Canlı renkleri, küçük hacimleri ve sıkış tepiş dizilmiş konutlarıyla Gardi Sugdub adası, kuşbakışı çekilen resimlerde, bir konteyner tersanesini andırıyor.
Yazı: Melba Newsome
Çeviri: Erdem Ergen
Gardi Sugdub adasında yaşayan Panama yerlisi Gunalar, bu sene Panama anakarasına taşınmayı planlıyor.
Canlı renkleri, küçük hacimleri ve sıkış tepiş dizilmiş konutlarıyla Gardi Sugdub adası, kuşbakışı çekilen resimlerde, bir konteyner tersanesini andırıyor. Panama’nın kuzey kıyısındaki San Blas takımadalarını oluşturan 350’den fazla adadan biri olan Gardi Sugdub, su seviyesinde, sıcak, düz ve kalabalık bir yerdir. 150 m. x 400m boyutundaki adanın neredeyse her köşesini kaplayan daracık konutlarda 1000’den fazla insan yaşıyor.
Bu yıl, Gardi Sugdub’dan yaklaşık 300 ailenin yeni bir yaşama başlamak için anakaraya taşınması bekleniyor. Yeniden yerleşim planı, on yıldan fazla bir süre önce, yerleşik halk tarafından, adanın artan nüfusa daha fazla ev sahipliği yapamayacağının anlaşılması üzerine başlatılmıştı. Yükselen deniz suyu seviyesi ve şiddetli fırtınalarsa durumu daha da vahimleştiriyor.
Yaşlıların çoğu Ada’da kalmayı tercih edecekler. Bazıları hâlâ iklim değişikliğinin bir tehdit oluşturduğuna inanmıyor ancak 70 yaşındaki Pedro Lopez onlara katılmıyor. Zoom röportajımızda kuzeni aracılığıyla görüşlerini aldığımız Lopez, hâlihazırda 16 kişilik ailesi ve köpeğiyle küçük bir evde yaşıyor. Taşınmayı düşünmüyor. Yengeç Adası olarak tercüme edilen Gardi Sugdub’un, takımadaya ait diğer pek çok adayla birlikte sular altında kaldığını biliyor, ancak bunun kendi yaşadığı süre boyunca olmayacağına inanıyor.
Yerli Guna halkı, bu Karayip adasına 1800’lerin ortasından itibaren yerleşmeye başladı. Daha verimli ticaret kanalları oluşturmanın yanı sıra hastalık taşıyan haşerattan kurtulmak için kıyıda bulunan ormanlık alanları terk ederek adaya geldiler. Bugün ise, yüzyılın sonuna kadar yükselecek deniz suyu seviyesi nedeniyle dünya çapında yaşadıkları toprakları terketmek zorunda kalabileceği tahmin edilen yüz milyonlarca insan arasında yer alıyorlar.
Karayipler’de deniz seviyesi şu anda yılda ortalama 3 ila 4 milimetre civarında yükseliyor. Küresel ısınma artmaya devam ettikçe, [bu rakamın] yüzyılın sonuna kadar yılda 1 cm. veya daha fazlasına çıkması bekleniyor.
Panama’da bulunan Smithsonian Tropikal Araştırma Enstitüsü Fiziksel Gözlem Programı’nı [Physical Monitoring Program, Smithsonian Tropical Research Institute] yöneten Steven Paton, San Blas takımadalarına dahil tüm adaların önünde sonunda sular altında kalacağını ve yaşanamaz hâle geleceğini söylüyor ve ekliyor: “Bazılarının çok yakında terk edilmesi gerekebilecekken, diğerlerinin onlarca yıl sonra terk edilmesi gerekebilir.”

Gainesville’deki Florida Üniversitesi’nden antropolog Anthony Oliver-Smith, 50 yılı aşkın süre afetler yüzünden evlerinden olan insanlar üzerine çalıştı. Dünyanın her köşesinde, insanların yerini yurdunu terketme sebeplerinin başında küresel iklim değişikliğinin geldiğini, sınırlı kaynaklara sahip insanlarınsa bu durumdan en kötü biçimde etkilendiklerini söylüyor.
İklim değişikliğinin etkileri -seller, yükselen deniz suyu seviyeleri ve erozyonlar- Güney Pasifik’teki Tuvaluları, Kanada’da Prens Edward Adası’ndaki Mikmakları ve New York’un Shinnecock Kızılderili halkını tehdit ediyor. Orada kalan yaklaşık 1.600 kabile üyesinin yarısı, milyonlarca dolarlık Southampton malikaneleriyle çevrili Long Island’da, 300 hektardan birazcık büyük yurtlarında yaşıyor.
Gunaların yeniden yerleşimi, tehdit altındaki diğer topluluklar için bir şablon olabilmesi bakımından yakından izleniyor. Guna’yı diğerlerinden ayıran şey ise gidecek bir yerlerinin olmasıdır.
Guna Yala’da yükselen deniz suyu seviyesi
Bir zamanlar San Blas olarak bilinen takımadaları ve anakaranın bir şeridini içeren, şimdilerdeyse Guna Yala olarak adlandırılan eyalette 30.000’den fazla yerli Guna yaşıyor. Çoğu adalarda yaşarken, nehrin ağzından su almak ve bazı durumlarda ekinlere bakmak için anakaraya geri dönüyorlar. Bazı adalar ortalama deniz seviyesinin birkaç metre üzerindeyken, palmiye ağaçlarının bulunduğu büyük çoğunluğu, çoğu deniz seviyesinden yalnızca bir metre veya daha az yükseklikte, yerleşim olmayan karalardır.
Şimdiye kadar sadece Gardi Sugdub sakinleri yeniden yerleştirme planına dahil edildi.

Adada yaşayan Guna halkı, gücünü oradaki biyolojik çeşitlilikten alır. Denizden, mangrovlardan (Hindistan sakızağacı, çn.) ve yakındaki anakara ormanlarından yiyecek, ilaç ve inşaat malzemeleri tedarik ederler. Erkekler, Panama City’nin en iyi restoranlarına deniz ürünleri sağlamak için avlanır ve balık tutarken; tarım, ekonominin bir parçası olmaya devam eder. Guna toplulukları, sailas (Guna dilinde ‘şefler’) ve argarlar ‘şefin sözcüleri’ olarak bilinen geleneksel yetkilileri seçerler ve topluluğun sorunlarını ele almak için düzenli toplantılar yaparlar.
Guna halkı son yıllarda, turizme dayalı ve yabancılara hizmet veren bir ekonomiye yöneldi. Turistlere yiyecek, hediyelik eşya ve kültürel eserler sağlayarak para kazanıyorlar. Ancak ziyaretçiler adalara yalnızca şeflerin önceden onayıyla girebiliyor. Yabancıların mülk sahibi olmasına veya iş yapmasınaysa izin verilmiyor.
Carlos Arenas, bir uluslararası insan hakları avukatı, toplumsal konularda ve iklim adaleti konularında danışmandır. 2014 yılında Gardi Sugdub’u konut, arazi ve mülkiyet haklarına odaklanan kâr amacı gütmeyen bir girişim olan yer değiştirme çözümlerinin danışmanı olarak ziyaret ettiğinde, yeni oluşan yeniden yerleştirme planlarını değerlendirmek ve önerilerde bulunmakla görevlendirilmişti. Yükselen deniz seviyesinin oluşturduğu görünür tehditle karşılaştığında şok olmuş ve şunları söylemişti: “Deniz seviyesinden fazla yükseklik göremezsin. Karşı karşıya kaldıkları deniz seviyesiyse son derece yüksekti, ancak onlar durumu bu şekilde değerlendirmiyorlar. 170 yılı aşkın bir süredir orada yaşıyorlar.”
Gardi Sugdub’da büyüyen Heliodora Murphy okyanusun her yıl daha da yükselişine tanık oldu. 52 yaşındaki [bu] büyükanne, her yerde artan fiziksel kanıtlar ışığında iklim değişikliğini göz ardı edenleri anlamıyor. Yine bir tercüman aracılığıyla konuşan Murphy, babasının patikaları desteklemek ve evlerinin kuru kalmasını sağlamak için anakaradaki bir nehirden taş ve kum getirdiğini hatırlıyor.

Arenas, bazı ailelerin okyanusla her gün mücadele ettiklerini söylüyor. Hemen yıkılan ve yeniden inşa edilmesi gereken bariyerler inşa ediyorlar.
Arazi alanını genişletmek için mercan resiflerini doldurmak gibi geçici önlemlerden bazılarıysa ters tepti. Resifler, dalga hareketine, fırtına dalgalanmalarına, sele ve erozyona karşı doğal bir tampondur. Onları yok etmek yalnızca riski artırdı.
Murphy, bugün fırtına dalgalarının yer seviyesindeki küçük evlerine su doldurduğunu söylüyor. “Geçmişten çok farklı” diyor. “Dalgalar artık çok daha yüksek.” Yaklaşık iki yıl önce ailesiyle birlikte taşınmaya karar vermiş. “Burada kalamayız” diyor.
Özerkliğin tarihi
Gunalar, tarihsel olarak; yerli halk arasında ender görülen bir özerklik düzeyine sahipti. İspanyol fatihler bugün Kolombiya ve Panama olarak bilinen bölgeye vardıklarında, Gunalar esas olarak Kolombiya’nın kuzey kıyısındaki Urabá Körfezi yakınlarında yaşıyordu. İki grup şiddetli bir şekilde çatıştı. Gunalar [bu süreçte] kıyı sınır bölgesini terk ederek kuzeye, Karayipler yakınlarındaki Panama ormanına doğru ilerlediler. 1800’lerin ortalarında, tüm köyler bu kez de San Blas takımadalarına yeniden yerleştirildi.
Panama, 1821’de İspanya’dan bağımsızlığını ilan ettikten sonra Büyük Kolombiya’nın bir parçası oldu. Gunalar 19. yüzyıl boyunca, geleneklerine uygun, bağımsız olarak yaşadı. Bu durum, Panama’nın Kolombiya’dan 1903’te ayrılmasıyla değişti. Yeni ulus, takımadalarda yaşayan insanları asimile etme yoluna gitti.
Ancak yüzyıllar önce İspanyol yönetiminden kaçan ve Kolombiya otoritesinden de kaçınan Gunalar, Panama’nın asimilasyon çabalarına direndi. Gunalar siyasi yumuşamayı farklı yollarla sağlayamadığından, Şubat 1925’te Panamalılara karşı silahlı bir saldırı başlattı.
Jeopolitik çıkarları açısından 1903’ten beri Panama Kanalı Bölgesi’ni işgal eden ABD, Gunaları destekledi. Bu destek, Panama hükûmetini, Gunalar’ın yaşam tarzlarını sürdürmelerini kabul eden müzakerelere ve barışa zorladı. 1938’de Guna adaları ve bitişik kıyı şeridi, yarı özerk yerli bölgesi olan Guna Yala olarak tanındı. Gunalar o zamandan beri bu bölgenin kontrolünü elinde tutuyor.
Gunalar yeni mekânlarını buluyor
Gardi Sugdub sakinleri, yer değiştirme fikrini ilk olarak 2010’de gündeme getirdiler. Oliver-Smith bunu “Temelde başka çareleri kalmamıştı,” sözleriyle dile getiriyor.
Gunaları, kültürel miraslarını, dillerini ve bölgelerini savunmada belki de en başarılı Latin Amerika yerli halkı olarak tanımlıyor. Yeniden yerleşim planlarını başlattılar ve bu planı uygulamak için anakarada 17 hektarlık bir toprağın ayrılması hususunda kendi aralarında anlaşmalar yaptılar. Guna Yala bölgesi içerisindeki arazi, Panama hükümeti tarafından inşa edilen bir okul ve sağlık merkezinin yakınındaydı.

Gunaların liderleri hükümete başvurduğunda, İskân Bakanlığı ilk etapta parsel üzerine 50 ev inşa etme sözü verdi. Ancak, Gunaların durumunun kamuoyunda konuşmaya başladığı 2014 yılına kadar bu sadece bir “söz” olarak kaldı. İçinde bulundukları kötü şartlara dair çıkan haberler, durumu değerlendirmek ve ileriye dönük en iyi yol hakkında öneriler sunmaları için Arenas ve Oliver-Smith’e dönen yerlilerin haklarını savunan örgütlerinin ve nihayetinde Yerinden Edilme Çözümlerinin [Displacement Solutions] dikkatini çekti.
Deplacement Solutions‘un 2014’teki ilk raporunun ardından, Panama İskân Bakanlığı, hastane ve okulla birlikte 300 ev inşa etmeyi kabul etti. Ancak COVID-19 salgını başlayana kadar neredeyse her sene Guna Yala’yı ziyaret eden Arenas, ilerlemenin yavaş kaldığını ve [bu durumun] Gunaların Panama’nın yeniden yerleştirme taahhüdünü sorgulamasına neden olduğunu söylüyor. Gunalar, projeyi ilerletmek için uluslararası gruplardan ve Panama hükümetinin üyelerinden destek aldılar. Oliver-Smith, “Yeniden yerleşim fikrinin yaratıcıları onlardı ve bu fikri canlı tuttular” diyor.
Arenas, yeni topluluk için [hedeflenen] 300 evden yaklaşık 200’ünün tamamlandığını tahmin ediyor. Panama hükümeti tarafından karşılanan evlerin maliyeti 10 milyon doları aştı ve Inter-American Development Bank isimli banka, teknik yardım için 800.000 dolar yatırım yaptı. Yeni evlerde beton zeminler, bambu duvarlar, çinko çatılar, şebeke suyu ve tamamen elektrik donanımlı olacak.
Yer değiştirme planları başlamadan önce, birçok Guna okul, iş veya sadece daha fazla odaya sahip olmak için Panama City ve Colón gibi şehirlere taşınmıştı. Arenas, hâlihazırda Panama anakarasında yaşayan çok daha fazla insanın, yeni topluluk ortamında, tahminen ailelerine katılacaklarını düşünüyor. Diğer Guna Yala adalarındaki insanlar da muhtemelen önünde sonunda taşınmak zorunda kalacak.
Murphy, yedi kişiden oluşan küçük çekirdek ailesi için iki yatak odalı evini şimdiden seçti. İki kızı yıllar önce Panama Şehri’ne taşınmıştı, onları daha çok görmeyi umuyor. Ancak yaklaşık 40 metrekarelik evler, birçok kuşağın bir arada yaşadığı, çift haneli [birey sayısına sahip] tipik Guna ailelerini barındıramayabilir. Lopez adada kalmayı planlarken genç kuşakların ailenin anakaradaki yeni evlerinde yaşamalarına izin veriyor.

Gunalar, muhafaza etmek için mücadele ettikleri etnik ve kültürel kimliklerini taşınma sırasında korumak amacıyla, yeniden iskân ettirilen nesillere geleneklerini ve kültürlerini öğretecek programlar geliştirmeyi planlıyor. Ancak Gardi Sugdub’daki genç nesiller dahi, wini (kollara ve bacaklara takılan canlı renkli boncuklar) ve molas (Guna yaşamının ve sömürgeciliğe karşı direnişinin sembolü haline gelen karmaşık tasarımlı kumaş elbiseler) yapmak ve giymek türü geleneklerini uygulamaya daha az meyilli görünüyor. Murphy, 6 yaşında zanaat öğrenmeye başladı. Turistlere 80 dolara sattığı her bir takım için iki ayını harcıyor.
Oliver-Smith yeniden yerleştirme planı konusunda iyimser, ancak Panama hükûmetinin yeniden yerleşimi yalnızca bir iskân sorunu olarak ele alıp başka yerlerdeki projeleri kaderine terk eden bazı hataları tekrarladığından endişe ederek şunları söylüyor: “İnsanları basitçe alıp A noktasından B noktasına taşımıyorsunuz. Bu, bir halkın yaşamının yeniden yapılandırılmasıdır. Siyasi, toplumsal, iktisadi, çevresel, manevi ve kültürel boyutları vardır”
Arenas, yerli ve kırsal toplulukların yerlerinin değiştirilmesinde sıklıkla olduğu gibi, hükümetin Gunaları tasarım konseptinde eşit katılımcılar yapma konusunda başarısız olduğunu söyleyerek şunları ekliyor: “Panama hükûmeti tropikal bir ormanın ortasında bir Panama City mahallesi inşa etmeye çalışıyor. Bu güzel manzaranın tek bir ağacını kurtarmaya çalışmadılar… Her şeyi kaldırdılar. Daha ucuz diye toprağı dümdüz etmeye çalıştılar… Orası zaten çok rahatsız edici, inşaat malzemeleri de öyle. Bu, başarısızlık riskini artırıyor çünkü evler çevreyle uyuşmuyor.”
Ancak Murphy her şeyin daha iyi olacağını umut ediyor. Yeni köy, kuru arazi ve daha fazla alan vaat ediyor. Belki de Gunaların yaklaşık 150 yıl önce yerleştiği anakaraya geri dönmek, tarihi kültürleri ve gelenekleriyle daha güçlü bir bağ kurmalarına imkân sağlayacak.
Oliver-Smith, Gunaların kültürel sürekliliklerini sağlamak için temel oluşturacağını umdukları bozulmamış bir kültür ve dilin yanı sıra yeniden yerleşim sorunuyla karşı karşıya olduklarını söylüyor. Gunalarla birlikte geçirdiği zaman onu, yeniden yerleşimin ne kadar yıkıcı ve bozucu olsa da uyumlu bir grup olarak yer değiştiren Gunaların, zarar görseler bile, bozulmadan süreci atlatacak en iyi donanıma sahip oldukları hususunda ikna ederken şunları ekliyor: “Carlos [Arenas] ve ben eski, emekli bir denizciye ‘Yeniden yerleşimin Gunaları değiştirip değiştirmeyeceğini sorduk’, ‘Hayır’ dedi. Bireyler seçime bağlı olarak değişebilir, ancak kültürümüz ebedidir. Asla ölmeyecektir.”
Kaynak
https://www.sciencenews.org/article/indigenous-guna-panama-escape-rising-seas (son erişim tarihi: 20.04.2023)

