Her geçen gün yapay zekâ daha da gelişiyor ve hepimizin hayatında önemli bir yer kaplıyor. Elbette yapay zekânın avantajları olduğu kadar bazı dezavantajları da bulunuyor. İşte tam da bu noktada, yapay zekâ ve etik konusu devreye giriyor. Bu röportajımızda değerli konuğumuz Özlem Unan ile “yapay zekâ ve etik” hakkında konuşacağız.
Özlem Unan
Röportaj: Sedef Çakır
GazeteBilim Yazı İşleri
Öncelikle, bugün bizlerle olduğunuz için teşekkür ederiz. Sizce, günümüzde etik yapay zekâ kavramından bahsetmek mümkün müdür?
Teknolojinin son yıllardaki ilerleme hızı ile yapay zekâ artık hayatımızın neredeyse her alanında karşımıza çıkıyor. Kimi zaman bize şarkı öneriyor, kimi zaman bir terapist görevi görüyor, sağlıkla ilgili sorular bile soruyoruz. Neredeyse arama motorları yerine yapay zekâ uygulamalarını kullanır hale geldik. Ancak bu hız, beraberinde büyük bir soruyu getiriyor: Yapay zekâ gerçekten etik mi ve verdiği tüm bilgilerin doğru olduğuna güvenebilir miyiz?
Bugün “etik yapay zekâ” kavramından bahsediyoruz, ama aslında elimizdeki şey daha çok insanın koyduğu kurallar çerçevesinde çalışan sistemler. Yani şimdilik makinelere “vicdan veya duygu” yüklemek çok mümkün değil. Onları etik yapan, insanlar tarafından konulan sınırlar ve denetim mekanizmaları.
Yapay zekâ ve etik arasındaki ilişki nasıl denetlenebilir?
Yapay zekâ ile etik arasındaki ilişkiyi denetlemenin en temel yolu şeffaflık. Bir algoritma karar verdiğinde, bu kararın arkasındaki nedeni de anlamak zorundayız. Ayrıca bağımsız denetimler, uluslararası regülasyonlar ve yapay zekâyı kullanarak ürün veya hizmet geliştiren ve sunan şirketlerin iç etik kurulları da bu sürecin olmazsa olmazı.
Kişisel verilerin yapay zekâ ile işlenmesi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Yapay zekânın en çok tartışılan yönlerinden biri kişisel veriler ve aynı zamanda bu verilerin güvenliği. Hangi bilgimizin nerede saklandığını, nasıl kullanıldığını çoğu zaman bilmiyoruz. Yüz tanıma sistemleri ya da bankacılık ve e-ticaret uygulamaları bireylerin kişisel verilerini doğrudan kullanıyor. En hassas alanlar sağlık ve finans. Aslında yapay zekâ ile ilgili gelişmelerden tüm sektörler etkileniyor. Bir hasta verisinin gizliliği, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda insani bir sorumluluk.
Kullanılan yapay zekâ hatalı karar verirse sorumluluk kimde olmalı ve bu problem nasıl düzeltilmeli?
Yapay zekâ bir hata yaptığında, sorumlu kim? Makineler mi, onları geliştiren şirketler mi, yoksa kullanan kurumlar mı? Bugün bence bu sorunun net bir cevabı yok. Sonuçta yapay zekânın algoritmasını belirleyen geliştirici bir insan ve kullanan da nihayetinde bir insan. Ama uzmanların önerdiği model, ortak sorumluluk. Hem geliştirici hem kullanıcı, etik sonuçlardan payına düşeni üstlenmeli.
İnsan zekâsı ile yapay zekâ arasındaki en büyük farklar neler?
Yapay zekâ saniyeler içinde milyonlarca veriyi işleyebiliyor. İnsanın bu hıza yetişmesi mümkün değil. Ama insanın elinde çok önemli bir koz var: duygusal zekâsı ve empati yeteneği. Bir makine hastanın tüm test sonuçlarını yorumlayabilir, fakat onun gözlerindeki korkuyu anlayamaz, hastayı sakinleştiremez. Bir yapay zekâ öğrencinin ödevlerini değerlendirebilir, ama hayallerini veya motivasyonunu hissetmesi de beklenemez. Öğretmen rehberliği olması kaçınılmazdır.
Sizce, bir karar alınırken insan zekâsı mı yoksa yapay zekâ mı daha güvenilirdir?
Teknik veriye dayalı kararlar söz konusu olduğunda yapay zekâ daha güvenilir olabilir. Örneğin, bir MR görüntüsünü değerlendirmede yapay zekâ hatasız çalışabilir. Çünkü karar verirken aynı anda benzer binlerce MR görüntüsünü de tarayabilir. Ancak etik, değer yargısı ve duyguların işin içine girdiği kararlar için insan vazgeçilmez. En doğru yol ise insan zekâsı ve yapay zekânın iş birliği yani birlikte çalışmasıdır.
Gelecekte bir yapay zekânın insan haklarına sahip olması mümkün mü? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bunun cevabını verebilmek isterdim ama bu sorunun bende de cevabı yok. Fakat, bunun önümüzdeki zaman diliminde daha çok tartışılacağını öngörebiliyorum.
Yapay zekânın avantajları ve dezavantajları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Yapay zekânın avantajları saymakla bitmiyor: Hız, verimlilik, hata payının düşmesi, büyük veri analizindeki üstünlük… Ama diğer yandan işsizlik riski, veri gizliliği sorunları ve önyargılı algoritmalar, empati ve duygu yoksunluğu da ciddi dezavantajlar.
Yapay zekâ bize hız, verimlilik ve kolaylık sunuyor. Ama insanı insan yapan şey, hız değil; duygusal zekâsı, empatisi ve etik değerleri. Gelecek, bu ikisini dengeleyebildiğimiz ölçüde güvenli ve sürdürülebilir olacak. Bence yapay zekânın geleceği, yalnızca teknolojik gelişmelerle değil, aynı zamanda insanlığın ona nasıl yön vereceğiyle şekillenecek. Ama asıl soru şu: İnsanlığın ortak yararına mı hizmet edecek yoksa kendi yararına mı?
Bu keyifli röportaj için çok teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.

