GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: “Felsefe İle Gâvur Olmak!”
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Tarih > Bilim Tarihi > “Felsefe İle Gâvur Olmak!”
Bilim Tarihi

“Felsefe İle Gâvur Olmak!”

Yazar: Remzi Demir Yayın Tarihi: 18 Aralık 2023 5 Dakikalık Okuma
Paylaş

19. yüzyılda felsefeyle uğraşmak dinsizlik sayılıyordu.

Eğitim tarihçimiz Osman Nuri Ergin, İstanbul Mektepleri ve İlim, Terbiye ve Sanat Müesseseleri Dolayısı İle Türkiye Maarif Tarihi adlı beş ciltlik muazzam eserinin Beşinci Cildi’ne (İstanbul 1943) eklediği bir dipnotta, bütün bir 19. yüzyıl boyunca “felsefe ile uğraşmanın dinsizlik sayıldığı”nı Sırrı Bey’in hatıralarına dayanarak kanıtlamaktadır.

Sırrı Bey kimdir?

Örikağasızade Hasan Sırrı Bey (1861-1939), II. Abdülhamid Dönemi’nde Mâbeyn-i Hümâyun mütercimliği yapmış ve Dârü’l-Muallimîn ve Mekteb-i Hukuk’ta dersler vermiş bir Osmanlı âlimidir. Meşhur yazarımız Nahid Sırrı Örik’in (1895-1960) babasıdır. William Shakespeare’in Venedik Taciri (1884) ve Yanlışlıklar Komedyası (1887) adlı eserlerinin Türkçeye tercümesi ile tanınmıştır.

Eserleri ise şunlardır: Muhtasar Osmanlı Coğrafyası (1892); Tarih-i Umumî (1892); Yeni Kıraat (1898); Hukuk-ı Hususiyye-i Düvel (1896); Hukuk-ı Düvel Nokta-i Nazarından Osmanlı-İtalya Muharebesi (1914).   

“Sırrı Bey diyor ki,

Bakanlıkça hazırlıklara öncelikle Dârü’l-Fünûn’un teşkilatını ve ders programlarını düşünmekle başlandı. Ve bunun için muhtelif Avrupa memleketlerinden dâhilî nizamnameler ile programların matbu nüshaları getirtildi; tercüme ettirilerek teşkil olunan komisyonda tetkik ve tertibine başlandı.

Bakan Zühtü Paşa, beni de bu komisyona memur etmişti. Meydana çıkan projeyi kendisine verdiğim zaman Avrupa’daki benzer kurumlara nazaran bizim Dârü’l-Fünûn’un programlarında eksik bir şey olup olmadığını sordu. Doğal olarak derslerin birçoğu eksikti. Mesela, Hukuk Fakültesi’nde Roma Hukuku, Fen Fakültesi’nde Paleontoloji gibi bazı dersler yoktu. Çünkü o zaman bu derslerin talebeye öğretilmesinde mahzur tasavvur olunuyor, jurnalciler de bunlar aleyhinde kalem kullanmaktan usanmıyorlardı.

Sonra bazı derslere de o zaman muallim bulmakta güçlük vardı. Bu yönleri anlattığım zaman, Fransızca bilmediği için herkesin cahil, mutaassıp ve Eğitim Bakanlığı’na uygun bulmadığı merhum, en ziyade düşünce özgürlüğüne malik çağdaş bir bakana yakışacak surette:

“Öyle düşünmeyiniz. Korktuğunuz bazı ilimlerin ismini değiştiriniz, fakat programa dâhil ediniz. Hocasızlık yüzünden yahut bazı değerlendirmeler ile bugün o ilimler okutulamasa bile, gelecek yıllarda elbette uygun zamanı gelir, o vakit öğretilmesine imkân hâsıl olur. Hiç olmazsa şimdi hazırlanan ders programlarını o vakit ellerine alanların bu gibi noksanlarımızdan dolayı eleştirilerine hedef olmayız.”

diye hem büyük bir cesaret, hem de hakikî bir maarif-perverlik gösterdi.

Paşa’nın bu türlü düşünüşlerinin bir misali de şudur:

Mekteplerde okutulan “Hikmet-i Tabîiyye” (Doğa Felsefesi), güya öğrencilerin dinî akidelerini bozuyor diye öğretilmesi yasaklanmış, fakat Zühtü Paşa bu makul olmayan emri icra etmeyip ismini Fransızca olarak “Fizik” suretinde anmak suretiyle dersin korunmasını tercih etmişti. Burada ona ima ediyordu.

Zühtü Paşa, umumun zannına karşıt olarak pek maarif-perver idi. Jurnalcilerden hoşlanmazdı. Bir gün Başkitabet’ten Şerh-i Mevâkıf adındaki kitabın zararlı olan içeriği yüzünden ortadan kaldırılması hakkındaki Padişah İradesi’ni bildiren hususi bir tezkere gelmişti. O vakit Matbaa-i Âmire (Devlet Matbaası) muhasebeciliğinde bulunan Hamit Bey’i davet edip, resmen gereğinin yapılması emrini verirken, hususi surette zinhar imha edilmemesini ve çünkü Matbaa-i Âmire’de basılan ve binlerce nüsha mevcudu olan bu kitapların daha sonra uygun bir anın gelmesinde külliyetli para ederek matbaaya büyük yararı olacağını tenbihte kusur etmemiş. Allah razı olsun, Hamit Bey de şu mahrem emri kendisinin güven duyduğu bir arkadaşı ile icra ederek ve hiçbir kimseye ipucu vermeyerek matbaanın en gizli bir yerinde saklamış. Meşrutiyet’in ilanında kitaplar korundukları yerden çıkarılıp satılarak bedeli ile matbaanın adeta yenilenmiş denilecek surette tamir edilmiş olduğunu eski arkadaşım Hamit Bey’den sonradan öğrendim.

Ubeydullah Efendi de Tanzimat Devri’nde, meslek ve ihtisas mekteplerinin açıldığı sıralarda felsefe hakkındaki telakkiyi gösterir şu açıklamayı yapmaktadır:

Mekteb-i Mülkiyye programına felsefe dersi koymak işini hazırlamak için evvela o vaktin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde Mithat Efendi’ye bir iki makale yayınlattırıldı. Ve bu makaleler, o zaman Fatih (Medresesi) Hocaları ile talebesi arasında hayli heyecan yarattı.

Mekke’de askerler için görevli başhekim bir Mehmet Paşa vardı ki Mekteb-i Tıbbiyye’de tababetin Fransızca okutulduğu bir dönemde yetişmiş tabiplerden idi. Bu Mehmet Paşa’dan işittim. Mekteb-i Tıbbiyye’nin idadî (lise) sınıflarına felsefe dersi koymak istediklerinde, öğrenciler o zaman pederlerinin tahrik ve teşviki ile felsefe okumamak için grev yapmışlar ve gitmişler, bir hafta Ok Meydanı’nda yatarak mektebe gelmemişler. Hatta mehûm Mehmet Paşa derdi ki,

“Benim pederim avamdan bir mahkeme mübaşiri idi. Gayet sofu ve inançlı olmakla beraber benim greve katılmama razı olmaz ve bana ‘Oğlum ilimden zarar gelmez. Sen şu Ok Meydanı’na gidenlere uyma’ derdi; benim de canımı sıkardı. Çünkü ben felsefe ile bizi gavur edeceklerine inanır ve babamın cehlinden dolayı saflığına acırdım.”

Bir haftadan sonra efendiler mektebe döndüler ve bazı pederler çocuklarını mektepten aldılar. Mektepte felsefeye bütün bütün değil, kısmen başlandı…”       

Etiketler: dinsizlik, felsefe, hasan sırrı bey, hasan sırrı örik, nahid sırrı örik
Remzi Demir 18 Aralık 2023
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Yazar: Remzi Demir
Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Bilim Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı
Önceki Yazı iklim değişikliği COP28 sona erdi: “Türkiye daha iyisini yapabilirdi, yapmalıdır da!”
Sonraki Yazı Panspermia Panspermia- Yaşam uzaydan gelmiş olabilir mi?

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Bilim ve sansür

Egemen güçler ve bazen de erkek egemen toplumlar ciddi şekilde bilimsel düşünceye sansür uygulamaktadır.

Bilim Tarihi
30 Eylül 2025

Teolojik tarihten modern zamanların tarihine: İnsan özgürlüğü ve kurtuluşu

Özgürleşmek, tarihi anlamak ve inşa etmek için ilk koşulsa, bu önce özgürleşmenin şartlarını ve tanımını yapmayı gerektirecektir.

Felsefe
2 Temmuz 2025

Gazi Yaşargil’in icatları

Yaşargil'in icatları arasında kızının adını verdiği beyin loblarını açmada kullanılan “Otomatik Leyla Ekartörü” ile “Yaşargil Anevrizma Klipsleri”ni sayabiliriz.

Bilim Tarihi
11 Haziran 2025

Çağdaş zihin felsefesi kapsamında yapay zekâ

İşte ben, bilgisayar biliminin bir alt dalı olan YZ araştırmaları, bilişsel psikoloji, bilişsel sinirbilim ve bilişsel dilbilim gibi bilişsel bilim…

FelsefeYapay Zekâ
29 Mayıs 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?