Hollanda’da gerçekleştirilen bir çalışmada, azot kirliliği azaldığında faydalı mantar türlerinin ormanlarda yeniden yetiştiğine dair bulgular mevcut. Martinez-Suz’a göre asıl tehlike, ekosistemler çok fazla zorlanırsa popülasyonları artırmak mantar sporlarının yok olması.
Matt Reynolds
Çeviri: Tarık Emre Karagül
Kew Gardens’a gidip oranın yıldızlarına dikkat kesilmemek oldukça zor. Londra’daki bu botanik koleksiyonu, yüksek kızılağaçlara ve küçük bir çocuğa taşıyabilecek dev Amazon nilüferlerine ev sahipliği yapıyor. Her bahar, devasa seraları çok sayıda orkide türünün rengarenk görüntüleriyle şenleniyor.
Ancak Kew’deki asıl yıldızları görmek için yerin altına dikkat kesilmemiz gerekiyor. Gardens’ın doğu tarafındaki bir laboratuvarın altına saklanmış Fungaryum, dünyanın en büyük mantar koleksiyonu olma unvanını koruyor. Pek çok yeşil karton kutunun içinde yaklaşık 1.3 milyon mantar gövdelerinin örneği bulunuyor. Bunlar mantarların toprak üstünde görünen ve spor salan kısımları.
Kew’deki Fungaryum’un küratörü Lee Davies, “Aslında bu tam olarak bir mantar kütüphanesi. Bu sayede mantar biyoçeşitliliğine dair referans oluşturabiliyoruz. Dünyada ne tür mantarlar var ve onları nerede bulabiliriz gibi sorulara cevap bulabiliyoruz” ifadelerini kullandı. İlginç bir şekilde mantar şapkaları giyen arşivciler de bilimin keşfedebildiği tüm türlerin yaklaşık yarısını içeren bu geniş arşivi dijitalleştirmekle uğraşıyorlar.
Davies, çevresel nedenler hiyerarşisinde mantarların genel olarak en alt sıralarda yer aldığını ifade etti. Kendisi de Fungaryum’a istemeden gelmiş. Tropik bitkilerde çalışırken bir personel değişikliği yüzünden kendini bir anda Fungaryum’un sıcaklık kontrolcüsü olarak bulmuş. “2014 yılında beni buraya atadılar ve burası inanılmaz. Şimdi kadar gördüğüm en iyi şey, bayıldım.”
Davies’in mantarlar konusundaki bu aydınlanması, göz ardı edilmiş bu organizmalara karşı daha fazla takdirin gerekliliğini gözler önüne seriyor. 2020 yılında mikolog Merlin Sheldrake’in “Entangled Life: How Fungi Make Our Worlds, Change Our Minos, and Shape Our Futures” adlı kitabı sürpriz bir şekilde en çok satan kitaplar listesine girdi. Ayrıca video oyunu ve HBO dizisi olan “The Last of Us” adlı oyun ve dizide dünyayı kıyamet döngüsüne sokan şey, Cordyceps cinsinden kurgusal bir beyin yiyen mantarıdır.
Dünya bu büyüleyici organizmaların farkına yeni yeni varırken, bilim insanları da bu organizmaların ekosistemlerde oynadıkları rolü anlamaya çalışıyor. Kew Fungaryumu’nun hemen üstündeki bir laboratuvarda mikolog Laura Martinez-Suz, mantarların topraktaki karbonun tutulmasına nasıl yardım ettiğini ve neden bazı yerlerin toprak karbonunu depolamada çok daha başarılı olduğunu araştırıyor.
Toprak ciddi bir karbon rezervidir. Dünya genelinde toprakta depolanan yaklaşık 1.5 trilyon ton organik karbon bulunmaktadır. Bu miktar atmosferdeki karbon miktarının yaklaşık 2 katıdır. Bilim insanları eskiden bu karbonun çoğunun ölü yapraklar ve bitki maddeleri ayrıştığında toprağa girdiğini düşünüyorlardı. Ancak artık bitki kökleri ve mantar ağlarının bu süreçte oynadığı bir rol olduğu keşfedildi. İsveç’teki ormanlık yerlerde yapılan bir çalışmada, ormanın toprağındaki karbonun büyük bir kısmının yere düşen bitki maddelerinden değil, kök-mantar ağlarından geldiği tespit edildi.
Martinez-Suz’un araştırması, bitki kök sistemleriyle bir arada bulunan büyük bir mantar grubu, mikorizal mantarlar üzerine. Mikorizal mantarlar bitki köklerinin etrafında ve bazen içinde de dolaşabilen ağlar oluşturarak karbon karşılığında onlara besin ve su veriyor. Bitki türlerinin yaklaşık %90’ının farklı mantar türleriyle bu tarz ticaret ilişkisi kurduğu biliniyor. Martinez-Suz “Bu bitkiler bu mantarlar tarafından ele geçirilmiş durumda. Bu inanılmaz. Küçükler ancak her yerdeler” ifadelerini kullanıyor.
Ayrıca bunların ağaç dikme konusunda da ciddi etkileri var. Yeni ormanlar dikmek karbon tutulması için büyük umut taşımakta. Mikorizal ağların bu girişim için çok önemli olduğuna dair kanıtlar gün geçtikçe artmakta. Kuzey İskoçya’daki fundalık araziye dikilen huş ve çam ağalarından oluşan bir orman, yaklaşık 40 yıl toprakta kaldıktan sonra bile toprağın karbon stoğunu arttırmadığı görüldü. Çalışmayı gerçekleştiren araştırmacılar, bunun sebebinin yeni ağaçların hassas bozkır mikorizal ağlarını bozabileceği olduğunu düşünüyor.
Martinez-Suz “Mantarların tamamını diğer mantarlarla değiştirmek, toprakta uzun vadeli karbon birikimi ve biyoçeşitlilik açısından önemli sonuçlar doğurur” ifadelerini kullandı. Şu anki projesi Kuzey Finlandiya gibi kirliliğin düşük olduğu bölgelerdeki ormanlardan alınan örneklerin Belçika ve Hollanda gibi kirliliğin yoğun olduğu bölgelerdeki ormanlardan alınan örneklerle mukayese edilmesi üzerine. Martinez-Suz, kirli bölgelerdeki mantarların daha az çeşite sahip olduğunu ve bunun ormanların karbonu ne kadar iyi depoladığı üzerinde etkisi olabileceğini düşünüyor.
Bunun en büyük suçlusu, elektrik ve ulaşım için fosil yakıtların yakılmasıyla ve tarım yoluyla topraklara giren azot kirliliğidir. Fazla azot toprak mantarlarının bileşimini değiştiriyor ve besinleri tutmada, toprağa karbon pompalamada en iyi mantarların azalmasına sebep oluyor.
Ancak ormanların işleri tersine çevireceğine dair umut halen mevcut. Hollanda’da gerçekleştirilen bir çalışmada, azot kirliliği azaldığında faydalı mantar türlerinin ormanlarda yeniden yetiştiğine dair bulgular mevcut. Martinez-Suz’a göre asıl tehlike, ekosistemler çok fazla zorlanırsa popülasyonları artırmak mantar sporlarının yok olması.
Mantarların kritik ekosistemleri nasıl etkilediğini çok daha iyi anlayabilmek için türlerinin tamamını tanımamız gerekiyor. Mikologlar, dünyadaki mantar türlerinin yaklaşık %90’ının hala keşfedilmediğini söylüyor. Kew’deki arşivciler, araştırmacıların bir türün nerede ve ne zaman bulunduğunu kolayca öğrenebilmeleri için koleksiyonlarını dijital ortama aktarmaya devam ediyor. Bu süreç henüz yarılanmış vaziyette.
Fungaryum’a her yıl yaklaşık 5.000 yeni örnek giriyor ve raflar kurutulup saklanmayı bekleyen örneklerle dolu. Davies, bunların çoğunun mantar dünyasında etkilenen amatör mikologlar tarafından gönderildiğini söylüyor. “Bunun gibi akademik kurumlardaki insanlar, zerine çalışmaları ve tanımlama yapmaları için onlara malzeme gönderiyorlar, çünkü resmi bir eğitimleri olmamasına rağmen onlar uzmanlar. Takıntılılar ve bu çok havalı”.
Kaynak:
https://undark.org/2024/06/25/kew-fungus-soil-carbon-capture/ (son erişim tarihi: 24.10.2024)

