Mustafa Öztürk, Komisyona zahmet vermek istemediğini ve kendi mealini bizzat, “cayır cayır” yakacağını ilan etti.
Haber: Emrah Maraşo
Devlet mealleri toplatma yolunda yasal adım atıyor
İlahiyatçı Mustafa Öztürk, devletin Kur’an meallerini “sakıncalı” bulduklarını toplatma ve imha etme yetkisi veren bir yasal adım attığını duyurdu. Kendi Youtube kanalında yaptığı açıklamada bu yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda tartışıldığını belirten Öztürk (haberi hazırladığımızda yasa geçmişti), CHP Milletvekili Okan Konuralp’in Meclis’te iktidara “Tarihe Kur’an meallerini toplatan ve imha eden bir iktidar olarak geçmeyin” çağrısı yaptığını aktardı.
Yasanın arka planı: Diyanet girişimleri ve hukuki süreçler
Öztürk, daha önce Diyanet’in İhsan Eliaçık’ın mealini toplatma girişiminin mahkeme kararıyla engellendiğini hatırlattı. Ancak Diyanet’in bu konuyu takip ederek siyasi mercileri ikna ettiğini ve meselenin şimdi yasa tasarısı olarak meclise getirildiğini belirtti. Yasanın Diyanet’e mealleri denetleme, sakıncalı bulma, mahkeme yoluyla toplatma ve imha etme yetkisi verdiğini söyleyen Öztürk, yasanın AKP ve MHP oylarıyla geçmesinin beklendiğini ifade etti.
“Mim konulan” mealler sıraya alındı iddiası
Mustafa Öztürk, kendi mealinin de söz konusu olduğunu belirterek, Diyanet’ten bir arkadaşının Eliaçık’ın mealinin siyasi duruşu nedeniyle öncelikli olduğunu, ancak “kurulun mim koyduğu” başka birçok mealin de sırada beklediğini söylediğini iddia etti. Bu listede kendi mealinin yanı sıra Mustafa İslamoğlu, Muhammed Esed ve Edip Yüksel’in meallerinin de bulunduğunu aktardı.

Belirsiz kriter: “İslam’ın temel nitelikleri”
Yasa metninde meallerin sakıncalı olup olmadığını belirleme kriterinin “İslam’ın temel niteliklerine aykırı olduğu tespit edilen…” gibi “müphem, muğlak bir cümle” olduğunu vurgulayan Öztürk, bu belirsizliğin, her türlü beğenilmeyen yorumu bu kapsama alarak, hangi mealde hangi aykırılık olduğuna dair tespit hakkını komisyonun takdirine bıraktığını savundu.
İsmailağa tarafından tasvip gören yorum
Öztürk’e göre, mealleri denetleme ve imha etme kararını alan zihniyetin, kendi uygun gördüğü, tasvip ettiği İslam yorumunu “İslam’ın temel nitelikleri” olarak kabul edeceğini öne sürdü. Bu yorumun, “İslam’ın en sığ, en sakil, en sekter, en dışlayıcı Sünni yorumu” olduğunu söyleyen Öztürk, bunun Diyanet’in ara ve taşra kadrolarında etkili olduğu bilinen, Yeşil Cami çevresi, Nakşi Halidi, Çarşamba, İsmailağa tarafından tasvip gören bir cemaatin temsil ettiği yorum olduğunu belirtti. Bu durumda mealin içeriğine bakılmasının dahi gerekmediğini savundu.
Hedef mealler değil, meal sahipleri mi?
Mustafa Öztürk, yapılan düzenlemenin asıl hedefinin mealler değil, “meallerin sahipleri imha ediliyor” iddiasında bulundu. Durumun meal sahibinin kimliğine ve kişiliğine bağlı olduğunu ve meal incelemeye dahi gerek kalmadığını öne sürdü.
“Mealimi yakacağım!”
Din ve Diyanet alanlarından 2021’den beri çekildiğini belirten Öztürk, buna rağmen geride kalan izlerinin temizlenmek istendiği izlenimi edindiğini ifade etti. Bu duruma tepki olarak, Komisyona zahmet vermek istemediğini ve kendi mealini bizzat, “cayır cayır” yakacağını ilan etti. Yayıneviyle de konuşup depodaki meallerin yakılmasını istediğini aktardı. Verdiği emeklere pişman olduğunu ve “keşke yazmasaydım” dediğini dile getirdi.
Diyanet’e “kilise rolü, engizisyon misyonu”
Öztürk, laik bir ülkede Diyanet’e “kilise rolü, engizisyon misyonu” verildiğini ve bunun yasalaştırıldığını savunarak, bu yasanın geçmesi durumunda “tarihe meal imha eden iktidar olarak geçin” diyerek meydan okudu. Kendi mealini yakma eyleminin tarihe bir not olarak düşmesini istedi.
“Bu iktidar eliyle Türkiye laikleşecek” kehaneti
Mustafa Öztürk, siyasi iktidarın din ve Diyanetle bu denli ilgilenip işi meal imha etme noktasına getirmesinin, gelecekte Türkiye’ye gerçek anlamda laiklik ve sekülerliğin hâkim olmasına yol açacağını öne sürdü. “Bugünkü yasaları çıkarma noktasına gelen bir siyasi iktidar eliyle Türkiye laikleşecek” yorumunu yaptı ve bunun AKP’nin kendi icraatlarıyla başarılmış olacağını söyleyerek, bunu kendi kehaneti olarak nitelendirdi.
“Yaşadığım bu günlere lanet olsun”
Öztürk sözlerini, “Ahdim olsun ben de mealimi yakıyorum; yaşadığım bugünlere, muhatap olduğum kitlelere… hepsine cümleten lanet olsun” diyerek noktaladı.

