GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: Saklayan mabedlerin önemi: Biyoçeşitliliğin korunmasında doğa tarihi müzeleri ve koleksiyonları
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Hegel Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Biyoçeşitlilik > Saklayan mabedlerin önemi: Biyoçeşitliliğin korunmasında doğa tarihi müzeleri ve koleksiyonları
Biyoçeşitlilik

Saklayan mabedlerin önemi: Biyoçeşitliliğin korunmasında doğa tarihi müzeleri ve koleksiyonları

Yazar: GazeteBilim Yayın Tarihi: 22 Mayıs 2025 6 Dakikalık Okuma
Paylaş
Berlin Doğa Tarihi Müzesi (Görsel: Wikipedia Commons)

Günümüzde, tanımlı canlı türlerinin sayısı yaklaşık 1,2 milyon civarında iken; mikrobiyal çeşitliliğin keşfine başladığımızda tür sayısının trilyonlarla ifade edilebileceği öngörülüyor. Bu devasa çeşitlilik yığını içinde, hâlihazırda bildiğimiz veya adını telaffuz ettiğimiz türlerin yanı sıra, ne varlığından haberdar olduğumuz ne de varlığını bilebildiğimiz yüzbinlerce (hatta milyonlarca) türün hâlâ yaşamını sürdürdüğünü unutmamalıyız.

Gönenç Göçmengil

İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Bilim Tarihi Bölümü

Günümüzde, tanımlı canlı türlerinin sayısı yaklaşık 1,2 milyon civarında iken; mikrobiyal çeşitliliğin keşfine başladığımızda tür sayısının trilyonlarla ifade edilebileceği öngörülüyor [1]. Bu devasa çeşitlilik yığını içinde, hâlihazırda bildiğimiz veya adını telaffuz ettiğimiz türlerin yanı sıra, ne varlığından haberdar olduğumuz ne de varlığını bilebildiğimiz yüzbinlerce (hatta milyonlarca) türün hâlâ yaşamını sürdürdüğünü unutmamalıyız [2]. Daha da geriye, jeolojik zamanın derinliklerine indiğimizde; kayaların içine hapsolmuş-taşlaşmış olan canlı parçalarına veya kimyasal‑izotopik izlerine bakarak varlıkları hakkında fikir yürütebildiğimiz canlıları düşününce [3], dünyanın uzun geçmişinde milyonlarca türe ev sahipliği yaptığını düşünebiliriz.

1500’li yıllardan itibaren küreselleşmeye başlayan dünyada Colomb takası, biyoçeşitliliğin kıtalar arasında insan eliyle taşınması sürecini başlattı. Bu dönemde, canlı örnekleri çoğunlukla tıbbi araştırmalar, ticari gösteriler veya nadire kabineleri için toplandı. Çeşitli coğrafyalardan getirilerek koloniyel merkezlerde biriktirilen bitki ve hayvan örnekleri; bugün bizlere soyu tükenmiş Dodo kuşu gibi türlerin son temsilcilerini fizikî olarak gösterme imkânı sunan, paha biçilmez bilimsel koleksiyonların temellerini attı [4-5].

1500’li yıllardan itibaren küreselleşmeye başlayan dünyada Colomb takası, biyoçeşitliliğin kıtalar arasında insan eliyle taşınması sürecini başlattı.

Ancak doğa tarihinin koleksiyon mirası, örnek toplama ile sınırlı değil: Arazi çalışmasından elde edilen canlı örneklerinin laboratuvara veya müzeye taşınması, uygun koşullarda korunması, zararlılardan arındırılması ve belirli periyotlarla bakımının yapılması, hem emeğin hem de kaynağın yoğun kullanıldığı bir süreç gerektirir [6]. Bu süreçte ortaya çıkan örnekler; etanol, formol, mumyalama, kurutma, kriyo-preservasyon gibi tekniklerle uzun ömürlü hale getirilir ve bilim insanlarının erişimine sunulur.

Londra Doğa Tarihi Müzesi (Görsel: Wikipedia Commons)

Küçük ölçekli özel koleksiyonlar, özellikle mali kaynakların kısıtlı olduğu bölgelerde giderek zorlanıyor: Bakım maliyetleri, teknik personel ihtiyacı ve iklim kontrollü depolama alanı gereksinimi, bu tür koleksiyonların sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Buna karşın Londra, Paris veya New York Doğa Tarihi Müzeleri gibi büyük kurumlar, milyonlarca örneği dijitalleştirerek küresel erişime açan mega projelere öncülük ediyor. Bu projeler, dünyanın dört bir yanındaki akademisyenlerin, genetik analizlerin, morfolojik incelemelerin ve makine öğrenmesi destekli tür tanımlarının önünü açıyor [7-8].

Doğa tarihi müzeleri ve koleksiyonları, bilmediğimiz ya da son yüzyıllardaki habitat değişikliklerine yanıt veren türlerin anatomik, genetik ve ekolojik izlerini bir araya getirerek eşsiz bir veri bankası oluşturuyor.

Doğa tarihi müzeleri ve koleksiyonları, bilmediğimiz ya da son yüzyıllardaki habitat değişikliklerine yanıt veren türlerin anatomik, genetik ve ekolojik izlerini bir araya getirerek eşsiz bir veri bankası oluşturuyor. Evrimsel süreçlerin anlaşılması, geçmiş iklim ve ekosistem konfigürasyonlarının yeniden yapılandırılması, yeni ilaç ve biyoteknolojik keşiflerin temeli bu kaynaklarda yatıyor. Ancak vahşi toplama uygulamalarından kaynaklanan olumsuz algı, yetersiz sergileme altyapısı ve azalan bütçe, müzelerin asli misyonunu zayıflatmaya devam ediyor.

Türkiye’deki doğa tarihi koleksiyon-müzeleri, son yıllarda hızla artan sayısıyla bu boşluğu doldurmaya aday. Ancak birçoğu hâlâ altyapı, insan kaynağı ve uzun vadeli proje desteği eksiklikleriyle karşı karşıya. Koleksiyonların sürdürülebilirliği; ulusal ve uluslararası iş birliği, dijital platformlarla entegrasyon, açık erişim politikaları ve disiplinlerarası araştırma projeleriyle güçlendirilmeli. Bu kurumlar; yeni tür keşifleri, ekosistem restorasyonu modelleri ve koruma biyolojisi stratejilerinin geliştirilmesi için kritik merkezlerdir.

Geçmiş biyoçeşitliliğimizi gelecek nesillere aktarmanın anahtarı; koleksiyonların güçlendirilmesi, dijitalleştirilmesi ve bilimsel topluluklarla politika yapıcılar arasında etkin köprüler kurulmasındadır.

Sonuç olarak, doğa tarihi müzeleri “bilinmeyen bilinmeyenleri” saklayan mabedlerdir. Geçmiş biyoçeşitliliğimizi gelecek nesillere aktarmanın anahtarı; koleksiyonların güçlendirilmesi, dijitalleştirilmesi ve bilimsel topluluklarla politika yapıcılar arasında etkin köprüler kurulmasındadır. Bu sayede hem doğal mirasımızı koruyacak hem de biyolojik çeşitliliğin sunduğu yaşamsal katkıları akılcı biçimde kullanarak sürdürülebilir bir geleceğe yelken açacağız.

Kaynakça

[1] https://www.nsf.gov/news/seven-degrees-one-trillion-species-microbes

[2] Mora C, Tittensor DP, Adl S, Simpson AG, Worm B. How many species are there on Earth and in the ocean? PLoS Biol. 2011 Aug;9(8):e1001127.

[3] Simoneit, B. R. (2004). Biomarkers (molecular fossils) as geochemical indicators of life. Advances in Space Research, 33(8), 1255-1261.

[4] Lister, A. M. (2011). Natural history collections as sources of long-term datasets. Trends in ecology & evolution, 26(4), 153-154.

[5] Bradley, R. D., Bradley, L. C., Garner, H. J., & Baker, R. J. (2014). Assessing the value of natural history collections and addressing issues regarding long-term growth and care. BioScience, 64(12), 1150-1158.

[6] Allmon, W. D. (1994). The value of natural history collections. Curator: The Museum Journal, 37(2), 83-89.

[7] Blagoderov, V., Kitching, I. J., Livermore, L., Simonsen, T. J., & Smith, V. S. (2012). No specimen left behind: industrial scale digitization of natural history collections. ZooKeys, (209), 133.

[8] Hedrick, B. P., Heberling, J. M., Meineke, E. K., Turner, K. G., Grassa, C. J., Park, D. S., … & Davis, C. C. (2020). Digitization and the future of natural history collections. BioScience, 70(3), 243-251.

Etiketler: 22 mayıs uluslararası biyoçeşitlilik günü, biyoçeşitlilik, Doğa tarihi koleksiyonları, doğa tarihi müzeleri
GazeteBilim 22 Mayıs 2025
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Önceki Yazı Modern dünyanın atığı: Mikroplastiklerin sessiz yayılımı
Sonraki Yazı Ateşin ardındaki yaşam: Akdeniz’de yangın sonrası biyoçeşitlilik

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Buzul çağlarından günümüze Anadolu’nun bitki çeşitliliği

Anadolu, biyocoğrafik açıdan benzersiz bir konuma sahip olmasındaki en temel etmenlerin başında üç farklı fitocoğrafik bölgenin (Akdeniz, İran-Turan ve Avrupa-Sibirya)…

Biyoçeşitlilik
26 Mayıs 2025

22 Mayıs Uluslararası Biyoçeşitlilik Günü: Anadolu’nun eşsiz biyolojik çeşitliliğini korumak için bir harekete geçme çağrısı

Biyolojik çeşitlilik, bir parçası olduğumuz yaşam ağının kendisidir: yiyecek ve yem, enerji, ilaç ve genetik kaynak sağlar; insanın fiziksel refahını,…

Biyoçeşitlilik
22 Mayıs 2025

22 Mayıs’ta düşünmek: Biyoçeşitlilik, kriz ve Türkiye’nin geleceği

Her yıl 22 Mayıs’ta kutlanan Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü, takvimlerimizde sıradan bir not gibi görünebilir. Oysa bu tarih, 1992’de kabul…

Biyoçeşitlilik
22 Mayıs 2025

Biyoçeşitlilik krizi ve hatay dağ ceylanı örneği

Dünya büyük bir ekolojik yıkım sürecinden geçmektedir. Bazı bilim insanlarının “Altıncı Yok Oluş” olarak adlandırdığı bu sürecin temel nedeni insan…

Biyoçeşitlilik
22 Mayıs 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?