Sağlıklı yetişkinlerde bile bir gecelik tam uykusuzluk, hipokampüs bölgesinde Aβ birikimine yol açabiliyor. Bu, uykunun yalnızca dinlenmek değil; aynı zamanda beynin kendini temizleme zamanı olduğunu gösteriyor.
Beyza Aydoğdu
GazeteBilim Yazı İşleri
Hepimiz vücudumuzun atıklarından kurtulması gerektiğini biliyoruz. Deri hücreleri ölüyor, organlarımız kullanılmış moleküller üretiyor… Bu atıklar normalde lenfatik sistem adı verilen ağlarla vücudumuzdan uzaklaştırılıyor. Ama iş beynimize geldiğinde durum daha ilginç çünkü beynin kendine ait “klasik” lenf damarları yok. İşte bu noktada glymphatik sistem denilen bir olay devreye giriyor. Beynimizi çevreleyen sıvı, omurilik sıvısına (cerebrospinal fluid) bağlı. Bu sıvı, beynin damarlarının etrafından dolaşıyor, hücreler arası boşluklara girip atıkları topluyor, sonra büyük toplar damarlardan çıkıyor. Bilim insanları, bu sistemin özellikle uyku sırasında çok daha aktif olduğunu fare deneylerinde gözlediler.
Uyku ve demans arasındaki bağlantı
Tanıdık gelmeyebilir ama Alzheimer gibi demans türlerinde, beyinde amiloid beta (Aβ) plakları ve tau proteininden oluşan yumaklar birikir. Bu maddeler, sinir hücreleri için toksiktir. Farelerde yapılan deneylerde, uyku sırasında bu toksik atık düzeylerinin düştüğü, uyanıklıkta ise yükseldiği görüldü.
İnsanlarla ilgili çalışmalar da benzer tabloyu veriyor: Sağlıklı yetişkinlerde bile bir gecelik tam uykusuzluk, hipokampüs bölgesinde Aβ birikimine yol açabiliyor. Bu, uykunun yalnızca dinlenmek değil; aynı zamanda beynin kendini temizleme zamanı olduğunu gösteriyor.
Durum böyleyken bir de uyku kalitesi bozulursa ne olur? Örneğin:
Uyku apnesi: Uyurken solunum duraklamalarının olması; bu, kronik uykusuzluk ve kandaki oksijen miktarının düşmesi gibi sorunlara yol açar. Bu nedenle Aβ temizliği azalabilir ve demans riski artar.
Uykusuzluk (insomnia): Hem uykuya geçememe hem de uykunun sık sık bölünmesi durumu. Uzun süreli insomnia, demans riskini yükselten bir faktör olarak görülüyor.
Yani uykumuz bölünmüşse, derin uykumuzun süreleri kısalıyorsa, glymphatik sistem yeterince etkin çalışamayabilir.
Glymphatik sistemin işlevi, özellikle insanlarda hâlâ tam anlamıyla çözülememiş durumda. Farelerdeki sonuçların aynısının insan beyninde geçerli olup olmadığı konusunda tartışmalar sürüyor. Öte yandan, uyku bozukluklarının tedavisinin gerçekten biyolojik atık birikimini azaltıp demans riskini düşürüp düşürmediği henüz net değil, araştırmacılar bu soruların peşinde…
Uyku apnesi tanısı konulan kişilerin, tedaviyle Aβ temizliği artmış mı, demans riski azalmış mı, aynı şekilde İnsomnia tedavilerinden biri olan “oreksin reseptör antagonistleri” gibi ilaçların da bu etkinin oluşmasında rol oynayıp oynamadığı araştırma konusu.
Peki uyku ne kadar iyi olmalı?
Bu araştırmalara dayanarak,
- Yeterince uyumak
Çoğu yetişkin için 7–9 saat kaliteli uyku idealdir.
2. Uyku düzenine sahip olmak
Her gün benzer saatlerde yatmak ve kalkmak.
3. Uyku ortamını iyileştirmek
Sessiz, karanlık, konforlu bir yatak odası. Elektronik cihazlar uyku öncesi kullanılmamalı.
4. Uyku bozukluklarını göz ardı etmemek
Horlama, solunum duraklaması, sürekli uykusuz kalmak gibi belirtiler varsa profesyonel destek önemli.
Bilim dünyası için bu alan hâlâ oldukça taze. İlk veriler umut verici, tipik ve yaygın görülen uyku sorunlarının tedavisiyle belki beyin sağlığı korunabilir; hatta demans gibi ağır hastalıkların başlangıcını geciktirmek ya da riskini düşürmek mümkün olabilir.
Ama sakin olalım! Her “uyku ilacının” mucize yaratacağı anlamına gelmiyor bu. Çünkü risk azaltımı, tıbbi teşhis ve yaşam tarzı değişiklikleriyle birlikte gerçekleşecek uzun vadeli bir yolculuk. Ve bu yolculukta hepimizin uyku sağlığını önemsemesi büyük fark yaratabilir.
Kaynak
- https://medicalxpress.com/news/2025-09-brain-dementia.html

