık Okuma
Paylaş
necip fazıl
Kısakürek, felsefi akılcılığı bir kenara bıraksak bile, kelâmi/teolojik akılcılığa bile meydan okumakta, gnostik/mistik bir görüşe savrulmaktadır. (Görsel: Bilgipedia)

Kısakürek’in Gazzali’yi aşması beklenirdi; ama öyle görünüyor ki, onun yanında esamesi bile okunacak düzeyde değil.

Belli politik kesimlerce Necip Fazıl Kısakürek, gençlere daima ideal bir model olarak sunulur, eserleri yeniden ve yeniden basılır. Kısakürek’in, edebi yönü, şair yönü elbette önemlidir; bunu kimse inkâr edemez diye düşünüyorum. Ancak çalkantılı kişiliğine, devlet desteğiyle eğitim için gittiği Fransa’daki bohem yaşamına, Yassı Ada’da örtülü ödenek davasında aldığı paraların hesabını verme uğraşına, para almak için yazdıklarına, kalemini para verilirse verenden yana kullanacağı türünden söylemlerine, çapkınlık dolu yaşantısına değinmek bile istemiyorum. İdeolocya Örgüsü içindeki, uygarlığa, demokrasiye, özgürlüklere, kadına, insana bakışını ve siyasal İslamcı yaklaşımını da irdelemek istemiyorum. Bunlarda, elbette köklü sorunlar vardır ve köklü eleştirel analizlerini yapmak gerekir. Sırf bunlar bile gençlerin önüne model olarak önerilmesini tartışmalı hale getirir.

Bir felsefeci olarak beni daha çok ilgilendiren, akla, mantığa ve felsefeye bakışıdır. Öyle ya, gençlere örnek olarak sunacağımız kişinin, aklı, mantığı ve felsefeyi önemsemesi beklenir ya da en azından kanımca beklenmelidir. Çünkü aklı, mantığı ve felsefeyi reddedince geriye sadece duygular ve doğmalar kalmaktadır. Bu sonuç da kendi başına sıkıntılıdır; çünkü duyguları ve doğmaları anlamlandırmak için bile akla gerek vardır. İslam geleneğinde denildiği gibi, aklı olmayanın dini de olmaz. Aklı yadsımak bastığı dalı kesmek demektir. Öyle anlaşılıyor ki, Kısakürek, felsefi akılcılığı bir kenara bıraksak bile, kelâmi/teolojik akılcılığa bile meydan okumakta, gnostik/mistik bir görüşe savrulmaktadır. Kaldı ki, gnostik/mistik yaklaşım bile tümüyle aklı saf dışı edemez. Ona göre aklın tek işlevi vardır; o da aklın kendisini yıkmaktır. Mümin-Kafir adlı diyaloğunda, Bergson ve Gazzali’e dayanarak (onların otoritesini kullanarak) şöyle demektedir:

Öyle ya, gençlere örnek olarak sunacağımız kişinin, aklı, mantığı ve felsefeyi önemsemesi beklenir ya da en azından kanımca beklenmelidir.

“Aklın, nihaî hamle ve kazanç olarak, kendi kifayetsizliğini anlamasından, kendi kendisini tahrip etmesinden başka hiçbir nasibi yoktur. Nitekim kendisinden evvelki akılcılar sistemini yıkmış olan Garplı bir filozof (Bergson), hasımlarının, sen akılcılık mesleğini yıktın ama, metodun aklîdir; buna ne dersin? sözüne şu cevabı vermiştir: Demek ki, aklın en üstün ve en nihaî faaliyeti, kendi metodiyle kendi kendisini tahrip etmekmiş. (…) İmam-ı Gazali diyor ki: Aklı gerdim, gerdim, kopacak kadar gerdim, gördüm ki, o, sınırlıdır ve kendi kendisine varabileceği hiçbir nihayet noktası yoktur. Aklımı kaybedecek hale geldim ve Allah Sevgilisinin ruh feyzine sığınıp her şeyi anladım ve kurtuldum. Peygamberlik tavrı aklın verâsıdır.”

Her şeyden önce, Bergson’un sezgici olduğunu ve aklı tümüyle dışlamadığını, yine Gazzali’nin, tasavvufa yöneldiği dönemlerdeki yapıtları dâhil hemen her yapıtında, aklı öve öve bitiremediğini belirtmek gerekir. Bu aktarımlar, olsa olsa, geçmiş düşünürlerden cımbızlanmış (bu sözler gerçekten onlar mı aittir; sanmıyorum), otoriteye baş vurmaktan başka bir anlama gelmemektedir.

Gazzali’nin, tasavvufa yöneldiği dönemlerdeki yapıtları dâhil hemen her yapıtında, aklı öve öve bitiremediğini belirtmek gerekir.

Akla güvenmeyen bir kişinin, anlamamız için düşünürlerden pasaj aktararak aklımıza seslenmesi, yine ‘aklın kendisini yıktığı’ gibi akılcı bir önermeye inanması olsa olsa olsa mantıksal bir çelişki olarak yorumlanabilir.

Kısakürek’in mantığa bakışı kısmen doğru olsa da çıkardığı sonuç hakikaten sakattır. Şöyle diyor:

“Mantık, bir inanıştan sonra, tıpkı bir (Geometri) mütearifesine bina edilen icaplar gibi, o inanışa bağlı gereklerin, sebep ve neticelerin idrak ölçüsünden başka bir şey değildir; ve sultan olmak yerine vezir selahiyetinde bir vasıtacıktır. Sultan ferman eder, vezir de icaplar ve gerekler manzumesinin örgüsünü tertipler. Bu işin de ismi mantık olur.”

Aklın kendisini yadsıdığını söyleyen birisinin, kendi aklıyla, mantığı sultan yerine koyduğu imanın veziri (hizmetçisi) sayması tutarlı görülemeyecek bir tutumdur. Aklın aczini ortaya koyduktan sonra, mantığı, imanın hizmetine sokmak, açık bir çelişkidir. Aklın kendi kendisini çürüttüğünü söyleyen birisinin, akılcı bir argüman geliştiremeyeceği, tutarlılık adına fideizme kayacağı beklenir. Ama bunu başarmak bile ne savunduğunu anlamayı, yani aklı gerektirir.

akıl, mantık
Aklın kendisini yadsıdığını söyleyen birisinin, kendi aklıyla, mantığı sultan yerine koyduğu imanın veziri (hizmetçisi) sayması tutarlı görülemeyecek bir tutumdur. (Pixabay)

Kendi kendisini çürüttüğünü söyleyerek aklı eleştiren Kısakürek, ‘İslâmda felsefe diye bir şey yoktur’ dedikten ve tarihsel İslam felsefe geleneğini yadsıdıktan sonra, İslam-felsefe karşıtlığı kurarak şöyle der:

“İşte felsefe, tarafsızlıktan yola çıkıp, bulacağı veya bulamayacağı nispet ve istikametlere göre kendisine taraf arayan başıboş düşünce manzumelerinin adıdır. Hakikat, felsefe için güya varılması lazım gelen, fakat asla varılmayan, varılmayacak ve boyuna aranacak olan bir hedef, bir ilk merhaledir. İslamdaysa sadece bir ilk temel ve bir ilk ve mutlak arayış. Yani İslâmda hakikat peşin ve varlığın sırlarını aramak ondan sonra. Birbirinin yanlışını çıkartmaktan başka rolü olmayan felsefeyi, perişan ve her dem birbirinin başını yemek gayesinde bir demokrasiye benzetecek olursak İslâma hakikat saltanatı gözüyle bakabiliriz. Demek varış önce, arayış sonra… Varışa bağlı tefekkürün adı da felsefe değil, hikmet. Felsefe başıboş bir çıkış ve bulamayış, İslâmi tefekkür ise düzenli bir yol alış ve bulduğunu derinleştiriş ve genişletiş.”

Peki, Kısakürek’e göre felsefenin hiç mi faydası yok? Elbette var, sözü yine ona bırakalım:

“Var! Hem de ne büyük fayda! Söylediğim gibi, birbirinin yanlışını çıkarma, birbirini yerme, yeme faydası. Ve iman sahiplerine bâtıl aklın ne demek olduğunu göstermeleri, mücadele sahası açmaları ve tababette mikroba karşı yapıldığı gibi bir nevi (asepsi) ve (antisepsi) tedbirine meydan vermeleri.”

Şimdi, felsefenin ne olduğunu bilmeden, felsefeyle ilgili hüküm vermek, akıl yürütmeyi yadsıyıp akıl yürütmek kadar saçma olsa gerekir. Gazzali, İslam filozoflarını eleştirdi; ama bunu felsefeyi öğrenerek rasyonel uslamlamalarla yaptı. Kısakürek’in Gazzali’yi aşması beklenirdi; ama öyle görünüyor ki, onun yanında esamesi bile okunacak düzeyde değil.

Naparsın?

Bilmeden fikir sahibi olmak; bilgisiz fikir sahiplerini modelleyip gençlere örnek olarak sunmak, sanırım bu toprakların kaderi…

Anadolu’daki yaygın tabirle, Allah akıl, fikir versin diyorum.

Etiketler: akıl, akıl fikir, bergson, gazzali, islam, islam filozofları, necip fazıl, necip fazıl kısakürek
Hasan Aydın 4 Temmuz 2023
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Önceki Yazı Aziz Sancar: “Bilim adamı özgürlük ister”
Sonraki Yazı uyku, uykusuzluk Uykuyu araştırmak: Ya sonra?

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Karl Marx, ulusların özgür halklar olarak kuruluşu ve insanlığın kurtuluşu

Modern dünyada insanlık ulusları ortaya çıkarmış; bu, insanlığın nihai kurtuluşu yolunda zorunlu bir adımdır; fakat egemen devletler olarak örgütlenmiş uluslar…

Felsefe
19 Temmuz 2025

Açlıkla büyüyen estetik

Dayatılan toplumsal güzellik normları sağlıklı bir kadın bedenini değil; metalaştırılmış, hem ruhsal hem fiziksel olarak tüketilmiş bir kadın bedenini vurguluyor.

FelsefePsikiyatriPsikoloji
2 Temmuz 2025

Teolojik tarihten modern zamanların tarihine: İnsan özgürlüğü ve kurtuluşu

Özgürleşmek, tarihi anlamak ve inşa etmek için ilk koşulsa, bu önce özgürleşmenin şartlarını ve tanımını yapmayı gerektirecektir.

Felsefe
2 Temmuz 2025

Etik ve etkili: Hayvansız laboratuvarlar gerçek oluyor!

2022 yılında, ABD Kongresi araştırmalarda hayvan kullanımından uzaklaşmayı destekleyen bir yasa kabul etti. Bu yasa, insanlarda kullanılacak ilaçların önce hayvanlarda…

BiyolojiEtikTıp
27 Haziran 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?