Genetik olarak değiştirilmiş bir domuz akciğeri, beyin ölümü gerçekleşmiş bir insana nakledildikten sonra dokuz gün boyunca çalıştı.
Michelle Starr
Çeviri: Sedef Çakır
GazeteBilim Yazı İşleri
Bu yeni gelişme, hem ksenotransplantasyonun vaatlerini hem de önemli zorluklarını ortaya koyuyor.
Deney süresince hastada organ reddinin giderek artan belirtileri görüldü. Bunun sonucunda, Çin’deki Guangzhou Tıp Üniversitesi Birinci Bağlı Hastanesindeki bilim insanları deneyi sonlandırdı ve böylece alıcının hayatını kaybetmesine izin verdi.
Bir insana ilk kez domuz akciğeri nakledildi
Bu önemli gelişme, aynı zamanda bilim insanlarına bu gelişmekte olan tıbbi tekniği daha da geliştirme sürecinde çözmeleri gereken yeni sorunları ortaya çıkardı.
Nakil bekleyen hastalar için en büyük zorluklardan biri, uygun insan donör organlarının yetersizliğidir. Bu sorunun üstesinden gelmek için doktorlar, özellikle domuzlardan elde edilen organları genetik olarak değiştirerek insanlara nakletme yöntemi olan xenotransplantasyonu araştırıyor.
Bu şekilde değiştirilmiş domuz organları, hastalar için kalıcı çözümler olarak değil; bir donör organ bulunana kadar geçici bir “köprü” çözümü olarak tasarlanıyor. Domuz böbrekleri ve karaciğerleri kullanılarak yapılan klinik denemeler oldukça iyi sonuçlar gösterdi fakat daha fazla geliştirme ve araştırmaya hâlâ ihtiyaç var.
Her organın kendine özel zorlukları ve engelleri bulunuyor. Guangzhou Tıp Üniversitesinden cerrah Jianxing He’nin ekibi ise sıradaki büyük hedef, yani akciğerler üzerinde çalıştı.
Deneyin amacı, ilk denemede başarılı bir nakil gerçekleştirmek değildi. Bu oldukça olağanüstü olurdu fakat pek gerçekçi bir beklenti olmazdı. Araştırmacıların asıl hedefi, hastanın bağışıklık sisteminin nakledilen organa nasıl tepki verdiğini incelemekti.
Hasta, beyin kanaması geçirdikten sonra dört ayrı klinik değerlendirme ile beyin ölümü gerçekleştiği ilan edilen 39 yaşında bir erkekti. Ailesi, deney için yazılı olarak bilgilendirilmiş onam vermişti.

Donör domuz, altı gen üzerinde düzenleme yapılmış, “altı-gen-düzenlenmiş” olarak bilinen bir domuzdu. Bu, altı CRISPR gen düzenlemesine sahip bir Bama minyatür domuzuydu ve sıkı dezenfeksiyon protokollerinin uygulandığı izole bir tesiste barındırılıyordu. Bu düzenlemelerin tümü, hastanın bağışıklık ve inflamatuar tepkilerini en aza indirmeye odaklandı.
Özenle yapılan ameliyatta, domuzun sol akciğeri hastanın göğüs boşluğuna yerleştirildi ve hava yolları, atardamarları ile toplardamarlarına bağlandı. Makalede donör domuzun durumu belirtilmedi, fakat büyük bir organ çıkarıldığında donör domuzların genellikle hayatta kalamadığı biliniyor.
Hastaya ayrıca çeşitli immünosupresanlar uygulandı ve araştırmacılar bu tedaviyi, zaman içerisinde hastanın vücudunda gözlemlenen değişikliklere göre yeniden düzenledi.
Başlangıçta her şey yolunda gitti ve işlemi takip eden kritik birkaç saat içerisinde hiperakut reddin hiçbir belirgin bulgusu gözlenmedi. Fakat, nakilden 24 saat sonra, büyük olasılıkla nakil bölgesine kan akışının yeniden sağlanmasının bir sonucu olarak, şiddetli şişlik (ödem) tespit edildi.
Deneyin üçüncü ve altıncı günlerinde bağışıklık sisteminin antikor aracılı tepkisi dokulara daha fazla zarar verdi. Bunun sonucunda, nakilden sonraki 72 saat içinde ortaya çıkan ve akciğer nakli hastalarında en önemli ölüm nedeni olan primer greft yetmezliği gelişti. Dokuzuncu güne gelindiğinde bazı iyileşme belirtileri görülse de deney sonlandırıldı.
Akciğerler, vücut dışından gelen hava ile doğrudan temas halinde olduklarından nakli son derece karmaşık bir organdır. Bu durum, onların hava yoluyla bulaşan patojenlere ve partiküllere karşı bir bariyer oluşturarak etkili bir ilk savunma hattı geliştirmelerini gerektirir. Dolayısıyla akciğerler, immün yanıt başlatmak için başvurabilecekleri birden fazla mekanizmaya sahiptir.
Araştırmacılar, gerçekleştirdikleri bu çalışma ile domuz akciğerini bir insana naklederken hiperakut reddin tehlikelerini aşmayı başardıklarını gösterdi. Bu da oldukça önemli bir ilk adım oldu.
Araştırmacılar makalelerinde, “Pulmoner ödemin erken ortaya çıkışı, gelecekteki ksenojenik akciğer nakillerinde primer greft disfonksiyonunun önlenmesinin önemini vurgulamaktadır” diye yazarak bu konuya dikkat çektiler.
“İmmünosupresif tedavi protokollerinin optimize edilmesi, genetik modifikasyonların daha da geliştirilmesi, akciğer koruma stratejilerinin iyileştirilmesi ve akut fazın ötesinde uzun dönem greft fonksiyonunun değerlendirilmesi için çalışmalara devam edilmelidir.”
“Bu zorluklar üzerine yapılacak araştırmalarla, gelecekteki çalışmalar akciğer ksenotransplantasyonuna yönelik yaklaşımı geliştirebilir ve klinik uygulamaya daha da yakınlaştırabilir. Bu çalışma, aşılması gereken immün, fizyolojik ve genetik engellere dair kritik bilgiler sunmakta ve alandaki yeni yeniliklere yön vermektedir.”
Araştırma, Nature Medicine dergisinde yayımlandı.
Kaynakça:
Pig Lung Transplanted Into a Human in Major Scientific First : ScienceAlert
Son Erişim Tarihi: 05/09/2025

