GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: Eski bir enfeksiyon, hayatımızın ilk anlarında kritik bir rol oynamış olabilir!
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Bilim > Biyoloji > Eski bir enfeksiyon, hayatımızın ilk anlarında kritik bir rol oynamış olabilir!
Biyoloji

Eski bir enfeksiyon, hayatımızın ilk anlarında kritik bir rol oynamış olabilir!

Yazar: GazeteBilim Yayın Tarihi: 13 Ekim 2025 5 Dakikalık Okuma
Paylaş
dna
Uyuyan bir insan blastoidi. Heidar Heidari Khoei, IMBA

Yeni araştırmalara göre, uzak atalarımızı enfekte eden virüslerden geriye kalan DNA parçacıkları, yeni insan yaşamını başlatan unsurlar olabilir. Semih Tareen, “virüsler olmasaydı biz de olmazdık” diyor.

Sedef Çakır
GazeteBilim Yazı İşleri

Yeni araştırmalara göre, uzak atalarımızı enfekte eden virüslerden geriye kalan DNA parçacıkları, yeni insan yaşamını başlatan unsurlar olabilir.

Stanford Üniversitesinden biyolog Raquel Fueyo ve meslektaşları ortaya koydukları makalelede şöyle yazıyor: “Elde ettiğimiz sonuçlar son dönemlerde ortaya çıkan genlerin, insanlarda gelişim açısından hayati işlevler kazanabileceğini göstermektedir.”

Fueyo ve ekibi, döllenmeden yaklaşık beş gün sonra gerçekleşen embriyonik gelişim evresi olan blastokisti taklit edecek şekilde düzenlenmiş kök hücreleri kullandı.
Bu üç boyutlu model (blastoid), embriyonun rahim duvarına yerleşmesinden hemen önceki gelişim aşamasını taklit ediyor.

Araştırmacılar, LTR5Hs olarak bilinen kalıntı virüs genleri grubunu etkisiz hâle getirdiklerinde, embriyo modeli ya düzensiz bir hücre yığınına dönüştü ya da öldü.
LTR5Hs genleri olmadan, üç tabakalı blastoidin orta tabakası (epiblast) düzgün şekilde oluşamadı.

DNA’mızın yaklaşık yüzde dokuzu, eski virüslerden kalan genetik materyalden oluşuyor.
Bu endogenous (içsel) retrovirüs kalıntıları, milyonlarca yıl önce atalarımızın üreme hücrelerinin genetik materyaline entegre oldu ve artık kalıcı olarak bizim genetik yapımızda bulunuyor.

LTR5Hs, yaklaşık 5 milyon yıl önce, büyük insansı maymunların babunlar ve makaklar gibi “eski dünya” maymunlarından ayrılmasından sonra ortaya çıktı.

Bu her ne kadar çok uzun zaman önceymiş gibi görünse de, evrimsel açıdan bakıldığında genomumuzdaki yeni bir değişimdir.

İnsan genomundaki LTR5Hs dizilimlerinin çoğu, yalnızca bizim türümüze özgüdür.

Yapılan çalışma sayesinde LTR5Hs aktivitesinin, blastoid oluşumu ve hücre soyunun kimliğinin belirlenmesi için gerekli olduğu ortaya konmuş oldu.

Ekip, LTR5H gen grubunun ZNF729 genini güçlendirdiğini ve bunun atalarımıza önemli bir evrimsel avantaj sağladığını düşünüyor.

Bu çarpıcı araştırma Nature dergisinde yayımlandı.

Virüsler olmasaydı biz olmazdık

Dr. Semih Tareen, çalışma hakkında GazeteBilim’e özel açıklamalarda bulundu.

“Virüsler olmasaydı biz olmazdık. Zaten ben bu bilgiyi hem sosyal medya hesaplarımda hem de verdiğim derslerde paylaşıyorum. Bunun sebebi ise şu: DNA’mızı oluşturan sekansların bir kısmı virüslerden geliyor. Sadece bizim değil, hemen hemen her canlı için bu doğru ve canlıların evrimi boyunca virüslere maruz kalıyoruz. Bu virüsler bazen DNA’mıza yerleşip ondan sonra da kalıtsal bir şekilde anne babadan çocuğa, oradan da torunlara geçebiliyor. Bunu siz milyonlarca yıllık evrime yaydığınız zaman, neredeyse DNA’mızın yarısı virüslere benzeyen antik DNA fosillerini ve bunların da bir yüzdesi, yani bizim DNA’mızın yaklaşık yüzde dokuzu özellikle retrovirüs denen ve bugünkü retrovirüslere benzeyen DNA fosillerini barındırıyor.

virüs
Semih Tareen: DNA’mızı oluşturan sekansların bir kısmı virüslerden geliyor.

Peki bunlar ne yapıyorlar? Benim hep verdiğim bir örnek var. Bunu sosyal medya hesaplarımda da bulabilirsiniz. Bu virüslerden bir tanesi plasenta oluşumunda, anne ve fetüs arasındaki çok önemli bir zarın oluşmasını ve orada fetüsün korunmasını, aynı zamanda beslenmesini sağlayan bir yapı oluşturuyor. Bu haberde de yine buna benzer insanların hayatında çok önem teşkil eden DNA’mızın içindeki bir virüsten bahsediliyor. Bu da yine retrovirüslere benzeyen bir virüs. LTR harfleriyle yazılan, İngilizce Long Terminal Repeat denen bu virüslerin bazı sekansları var ve bu sekanslar normalde promoter dediğimiz yani yanlarındaki genleri aktive edebilecek kapasiteye sahip. Nature‘da çıkan yayına göre, yaklaşık bundan 5 milyon yıl önce insanların da ortak atadan geldiği, bazı apelerle eski dünya maymunlarından ayrıldıkları bir noktada bu virüs bir şekilde bizim DNA’mıza yerleşmiş ve ondan sonra da bu sayede bizler yandaki bir geni aktive edebilecek hale gelmişiz. Bu genin aktive olması özellikle kök hücre ve biz daha embriyo iken oluşmamız için çok önemli. Özetle, bir virüs bundan 5 milyon yıl önce bizim DNA’mıza diğer antik virüslerin yerleştiği gibi yerleşiyor ve bir fonksiyon kazanıyor. Bu fonksiyon bize seçilim baskısı altında bir avantaj sağladığı için devam ediyor ve biz bir şekilde — ki buna mutualizm denebilir — bu virüsün sekansını DNA’mızda barındırıyoruz ve o sekans da bizim embriyonik oluşumumuzda çok önemli bir rol oynuyor.”

Kaynakça:

An Ancient Infection May Play a Critical Role in Our First Moments of Life : ScienceAlert

Etiketler: dna, enfeksiyon, semih tareen, virüs
GazeteBilim 13 Ekim 2025
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Önceki Yazı grok Grok, Attila’yı neden “barbar” yaptı?
Sonraki Yazı kristal, zaman Dünyada ilk: Fizikçiler görebileceğimiz bir zaman kristali yarattılar

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Hayvanlar neden iki zıt yöne evriliyor?

Son 1.000 yılda evcilleştirilen hayvanlar büyürken, vahşi türler küçülüyor. Bu garip değişimin tek ortak noktası var, insan etkisi.

BiyolojiHaber
13 Ekim 2025

Göç ve mikrobiyom: Sofradan bağırsaklara uzanan sessiz dönüşüm!

Göçmenlerin yeni ülkelerde benimsedikleri beslenme alışkanlıkları, bağırsak mikrobiyomlarını hızla dönüştürüyor.

Biyoloji
5 Ekim 2025

DNA’nız gözlerinizde saklı: Göz renginin biyolojik sırları

“Gözler, hem insanlık tarihinin hem de bireysel yaşamımızın genetik şifrelerini taşıyan, evrimin ve duyguların en parlak vitrinidir.”

Genetik
25 Eylül 2025

Fedakârlığın bilimi

Özgeciliğin seçilip seçilmediğini açıklayan kural tek bir formülden ibaret olmamalı.

Biyoloji
22 Eylül 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?