Birkaç santimetre daha uzun olmak için, bacaklarınızın kırılmasına, kemiklerinizin milim milim ayrılmasına ve aylarca iyileşme süreci geçirmeye razı olur muydunuz?
Michelle Spear
Çeviri: Sedef Çakır
GazeteBilim Yazı İşleri
Bu, boy uzatma ameliyatının vadettiği şeydir. Bir zamanlar sadece ciddi ortopedik sorunları düzeltmek için yapılan bu işlem, günümüzde kozmetik bir trende dönüşmüş durumda.
Daha uzun görünmeyi dileyenler için hızlı bir çözüm gibi gelebilir; fakat bu işlem hiç de basit değildir. Kemikler, kaslar, sinirler ve eklemler ağır bir bedel öder. Üstelik çoğu zaman riskler, elde edilen kazançlardan daha büyüktür.
Boy uzatma aslında yeni bir yöntem değil. Bu işlem, 1950’lerde Sovyet ortopedi cerrahı Gavriil Ilizarov tarafından, kötü kaynamış kırıkları ve doğuştan gelen uzuv deformitelerini tedavi etmek adına geliştirilmiş bir sistemle başladı. Onun tekniği, rekonstrüktif ortopedide devrim yarattı ve bugün hâlâ mevcut uygulamaların temelini oluşturuyor.
Her yıl kozmetik amaçlı boy uzatma ameliyatı geçirenlerin sayısı çok fazla olmasa da, bu işlem giderek daha popüler hale geliyor. ABD, Avrupa, Hindistan ve Güney Kore’deki özel kliniklere talep artıyor. Üstelik bu ameliyatların maliyeti on binlerce sterlini bulabiliyor.
Bazı özel kliniklerde, kozmetik amaçlı boy uzatma ameliyatlarının artık tıbben gerekli olanları geride bıraktığı bildiriliyor. Bu durum, insanların boyla ilgili toplumsal ideallere uyum sağlamak adına zorlu ve yüksek riskli olan bu işleme girmeye razı olduğunu gösteren kültürel bir değişime işaret ediyor.
Cerrahlar bu operasyona genellikle uyluk kemiği (femur) ya da kaval kemiğini (tibia) keserek başlar. Mevcut kemiğin sağlıklı kalmasını ve yeni kemiğin büyüyebilmesini sağlamak için, kemiğin kan dolaşımını ve onu kaplayan yumuşak doku olan periostu özenle korurlar.
Geleneksel yöntemde, kesilen kemik parçaları geniş bir dış aparata bağlanır ve bu aparat her gün ayarlanarak iki uç birbirinden uzaklaştırılırdı. Ancak son zamanlarda, bazı prosedürlerde kemiğin içine yerleştirilen teleskopik çubuklar kullanılmaya başlandı.
Bu cihazlar, vücut dışından manyetik kontrollerle kademeli olarak uzatılabiliyor. Böylece, hastalar dış aparat kullanımından kurtuluyor ve enfeksiyon riski de azalıyor. Ancak bu yöntem tüm hastalar için uygun değil (özellikle çocuklar için) ve dış sistemlere kıyasla oldukça pahalı.
Her iki yöntemde de süreç aynıdır. Kısa bir iyileşme döneminin ardından, cihaz kesilmiş uçları çok yavaşça (genellikle günde yaklaşık bir milimetre) ayıracak şekilde ayarlanır.
Bu yavaş ayrışma, vücudun aradaki boşluğu yeni kemikle doldurmasını teşvik eder. Bu sürece “osteogenez” adı verilir. Aynı zamanda kaslar, tendonlar, kan damarları, deri ve sinirler de bu değişime uyum sağlamak için gerilir.
Haftalar ve aylar boyunca bu işlem, tek bir operasyonla beş ile sekiz santimetre arasında boy artışı sağlayabilir ve bu çoğu cerrahın güvenli kabul ettiği sınırdır. Bazı hastalar ise hem femur hem de tibiadan operasyon geçirerek toplamda 12–15 santimetreye kadar uzamayı hedefler.
Fakat, her ek santimetreyle birlikte komplikasyon oranları keskin bir şekilde artar. Bu komplikasyonlar arasında eklem sertliği, sinir tahrişi, gecikmiş kemik iyileşmesi, enfeksiyon ve kronik ağrı bulunur.
Şiddetli ağrı
Boy uzatma ameliyatının temel zorluğu aynıdır: Vücut, sürekli olarak birbirinden ayrılan bir kemiği onarmak zorunda kalır.
Bir kemik kırıldığında, kırık çevresinde hızla bir kan pıhtısı oluşur. Kemik hücreleri (osteoblastlar), kırığı sabitleyen bir kallus (yumuşak kıkırdak) meydana getirir. Haftalar içinde osteoblastlar bu kıkırdağın yerini yeni kemikle doldurur ve bu kemik zamanla yeniden şekillenerek gücünü ve formunu geri kazanır.
Boy uzatma ameliyatlarında ise kırık sürekli olarak birbirinden uzaklaştırılır. Bu da vücudun onarım sürecinin sürekli kesintiye uğrayıp yön değiştirmesine sebebiyet verir. Böylece sertleşmesi geciken, hassas bir yeni kemik sütunu oluşur.
Süreç son derece ağrılıdır. Hastaların büyük bir çoğunluğu güçlü ağrı kesicilere ihtiyaç duyar. Hareket kabiliyetini korumak için fizyoterapi de hayati öneme sahiptir. Yine de, ameliyat başarılı olsa bile kişilerde güçsüzlük, yürüyüşte değişiklik ya da kronik rahatsızlık kalabilir.
Bu prosedürle birlikte psikolojik bazı zorluklar da ortaya çıkar. İyileşme süreci bir yıl veya daha uzun sürebilir ve genellikle bu süre kısıtlı hareket kabiliyetiyle geçirilir. Bazı hastalar, özellikle de elde edilen sınırlı boy artışı, beklenen özgüven artışını sağlamadığında depresyon geçirebilir veya pişmanlık duyabilirler.
Kaslar ve tendonlar da doğal kapasitelerinin ötesine uzamaya zorlanır, bu da sertliğe yol açabilir. Sinirler ise özellikle hassastır. Kemikten farklı olarak uzun mesafelerde kendilerini yenileyemezler. Sağlıklı sinirler, dinlenme uzunluklarının yaklaşık %6–8’i kadar esneyebilir; ancak bu sınır aşıldığında lifler zarar görmeye ve işlev kaybı yaşamaya başlar.
Hastalar, uzatma süreci boyunca sık sık karıncalanma, uyuşma ya da yanıcı tarzda ağrı hisseder. Ağır vakalarda sinir hasarı kalıcı olabilir. Aylarca hareketsiz kalan eklemler ise, kuvvet ve ağırlığın dağılımındaki değişiklikler nedeniyle sertleşme ya da artrit gelişme riski taşır.
Kozmetik amaçlı boy uzatmanın günümüzde oldukça popüler hale gelmesi estetik cerrahideki eğilimi gözler önüne seriyor: Tıbbi bir gereklilik olmadan insanlara giderek daha invaziv işlemlerin sunulması.
Teorik olarak, neredeyse herkes birkaç santimetre boy kazanabilir. Ancak pratikte bu, aylarca kırık kemiklerle yaşamak, hassas yeni dokularla uğraşmak, yorucu fizyoterapi görmek ve sürekli komplikasyon riski altında olmak demektir.
Tıbbi gereklilik taşıyanlar için faydaları hayat değiştirecek kadar büyük olabilir. Fakat, yalnızca birkaç santimetre boy kazanmak isteyenler için, aylarca süren acı ve belirsizliğe katlanmanın gerçekten buna değip değmeyeceği sorusu hâlâ belirsiz ve tartışmaya açık.
Kaynakça:
The Alarming Boom in Height Surgery, And Why It’s So Risky : ScienceAlert
Son Erişim Tarihi: 03/10/2025