Bu yazıda sizi, birçok sanatçının göstermeye çalıştığı “galeri” ve “sanat yapıtı” anlayışının farklılaştığı bir şehre getirmek istiyorum.
Elif İnceler
Milano, bilindiği üzere bir moda ve karakteristik yapılar serisi şehri gerçekten de, fakat aynı zamanda hayatın sanatla aktığı, sanatınızı doğru icra ettiğiniz sürece birçok şekilde var olabileceğiniz bir şehir. Kişiliğinizin sayıldığını görebildiğiniz, sanatınızla olsun olmasın hayatı sizin gözünüzden görmek isteyen insanlarla dolu Milano. Özellikle Museo del Novecento, bu yazıda sizi götüreceğim müze, İtalya topraklarına adımımı attığım andan itibaren içimde biriktirdiğim birçok fikri ve duyguyu içinde barındırıyor. Öyle ki, bir zamanlar farkına varamadığım birçok öngörünün ise başlangıç noktası olarak görebilirim bu müzeye olan ziyaretimi.
Duomo yanında bulunan bu müze, 2010’da açılmış olup içinde 1900’lerden başlayıp 2000’lere kadar dayanan birçok farklı ve önemli ismin eserlerini içeriyor. Duomo ve bu müze yenilenme çalışmalarıyla ünlüdür, özellikle Duomo di Milan halen yenilenme sürecindedir. Museo del Novecento, içinde heykel ve resim olmak üzere iki bileşem içermektedir. Birazdan okuyacağınız açıklamalar bu müzede üstüne düşünmeye fırsat bulabildiğim resimlerin ve heykellerin birer yorumlamalarıdır.

Mario Sironi, 1919-1928.
Yağlı boya tekniği.
Melankoli figür, sert ışık ile oluşmuş sert gölge bileşenlerini içeriyor. Figürün bir köprü benzeri yapının önünde bulunduğu melankolik ruh hali ise, sert gölgelerin hayatına sert ışıklar tarafından oluşturulduğunu, şehrin ve savaşın ona sert yaptırımlar uyguladığı, bununla birlikte figürün içinden çıkılamaz bir melankoli durumuna büründüğünü yorumlayabiliriz.
Renklerin ön planda olduğu fakat resmin en önemli unsuru olmadığı bu yapıtın fikri, soyut felsefik düşüncenin değişkenlik gösteren öncelik sırası olarak yorumlanabilir. Felsefenin yer ve zamandan soyut kalamayacağı gibi, felsefik bir resmin içinde bulundurduğu unsurlar konusunda da soyutlanamayacağı durumlar vardır, bunların içinde insan figürü kullanmak, renklerin derinliğine inmek gibi ressamın hayatında etkilenmiş olduğu etkenler bulunabilir.

Mario Sironi, 1929.
Yağlı boya tekniği.
Bu tablo, 21. yüzyılın kübizm akımından esinlenmiş olan Sironi’nin kübist bakış açısı ile bakıldığında yapıların ve insan figürlerinin benzerliklerini ve farklılıklarını yansıtıyor bir bakıma. Figürlerin şehirleşmeye bağlı olarak değişen ruh hallerini postürlerinden de görebiliyoruz.

Osvaldo Licini, 1932.
Yağlı boya tekniği.
Obelisk, savaşın etkilediği sanatçı fikrine uygun bir resimdir. Soyutluğuyla genel anlamda travmayı andırabilen bir sadeliği barındırıyor içinde. Renklerin kullanımının soyutluğu ise tamamlanmamış bir düşünme sürecini gösteriyor olabilir.

“The Fight” Emilio Vedova, 1949. Yağlı boya tekniği. Kübistik bir yaklaşım ile, bir kafa karışıklığı içinde birçok şeyin görülebileceği bu tablo, aslında karışıklığın ve kavganın ne kadar basit renklerle ve şekillerle basitleştirilebileceğini anlatmak adına yapılmış olabilir.

“Spatial Concept” Lucio Fontana, 1956. Yağ, karma medya tekniği. Fontana, bu tablosunda soyut ve birçok fiziksel objenin görülebileceği bir görsel yakalamak adına yağ ve başka birçok materyali yakarak, kullandığı kağıdı ve materyallerin içindeki boşlukları değerlendirmiştir. Bu şekilde göz yanılsamalarını da yaratmayı başarmıştır.

“Spatial Concept, Waiting” Lucio Fontana, 1960. Akrilik boya tekniği. Fontana bu tablosunda, tek bir çizgi ile neyi ne kadar beklediğimizi göstermek istemiş olabilir. Tek olması, herhangi bir şeyi beklediği ve bu süreçte yaralanan bir bireyin veya mental sağlığın göstergesi olabilir.

Bu müze ziyareti, genelinde resim ve yağlı boya tekniği ile yapılan resimleri barındırmaktaydı, heykeller ile arka plandaydı. Fakat, heykellerin yapılış biçimleri fazlasıyla ilgi çekiciydi.

Bu müzenin sanat tarihi açısından yeri çok büyük. Öyle ki, 20. yüzyılın büyük İtalyan sanatçılarının en değerli görüldüğü eserlerini barındırıyor. Bu yazıda size bir bakış açısı kazandırmak istedim, bir resim veya bir heykeli irdelerken nasıl düşünebiliriz ve/veya nelere dikkat edebiliriz gibi sorulara cevap bulmak adına İtalyan sanatına göz gezdirmenin iyi bir yol olduğunu düşündüm, bir sonraki yazılarımda görüşmek üzere…