14 Şubat günü bu soru yine aklımıza takılmış olabilir. Yıllardır insanların cevabını aradığı bazen de gülümsemesine yol açan bir konu hayvanlar da aşık olur mu sorusu? Hayvanlar dünyasında her konu içgüdü ve hormonlara bağlanmaya eğilimli ancak acaba gerçekten bir tercih ve karşılıksız aşk var mıdır? Eş olmak için hayatta kalma becerisi olanı mı seçiyorlar yoksa daha fazla güvenli alan sağlayabileni mi?
Prof.Dr.Ebru YALÇIN
Bursa Uludağ Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, İç Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi
14 Şubat günü bu soru yine aklımıza takılmış olabilir. Yıllardır insanların cevabını aradığı bazen de gülümsemesine yol açan bir konu hayvanlar da aşık olur mu sorusu? Hayvanlar dünyasında her konu içgüdü ve hormonlara bağlanmaya eğilimli ancak acaba gerçekten bir tercih ve karşılıksız aşk var mıdır? Eş olmak için hayatta kalma becerisi olanı mı seçiyorlar yoksa daha fazla güvenli alan sağlayabileni mi? Bu soru her hayvan türü için farklı olabilir. Doğada eşine en sadık olan hayvanlar arasında angut kuşu ilk sırada sayılabilir, çoğu zaman zor anlayan kişiler için bir hakaret olarak söylenen bu hayvan ismi aslında tek eşli yaşayan ve eşinin ölümünden sonra yas tutan nadir hayvanlardan biri.

Penguenler de birbirlerine sadık, hatta yumurtalarını sıra ile bakan eşler, kel kartal ve tarla fareleri de tek eşli olduğu hiç tahmin edilmeyen canlılardan… Denizatları da tek eşli yaşarlar ve hatta birbirlerine olan aşklarını sık sık kuvvetlendirme çalışmasında oldukları bilinmektedir. Çevremizde her daim yaşayan kumrular ve Anadolu’da türküler yakılan turnalar da tek eşliler ve özel bir sosyal bağları mevcut.
Bilimsel olarak tek eşliliğin iki ana nedeni olabileceği üzerinde durulur, bunlardan ilki erkeğin çevresinde çok yakın olarak başka dişi bulunmaması ve en azından bir dişiyi garanti altına almak istemesine bağlanırken, dişiler için ise yavrularının başka erkek türdeşleri tarafından öldürülmesinin engellenme çabası olarak tanımlanabilir.
Bilimsel olarak tek eşliliğin iki ana nedeni olabileceği üzerinde durulur, bunlardan ilki erkeğin çevresinde çok yakın olarak başka dişi bulunmaması ve en azından bir dişiyi garanti altına almak istemesine bağlanırken, dişiler için ise yavrularının başka erkek türdeşleri tarafından öldürülmesinin engellenme çabası olarak tanımlanabilir. Acaba bu nedenler insanlar için de geçerli olabilir mi?
Bilim insanları, hayvanların da aynı insanlar gibi dopamin ve oksitosin salgıladıkları için aşık olabilecekleri ihtimaline sıcak bakmaya başlamıştır. Olayı aşk, sadakat ve yas üçgeninden bakarsak hayvanlar için her birine ait örnekler bulmak çok da uzak olasılık değil. Potansiyel eşlerini tanımak ve dikkat çekmek için ses çıkartan, dans eden, parlak renkli tüylerini ya da abartılı uzuvlarını göstermek isteyen hayvanların bu davranışlarını sadece üreme ve soylarını devam ettirme istekleri olarak tanımlamaya daha meyilli olsak da hayvanlar arasındaki özel ilişkiyi anlamlandırma çalışmaları hala insanoğlunu oyalayan konulardan biri.

Aşkı anlamanın anahtarlarından biri de feromonlar olabilir. Feromon, aynı türün üyeleri arasındaki sosyal ilişkileri düzenleyen kimyasal bir maddedir ve kelime kökü ‘hormon taşıyan” anlamına gelmektedir. İlk olarak 1960’larda Alman bir bilim insanı tarafından dişi ipek böceklerinden elde edilmiştir. Feromonlar türe spesifiktir yani sadece o tür tarafından algılanabilir, insan dahil tüm memelilerde bulunur ve tür içi iletişimi sağlar, vücuttaki yağ ve mukoz bezlerden salgılanır. Doğal ya da sentetik feromon moleküllerini dilleri ile yaptığı hareketle toplayıp maksillada bulunan insisiv deliğe gönderen hayvanlar, vomeronasal organ (Jacobson organı) vasıtası ile işlenen mesajı hipotalamus ve amygladiaya iletirler ve flehmen davranışını sergilemelerine yol açarlar. Ağızlarını hafifçe açıp, aldıkları mesajı yorumlamaya çalışan hayvanlar, duruma göre bir cevap oluştururlar. Diğer bireyler ile ilişki kurma, çiftleşme ya da savunma davranışlarını organize etmek için kullanılan feromonlar hayatta kalmak için vazgeçilmezdir.
Hayvanlar arasında aşk olup olmadığı sorusu kafamızı hala kurcalasa da hayvanlar için sevgi, bağ, vefa, sadakat gibi terimleri kullanarak insani nitelikleri başka bir canlıya atfederek antropomorfizmin tehlikeli sularında mı gezdiğimiz hala büyük bir muamma.
Hayvanlar arasında aşk olup olmadığı sorusu kafamızı hala kurcalasa da hayvanlar için sevgi, bağ, vefa, sadakat gibi terimleri kullanarak insani nitelikleri başka bir canlıya atfederek antropomorfizmin tehlikeli sularında mı gezdiğimiz hala büyük bir muamma. Şu anki bilgimiz ile her şeyi anlamlandıramasak da hayvanlar arasında da sevgi, işbirliği ve sadakatin olduğuna dair örnekleri sık sık görmekteyiz. Neden ya da sonuç ne olursa olsun insanların, hayvanların gizemli dünyasına olan meraklarının sürmesi dileklerim ile 14 Şubat Sevgililer Gününüzü kutluyorum.