Sene, 1901! Devrimler Çağı’nın eşiğine gelinmiştir ve öyle anlaşılmaktadır ki “Geleceğin Devrimcileri”ne rehberlik yapacak yeni bir bilim keşfedilmiştir: Sosyal Psikoloji.
II. Meşrûtiyet ve Erken Cumhuriyet Dönemleri’nde, Fransız araştırmacı ve psikolog Gustave Le Bon’un (1841-1931) fikirleri, Türk Aydınlar arasında büyük bir ilgiyle karşılanmış ve kitaplarından bir kısmı Türkçe’ye aktarılmıştır.
Oldukça erken tarihlerde “sosyal psikoloji” gibi yeni bir bilim dalının ülkemizde tanınmasını sağlayan bu yöndeki faaliyetlerin başını, öyle anlaşılmaktadır ki İttihad ve Terakki’nin kurucu önderlerinden ve düşünürlerinden Abdullah Cevdet Bey (1869-1932) çekmiştir.
Tespit edebildiğimiz Le Bon çevirilerinin isimleri şöyledir:
Rûhü’l-Akvâm, Çev: Abdullah Cevdet, Kahire 1907, İstanbul 1913; Rûh-ı Siyâset ve Müdafâa-i İctimâiyye, Çev: Köprülüzâde Fuad, İstanbul 1326 (1910/11); Rûhü’l-Cemâat, Çev: Mehmed Fuad ve Sadreddin Celâl, İstanbul 1327 (1911/12); Asrımızın Nusûs-ı Felsefiyyesi, Çev: Abdullah Cevdet, İstanbul 1913; Avrupa Harbinden Alınan Psikolociyâî Dersler, Çev: Abdullah Cevdet, İstanbul 1918; Dün ve Yarın: Nusûs-ı Rûhiyye ve İctimâiyye, Çev: Abdullah Cevdet, İstanbul 1921; Cihân Muvâzenesinin Bozulması, Çev: Ali Reşad ve Galib Ata, İstanbul 1339 (1923); İlm-i Rûh-ı İctimâî, Çev: Abdullah Cevdet, İstanbul 1924; Tarih Felsefesinin İlmî Esasları, Çev: Haydar Rıfat, İstanbul 1932.
Bunların dışında Abdullah Cevdet Bey, İctihâd dergisinde Le Bon ile ilgili çok sayıda telif ve tercüme makale de basmıştır. Malumat vermek için birkaç tanesinin ismini burada anmak yararlı olacaktır:
“Dün ve Yarın” (1922); “İlm-i İktisadın Prensipleri” (1924); “İktisadî Musahabe: Taşkömüründen ve Petrolden Müteşaib Yeni Kuvvetlerin İctimaî Rolü” (1924); “Gustave Le Bon ve Kadın Psikolojiyası” (1925); “Gustave Le Bon ve Tefekkür Aleminde Gördüğü İş” (1925); “Malî Meselelerin Psikolociyaî Çehreleri” (1926); “Verginin Anasır-ı Psikolojiyası” (1926); “Cihan Muvazenesinin Bozulması” (1926); “Komünizme Karşı Müdafaa” (1927); “Vukuatın Felsefesi: Sınıflar Arasındaki Mücadele Meselesini Amerika Nasıl Halletti?” (1927); “Felsefî ve Psikolocyaî Tetebbu: İçtihatlar ve İtikadlar Nasıl Doğarlar?” (1928); “Kavimler Arasında Rekabetler ve Pasifistlerin Zuumları” (1928); “Ölülerle Diriler Arasında Nizalar” (1928); “Psikolociya Hatalarının Siyasî Neticeleri” (1928); “Tarihte Maddî ve Gayr-ı Maddî Kuvvetler” (1928); “Avrupa’nın Fakirleşmesi ve Amerika’nın Mali Hégémoniası” (1929); “Amelî Ruhiyat” (1930); “Bir Tarih Felsefesinin İlmî Esasları: Medeniyetlerin Tahavvülü” (1931); “Kavimlerin Hayatında “İdéal”in Rolü: Socialistlik Dini” (1931); “İdarî Islahatın Psychologiaî Müşkilatı” (1931); “Dünyanın Yeni Khudavendleri: Amerika Hégémoniası” (1931); “Dünyanın Başlıca Devletlerinin Vaziyet-i Hâzıraları” (1931); “Cihanın Şimdiki İnkişâfı: Hayaller ve Hakikatler” (1932); “Bir Nüfus Fazlalığı Neticesi Olan Harpler” (1932); “Asya İle Çarpışma Tehditleri” (1932); “Gustave Le Bon ve Eseri” (1932); “Tarihin Yeni Amilleri: Dünyanın İktisadî Tekâmülü ve Refahın Yeni Unsurları” (1932).
Abdullah Cevdet Bey’in, beş kısımdan oluşan “Gustave Le Bon ve Eseri” başlıklı dizi-makalesi aslında Fransa’da vermiş olduğu bir konferansın metnidir. Hemen girişinde, Le Bon ile ilgili şunları söylemiştir:
“40 seneye yakın bir zamandan beri Doctor Gustave Le Bon ve eserleri için derin bir hayranlık besliyorum. Onu çok okudum ve içtimâî psychologia’dan bâhis olan kitaplarının başlıcalarını Türkçeye tercüme ettim. Kendisini 1905’te Paris’te tanıdım ve 26 seneden beri aramızda mektuplaşmak hiç kesilmedi. Bu itibarla üful eden büyük mütefekkiri en büyük hatları ile size arz edecek vaziyetteyim.
Edison ziya ve ses tekniği havzasında ne olmuş idi ise, Dr. Gustave Le Bon da cemiyetler ve psychologia havzasında o olmuştur. Tükenmez bir energie ve ziyadâr bir irade bu iki büyük adamın mümeyyiz vasıflarını teşkil ediyordu.”[1]
Hiç şüphe yoktur ki Le Bon’un kitapları ve makaleleri, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir” doktrinini benimseyen politika yapıcılar ve uygulayıcılar tarafından yoğun bir şekilde okunmuş ve kullanılmıştır.
Sosyal psikoloji tarihimiz açısından büyük değer taşıyan Rûhü’l-Akvâm (Kavimlerin Ruhu), Gustave Le Bon’un Les lois psychologiques de l’évolution des peuples’ün (Halkların Gelişiminin Psikolojik Yasaları, Paris 1894) Türkçe tercümesidir ve bir giriş ile beş bölümden oluşmuştur[2].
Abdullah Cevdet Bey: “Edison ziya ve ses tekniği havzasında ne olmuş idi ise, Dr. Gustave Le Bon da cemiyetler ve psychologia havzasında o olmuştur.”
Giriş, “Günümüzün eşitlik arayıcı fikirleri ve tarihin psikolojik temelleri”, Birinci Bölüm, “Irkların psikolojik seciyeleri” [Birinci Fasıl: Irkların ruhu; İkinci Fasıl: Irkların seciyesinin değişim sınırları; Üçüncü Fasıl: Irkların psikolojik mertebeleri; Dördüncü Fasıl: Fertlerin ve ırkların tedricen birbirlerinden farklılaşması; Beşinci Fasıl: Tarihî ırkların teşekkülü]; İkinci Bölüm, “Medeniyetlerinin muhtelif unsurlarında, ırkların psikolojik seciyeleri nasıl tecelli eder?” [Birinci Fasıl: Bir medeniyette, bir kavmin ruhunun açıkça görünmesini sağlayan muhtelif unsurlar; İkinci Fasıl: Tesisler, dinler ve lisanlar nasıl değişir?; Üçüncü Fasıl: Sanatlar nasıl dönüşür?]; Üçüncü Bölüm, “Seciyelerinin neticesi mesabesinde milletlerin tarihi” [Birinci Fasıl: Tesisler, kavimlerin ruhundan nasıl türer?; İkinci Fasıl: Söz konusu prensiplerin Amerika Birleşik Devletleri ile İspanya Amerika Cumhuriyetleri’nin gelişmelerinin karşılaştırmalı olarak incelenmelerine uygulanması; Üçüncü Fasıl: Irkın ruhunun bozulması, kavimlerin tarihî gelişimini nasıl tadil eder?]; Dördüncü Bölüm, “Irkların ruhî seciyeleri nasıl tadil olunur?” [Birinci Fasıl: Kavimlerin hayatında fikirlerin oynadıkları rol; İkinci Fasıl: Medeniyetlerin gelişmesinde dinî inançların oynadığı rol; Üçüncü Fasıl: Kavimlerin tarihinde büyük adamların rolü]; Beşinci Bölüm: “Irkların seciyesinin çözünmesi ve çökmesi” [Birinci Fasıl: Medeniyetler nasıl solar ve sönerler?; İkinci Fasıl: Genel özet] başlıklarını taşımaktadır.
İyi de, Abdullah Cevdet’in sosyal psikoloji gibi yeni bir bilim dalını Türkiye’de tanıtmak istemesinin ardında yatan temel sebep, acaba nedir?
Aslında bu çevirinin başına yerleştirilmiş olan “Çevirmenin Açıklaması” başlıklı kısa bir yazıda, önemli bir ipucu sunulmuştur: Buna göre, Abdullah Cevdet başlangıçta, memleketimizin uygarlıkça düşüklüğünün ve halkımızın ilmî yetersizliğinin, birkaç sene zarfında giderilebileceğini sanmıştır; fakat az sayıda insanla ve kısa bir sürede yapılacak çalışmayla esaslı bir “inkılâb-ı ictimâ‘î”, yani toplumsal devrim yapmak sevdasının, bir zatülcenp müptelasını bir günde sağlığına kavuşturmak davası gibi abes olduğunu görünce, içinden büyük bir feryat kopmuş ve geleceğin gençlerini, böyle davranmaktan kurtarmak istemiştir. Bu yüzden halkın işlerini yürütenler ile bir toplumun “tabîb-i ictimâ‘îsi” (toplumsal hekimi) olmak isteyenlere, kavimler organizmasının anatomisini ve fizyolojisini göstermek üzere bu kitabı tercüme etmiştir.
Sene, 1901!
Devrimler Çağı’nın eşiğine gelinmiştir ve öyle anlaşılmaktadır ki “Geleceğin Devrimcileri”ne rehberlik yapacak yeni bir bilim keşfedilmiştir: Sosyal Psikoloji.
Abdullah Cevdet Bey’in Le Bon’a ilişkin son telif ve tercümelerinin yayımlandığı 1930’lu yıllarda, bu defa, çağdaş psikolojinin kurucularından biri olarak tanınan Wilhelm Maximilian Wundt’un (1832-1920) Elemente der Völkerpsychologie (1912) adlı “dört fasıl”dan oluşan eserinin birinci faslının Milletler Ruhiyatı Esasları: İptidaî İnsan, İnsanlığı Psikolojik Bir Tekâmül Tarihinin Ana Hatları başlığı ile Türkçeye aktarıldığı ve 1934 yılında Remzi Kitaphanesi tarafından basıldığına tanık oluyoruz.
Kitabın çevirmeni olan Dr. Ziya Talat’ın tercümenin başına eklediği tanıtım yazısında, bu girişimin maksadı şöyle açıklanmıştır: Doğa bilimcileri maddî evrim ile meşgul olurlar; yani tek hücreli bir hayvandan başlayarak, en yüksek hayvana kadar olan evrimi takip ederler. Bu herkesin bildiği bir şeydir. Fakat ülkemizde, şimdiye kadar, maddî evrimin yanında, bir de manevî evrimin bulunduğu hususu az sayıda kimsenin araştırma konusunu teşkil etmiştir. İşte Wundt’un bu eseri manevî evrimin akışını göstermeye çalıştığı için kıymetlidir. Cemiyet, aile, ahlâk, sanat… Başlangıçta nasıldı ve bugünkü şekline nasıl ulaştı? Bu sorunlar, biz Türkler için olağanüstü ölçüde önemlidir; çünkü bugün gözlerimiz, kendi millî benliğimize çevrilmiştir; artık kendi tarihimizi, dilimizi, düşüncemizi, sanatımızı bilmek istiyoruz; öyleyse bütün bunlara ilişkin genel evrim yasalarını, Avrupa Uygarlığı’nda bir usta olarak tanınmış ve yazdıkları bir âbide haline gelmiş bir insanın ağzından dinlemek bizim için çok önemlidir; “İşte bu kitabı tercümedeki âmil budur!”.[3]
Dr. Ziya Talat, “milletler ruhiyatı” olarak çevirdiği “völkerpsychologie”nin görevini ise şöyle tanımlamıştır:
“Ruhiyatın bu kısmının vazifesi, insan cemiyetlerinin umumî tekâmülünde ve müşterek manevî varlıkların zuhurunda umumî bir kıymeti haiz olan ruhî hadiseleri tetkik etmektir.”[4]
Çeviri, şu bölümlerden oluşmuştur:
Başlangıç; 1. İptidaî İnsanın Keşfi; 2. İptidaî İnsanın Maddî Medeniyeti; 3. Evlenme ve Ailenin Aslı; 4. İptidaî Cemiyet; 5. Dilin Başlangıçları; 6. İptidaî İnsanın Düşünüşü; 7. Sihir ve Cinler İtikadının İlk Şekilleri; 8. Sanatın Başlangıçları; 9. İptidaî İnsanın Zihnî ve Ahlâkî Vasıfları.
Sonuç olarak şunu söylemek isterim ki Dünya’da sosyal psikolojinin kurucu babalarından biri olarak tanınan Muzaffer Şerif Başoğlu (1906-1988),[5] 1939’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Felsefe Zümresi’nde çalışmaya başlamadan önce, Türkiye’de yabana atılmayacak bir Sosyal Psikoloji Literatürü oluşmaya başlamıştı; ancak bu literatürün temel özelliği, Fransızca ve Almanca gibi Batı Dilleri’nden yapılan çevirilere dayanmasıydı.
[1] Abdullah Cevdet, “Gustave Le Bon ve Eserleri”, İctihad, Sayı 342, 1 Nisan 1932, s. 5694.
[2] Abdullah Cevdet, çevirisinin sonunda (s. 293), bu yapıtı, 1 Ağustos 1901 ile 17 Teşrîn-i Evvel 1901 tarihleri arasında Viyana’da yaptığını belirtmiştir.
[3] W. Wundt, Milletler Ruhiyatı Esasları: İptidaî İnsan, Çeviren: Dr. Ziya Talat, İstanbul 1934, s. VIII-IX.
[4] Wundt, s. XI.
[5] Bu arada Muzaffer Şerif, İngiliz dilbilimci ve filozof Charles Kay Ogden’ın (1889-1957), The Meaning of Psychology (1926) adlı eserinin “Behaviorism” kısmını Türkçeye aktarmış ve 1928 yılında Felsefe ve İçtimaiyat Mecmuası’nda (Cilt 1, Sayı 7, Teşrîn-i Evvel 1928, s. 52-61) yayımlamıştı.