Günümüzde, tanımlı canlı türlerinin sayısı yaklaşık 1,2 milyon civarında iken; mikrobiyal çeşitliliğin keşfine başladığımızda tür sayısının trilyonlarla ifade edilebileceği öngörülüyor. Bu devasa çeşitlilik yığını içinde, hâlihazırda bildiğimiz veya adını telaffuz ettiğimiz türlerin yanı sıra, ne varlığından haberdar olduğumuz ne de varlığını bilebildiğimiz yüzbinlerce (hatta milyonlarca) türün hâlâ yaşamını sürdürdüğünü unutmamalıyız.
Gönenç Göçmengil
İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Bilim Tarihi Bölümü
Günümüzde, tanımlı canlı türlerinin sayısı yaklaşık 1,2 milyon civarında iken; mikrobiyal çeşitliliğin keşfine başladığımızda tür sayısının trilyonlarla ifade edilebileceği öngörülüyor [1]. Bu devasa çeşitlilik yığını içinde, hâlihazırda bildiğimiz veya adını telaffuz ettiğimiz türlerin yanı sıra, ne varlığından haberdar olduğumuz ne de varlığını bilebildiğimiz yüzbinlerce (hatta milyonlarca) türün hâlâ yaşamını sürdürdüğünü unutmamalıyız [2]. Daha da geriye, jeolojik zamanın derinliklerine indiğimizde; kayaların içine hapsolmuş-taşlaşmış olan canlı parçalarına veya kimyasal‑izotopik izlerine bakarak varlıkları hakkında fikir yürütebildiğimiz canlıları düşününce [3], dünyanın uzun geçmişinde milyonlarca türe ev sahipliği yaptığını düşünebiliriz.
1500’li yıllardan itibaren küreselleşmeye başlayan dünyada Colomb takası, biyoçeşitliliğin kıtalar arasında insan eliyle taşınması sürecini başlattı. Bu dönemde, canlı örnekleri çoğunlukla tıbbi araştırmalar, ticari gösteriler veya nadire kabineleri için toplandı. Çeşitli coğrafyalardan getirilerek koloniyel merkezlerde biriktirilen bitki ve hayvan örnekleri; bugün bizlere soyu tükenmiş Dodo kuşu gibi türlerin son temsilcilerini fizikî olarak gösterme imkânı sunan, paha biçilmez bilimsel koleksiyonların temellerini attı [4-5].
1500’li yıllardan itibaren küreselleşmeye başlayan dünyada Colomb takası, biyoçeşitliliğin kıtalar arasında insan eliyle taşınması sürecini başlattı.
Ancak doğa tarihinin koleksiyon mirası, örnek toplama ile sınırlı değil: Arazi çalışmasından elde edilen canlı örneklerinin laboratuvara veya müzeye taşınması, uygun koşullarda korunması, zararlılardan arındırılması ve belirli periyotlarla bakımının yapılması, hem emeğin hem de kaynağın yoğun kullanıldığı bir süreç gerektirir [6]. Bu süreçte ortaya çıkan örnekler; etanol, formol, mumyalama, kurutma, kriyo-preservasyon gibi tekniklerle uzun ömürlü hale getirilir ve bilim insanlarının erişimine sunulur.

Küçük ölçekli özel koleksiyonlar, özellikle mali kaynakların kısıtlı olduğu bölgelerde giderek zorlanıyor: Bakım maliyetleri, teknik personel ihtiyacı ve iklim kontrollü depolama alanı gereksinimi, bu tür koleksiyonların sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Buna karşın Londra, Paris veya New York Doğa Tarihi Müzeleri gibi büyük kurumlar, milyonlarca örneği dijitalleştirerek küresel erişime açan mega projelere öncülük ediyor. Bu projeler, dünyanın dört bir yanındaki akademisyenlerin, genetik analizlerin, morfolojik incelemelerin ve makine öğrenmesi destekli tür tanımlarının önünü açıyor [7-8].
Doğa tarihi müzeleri ve koleksiyonları, bilmediğimiz ya da son yüzyıllardaki habitat değişikliklerine yanıt veren türlerin anatomik, genetik ve ekolojik izlerini bir araya getirerek eşsiz bir veri bankası oluşturuyor.
Doğa tarihi müzeleri ve koleksiyonları, bilmediğimiz ya da son yüzyıllardaki habitat değişikliklerine yanıt veren türlerin anatomik, genetik ve ekolojik izlerini bir araya getirerek eşsiz bir veri bankası oluşturuyor. Evrimsel süreçlerin anlaşılması, geçmiş iklim ve ekosistem konfigürasyonlarının yeniden yapılandırılması, yeni ilaç ve biyoteknolojik keşiflerin temeli bu kaynaklarda yatıyor. Ancak vahşi toplama uygulamalarından kaynaklanan olumsuz algı, yetersiz sergileme altyapısı ve azalan bütçe, müzelerin asli misyonunu zayıflatmaya devam ediyor.
Türkiye’deki doğa tarihi koleksiyon-müzeleri, son yıllarda hızla artan sayısıyla bu boşluğu doldurmaya aday. Ancak birçoğu hâlâ altyapı, insan kaynağı ve uzun vadeli proje desteği eksiklikleriyle karşı karşıya. Koleksiyonların sürdürülebilirliği; ulusal ve uluslararası iş birliği, dijital platformlarla entegrasyon, açık erişim politikaları ve disiplinlerarası araştırma projeleriyle güçlendirilmeli. Bu kurumlar; yeni tür keşifleri, ekosistem restorasyonu modelleri ve koruma biyolojisi stratejilerinin geliştirilmesi için kritik merkezlerdir.
Geçmiş biyoçeşitliliğimizi gelecek nesillere aktarmanın anahtarı; koleksiyonların güçlendirilmesi, dijitalleştirilmesi ve bilimsel topluluklarla politika yapıcılar arasında etkin köprüler kurulmasındadır.
Sonuç olarak, doğa tarihi müzeleri “bilinmeyen bilinmeyenleri” saklayan mabedlerdir. Geçmiş biyoçeşitliliğimizi gelecek nesillere aktarmanın anahtarı; koleksiyonların güçlendirilmesi, dijitalleştirilmesi ve bilimsel topluluklarla politika yapıcılar arasında etkin köprüler kurulmasındadır. Bu sayede hem doğal mirasımızı koruyacak hem de biyolojik çeşitliliğin sunduğu yaşamsal katkıları akılcı biçimde kullanarak sürdürülebilir bir geleceğe yelken açacağız.
Kaynakça
[1] https://www.nsf.gov/news/seven-degrees-one-trillion-species-microbes
[2] Mora C, Tittensor DP, Adl S, Simpson AG, Worm B. How many species are there on Earth and in the ocean? PLoS Biol. 2011 Aug;9(8):e1001127.
[3] Simoneit, B. R. (2004). Biomarkers (molecular fossils) as geochemical indicators of life. Advances in Space Research, 33(8), 1255-1261.
[4] Lister, A. M. (2011). Natural history collections as sources of long-term datasets. Trends in ecology & evolution, 26(4), 153-154.
[5] Bradley, R. D., Bradley, L. C., Garner, H. J., & Baker, R. J. (2014). Assessing the value of natural history collections and addressing issues regarding long-term growth and care. BioScience, 64(12), 1150-1158.
[6] Allmon, W. D. (1994). The value of natural history collections. Curator: The Museum Journal, 37(2), 83-89.
[7] Blagoderov, V., Kitching, I. J., Livermore, L., Simonsen, T. J., & Smith, V. S. (2012). No specimen left behind: industrial scale digitization of natural history collections. ZooKeys, (209), 133.
[8] Hedrick, B. P., Heberling, J. M., Meineke, E. K., Turner, K. G., Grassa, C. J., Park, D. S., … & Davis, C. C. (2020). Digitization and the future of natural history collections. BioScience, 70(3), 243-251.

