Yıldızlararası cisim olan “Oumuamua”, 2017 yılında Güneş sistemi boyunca yaptığı kısa uçuşlarla pek çok gizemi ortaya koydu. Ancak buna rağmen araştırmacılar şu anda Oumuamua’nın gizemli ivmesini ve kaynağını açıklayabileyecek durumdalar.
Yazı: Franziska Konitzer
Çeviri: Beyza Şen
2017 yılında Güneş sistemimizden gizemli bir cisim geçti. Güneş’in yakınında, aniden kütleçekim kuvvetlerinin etkisinin sanıldığından daha da hızlanmış olduğu görünüyor. Alışılmadık yörüngesi ve hızı da nesnenin Güneş sistemimizden gelemeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır. Şu anda iki araştırmacı, yıldızlararası olarak sınıflandırılan ve “Oumuamua” adı verilen ilk cismin hareketini ve olası kaynağını açıklamak için bir model geliştirdi. Bu modele göre, ısınan Güneş’in yakınlığı nedeniyle hidrojen dışarı sızmaktadır ve bir tür geri tepmeye neden olmaktadır. Bu çalışma da “Nature” adlı dergide yayımlanmıştır.
Yıldızlararası ziyaretçi “Oumuamua”nın bir puroya mı benzediği yoksa bir krep şeklinde mi olduğu hala net değildir. Ancak şekli ne olursa olsun, gizemli olan ekstra itiş gücü muhtemelen buharlaşan hidrojenden kaynaklanıyor.
“Oumuamua”, Ekim 2017’de Hawaii’deki Pan-STARRS teleskobu tarafından tespit edildi ve birbirini takip eden dört ay boyunca çok sayıda başka teleskoplar tarafından da gözlemlendi. Ancak bu nesne en başından beri gizemini koruyor: Bu bir kuyruklu yıldız mı? Bundandır ki, normalde bir kuyruklu yıldızın çekirdeğini çevreleyen ve Koma olarak adlandırılan karakteristik kuyruk ve kırılarak dağılmış olan katman yoktu. “Oumuamua” acaba bir zamanlar yabancı bir Güneş sistemindeki daha büyük bir asteroidin parçasıydı da ondan koptu ve uzaya mı fırlatıldı? Hatta bazı spekülasyonlar, “Oumuamua”da dünya dışında olan uzay enkazının bir parçasını, uzay yelkenli bir tür sondayı görecek kadar ileri gitmiştir.
Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden Jennifer Bergner ve Cornell Üniversitesi’nden Darryl Seligman şimdilerde bu konu hakkında daha iyi bir açıklama buldular: Onlara göre, birkaç yüz metre büyüklüğündeki yığın, Güneş sistemimizdeki kuyruklu yıldızlara benzer şekilde, yabancı bir yıldız sisteminde normal, su zengini bir gezegenimsi olarak oluşmuştur. Bu tür gezegenimsiler genellikle yeni, hâlâ gelişmekte olan gezegen sistemlerinden fırlatılırlar.
Bu muhtemelen ‘Oumuamua’ya da olanlardan sonra nesne, uzayda birkaç milyon yıl süren yolculuğu sırasında sürekli olarak kozmik radyasyona maruz kalmıştır. Yüksek enerjili parçacıklar maddenin derinliklerine nüfuz edebilir ve su moleküllerini oksijen atomlarından ayırabilir. Moleküler hidrojen daha sonra su ve buz karışımı içinde hapsolur.

Oumuamua, Güneş’imize yaklaştıkça buzun yapısı da değişmiştir. Hidrojen uzaya doğru buharlaşarak, farklı bir ivme olarak fark edilebilen bir geri tepme etkisine neden oldu. Astronomlar Oumuamua’nın çevresinde herhangi bir hidrojen gözlemlememişlerdi. Ancak Bergner ve Seligman’ın geliştirdiği model ise ivmeyi açıklamak için sadece küçük miktarlara ihtiyaç duymaktadır – o kadar küçüktür ki karasal teleskoplarla görülemezler.
Bu tür bir hareketin diğer kuyruklu yıldızlarda neden daha önce gözlemlenemediği sorusu aslında asıl sorudur. İki araştırmacının bunun için de bir açıklaması vardır: “Oumuamua”, normalde birkaç kilometre büyüklüğünde olan Güneş sistemindeki bilinen kuyruklu yıldızlara kıyasla oldukça küçük bir cisim. Tanımlanan »hidrojen itme gücü« bir yüzey etkisi olduğundan, nesne ne kadar büyükse, bu etki de o kadar az olacaktır.
Yeni model, “Oumuamua”yı esas sisteminden yıldızlararası bir yolculukla evrene taşınmış ve içerdiği su kısmen hidrojene dönüştürülmüş su zengini bir gezegenimsi olarak sunuyor. Bu, kaynağını açıklamak için egzotik mekanizmalara ve hatta daha başka itiş gücüne ihtiyaç duymayan harika bir çözüm gibi görünüyor. Ancak eksik olan, modeli test etmek için daha büyük bir örneklemdir: ya daha fazla yıldızlararası ziyaretçiden ya da kendi Güneş sistemimizden benzer şekilde küçük kuyruklu yıldızlardan. James Webb Uzay Teleskobu’nun ve özellikle de 2024’te başlaması planlanan Vera C. Rubin Gözlemevi’nin geniş gökyüzü araştırmasının, bu tür nesneleri daha fazla keşfetmesi ve daha yakından incelemesi bekleniyor.
Kaynak
(Son erişim tarihi: 24.04.2023)
Beyza Şen: NEÜ Almanca Öğretmenliğinden mezun. Bir dershanede Sprachclub derslerine giriyor. Aynı zamanda Kahramanmaraş Belediyesi tarafından çıkartılan bir dergide çevirmen olarak çalışıyor. Almanca ve İngilizce’den çeviriler yapmaya devam ediyor.

