Merhaba Paleontoloji Severler, GazeteBilim olarak başlattığımız “Bülten Haberleri” adı altında üreteceğimiz bilim içeriklerinden biri olan Paleontoloji Bülteninin yeni yazısındasınız. Ben Emre Çevik, Hacettepe Üniversitesi, Biyoloji Bölümü öğrencisiyim. Bugün, Paleontolojik keşifler ve olaylara bakacağız. GazeteBilim tarafından yapılacak olan diğer bülten içeriklerine de bakmayı unutmayınız, bilimle kalınız.
Emre Çevik
Bilinen en eski kuş
Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya’dan paleontologlar, 69,2-68,4 milyon yıl önce, son Kretase Dönemi’nde Antarktika’da yaşamış, bir dalgıç kuş türü olan Vegavis iaai’nin yeni ve neredeyse tamamlanmış bir kafatasını keşfettiler ve tanımladılar. Yeni fosil, kuşun beslenme ekolojisine dair fikir veriyor ve taç grubu (modern) kuşlar içindeki su kuşları arasında yerleşimi destekleyen morfolojiler sergiliyor.
Aslında, Vegavis iaai ilk olarak yirmi yıl önce Teksas Austin Üniversitesi paleontologlarının önderlik ettiği bir araştırma ekibi tarafından keşfedildi. O dönemde türün, evrimsel olarak su kuşları arasında yuva yapan taç kuşlarının erken bir üyesi olduğu öne sürülmüştü. Ancak taç kuşları Kretase sonu yok oluşundan önce son derece nadirdi ve daha yakın zamanda yapılan çalışmalar Vegavis iaai’nin evrimsel konumu hakkında şüphe uyandırdı.

Konu hakkında Pasifik Üniversitesi’nden Profesör Christopher Torres, “Paleontologlar arasında Vegavis kadar çok tartışma başlatma olasılığı olan çok az kuş var. Bu yeni fosil, bu tartışmaların çoğunun çözülmesine yardımcı olacak. Bunların başında da: Vegavis iaai, kuş yaşam ağacında nerede tünedi?” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Çalışmayı yürüten ekibin analizi, Vegavis iaai’nin su kuşları ailesi içinde ve ördekler ile kazların yakın akrabası olarak yer aldığını destekleyen tipik bir kuş beyin şeklini ortaya koyuyor. Ancak araştırma, kuşun gelişmiş çene kaslarıyla güçlendirilmiş ince, sivri bir gagaya sahip olduğunu da gösteriyor; bu özellik, bilinen diğer su kuşlarına benzemiyor ve daha çok dalgıç kuşlara benziyor.
“Bu fosil, Antarktika’nın modern kuş evriminin en erken evreleri hakkında bize anlatacak çok şeyi olduğunu gösteriyor.”
Konunu önemi hakkında konuşan Ohio Üniversitesi’nden Profesör Patrick O’Connor, “Bu fosil, Antarktika’nın modern kuş evriminin en erken evreleri hakkında bize anlatacak çok şeyi olduğunu gösteriyor. Aynı dönemde gezegenin başka yerlerinde bilinen kuşlar, modern kuş standartlarına göre neredeyse tanınmayacak durumda. Üstelik, hassas kuş fosillerini bile muhafaza eden bir avuç alanın çoğu, kimliklerine dair yalnızca ipuçları verecek kadar eksik örnekler sunuyor; tıpkı Vegavis’te şimdiye kadar olduğu gibi. Ve Geç Kretase kuşlarına ait önemli fosil kayıtlarının bulunduğu Madagaskar ve Arjantin gibi birkaç yer, dişleri ve uzun kemikli kuyrukları olan, modern kuşlarla yalnızca uzaktan akraba olan tuhaf, artık nesli tükenmiş türlerle dolu bir kuş kafesini ortaya çıkarıyor. Güney yarımkürenin en uzak noktalarında, özellikle Antarktika’da çok farklı bir şey yaşanıyor gibi görünüyor.” ifadeleriyle çalışmanın önemini bir kez daha dile getirip açıklamalarını bitirdi.
Antik deniz sürüngenlerinin derisini ve pullarını keşfetmek!
Paleontologlar, Güney Almanya’daki Erken Jura Dönemi’ne ait kuyruk ve ön yüzgeç çevresinde iyi korunmuş deri izleri bulunan 183 milyon yıllık bir plesiosaur iskeletini incelediler.
Keşfedilen canlının içinde bulunduğu grup olan Plesiosaurlar, zengin bir evrim geçmişine sahip, Mezozoik deniz sürüngenlerinin ikonik bir grubudur. Bu antik deniz canlıları, 235-66 milyon yıl önce, Triyas, Jura ve Kretase dönemlerinde uçsuz bucaksız denizlerde yaşamışlardır. Geniş ve yassı bir gövdeleri, kısa kuyrukları, uzun bir boyunları ve suda süratlenmek için kullandıkları dört uzun itici yüzgeçleri vardı. Plesiosaur fosilleri Dünya’nın her kıtasında bulunmuştur ancak fosilleşmiş yumuşak dokular son derece nadirdir.
“Deri ve iç organlar gibi fosilleşmiş yumuşak dokular son derece nadirdir.”
Konu hakkında konuşma gerçekleştiren rLund Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Miguel Marx, “Deri ve iç organlar gibi fosilleşmiş yumuşak dokular son derece nadirdir. Kuyruk bölgesindeki pürüzsüz deriyi ve yüzgeçlerin arka kenarı boyunca uzanan pulları tanımlamak için çok çeşitli teknikler kullandık. Bu bize uzun zaman önce nesli tükenmiş olan bu sürüngenlerin görünümü ve biyolojisi hakkında eşsiz bilgiler sağladı.” ifadelerine yer verdi.

Keşfedilen deri ve pul örnekleri hakkında açıklama yapan araştırmacılar, “Keşfettiğimiz pul ve derilerin varyasyonun farklı işlevlerle ilişkili olabileceğine inanıyoruz. Plesiosaur’un balık ve kalamar benzeri hayvanları yakalamak için verimli bir şekilde yüzmesi gerekiyordu; bu görev, pürüzsüz ve hidrodinamik derisi sayesinde daha kolay hale geldi.” sözlerini kullandılar.
Konu hakkında son sözünü söyleyen Marx, “Pürüzsüz deri ve pullardan oluşan mozaik yapının yanı sıra, fosilleşmiş plesiosaur’un derisinin ince kesitlerindeki hücreleri görselleştirmek inanılmaz bir andı. 183 milyon yıldır korunmuş deri hücrelerini gördüğümde şok oldum. Neredeyse modern deriye bakmak gibiydi.” ifadelerini kullanarak çalışmanın önemini ve kendi heyecanını da dile getirmiş oldu.
Kaynakça
C.R. Torres et al. 2025. Cretaceous Antarctic bird skull elucidates early avian ecological diversity. Nature 638, 146-151; doi: 10.1038/s41586-024-08390-0.
Miguel Marx et al. Skin, scales, and cells in a Jurassic plesiosaur. Current Biology, published online February 6, 2025; doi: 10.1016/j.cub.2025.01.001.