GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: Yapay zekâ çevirmenliği bitirecek mi?
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Teknoloji > Yapay Zekâ > Yapay zekâ çevirmenliği bitirecek mi?
Yapay Zekâ

Yapay zekâ çevirmenliği bitirecek mi?

Yazar: GazeteBilim Yayın Tarihi: 24 Temmuz 2023 17 Dakikalık Okuma
Paylaş
Yapay zekâ yayın dünyasını ve çevirmenliği nasıl etkileyecek? (Pexels)

Yapay zekâ tartışma yaratmaya devam ediyor. Bunların en önemlilerinden biri de çevirmenliğe son verip vermeyeceği. Yayınevlerine, yazarlara ve çevirmenlere sorduk.

İçindekiler
“Bugün çeviri işini yapay zekâya yıkmak şık sonuçlar doğurmaz”“Çeviri metinleri hızlandı ama kalitesi düştü”“Yapay zekânın işsiz kalacağı tek alan sanattır”“Martin Eden’i kendi dilinde okumanın hazzını yaşamaya devam etmeliyiz”“Yapay zekânın yiyeceği kim bilir kaç fırın veri var”“Çeviride zanaat çağından seri üretim çağına geçiyoruz”

Haber: Emrah Maraşo

“Bugün çeviri işini yapay zekâya yıkmak şık sonuçlar doğurmaz”

Siz Türkiye’nin önde gelen yayınevlerinden Kırmızı Kedi’nin kurucususunuz. Yapay zekânın mevcut hali ve gelecek vaadi yayın dünyasını, yazarlığı nasıl etkileyecek? Çevirmenliğe son mu verecek? Yapay zekânın yazdığı veya çevirdiği bir kitabı yayınlar mısınız?

Haluk Hepkon: Yapay zekanın ve 5G teknolojisinin yayıncılık alanında ilk kullanımına dair tecrübeyi birkaç sene önce katıldığım Pekin Kitap Fuarı’nda şahit olmuştum. Çalışanın olmadığı kitapçılar, yayıncıların stok maliyetini ortadan kaldırmak için okurun isteği üzerine ve istediği sayıda nüsha basan baskı makinaları, sanal gerçeklikle ulaşılan kütüphaneler vs. Özellikle sanal kütüphane deneyimi müthişti. Sanal bir kütüphanede seçtiğiniz kitap birden önünüzde açılıyor, okuduğunuz metin birden sesli olarak okunuyor, içinde bulunduğunuz ortam birden değişiyor, incelediğiniz kitapla ilgili görüntülerin içine giriyordunuz. Yetkililer seslendirmenin yapay zekâyla oluşturulduğunu, yakında diğer dillerde de seslendirme yapmayı hedeflediklerini söylemişti. Doğrusu önce gördüklerime inanamadım. Sonra araya pandemi girdi. Teknolojik gelişmelerin baş döndürücü hızı göze alındığında çok uzun bir süre… Günümüzde ve yakın gelecekte daha bir sürü yeniliğin olacağına inanıyorum. Son günlerde gündeme oturan yapay zekâyla çeviri meselesine de böyle yaklaşmak gerekir. Birkaç yıl önce Avrupa’da çevirmenlik bürolarında çalışanların, yapay zekânın işlerini ellerinden alacağı kaygısıyla farklı mesleklere yöneldiklerini duymuştum. Kuşkusuz teknik çeviriyle edebi çeviri aynı şey değil ama teknolojik yenilenmenin hızı aradaki farkları kısa bir süre sonra kapatırsa, çok da şaşırmam.
Yazarlık ve çeviriyi aynı planda değerlendirmiyorum. Kuşkusuz iyi bir çeviri de yazarlık gibi yaratıcılık istiyor. İyi bir çevirmenin bir kitapta nasıl muazzam farklar yarattığına çok şahit oldum. Yine de yapay zekânın çeviri alanında daha kısa zamanda başarılı olacağına inanıyorum. En azından edebi olmayan metinlerde… Yazarlık, yani yaratıcılık alanında ise ciddi şüphelerim var. Bir programın, ne kadar gelişmiş olursa olsun, edebiyat gibi doğrudan insanla ve onun yaşamıyla ilgili bir alanda kayda değer bir eser meydana getirmesi bana zor geliyor.

Haluk Hepkon: Kuşkusuz teknik çeviriyle edebi çeviri aynı şey değil ama teknolojik yenilenmenin hızı aradaki farkları kısa bir süre sonra kapatırsa, çok da şaşırmam.

Tekrar çeviriye dönersek, teknoloji gelişiyor, evet, peki bugünkü gelişim düzeyi bir edebi eseri hakkını vererek çevirmeye yeterli mi? Bence henüz değil. Bugünden çeviri işini yapay zekâya yıkmanın çok da şık olmayan sonuçları olacağını düşünüyorum. Bu açıdan Kırmızı Kedi olarak şu evrede böyle bir çeviriyi yayımlamayı doğru bulmayız. Yine de işin geldiği yeri ve hızını az buçuk bilen biri olarak, bu soruya gelecekte farklı yanıtlar verebileceğimizi de biliyorum.

“Çeviri metinleri hızlandı ama kalitesi düştü”

Yapay zekânın mevcut hali ve gelecek vaadi yayın dünyasını, yazarlığı nasıl etkileyecek? Çevirmenliğe son mu verecek? Siz yapay zekânın yazdığı veya çevirdiği bir kitabı yayınlar mısınız?
Say Yayınları:
Çeviri programlarının yapay zekâ desteği ile geliştirilmesi sayesinde son birkaç senede bu programların kullanımı yaygınlaşmaya başladı. Çevirmenlerin de gün geçtikçe daha bu programlardan sık destek aldıklarını gözlemledik. Bu değişimin bir olumlu bir de olumsuz sonuçları oldu. Olumlu olarak çeviriden gelen metinlerin hızı büyük ölçüde arttı ve çeviriden kaynaklı tashih hataları neredeyse tarihe karıştı. Olumsuz sonucu ise genel olarak çeviri kalitesinin düşmesi oldu. Geneli itibariyle çeviri kalitesinin düşmesi editörlerimiz için daha fazla iş yükü ve yayınevi için de daha çok masraf anlamına geliyor.
Say Yayınları olarak yapay zekânın gelecekte birçok mesleği tehdit altında bırakacağını bunlardan birinin de çevirmenlik olacağını düşünüyoruz. Fakat yapay zekâ destekli çeviriler teknik metinlerin ve programların çevirilerinde daha sık kullanılacaktır. Ancak diğer metinlerin veya kitapların çevirileri, insan zekâsının süzgecinden geçmeden (kendisinin -ve içinde yaşadığı toplumun- duyarlılıkları, hassasiyetleri, alt yapısı, kültürü göz önüne alınmadan) %100 güvenilir olmayacaktır. En azından önümüzdeki on yıl için bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Say Yayınları olarak yapay zekânın gelecekte birçok mesleği tehdit altında bırakacağını bunlardan birinin de çevirmenlik olacağını düşünüyoruz.

Bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak çevirmenlerimizin yapay zekâ destekli çeviri yapmalarını sakıncalı bulmuyoruz fakat çevirmenlerden dileğimiz metinler üzerinde kendileri sıfırdan çeviri yapıyormuş gibi emek harcamaları, metni etraflıca gözden geçirmeleri ve editörlere mümkün olduğunca az iş yaratacak bir metin teslim etmeleri yönündedir. 

“Yapay zekânın işsiz kalacağı tek alan sanattır”

Ülkemizin önde gelen yazarları ve editörlerindensiniz. Yapay zekânın mevcut hali ve gelecek vaadi yazarlığı, çevirmenliği nasıl etkileyecek? Çevirmenliğe son mu verecek? Siz herhangi bir eserinizi yapay zekânın çevirmesini ister miydiniz? 
Faruk Duman: İyi bir edebiyat okuru, çevirmenliğin yazarlıkla eşdeğer olduğunu bilir. Çeviriler, yaratıcı eserlerdir. Aklıma sevgili Seçkin Selvi’nin, hapishanede çevirdiği Yüzyıllık Yalnızlık geliyor. Sonra Nâzım’ın, Zeki Baştımar’la birlikte çevirdiği Savaş ve Barış. Okur, yaratıcı çevrmeni sözcüklerle izler, onun sesi, duygusu vardır… O eserler kuşkusuz ki bizim dilimizde yeniden yazılmıştır. 

Faruk Duman: Çeviriler, yaratıcı eserlerdir.

Yapay zekâ bir iş yapabilir ama onun işsiz kalacağı tek alan sanattır, çünkü sanat formül ve yazılımla yapılmıyor ne yazık ki. Nedeni şu: İlk çağlardan bu yana, sanat hep bireysel korkuları, mutlulukları paylaşmak üzere yapıldı. Hep “ilk madde” oldu. Yani, buradan bakarsanız, insanın içinden yeni bir keşifle çıktı sanat yapıtı. Bu nedenle hiçbir zaman örneğin taklit edilemedi. Bugün bildiğiniz gibi, Homeros’un da kendi üslubu vardır, Yunus’un da. Bu tekrarlanamaz. Ben de bu nedenle, korkuları, coşkusu, hüznü olan bir sanatçı çevirsin isterim yazdıklarımı.

“Martin Eden’i kendi dilinde okumanın hazzını yaşamaya devam etmeliyiz”

Dil öğrenme konusunda önde gelen uzman
akademisyenlerindensiniz. Yapay zekânın mevcut hali ve gelecek vaadi
çevirmenliğe son mu verecek? Yabancı dil öğrenme ihtiyacını ortadan mı
kaldıracak? Veya dil öğrenmeyi ve çevirmenliği nasıl bir dönüşüme uğratacak?

Cem Balçıkanlı: Elon Musk’ın yıllar önce bu konuda yaptığı açıklamada Neuralink isimli cihazı insanların beyinlerine yerleştirmek suretiyle yabancı dil öğrenmenin artık bir gereklilik olmayacağından söz ediliyordu. Geliştirilen istem sayesinde insanlar artık konuşmaya bile gerek kalmadan başka bir dilde iletişim kurabilecekmiş. Bu tartışmayı yaparken de hepimizin bir şekilde duyduğu ama çok da anlamlandıramadığı yapay zekâ kavramıyla karşılaşıyoruz. Dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov’un 1997 yılında Deep Blue ismi verilen bir bilgisayara yenilmesiyle dikkatleri üzerine çeken yapay zekâ sistematiğini kullanarak çeviri yapan uygulamaları takip ediyorum. Özellikle Google Translate ile yapılan çevirilerde son yıllarda bir iyileşme olduğunu ve verilmek istenen anlamı büyük oranda karşılayan çeviriler yaptığını biliyorum. Öte yandan Google Translate dışında kendisini “dünyanın en doğru çevirmeni” diye tarif eden DeepL Translate ise bu konuda bazı özellikleriyle diğer araçların önüne geçiyor. Bu ve benzeri tüm araçların varlığı her ne kadar gelecek için heyecan uyandırsa da yapay zekâ yabancı dil öğrenme ihtiyacını ortadan kaldıracak mı? Şu anki haliyle çevirmenlik mesleği tarihin tozlu raflarına mı itilecek? Gerçekten bu tür uygulamalar bir insanın yapabileceği kadar iyi çeviri yapabilir mi? Bu soruların yanıtları “HAYIR”.

Gelin bunların nedenleri başlıklar halinde ele alalım.

1) Yapay zekâ sistemine ana dili konuşmacıların yaptığı yanlışlar eklenmediği sürece bunların bağlama uygun bir şekilde çevrilmesi pek mümkün olmayacaktır.

2) Bir metnin dil yeterliği anlamındaki seviyesi sadece içerdiği söz varlığı ve söz dizimi çeşitliliğiyle ölçülmez. Sosyo-pragmatik yükü, içerdiği kültürel unsurlar, iletişimsel söylem parçacıkları ve genel bilişsel yükünü de dikkate alarak anlamsal karşılığı uygun olabilecek çeviriler yapılmalıdır.

3) Bir kelimenin anlamını doğru bir şekilde çevirmek için kelimenin geçtiği cümlenin geri kalanındaki yerlere bakmak gerekir. İnsanlar, doğal akışı içinde sürdürülen iletişimi içselleştirip birçok farklı değişkeni aynı anda yorumlama ve bunlardan doğru anlamı büyük oranda çıkarmada bilgisayarlardan daha başarılılar.

4) Yıllar önce Can Yücel’in Hamlet’in “Olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu!” sözünü “Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin!” şeklinde çevirmesi de yapay zekâ sistematiğinin edebiyatın estetik boyutlarına henüz ulaşamayacağının kanıtlarındandır.

Cem Balçıkanlı: Can Yücel’in Hamlet’in “Olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu!” sözünü “Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin!” şeklinde çevirmesi de yapay zekâ sistematiğinin edebiyatın estetik boyutlarına henüz ulaşamayacağının kanıtlarındandır.

Öte yandan, yapay zekâ temelli araçların gerek dil öğrenmeyi gerekse çevirmenliği olumlu yönlerde değişime uğratacağının sinyallerini de yakın zamandaki gelişmelerle alıyoruz. Ancak yine de dil öğrenmenin büyülü dünyasına sırt çevirmeyip Jack London’un ünlü romanı Martin Eden gibi eserleri kendi dilinde okumanın hazzını yaşamaya devam etmeliyiz. Ne dersiniz? 

“Yapay zekânın yiyeceği kim bilir kaç fırın veri var”

Siz hem edebiyat hem de bilim çevirileri yapan bir çevirmensiniz. Yapay zekânın mevcut hali ve gelecek vaadi çevirmenliğe son mu verecek? Veya çevirmenliği nasıl bir dönüşüme uğratacak?
Duygu Akın:
Yapay zekâyla ilgili gelişmeleri amatör bir merakla yıllardır, hatta belki ilk yıllarından beri takip ediyorum. Konunun uzmanı değilim elbette ama bu süreçte yapay zekâ gelişiminin nerelerde tekleyebildiğine, neden beklenen hızda ilerlemediğine, hangi alanlarda daha hızlı ilerleyebildiğine, örneğin makine öğrenmesine etki eden ve onu şekillendiren unsurların YZ’nin ürettiği çıktılarda ne gibi sorunlar yaratabildiğine, çok dışarıdan bakan bir göz olarak da olsa bir miktar aşinayım. Bu da çevirmenlikle yapay zekâ arasındaki ilişkinin olası geleceği konusunda zamanla bir fikir geliştirmemi sağladı. Çevirmenin yaptığı iş en basit tarifiyle, pek çok unsurdan beslenen bir kültürün doğurduğu bir ürünü, yine pek çok unsurdan beslenen başka bir kültüre, sadakatle ama aynı zamanda yabancılanmayacak kadar bir doğallık ve güzellikle aktarma çalışmasıdır. Bu aktarma eylemi ilk bakışta çok boyutlu, çok katmanlı görünmeyebilir ama çevirmen, konuya aşina olmayanların aklına gelmeyecek kadar çok etkeni gözeterek, hem şifre okuyucu ve ‘yaratıcı’ bir problem çözücü gibi çalışır hem de insanî algı ve kavrayışın inceliklerine hassasiyet gösteren sadık bir kültürel dönüştürücü gibi.
Kısaca değinecek olursam, her metin yazıldığı dilin bir ürünü ama yazarının etkilendiği sayısız kültürel, sosyal, tarihsel, coğrafi unsurun da bir yansımasıdır. Dolayısıyla hem yazarın üslubunu barındırır hem de bünyesinde çözümlenmesi ve dönüştürülmesi gereken sayısız gizli/açık şifreyi taşır. Çevirmenin, metne etki eden ve aktarılması gereken tüm bu unsurları yakalaması, tüm şifreleri fark etmesi, ardından da hepsini olabildiğince kayıp vermeden çeviri metne aktarması gerekir. Birçok çevirmenin, günümüzdeki haliyle yapay zekânın sadece kaynak metin ile erek metnin ‘dilini’ (çok iyi de olsa) bilmesinin, bir çeviriyi ‘layıkıyla’ yapabileceği anlamına gelmediğini ısrarla söylemesi de bu karmaşık yapıdan kaynaklanıyor.
Yapay zekâya, her çevirmenin yaptığı temel bir işi; örneğin, öncelikle yazarın üslubunu çözümleme ve bu üslubu koruyarak başka bir dile aktarma işini öğretmek dahi, şimdilik uzun ve belki zorlu bir süreci gerektiriyor. Bu sürece en basitinden, YZ’yi önyargılardan, ayrımcılıktan, yanlılıktan vb arındırmak ve kültürel değerlere objektif yaklaşarak ama aktarılan dilin doğallığını da koruyarak aktarmak gibi süreçler, işlemler de dahil. Bunun dışında başka ne gibi süreçlerin dahil olduğunu ise uzmanlar biliyor, bilmediklerini de ortaya çıkan sorunlarla birlikte öğreniyorlar. Oysa üslup, çeviride sadakatle aktarılması gereken unsurlardan sadece biri.
Öte yanda kültürel şifreler de sayısız bilgi içeriyor. Aynı kavram, aynı sözcük, aynı düşünce, aynı deyiş, aynı söylem, farklı kültürlerde kendine kimi zaman incelikli farklarla kimi zaman da birbirine çok uzak düşen farklarla karşılık bulabiliyor.
Üslup ve kültürel şifreler dışında, dilde lezzet ve akıcılık da çevirmenin donanımına ve yaratıcılığına çok bağlı olan, önemli bir etken. Diyelim üslubu layıkıyla kavradınız ve aktardınız, dildeki kültürel şifreleri layıkıyla çözdünüz, altmetin okumalarını yaptınız, gizli göndermeleri de hiç kaçırmadan yakalayıp aktardınız. Yaptığınız çeviri hâlâ yavan, hâlâ anlaşılmaz, hâlâ zorlayıcı, hâlâ akıcılık ve lezzetten uzak olabilir. Burada da işin içine belli bir birikim ve donanımın ürünü olan yaratıcılık; neyin kulağa iyi geldiği, neyin doğal göründüğü, neyin lezzet verdiğini anlama yeteneği ve bunu aktarma yeteneği giriyor.
Yukarıda saydıklarımın büyük bir kısmı çeşitli yöntemlerle YZ’ye öğretilebilir ve çeviri metinlerin karşılaştırılması, örüntülerin tespiti, mevcut çevirilerde üretilen çözümlerin tespiti ve kullanımı gibi birçok yöntemle zaman içinde edebi çevirilerde dahi belli bir noktaya gelinebilir. Yazar üslubunu algılayıp erek dile dönüştürebilecek, kültürel incelikleri zaman içinde daha iyi tespit edip yenilerini de öğrenmeyi öğrenecek yazılımlar da geliştirilebilir, hatta bildiğim kadarıyla geliştiriliyor.
Ancak özellikle edebi çeviri sürecinde, yukarıda anlattığım ve yaratıcılığı da içeren sayısız unsurun çevirinin niteliğini ne denli etkilediği, iyi çeviri ile kötü çeviri arasındaki farkı nasıl net bir şekilde belirlediği düşünülürse, hatalardan arınmakla kalmayıp her türlü incelikli okumayı ve aktarımı başaran, bunun yanında dilde doğallık ve akıcılığı yaratıcı çözümlerle yakalayan algoritmalarla buluşmamızın bir zaman gerektirdiği açık.

Duygu Akın: İleride YZ geliştiğinde, hatta belki kendi kendini geliştirdiğinde, edebi çevirilerde çok daha kabul edilebilir sonuçlar alınacağını düşünüyorum.

Bir girdi olarak makineye beslenecek her metin, aslında yazarının özgün ve yaratıcı bir ürünüdür. Her yazar her yeni metinde daha önce söylenenden belki biraz belki çok farklı olanı söyler, belki de daha önce hiç söylenmemiş olanı. Kavramlarla oynar, düşüncelerle oynar, imgelemi zorlar, yeni sözcükler yaratır, yeni düşünüşlerin kapısını aralar. YZ’nin bunları besleyen altyapıya hâkim olup bunların her birini yakaladıktan sonra başka bir dile sadakatle ama insan aklının, insan kalbinin, insan kulağının en hoşuna gidecek şekilde aktarması için önünde yiyeceği kim bilir kaç kırk fırın veri var. Benim düşüncem her gün bu yolda önemli adımlar atıldığı, bugün özellikle teknik çevirilerde belli diller arasında kabul edilebilir bir yere gelindiği, ancak edebi çeviride bu yolun henüz başında olduğumuz yönünde.
İleride YZ geliştiğinde, hatta belki kendi kendini geliştirdiğinde, edebi çevirilerde çok daha kabul edilebilir sonuçlar alınacağını düşünüyorum. Bunun beş yıl mı, on yıl mı, on beş yıl mı olduğunu bilmiyorum ama gerçekleşme sürecinde çevirmenlerin öncelikle bir editör gibi çalışma konumuna geçiş yapacaklarını tahmin ediyorum. Metne ilk başta bolca müdahaleyle, sonraları belki yakın kontrollerle, daha sonraları da belki düzeltmen olarak yaklaşacaklarını tahmin ediyorum. Günün birinde çevirmenliğin sonu tamamen gelir mi, bence YZ’nin gelişim hızının katlanarak ilerlemesi, kuantum bilgisayarların daha da gelişmesi, büyük veri işlemenin kolaylaşması sonucu, çevirmenliğin sonu da gelebilir. Ancak o güne henüz epeyce bir zaman olduğunu düşünüyorum.

“Çeviride zanaat çağından seri üretim çağına geçiyoruz”

Yapay zekânın mevcut hali ve gelecek vaadi çevirmenliğe son mu verecek? Veya çevirmenliği nasıl bir dönüşüme uğratacak?
Burak Emre: Matbaanın icadı ve yayılımıyla bilginin aktarımı artık bir kâtibin yazma hızı ile sınırlanamaz hâle geldi. Aynı şekilde buharlı makineler, emeği bireysel ve zanaatsal bir ölçekten kitlesel üretim ölçeğine taşıdı. Çok yakın bir gelecekte yapay zekâ; küresel bilgi toplamına erişim noktasında toplumun pek çok kesimi için binlerce yıllık bir engel olan dil bariyerini ortadan kaldıracak gibi görünüyor. Bu son bilişsel devrimin, bugüne kadar bu işlevi üstlenmiş kadim ve asil bir topluluğun, çevirmenlerin pahasına gerçekleşecek olması üzücü.

Burak Emre: Bu son bilişsel devrimin, bugüne kadar bu işlevi üstlenmiş kadim ve asil bir topluluğun, çevirmenlerin pahasına gerçekleşecek olması üzücü.

Çevirmenlerin soyunun hızlıca tükenmeyeceği aşikâr ancak sermayenin bu yeni teknolojileri hızlıca benimseyeceğini ve sektörde halihazırda sınırlı olan kaynakların daha da sert bir rekabet çerçevesinde paylaşılacağını öngörmek zor değil. Özetlemek gerekirse; çeviride zanaat çağından seri üretim çağına geçişi deneyimliyoruz ve “çevirmenin” rolü, “çeviri operatörlüğü” rolüne evriliyor.

Etiketler: çevirmen, çevirmenlik, teknik, yapay zeka, yaratıcılık
GazeteBilim 24 Temmuz 2023
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Önceki Yazı nörofelsefe, sinirbilim Bilim felsefesindeki yeni boyut: Nörofelsefe
Sonraki Yazı Oppenheimer ve Pauli’nin övdüğü büyük Türk fizikçisi: Feza Gürsey

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Grok, Attila’yı neden “barbar” yaptı?

Yapay zekânın taraflı olmasının kendi ağzından itirafı...

Yapay Zekâ
12 Ekim 2025

Yapay Zekâ işleri kolaylaştırıyor ama ahlâki çizgileri bulandırıyor mu?

Yapay zekâ bize hız, verimlilik ve kolaylık sunuyor. Ama aynı zamanda insan ile eylemleri arasına görünmez bir perde çekerek ahlâki…

HaberYapay Zekâ
1 Ekim 2025

Sentetik hakikatin çağında: Deepfake’ler ve toplumsal güven krizi

Deepfake teknolojisinin yükselişi gerçeklik algısının kendisini hedef alan bir dönüşümdür.

Yapay Zekâ
30 Eylül 2025

Türk akademisyen öncülüğünde yapay zekâ devrimi

Ekibin lideri olan Türk bilim insanı Prof. Dr. Aydoğan Özcan’a, yaptıkları çalışmanın performans ve enerji kullanımı açısından hangi yenilikleri getirdiğini…

Yapay Zekâ
19 Eylül 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?