GazeteBilim
Destek Ol
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
Okuyorsun: Felsefe fiziğe ve gerçeklik bilgiye nasıl dönüştü?
Paylaş
Aa
GazeteBilimGazeteBilim
Ara
  • Anasayfa
  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk
  • Etkinlikler
    • Astronomi Dersleri
    • Davranış Nörolojisi Dersleri
    • Eğitimciler İçin Yapay Zekâ Okur-Yazarlığı Dersleri
    • Epigenetik Dersleri
    • Evrim Dersleri
    • Bilim Tarihi Dersleri
    • Kapitalizmin Tarihsel Gelişimi ve İktisadi Düşünce Dersleri
    • Konuşmaktan Korkmuyorum
    • Nörobilim Dersleri
    • Nörohukuk
    • Nörofelsefe Dersleri
    • Öğrenilmiş Çaresizlik
    • Teizm, Deizm, Agnostisizm ve Ateizm Dersleri
    • Teoloji, Bilim ve Felsefe Tartışmaları
    • Zihin Dersleri
  • Biz Kimiz
  • İletişim
  • Destek Ol
Bizi Takip Edin
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
Copyright © 2023 Gazete Bilim - Bütün Hakları Saklıdır
GazeteBilim > Blog > Bilim > Fizik > Felsefe fiziğe ve gerçeklik bilgiye nasıl dönüştü?
FelsefeFizik

Felsefe fiziğe ve gerçeklik bilgiye nasıl dönüştü?

Yazar: GazeteBilim Çeviri Yayın Tarihi: 7 Mayıs 2023 6 Dakikalık Okuma
Paylaş
kuantum, kuantum dolanıklık
Teoriye göre etkileşen belirli kuantum sistemlerin özellikleri, sistemler çok uzak bir mesafeye hareket etse bile birbirlerine bağımlı kalmaktadır. (Görsel: Johan Jamestad/İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi)

Bell’in fikrini kanıtlamak için birinin, deneysel bir test için, gerçeklik hakkında bu felsefi argümanları gerçek bir fiziksel sisteme dönüştürmesi gerekiyordu.

İçindekiler
Kuantum dolanıklıkDolanıklık problemiBell TeoremiÖyleyse Einstein yanılmış mıydı?

Çeviri: Feryal Şimal Güneş

2022 Nobel Fizik Ödülü “dolanık fotonlarla ilgili deneyler, Bell eşitsizliklerinin bozulduğunun gösterilmesi ve kuantum bilgi biliminde öncülükleri için” verildi.

Bunun ne anlama geldiğini ve bu çalışmanın neden önemli olduğunu anlamak için, bu deneylerin fizikçiler arasında uzun süredir devam eden bir tartışmayı nasıl çözdüğünü anlamamız gerekiyor: Bu tartışmadaki kilit oyunculardan biri John Bell isimli İrlandalı bir fizikçiydi.

1960’larda Bell, gerçekliğin doğasıyla ilgili felsefi bir soruyu bilim tarafından cevaplanabilen fiziksel bir soruya nasıl çevireceğini buldu ve dünya ile ilgili ne bildiğimiz ve dünyanın gerçekte nasıl olduğu arasındaki farkı ortadan kaldırdı.

Kuantum dolanıklık

Kuantum nesnelerin genellikle sıradan yaşamımızdaki nesnelere atfetmeyeceğimiz özelliklere sahip olduğunu biliriz. Işık bazen bir dalga bazen bir parçacıktır. Buzdolabımız ise asla böyle değildir.

Bu tür alışılmadık halleri açıklamaya çalışırken anlayabildiğimiz iki türde açıklama vardır. Birinde kuantum dünyasını olduğu gibi net bir şekilde algılarız ve bu durum olağandışıdır. Bir diğerinde ise kuantum dünya bildiğimiz ve sevdiğimiz sıradan dünyaya benzer ancak ona bakışımız kusurludur, bu yüzden kuantum gerçekliği olduğu şekliyle açık bir biçimde göremeyebiliriz.

20. yüzyılın ilk on yılında, fizikçiler hangi açıklamanın doğru olduğu hakkında ayrışmışlardı. Kuantum dünyanın olağandışı olduğunu düşünenler arasında Werner Heisenberg ve Niels Bohr gibi isimler vardı. Kuantum dünyanın sıradan dünya gibi olması gerektiği ve bizim ona bakışımızın tamamen bulanık olduğunu düşünenler arasında ise Albert Einstein ve Erwin Schrödinger bulunuyordu.

Bu ayrışmanın temelinde kuantum teorisinin olağanüstü bir öngörüsü var. Teoriye göre etkileşen belirli kuantum sistemlerin özellikleri, sistemler çok uzak bir mesafeye hareket etse bile birbirlerine bağımlı kalmaktadır.

1935’te bir kutudaki hapsedilmiş bir kediyi içeren ünlü düşünce deneyini tasarladığı yıl Schrödinger, bu olay için “dolanıklık” terimini üretti. O, dünyanın bu şekilde işlediğine inanmanın saçma olduğunu iddia etti.

Teoriye göre etkileşen belirli kuantum sistemlerin özellikleri, sistemler çok uzak bir mesafeye hareket etse bile birbirlerine bağımlı kalmaktadır.

Dolanıklık problemi

Dolanık kuantum sistemleri, büyük mesafelere ayrıldıklarında bile gerçekten bağlantılı kalıyorlarsa bir şekilde birbirleriyle iletişim kurdukları görünürdü. Ancak Einstein’ın görelilik teorisine göre bu tür bağlantıya fizik ilkeleri izin vermez. Einstein bu düşünceye “uzak mesafedeki ürkütücü eylem” der.

Yine 1935’te Einstein, iki meslektaşıyla birlikte, kuantum mekaniğinin dolanıklıkla ilgili her şeyi izah edemediğini gösteren bir düşünce deneyi tasarladı. Onlar dünyada henüz göremediğimiz daha fazla şeyin olması gerektiğini düşündüler.

John Bell’in zihnini dolanıklık problemine çevirdiği 1960’lara kadar, bilim çevresi görünüşte felsefi olan bu sorunun somut bir cevabı olabileceğini anladı.

Ancak zaman geçtikçe, kuantum teorisinin nasıl yorumlanacağı sorusu akademik bir dipnot oldu. Soru çok felsefî görünüyordu ve 1940’larda kuantum fiziğindeki en parlak zihinlerin çoğu teoriyi çok pratik bir proje için kullanmakla meşguldü: atom bombası yapmak.

John Bell’in zihnini dolanıklık problemine çevirdiği 1960’lara kadar, bilim çevresi görünüşte felsefi olan bu sorunun somut bir cevabı olabileceğini anladı.

bell, dolanıklık sistemi
Basit bir dolanıklık sistemi kullanan Bell, Einstein’ın 1935’teki düşünce deneyini genişletti. (Görsel: home.cern)

Bell Teoremi

Basit bir dolanıklık sistemi kullanan Bell, Einstein’ın 1935’teki düşünce deneyini genişletti. O, “uzak mesafedeki ürkütücü eylemi” ve hâlâ kuantum teorisinin tahminlerle eşleştirilmesinin önüne geçerken kuantum tanımının eksik kalabilen hiçbir yolunun olmadığını gösterdi.

Görünüşe göre bu, Einstein için pek iyi bir haber değildi ancak rakipleri için âni bir galibiyet de değildi.

Bunun nedeni 1960’larda kuantum teorisinin tahminlerinin gerçekte doğru olup olmadığının belli olmamasıydı. Gerçekten Bell’in fikrini kanıtlamak için birinin, deneysel bir test için, gerçeklik hakkında bu felsefi argümanları gerçek bir fiziksel sisteme dönüştürmesi gerekiyordu.

Ve bu, elbette Nobel Ödüllü iki kişinin hikâyeye girdiği yerdir. Önce John Clauser ve ardından Alain Aspect, Bell’in önerdiği sistem hakkında deneyler yaptılar, öyle ki sonuçta kuantum fiziğinin tahminlerinin doğru olduğunu gösterdiler. Sonuç olarak “uzak mesafedeki ürkütücü eylemi” kabul etmedikçe, gözlemlenen kuantum dünyasını tanımlayabilecek kuantum dolanıklık sistemlerinin daha fazla açıklaması yoktur.  

Öyleyse Einstein yanılmış mıydı?

Her ne kadar şaşırtıcı görünse de kuantum teorisindeki bu ilerlemeler Einstein’ın bu konuda yanılmış olduğunu gösterir. Yani, sıradan dünyamıza benzeyen bir kuantum dünyasının bulanık bir görüşüne sahip değiliz.

Ancak doğası bakımından olağandışı bir kuantum dünyasını açık bir şekilde algıladığımız düşüncesi de aynı şekilde çok basitleştirilmiştir. Ve bu, kuantum fiziğindeki bu kısmın felsefî konularının kilit noktalarından birini oluşturur.

Kuantum dünyası hakkında bilimsel açıklamamızın ötesinde, yani onun hakkında sahip olduğumuz bilginin ötesinde, mantıklı bir şekilde konuşabileceğimiz artık açıktır.

Nobel ödüllü Anton Zeilinger’in dediği gibi:

Gerçeklik ve gerçeklik bilgimiz arasında, gerçeklik ve bilgi arasında ayrım yapılamaz. Sahip olduğumuz bilgileri kullanmaksızın gerçekliğe atıfta bulunmanın bir yolu yoktur.

Genel olarak dünyamızın olağan resminin temelini oluşturduğunu varsaydığımız bu ayrım şimdi geri dönülemez şekilde bulanıktır. Ve teşekkür etmemiz gereken bir John Bell var.

Kaynak

https://theconversation.com/how-philosophy-turned-into-physics-and-reality-turned-into-information-191940 (son erişim tarihi: 29.04.2023).

Etiketler: bell, einstein, felsefe, fizik, kuantum, kuantum dolanıklık, schrödinger
GazeteBilim Çeviri 7 Mayıs 2023
Bu Yazıyı Paylaş
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp E-Posta Linki Kopyala Yazdır
Yazar: GazeteBilim Çeviri
GazeteBilim Haber ve Çeviri Birimi gönüllü, kolektif bir topluluktur ve profesyonel nitelikte çeviri katkılarına açıktır. İletişim için gazetebilimceviri@gmail.com.
Önceki Yazı “İstiyoruz ki bilim toplumsallaşsın”
Sonraki Yazı atatürk, bilim, islam Atatürk’ü üç farklı tarihsel bağlama oturtmak

Popüler Yazılarımız

krematoryum fırını

Türkiye’de ölü yakma (kremasyon): Hukuken var, fiilen yok

BilimEtik
23 Kasım 2023
cehalet
Felsefe

“Cehalet mutluluktur” inancı üzerine

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi? Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet…

12 Ağustos 2023
deontolojik etik
Felsefe

Deontolojik etik nedir?

Bir deontolog için hırsızlık her zaman kötü olabilir nitekim çalma eyleminin özünde bu eylemi (daima) kötü yapan bir şey vardır.

15 Ağustos 2024
kurt, köpek
Acaba Öyle midir?Zooloji

İddia: “Kurt evcilleşmeyen tek hayvandır!”

Tabii ki bu cümle baştan aşağı yanlıştır. Öncelikle kurt ilk ve en mükemmel evcilleşen hayvandır. İnsanın en yakın dostu köpek…

2 Şubat 2024

ÖNERİLEN YAZILAR

Türk akademisyen öncülüğünde yapay zekâ devrimi

Ekibin lideri olan Türk bilim insanı Prof. Dr. Aydoğan Özcan’a, yaptıkları çalışmanın performans ve enerji kullanımı açısından hangi yenilikleri getirdiğini…

Yapay Zekâ
19 Eylül 2025

Minik altın “süper atomlar” bir kuantum devrimini ateşleyebilir!

Altın nanokümeleri artık kuantum performansında hapsedilmiş atomik iyonlara rakip olabilir. Yeni nesil cihazlar için ölçeklenebilir, ayarlanabilir yapı taşları sunar. Kuantum…

Teknoloji
19 Ağustos 2025

Karl Marx, ulusların özgür halklar olarak kuruluşu ve insanlığın kurtuluşu

Modern dünyada insanlık ulusları ortaya çıkarmış; bu, insanlığın nihai kurtuluşu yolunda zorunlu bir adımdır; fakat egemen devletler olarak örgütlenmiş uluslar…

Felsefe
19 Temmuz 2025

Bu yıldızlar sonsuza kadar parlayabilir!

Parçacık astrofizikçileri "karanlık cüce" adı verilen yeni, yıldıza benzeyen ve biraz da tuhaf bir cismin varlığını öne sürdüler.

AstrofizikFizik
15 Temmuz 2025
  • Biz Kimiz
  • Künye
  • Yayın Kurulu
  • Yürütme Kurulu
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım İzinleri
  • İletişim
  • Reklam İçin İletişim

Takip Edin: 

GazeteBilim

E-Posta: gazetebilim@gmail.com

Copyright © 2023 GazeteBilim | Tasarım: ClickBrisk

  • Bilim
  • Teknoloji
  • Felsefe
  • Kültür-Sanat
  • Gastronomi
  • Çocuk

Removed from reading list

Undo
Welcome Back!

Sign in to your account

Lost your password?