İlk Hint-Avrupa dili tarih öncesi zamanlarda nerede konuşulmuştu? Ne kadar zaman önce bu dil grubu ortaya çıktı? Nasıl Avrasya’ya yayıldı?
Kim Schulte
Çeviren: Sena Kaplan
Hint-Avrupa dil ailesindeki diller neredeyse dünya nüfusunun yarısı tarafından konuşuluyor. Bu dil ailesi İngilizce, İspanyolca ve Rusçadan Kürtçe ve Farsçaya kadar bir sürü dili içinde barındırıyor.
İki yüzyıldan fazla zaman önce bu dillerin aynı aileye ait olduğu keşfedildiğinden beri filologlar ilk Hint-Avrupa dilini (bu dil Proto-Hint-Avrupa dili olarak da biliniyor.) yeniden inşa etmeye ve dallarının bu dillerin zamanla evrimini ve birbirinden ayrılışını temsil edecek bir dil ailesi ağacını oluşturmaya çalışıyorlar. Bu yaklaşım filogenetikten – biyolojik türlerin nasıl evrimleştiğini araştıran bilim dalı- yararlanıyor. Aynı zamanda bu yaklaşım diller arasındaki tarihsel ilişkileri açıklayan ve ölçen en uygun modeli sunuyor.
Çok sayıda çalışmaya rağmen Hint-Avrupa dillerinin kökenleri hakkında birçok soru halen bulunmakta: İlk Hint-Avrupa dili tarih öncesi zamanlarda nerede konuşulmuştu? Ne kadar zaman önce bu dil grubu ortaya çıktı? Nasıl Avrasya’ya yayıldı?
Anadolu ya da Pontus stepleri?
Birbirlerine görünüşte karşıt olduğu halde ikisi de kabul görmüş iki tane başlıca hipotez var. Bir yanda Hint-Avrupa dil ailesinin kökenlerini Neolitik Çağ’da Anadolu’da yaşamış Hint-Avrupa insanlarına dayandıran Anadolu Hipotezi var. Britanyalı arkeolog Colin Renfrew’un oluşturduğu bu hipoteze göre Hint-Avrupa dilleri yaklaşık 9000 yıl önce Avrupa’ya tarımın yaygınlaşmasıyla yayılmaya başladı.
Bir diğer yanda da Hint-Avrupa dillerin kökenlerini daha kuzeyde Pontus Stepleri’nde olduğunu savunan Step Hipotezi (aynı zamanda Kurgan Hipotezi olarak da biliniyor.) var. Bu hipotez, Proto-Hint-Avrupa dilinin yaklaşık 5000 ya da 6000 yıl önce Karadeniz’in kuzeyinin çevresinde ortaya çıktığını belirtiyor. Aynı zamanda bu hipotez kendine özgü höyüklerine ve at yetiştiriciliği uygulamalarına sahip olan Kurgan kültürüne bağlantılı.

DNA karşılaştırması
Bu iki hipotezden hangisinin doğru olduğuna karar vermek için bu tarih öncesi alanlarda bulunan DNA’yı modern insanlardaki DNA’yla karşılaştırarak genetik çalışmalar yapıldı. Ancak bu tip araştırmalar Hint-Avrupa dillerinin kökenleri hakkında sadece dolaylı yoldan ipuçları sağlayabilir. Çünkü dil, kan grubu gibi bir özellikten farklı olarak genler üzerinden aktarılmamakta.
Science’da yayımlanan yeni bir çalışma, probleme farklı bir açıdan yaklaşıp doğrudan dilbilimsel veriyi kullanarak bu iki hipotez tarafından ortaya koyulan zaman çizgilerini hesaplamaya çalıştı.
Leipzig’deki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsünde Paul Heggarty ve Cormac Anderson’ın yönlendirmesi altında 80’den fazla dilbilimci ile yürütülen bu projede daha doğru sonuçlar elde etmemizi sağlayabilecek yeni bir metodoloji uyguladık.
Daha kapsamlı örnekleme
Daha önceden yapılan filogenetik çalışmalarda kullanılan örneklemler kısıtlı bir dil havuzu içerisinden alınmıştı. Hatta bazı analizler modern dillerin aynı zamanlarda konuşulan o dilin esasında sözlü varyantlarından gelmesine rağmen doğrudan eski yazılı dillerden türemiş olduğunu varsaymıştı-örneğin İspanyolca, Publius Vergilius Maro’nun yapıtlarında bulunan Klasik Latince’den değil, sıradan insanlar tarafından konuşulan Halk Latincesi’nden türedi. Bu eksiklikler ve varsayımlar Hint-Avrupa dil ailesine ait Germen, Slav ve Romen gibi alt gruplarının yaş hesaplarını saptırdı.
Tutarsızlıkları eleyip, daha çeşitli kaynaklardan (kesin olmak gerekirse 161 dilden) veri alarak daha dengeli ve eksiksiz örneklem seti sağlamak için bu yeni çalışma, bu sorunları ele alıyor. Sonradan bu veri diller ve dil aile ağaçlarının arasındaki en olası ilişkileri kuran Bayesci filogenetik analizden geçiriliyor.
Örneğin bu çalışma İtalik ve Keltik dilleri, Germen ve Keltik dillerinin ayrılışından birkaç yüzyıl önce – yaklaşık 5000 yıl – ayrıldığından bir İtalo-Keltik dil ailesinin var olamayacağını gösterdi.
8000 yıllık eski bir dil ailesi
Hint-Avrupa dillerinin kökenine dair soruya gelinirse, yeni verilere dayanılarak yapılan hesaplamalar sonucu bu dillerin yaklaşık 8000 yıl önce ilk kez konuşulmaya başlandığı görülüyor.
Bu araştırmanın sonuçları ne Anadolu Hipotezi’ne ne de Kurgan Hipotezi’ne tam olarak uyduğunu gösteriyor. Onun yerine Hint-Avrupa dillerinin ortaya çıkış yerinin Kafkas bölgesinin güneylerinde bir yer olduğu düşünülüyor. Kafkas bölgesinden de bu diller çeşitli yollarla yayılmaya başladı: batıya doğru Yunanistan ve Arnavutluk’a, doğuya doğru Hindistan’a ve kuzeye doğru Pontus Steplerine.
Dillerimizin kökenleri hakkındaki yüzyıllık gizemi çözemeye bizi yaklaştırmasına ilaveten bu araştırma genetik ve dilbilimi gibi iki ayrı disiplinin birbirini tamamlayarak insanlığın ön tarihe dair sorulara nasıl daha güvenilir cevaplar getirebileceğini gösteriyor.
Yaklaşık üç bin yıllık dönem sonunda Pontus steplerinden Avrupa’ya doğru şu an Avrupa’dan konuşulan çoğu dilin ortaya çıkmasını sağlayan ikinci bir yayılış dalgası yaşandı. Bu hibrit hipotez, önceden kabul görmüş iki hipotezi bir araya getirirken ayrıca genetik antropoloji alanında bulunan en yeni çalışmaların sonuçlarıyla uyum sağlıyor.
Dillerimizin kökenleri hakkındaki yüzyıllık gizemi çözemeye bizi yaklaştırmasına ilaveten bu araştırma genetik ve dilbilimi gibi iki ayrı disiplinin birbirini tamamlayarak insanlığın ön tarihe dair sorulara nasıl daha güvenilir cevaplar getirebileceğini gösteriyor. Gelecekteki çalışmalarda umuluyor ki bu aynı metodoloji bizim dillerin ve popülasyonların nasıl başka kıtalara yayıldığı konusundaki anlayışımızı genişletecek.