Özellikle Deepseek’in[1] Çinliler tarafından daha düşük maliyet ve açık kaynak ile geliştirilmesinden sonra, yapay zeka üzerindeki tartışmalar giderek artmaktadır. Bu tartışmaların bir boyutu da, yapay zekanın iktisadi, sosyal ve hatta politik etkilerinin neler olabileceği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Kimileri sınırsız bir iyimserlik içindeyken ötekiler katıksız bir kötümserlik içinde görünmektedirler. Daha ılımlı olanlar da yapay zekanın ortaya çıkaracağı yeni olanaklar ile getireceği sosyal maliyetler arasında bir dengenin kurulması gerektiğini vurgulamaktadırlar.
Hüseyin Özel
Örneğin Nobel ödüllü iktisatçılar Daron Acemoğlu ve Simon Johnson, İktidar ve İlerleme adlı kitaplarında, YZ’nın iktisadi etkileri konusunda birkaç noktaya dikkat çekmektedir. [2] İlk olarak yapay zeka, otomasyonu hızlandırarak işsizliği artırma eğilimi göstermektedir. Yeni teknolojiler, uzun dönemde, aynı zamanda yeni sektörler yaratarak istihdam yol açabilirse de bütün sektörlerde yapay zekanın yaygınlaşması, işsizliğin daha da ağırlaşmasına yol açabilir.[3] İkinci olarak yapay zeka, önemli potansiyeller içerse de enformasyon sektörünün yapısı nedeniyle, tekelci firmalar tarafından bu potansiyellerin ortaya çıkması engellenmektedir. Üçüncü olarak da yapay zeka, bir “cesur yeni dünya” yaratma yolunda önemli bir adım olabilir; özellikle tekelci firmaların devletlerin gücünü de aşan bir kontrol gücüne sahip olduğu, bir tür “dijital seflik” de yaratabilir. Bu durum da demokrasi için büyük bir tehdit yaratmaktadır. Bu yüzden de yapay zekanın halkın yararına kullanılmasını sağlayabilecek yeni bir tür demokratik “Refah Devleti” kurgusu gereklidir. Sonuç olarak yazarlar, “yapay zeka yanılsamasının” yani “teknoloji fetişizminin” ve “mistifikasyonunun” yaratacağı sakıncalar üzerinde durmaktadırlar. Dolayısıyla yazarlar, teknolojinin ve yapay zekanın üretkenliği artırmadığı ve yeni iş alanları yaratmadığını vurgulamaktadırlar. Bunun da temel nedeninin, yapay zekanın gelişiminin sosyal yararları gözetilmeden tümüyle kar hırsının işleyişine bırakılması olduğunu söylemektedirler. Böylelikle eşitsizlik ve yoksulluk daha da artarak hem toplumun manipüle edilmesi hem de otoriteleşme sağlanmaktadır.
Yeni teknolojiler, uzun dönemde, aynı zamanda yeni sektörler yaratarak istihdam yol açabilirse de bütün sektörlerde yapay zekanın yaygınlaşması, işsizliğin daha da ağırlaşmasına yol açabilir.
Acemoğlu, geçenlerde yine, yapay zeka ile refah arasındaki ilişkilere dair görüşlerini paylaşmıştır.[4] Ona göre, yapay zeka gelecekte çok etkili olacak, ancak “işçi-yanlısı” da “işçi-karşıtı” da olabileceğinden, kontrol edilmesi ve refaha yönelik kullanılması çok önemli. Günümüzde, daha çok işçi-karşıtı olarak geliştirilen yapay zeka, işsizliğe ve yoksulluğa daha çok katkıda bulunacak görünmektedir; bu yüzden bütün dünyada regüle edilerek gelişiminin yeni bir yöne oturtulması gerekmektedir. Bunun için de değişik “mimari” seçeneklere yönelinmeli, yani yapay zeka çalışanların elinde kullanılabilecek bir bilgi aracına dönüşmeli ve yapay zekanın kendi başına bırakılarak otonom kararlar almasının önüne geçilmelidir. Aynı zamanda yapay zeka, insan karar vericiler tarafından da anlaşılır olmalıdır. Bunun için de demokrasi gereklidir. Dolayısıyla, ‘’teknolojinin yönünün bugün olduğu gibi en büyük ve en güçlü şirketler tarafından değil, güçlü bir demokratik baskıyla toplumun yararına işleyecek biçimde yapılanması gerekmektedir’’ Acemoğlu’na göre. Yapay zekanın bugünkü hali demokrasiye karşı da tehdit oluşturduğundan, demokratik karar süreçlerinin korunması ve böylelikle yapay zekanın kontrolü gereklidir. Yoksa bir kısır döngü içine hapsolacak insanlık; teknolojik tercihler politik katılıma ve demokrasiye zarar verdikçe manipülasyon artacak, bu da demokrasiyi daha fazla tehlikeye atacaktır.
Yapay zekanın halkın yararına kullanılmasını sağlayabilecek yeni bir tür demokratik “Refah Devleti” kurgusu gereklidir.
Gerçekten de Acemoğlu, Marx’ın vurguladığı iki önemli ilkenin önemini, farkında olmadan yeniden vurgulamaktadır. Birincisi, teknolojik gelişmelerin daha çok üretim ilişkilerine bağlı olduğu, kendi başına toplumu biçimlendirecek bir özerkliğe sahip olmadığıdır İkincisi de teknolojinin kapitalistler tarafından işçi sınıfını kontrol etmek ve güçsüz hale getirmek için kullanıldığı, bunun da yoksulluk ve eşitsizliği daha fazla artırdığıdır. Bu iki gözlemin yapay zeka için de geçerli olduğu çok açık. Bu bakımdan yapay zekanın “mistifikasyonundan” kaçınarak, onu, toplumun yararı için “eğitmek” (mimarisini bu amaca uygun olarak geliştirmek) gerekli görünmektedir. Bu bakımdan, insanların işsizlik ve yoksulluğun yanı sıra güçsüzlük ve yabancılaşmadan da kurtulmasının yapay zekanın düzenlenme ve geliştirilmesindeki temel hedeflerden birisi olması gerektiğini akıldan çıkarmamak gerekir. Ancak kapitalizm altında, var olan üretim ilişkileri değiştirilmediği sürece, bu yönde bir çabanın harcanacağını öngörmek pek mümkün görünmemektedir. Bu durumda, ortak çabalarla yapay zekanın gelişiminin doğrultusunu olabildiğince iyileştirmek bir seçenek olarak ortaya çıkmaktadır.
İnsanların işsizlik ve yoksulluğun yanı sıra güçsüzlük ve yabancılaşmadan da kurtulmasının yapay zekanın düzenlenme ve geliştirilmesindeki temel hedeflerden birisi olması gerektiğini akıldan çıkarmamak gerekir.
Kimi zaman, yapay zekanın aslında “komünizm” idealini gerçekleştirmek bakımından önemli bir adım olduğu söylenmektedir. İnsanın yapmak zorunda olduğu işlerin yapay zeka tarafından yapılması sağlanarak kişinin kendisini gerçekleştirmek için kullanabileceği daha fazla boş zamanı olabilmektedir. Yapay zeka, örneğin Marx ve Engels’in Alman İdeolojisi’nde[5] dedikleri gibi, zevk için “sabah avlanmak, öğleden sonra balığa gitmek, akşam sığır beslemek, akşam yemeğinin ardından eleştirmenlik yapmak” gibi şeylerin yapılmasını sağlayabilmektedir. Benzer şekilde Marx, Kapital’in 3. Cildi, 48. Bölümde, “özgürlüğün alanı, zorunluluğun alanının bittiği yerde başlar”[6] diyerek yapay zekanın bizi zorunlu işlerden kurtararak kişinin kendisini geliştirme amacı için kullanılabileceğini haber veriyor gibidir. Bununla birlikte, yine Acemoğlu, “Yapay Zeka Komünizm Getirir mi?”[7] başlıklı yazısında, 1920’ler ve 30’larda gerçekleşen ünlü “sosyalist hesaplama” tartışmasına gönderme yaparak yapay zekanın, piyasanın kendiliğinden gerçekleştirdiği ileri sürülen bilgi toplama, işleme ve dağıtım işlevinin gerçekleştirilmesini sağlayabileceğini ancak bu iyimserliğin, piyasa sisteminin serbest girişim özelliğine dayanan demokratik niteliğini ortadan kaldırabileceğini ileri sürmektedir. Acemoğlu yine de, yapay zekanın tekelci firmaların kontrolü altında olmasının bilgiyi merkezi hale getirerek aslında piyasa sisteminin işleyişini de bozacağını, bu yüzden de bilgi üretme ve dağıtım işlevinin regülasyonlar yoluyla kontrol edilmesi gerektiğini eklemektedir. Bir kez daha Acemoğlu’na göre çözüm, yapay zekaya yönelik regülasyonların devlet tarafından düzenlenmesinin ve “demokratikleştirilmesinin” sağlanmasıdır. Ancak kapitalist üretim ilişkilerinin buna ne kadar izin vereceği sorusu hala ortada durmaktadır. Bu yüzden de çok daha radikal bir dönüşüme ihtiyaç olduğu kesin.
Acemoğlu yine de, yapay zekanın tekelci firmaların kontrolü altında olmasının bilgiyi merkezi hale getirerek aslında piyasa sisteminin işleyişini de bozacağını, bu yüzden de bilgi üretme ve dağıtım işlevinin regülasyonlar yoluyla kontrol edilmesi gerektiğini eklemektedir.
Merkezi planlamaya dayanan sosyalist bir ekonominin, yukarıdaki bilgi sorunu yüzünden hiçbir zaman mümkün olmayacağı; liberallerin, özellikle de F. A. Hayek’in en çok vurguladıkları noktadır. Bunun nedeni, planlama otoritesinin elinde bir kez toplanmış bilgi, üretim, tüketim ve bölüşüm kararlarının alınmasına olanak verse de bu kararlar daha hayata geçirilmeden söz konusu bilginin değişeceğini, sürekli ve anlık olarak değişen bilginin, merkezi planlama ne kadar güçlü olursa olsun mümkün olamayacağıdır. Yine de 1930’larda Polonyalı iktisatçı Oskar Lange, deneme-yanılma yoluyla, güçlü hesaplama araçlarının kullanımıyla bunun mümkün olabileceğini, dolayısıyla da sosyalist bir ekonominin piyasa ekonomisi kadar etkin kılınabileceğini ileri sürmüştür. Her ne kadar Lange’ın bu konudaki görüşleri, daha sonraki “piyasa sosyalizmi” yaklaşımlarına esin vermiş olsa da yapay zekanın gelişimi, böyle bir düzenlemenin, en azından ilke olarak mümkün olabileceği noktaya yaklaşıyor olduğumuz anlamına gelebilmektedir.
Çözüm anahtarı aslında insanların bu hedefle bir araya gelip politik bir mücadele yürütmesidir, yoksa yapay zekaya özerklik tanıyıp kendi haline bırakmakta değil.
Yapay Genel Zeka (YGZ) hedefinin gerçekleşmesiyle, bir ya da birden fazla yapay zeka veya yapay genel zeka, bilgi toplama, işleme ve dağıtma sorununu, hiçbir insanın ya da kurumun çözemeyeceği hızla çözebilmekte; dahası kendi aralarındaki iletişim ile hem kaynak dağıtımı, yani üretim ve tüketim sorunlarını hem de bölüşüm sorunlarını çözebilmektedir. Ancak bugünlerde o noktaya çok yakın olduğumuzu söylemek fazla iyimserlik olacaktır. Yine de asıl sorun, bir hesaplama sorunu değil üretim ilişkilerinin kendilerinin böyle bir düzenleme için dönüştürülmesi gerektiğidir. Kapitalizm altında, bu türden çözümleri geliştirecek türden yapay zeka biçimlerinin geliştirilmesi, var olan tekelci yapılar ve bilginin özel firmalar elinde toplanması eğilimleri dikkate alındığında, çok da gerçekçi görünmemektedir. Başka deyişle, sorun teknik olmaktan çok, sosyal ve hatta etik bir sorundur; bunun da çözüm anahtarı aslında insanların bu hedefle bir araya gelip politik bir mücadele yürütmesidir, yoksa yapay zekaya özerklik tanıyıp kendi haline bırakmakta değil.
Kaynakça:
[1] DeepSeek ve ChatGPT arasındaki farklar için bkz. “Utku Köse, “Karşılaştırmalı bir Analiz: ChatGPT ve DeepSeek”, https://gazetebilim.com.tr/karsilastirmali-bir-analiz-chatgpt-ve-deepseek/
[2] Bu etkiler için bkz. Hüseyin Özel, “Yapay Zekanın İktisadi ve Sosyal Etkileri”, https://gazetebilim.com.tr/yapay-zekanin-iktisadi-ve-sosyal-etkileri/.
[3] Kutsi Akıllı, “Önümüzdeki On Yılın Sorusu: Yapay Zeka Bizim İşimizi de Elimizden Alacak mı?” https://gazetebilim.com.tr/onumuzdeki-on-yilin-sorusu-yapay-zeka-bizim-isimizi-de-elimizden-alacak-mi/
[4] https://x.com/DAcemogluMIT/status/1879523550098608400
[5] https://www.marxists.org/archive/marx/works/1845/german-ideology/ch01a.htm.
[6] https://www.marxists.org/archive/marx/works/subject/hist-mat/capital/vol3-ch48.htm
[7] https://gazeteoksijen.com/yazarlar/daron-acemoglu/yapay-zeka-komunizm-getirir-mi-182253

