Çevreciler, mart ayında, somonların hayatlarının çoğunu geçirdikleri okyanusların kontrolünü içeren tarihi anlaşmayı, dünya çapında, kutladılar.
Haber: Sarah Trent (Popular Science)
Çeviri: Erdem Ergen
Açık denizler -okyanus suları kıyıdan 230 mil açıkta başlıyor- dünya yüzeyinin yüzde 43’ünü kaplarken 10 milyon civarında türe de ev sahipliği yapıyor. Fakat hâlâ Dünya’nın en az anlaşılan yerlerinden biridir. Bölgedeki yaşanan birçok gizemli olaydan biri de Batı’nın en sevdiği ve ekonomik açıdan önemli balıklarından olan, Pasifik somonlarının yaşamlarının çoğunu nasıl geçirdikleri ve nüfuslarının niçin önemli ölçüde azaldığı konusudur. İklim değişikliğinin o bölgeye etkilerine dair ne kadar az şey bildiğimizi de hesaba katarsak, bu ve benzeri sorular bölgeyi uluslararası araştırma ve koruma açısından öncelikli duruma taşıyor.
Bununla birlikte, genişleyen bu sular, herhangi bir ulusal otoritenin ulaşamayacağı ve yalnızca uluslararası fikir birliği ve anlaşmalarla yönetilebilen, çoğunlukla kuralsız bir bölgedir. Bölge hiçbir ulusun tek başına çözemeyeceği;
- İklim değişikliğinin deniz sularında ısı dalgalarına ve asitlenmeye yol açması,
- Aşırı avlanma ve kirlilik,
- Okyanus dibini kazarak maden çıkarma hevesindeki şirketler
gibi muazzam sorunlarla karşı karşıyadır. Ülkeler bu konularda kimi adımlar atsalar bile ekosistem felç oluyor. Mart ayı başlarında, yaklaşık 200 ülkeyi temsilen toplanan müzakereciler, okyanus canlılarını ve ekosistemlerini korumayı amaçlayan tarihi bir anlaşmaya imza attılar. Yeni Birleşmiş Milletler Açık Deniz Anlaşması’nın [United Nations High Seas Treaty] ilanı, dünyanın dört bir yanındaki deniz bilimcileri ve doğa koruma uzmanlarını sevindiren bir gelişme oldu.
Ancak, insanoğlunun hakkında, Ay’dan daha az şey bildiği bir bölgenin korunması için imzalanan bu antlaşma esasen ne anlama gelecek? Konu Pasifik somonu olduğunda, yeni anlaşmanın araçları -ve bunları kabulüyle [oluşacak] uluslararası ruh hâli ve [hayata geçecek] uygulamalar- onları yönetme ve koruma çabalarına yardımcı olacak mı? Koşullar yeterli mi? İşte uzmanların söyledikleri.
Antlaşmanın koruma amaçları Somonların ihtiyaçlarını karşılamayabilir
Anlaşmanın en önemli hükmü; uluslararası sularda deniz koruma alanları (DKA) oluşturulması amaçlı bir yol haritası düzenlemesi. Milli Park anlayışının okyanus uygulaması olarak değerlendirebileceğimiz DKA’lar, ekosistemleri ve türleri korumak için genel anlamda, balıkçılığı veya diğer faaliyetleri sınırlayan bölgelerdir. Yeterli düzeyde uygulandığında, genel kamuoyunca okyanus ve sahil koruma açısından güçlü bir araç olarak değerlendirilirler. Ayrıca [DKA’lar], BM’nin 2030 yılına kadar okyanusların yüzde 30’unu koruma hedefine ulaşmanın anahtarı olarak görülüyorlar. Şu anda sadece yüzde 3 ila yüzde 8’i arasında gerçekleşen oran, hedefin bir hayli gerisindedir.
Ancak Pasifik somonları konusunda DKA’ların ne denli işlevli olacağı biraz muğlak. Uluslararası sularda somon avı 1990’lardan beri yasaktı, bu açıdan DKA’lar gelecekte avlanmanın azaltılmasında bir etken olmayacak. Avlanmaya getirilen yasaklarının uygulanması diğer türlerin yararına olabilecekken, birçok kişi açık denizlerde yasa dışı somon avcılığının oldukça düşük olduğuna inanıyor.
Bununla beraber bazı somon uzmanları, açık deniz koruma alanlarının diğer balıkçılık biçimlerini sınırlandırmak suretiyle somonların kazara avlanmasını önleyerek, [somonlar için] dolaylı bir koruma sağlayabileceğine inanıyor. Bu tür ekosistemler her ne kadar geniş, hareketli ve gözlenmesi zor olsa da [DKA’lar] önemli deniz besin ağlarının korunmasına yardımcı olabilirler.

Kanada’da bulunan, kâr amacı gütmeyen Pasifik Somon Vakfı’nın (Pacific Salmon Foundation) emekli CEO’su ve şu anki bilim danışmanı Brian Riddell, “Somon balığı korunan bu alanları, göç yollarının ve okyanus yaşam alanlarının bir parçası olarak kullandıysa, o takdirde evet, bu yararlı olabilir” diyor ve ekliyor: “Ancak denizde hayatta kalma [bakımından meydana gelen] değişiklikleri bir DKA’yla ilişkilendirmenin çok, çok zor olduğunu düşünüyorum.”
Ayrıca DKA’lar, birçok araştırmacının, somon balığı nüfusunun son dönemde azalmasında önemli bir pay sahibi olduğuna inandığı iklim değişikliğini veya denizdeki ısı dalgalarını ele almıyor. Oregon merkezli Wild Salmon Center’ın bilim direktörü Matt Sloat, küresel sera gazı salınımının sınırlamasının somon balığını korumak için daha faydalı olacağını söyledi.
Pek çok şey bilinmese de son araştırmalar okyanus somon çeşitliliğinin ısı değişimleri nedeniyle yer değiştirdiğini veya küçüldüğünü ileri sürüyor. Somon balığının küçülmesi daha az kaynak için daha fazla rekabet olabileceği anlamına geliyor. Sloat “Ve daha sonra (balık üretme istasyonları) milyarlarca aç balığı bu küçük alana bırakıyor.” derken; yerel balıkçılığın devamı adına her yıl yavru somon kotalarını artırıp ve serbest bırakarak tartışmaya yol açan diğer ülkelerdeki, devlet, eyalet veya daha alt kademedeki balık üreme istasyonlarına gönderme yapıyor. Açık denizlerdeki okyanus yaşam alanlarını yönetmek yerine, bu istasyonlardan denize bırakılacak balık miktarının uluslararası eşgüdümle geliştirilmesinin, somonların okyanusta hayatta kalmasına daha yardımcı olacağına inanıyor.
İş birliğini ve açık deniz araştırmalarını artırabilir
Anlaşmanın bir başka bölümü, uluslararası sulardaki ortak araştırmaları desteklemesi. Her ne kadar anlaşmanın dili daha çok gelişmekte olan ülkeleri desteklemeye yönelik olsa da – yeni bilginin en zengin kıyı uluslarından daha fazlasının önceliklerini yansıtmasını sağlamak amacıyla – somon araştırmacıları, açık deniz araştırmalarına yönelik fon ve ilgideki genel artışın, orada somon balığına gerçek akıbetinin ne olduğuna yönelik gizemin çözülmesine yardımcı olabileceğini umuyor.
Kıyı ve nehirimsilerde yaşayan somon balıklarını etkileyen çevresel etmenler hakkında çok şey bilinmesine rağmen, bilim adamları okyanus açıklarını, somon balığının yıllarca içinde kaybolduğu bir “kara kutu” olarak niteliyorlar. National Oceanic and Atmospheric Administration’da araştırmacı biyolog olarak çalışan Laurie Weitmap “Somonlarımızın nerede olduklarını hâlâ bilmiyoruz” diyor. Weitkamp, 2022 yılında, bu sorunun cevabını bulmak için bir araya gelen beş gemi ve 60’tan fazla uluslararası bilimcinin oluşturduğu ekibe önderlik etmişti. Kuzey Pasifikte bugüne kadar düzenlenen en kapsamlı açık deniz somon araştırmaları yapan ekip, Alaska Körfezi’nde 2.5 milyon kilometrekarelik bir alanı taradı.

Açıkdeniz, somonların hayatta kalabilmeleri açısından her zaman bir açmazdır. Weitkamp, tarihsel olarak “Okyanusa giren somonların yüzde 95’inin bir daha geri gelmediğini” söylüyor. Bir zamanlar, bu rakamlar kıyı ve nehir şartlarına göre tahmin edilebilirdi. Şimdilerde, bilim insanlarının tahminlerinin genellikle önemli ölçüde yanlış olduğunu söylüyor. Bilinen tüm koşulların iyi bir dönüşe işaret ediyor, Weitkamp ise “E o zaman, neredeler? Ne oldu?” diye soruyor.
Araştırmacılar, somonların okyanus alanlarına ilişkin neleri gözden kaçırdıklarını anlamaya çalışıyorlar. Ancak açık denizlerde çalışmak oldukça maliyetli bir iş: Keşif gezileri günde on binlerce dolara mal oluyorken, somonlar geniş bir alana dağıldıklarından ve bulunmaları çok güç olduğundan yalnızca küçük miktarlarda veri toplanabiliyor. Parçası olduğu ekibin, 2019-2022 seferleri sırasında topladığı bilgilerin ölçeğinin ancak çok sayıda gemi ve devletin birlikte çalışması sayesinde mümkün olduğunu söylüyor. Bu, anlaşma devletler imzaladıkça -bazı durumlarda doğrudan ve bazı durumlarda da sembolik olarak- ilham verecek türden bir iş birliğidir.
2019-2022 keşif grubu üyelerinden Riddell; “İş birliği kesinlikle gereklidir” diyor. Somon balıklarına ne olduğunu anlamak, okyanus ve iklim modellerini güçlendirmek için “bu işe adanmış, kesintisiz sürecek bir programa ihtiyacımız var”. Açık Deniz Antlaşması’nın bu konuya ilgi ve desteği artıracağını düşünüyor.
Antlaşmanın onaylanması ve yerlilerin faaliyetlere katılımı garanti edilmez
Bu yıl, pek çok somon sürüsünde rekor seviyelerde azalma ve bu durumun da somonlara bağlı ekosistemleri, ekonomileri ve toplulukları etkilemesi bekleniyor. Bir somon türü olan Chinook’un Oregon, Kaliforniya ve Alaska’ya dönecek nüfusunun o kadar az olacağı tahmin ediliyor ki bu baharda birçok bölgede düzenlenecek açık deniz eğlenceleri ve ticari balıkçılık faaliyetleri iptal edildi. Yurok Kabilesinin kültürel ve ekonomik güvenlik açısından dayanağı olan Klamath Nehri chinook sürüsünün tarihin en düşük seviyesinde olması bekleniyor.
Yurok Kabilesi’nin genel danışmanı olarak görev yapmış, kabile üyesi, avukat ve balıkçı olan Amy Cordalis, “Okyanus yaşam alanını korumak ve kollamak için gösterilecek uluslararası çaba, bu tarihi somon balıklarının eski hâllerine dönebilmeleri için kritik öneme sahiptir” diyor ve ekliyor: “Ancak bu çabalar, bu alanların geleneksel kullanımına yer vermelidir.”
ABD, ülkenin ajanslarının her ne kadar kurallara uyduğunu söylese de uluslararası suları yöneten bu son anlaşmayı, 40 yıllık BM deniz hukuku sözleşmesini hâlâ onaylamadı.
2020’de, Açık Deniz Antlaşması’na dönüşecek olan müzakereler sırasında, bir grup bilimci, Birleşmiş Milletler’i o sırada tartışmalarda yeterince temsil edilmeyen yerlilerin de sürecin yönetiminde yer almalarını öneren bir rapor yayınladı. British Columbia Üniversitesi’nde kıyı politikaları konusunda araştırmacı ve raporun başyazarı Marjo Vierros, Yerlilerin hakları arasında dillerinin kabulünü de içeren anlaşmanın nihai biçiminin, Yerli halkları ve geleneksel bilgiyi [sürece] dâhil etme [adımının] birçok uygulamadan daha iyi sonuç verdiğini belirtti ve ekledi: “Uygulamada bunun nasıl vuku bulacağı elbette farklı bir soru.”
Şu anda düzeltilen anlaşma taslağının üye ülkeler tarafından onaylanması gerekiyor. Muhafazakâr Cumhuriyetçi [Parti] muhalefeti nedeniyle, ABD, ülkenin ajanslarının her ne kadar kurallara uyduğunu söylese de uluslararası suları yöneten bu son anlaşmayı, 40 yıllık BM deniz hukuku sözleşmesini hâlâ onaylamadı.
Devlet kontrolündeki sular ile açık denizler arasındaki sınırı çizen, gemilerin uluslararası sularda gezinme serbestiyetini belirleyen ve derin deniz madenciliği kurallarını geliştirmek için uluslararası bir yapı oluşturan bu anlaşma henüz tamamlanmamış bir süreçtir.
Weitkamp, denizde araştırma yaparak, “(Okyanusun) gerçekte ne kadar büyük olduğuna dair yepyeni bir anlayış kazanıyorsunuz” diyor ve bunun somon balığı, iklim ve insanlık üzerindeki etkisinin ne ölçüde olduğuysa bilinmiyor. “Okyanus, özellikle Kuzey Pasifik çok büyük.”
Kaynak:
https://www.popsci.com/environment/un-high-seas-treaty-salmon/ (son erişim tarihi: 25.04.2023).

