Science dergisinde yayımlanan bir makalenin, küçük plastik parçalarının ve plastik liflerin çevresel birikimine değinmesinin üzerinden 20 yıl geçti. Bu parçacıklara “mikroplastikler” adı verildi.
Karen Raubenheimer
Çeviri: Emine Akcaoğlu
Makale yepyeni bir araştırma alanı açtı. O tarihten bu yana yayınlanmış 7 binden fazla makale mikroplastiklerin çevremize, yaban hayatına ve vücudumuza nasıl yerleştiklerini ve yayıldıklarını ortaya koydu.
Peki ne öğrendik? Yakınlarda yayımlanan bir makalede, uluslararası bir uzman grubu mikroplastikler hakkındaki mevcut bilgi birikimini özetlediler. Uzun lafın kısası mikroplastikler çok geniş alana yayılmış haldeler, gezegenin en ücra köşelerinde dahi birikmekteler. Besin zincirinin en altındaki küçük böceklerden en üstündeki yırtıcılara kadar biyolojik organizasyonun her seviyesinde, mikroplastiklerin toksik etkilerinin olduğuna dair bulgular var.
Mikroplastikler yiyeceklerde ve içeceklerde oldukça yaygın bulunmalarıyla beraber insan vücudunun hemen hemen her yerinde tespit edildiler. Zararlı etkilerine dair bulgular da ortaya çıkmaya başladı. Bilimsel kanıtlar artık fazlasıyla yeterli: Mikroplastiklerle mücadele için acilen küresel çapta kolektif bir bilince ve harekete ihtiyaç var, sorun hiç bu kadar kritik olmamıştı.
KÜÇÜK PARÇACIKLAR BÜYÜK SORUN
Mikroplastikler genellikle, boyutu 5 mm veya daha küçük olan plastik parçacıklar olarak tanımlanmaktadırlar. Bazı mikroplastikler, yüz temizleme sabunlarındaki mikroboncuklar gibi, ürünlere kasıtlı olarak eklenir. Diğerleri ise daha büyük plastik öğelerinin parçalanması sonucunda istenmeden üretilmiş olur, örneğin polyester yünlü bir ceketi yıkadığınızda plastik liflerin açığa çıkması gibi.
Araştırmalar mikroplastiklerin ana kaynaklarından bazılarını şunlar olarak belirledi:
Kozmetik temizleyiciler
Sentetik tekstil ürünleri
Araç lastikleri
Plastik kaplı gübreler
Tarımda malç olarak kullanılan plastik filmler
Balıkçılık ürünleri
Suni çim yapımında kullanılan maddeler
Plastik geri dönüşümü esnasında ortaya çıkanlar maddeler
Bilim, daha büyük plastiklerin mikroplastiklere dönüşme hızını henüz belirleyemedi. Ayrıca mikroplastiklerin nasıl bir hızla nanoplastiklere dönüştüklerini de hâlâ araştırıyorlar.
MİKROPLASTİKLERİ ÖLÇMEK
Havadaki, sudaki ve topraktaki mikroplastiklerin hacmini belirlemek zordur fakat araştımacılar bunu belirlemeyi denediler. Örneğin, 2020 yılında yapılan bir araştırma, yılda tahmini sekiz yüz bin ton ile üç milyon ton arasında mikroplastiğin okyanuslara yayıldığını öne sürdü. Yakın zamanda yayımlanan bir rapor ise, karadaki mikroplastik yayılımının, okyanuslardakinden üç ile on kat daha fazla olabileceğini öne sürüyor. Eğer doğruysa toplamda 10 ile 40 milyon ton arasında bir yayılımdan söz ediyoruz demektir.
Haberler daha da kötüleşmekte. 2040 yılına gelindiğinde mikroplastik salınımı mevcut durumun iki katından fazla artabilir. İnsanlar mikroplastiklerin çevreye salınımını durdursalar bile daha büyük plastiklerin parçalanması devam edecek.
Balıklar, memeliler, kuşlar ve böcekler de dahil olmak üzere 1.300’den fazla hayvan türünde mikroplastik tespit edildi. Bazı hayvanlar plastik parçalarını yiyecek zannederek onları yutarlar ve sonrasında bu durum bağırsaklarının tıkanması gibi zararlara sebebiyet verir. Hayvanlar ayrıca vücutlarına aldıkları plastiklerin içerisindeki kimyasallardan da zarar görürler.
VÜCUDUMUZDAKİ İSTİLACILAR
İçtiğimiz suda, soluduğumuz havada, tükettiğimiz yiyeceklerde mikroplastikler tespit edildi. Gıdalardaki mikroplastiklerin konsantrasyonları büyük farklılıklar gösteriyor; bu da dünya genelinde insanlarda mikroplastiklere maruz kalma düzeylerinin de farklılık gösterdiği anlamına geliyor. Mikroplastik kontaminasyonu (bulaşma) bazen ürünün doğal çevresinde bazen gıdayı işleme, paketleme (endüstriyel aşamalarda) veya kullanımı sırasında meydana gelir.
Karasal hayvan ürünleri, tahıllar, meyve-sebzeler, içecekler, baharatlar, katı-sıvı yağlardaki mevcut mikroplastikler hakkında daha fazla veriye ihtiyaç vardır.
Gıdalardaki mikroplastik konsantrasyonları önemli ölçüde değişiklik göstermektedir. Bu da her insanın maruz kalma seviyesini değiştirmektedir. Ayrıca insanların her hafta bir kredi kartı kadar plastik yuttuğunu söylemek de son derece abartılı bir ifadedir. Ekipmanlar geliştikçe bilim insanları, daha küçük partikülleri de tespit ettiler. Akciğerlerimizde, karaciğerlerimizde, böbreklerimizde, kanımızda ve üreme organlarımızda mikroplastikler buldular. Mikroplastikler beynimizdeki ve kalbimizdeki koruyucu bariyerleri bile aştılar.
Mikroplastiklerin bir kısmı idrar, dışkı ve akciğerlerimiz yoluyla yok edilirken, birçoğu vücudumuzda uzun süre varlığını sürdürüyor. Peki bu durumun insanların ve diğer organizmaların sağlığı üzerindeki etkisi nedir? Yıllar içinde, bilim insanları ölçme metotlarını değiştirdiler. Önceleri laboratuvar testlerinde gerçek değerlerden uzak yüksek dozda mikroplastik kullanıyorlardı. Şimdiyse insanların ve diğer canlıların maruz kaldığı mikroplastik oranını daha iyi temsil eden daha gerçekçi bir doz kullanıyorlar.
Mikroplastiklerin yapıları farklıdır. Örneğin birbirlerinden farklı kimyasallar içerirler ve sıvılarla veya güneş ışığıyla farklı şekilde etkileşime girerler.
İnsanlar da dahil olmak üzere canlı türleri bireyler arasında da farklılık gösterir. Bu durum, bilim insanlarının kesin bir şekilde mikroplastik maruziyeti ve etkileri arasındaki ilişkilendirme kabiliyetini zorlaştırıyor.
Bu konuda insanlarla ilgili ilerlemeler kaydediliyor. Önümüzdeki yıllarda, vücudumuzdaki aşağıdaki gibi komplikasyonlarda daha netleşmiş veriler edinmeyi bekliyoruz:
İnflamasyon
Oksidatif stres (hücrelere zarar veren serbest radikallerin ve antioksidanların dengesizliği)
Genotoksisite (hücredeki genetik bilgide mutasyonlara neden olan ve kansere yol açabilen hasar)
NE YAPABİLİRİZ?
Toplumun mikroplastiklerle ilgili kaygısı artıyor. Mikroplastiklerin çevreden uzaklaştırılmasının neredeyse imkansız olduğu göz önüne alındığında, bu durum muhtemelen uzun vadeli maruziyetimiz ile birleşiyor. Mikroplastik kirliliği insan eylemlerinin ve kararlarının sonucudur. Sorunu biz yarattık ve şimdi çözümü de yine biz bulmalıyız. Bazı ülkeler mikroplastik üretimini düzenleyen yasalar uyguladılar fakat bu yasalar sorunun üstesinden gelmek için yeterli değiller. İşte bu noktada yasal olarak bağlayıcı yeni bir anlaşma olan BM Küresel Plastik Anlaşması önemli bir fırsat sunuyor. Bu anlaşma küresel plastik üretimini azaltmayı amaçlıyor. Anlaşmanın özellikle mikroplastikleri azaltmaya yönelik önlemleri de içermesi gerekiyor. Sonuçta mikroplastiklerin salınmasını önlemek için plastiklerin yeniden tasarlanması gerekiyor. Hükümet politikalarına destek sağlamak için bireylerin ve toplulukların da sürece katılması gerekiyor. 20 yıllık mikroplastik araştırmalarından sonra yapılacak daha çok iş var ama artık harekete geçmek için fazlasıyla yeterli kanıtımız var.
Kaynak:
https://www.sciencealert.com/7000-microplastics-studies-show-we-have-one-really-big-problem
Son Erişim Tarihi: 30.10.2024